İçeriğe geç

Yarım Kalan Kalpler Kitap Alıntıları – Marilyn Pappano

Marilyn Pappano kitaplarından Yarım Kalan Kalpler kitap alıntıları sizlerle…

Yarım Kalan Kalpler Kitap Alıntıları

‘Hayat mükemmel değildi. İnanılmaz derecede karmaşıktı ve kimsenin kontrolünde olamazdı. Hatta bazen bir şeyi ikinci denemende bile sonuç berbat olurdu.’
‘Gerçi bir ay önce olduğundan daha iyiydi ve bir ay sonra bundan da daha iyi olacaktı. Sadece ayların yorgunluğu vardı. Artık iyi hissetmeye ihtiyacı vardı.’
Dünya düşündüğümden daha da küçük.
Therese çayına baktı. Tanrı’nın dualarımın bir kısmını dinliyor olmasına sevindim.
Hiçkimse beyaz duvarlarla yaşamak zorunda kalmamalı.76
Tarihten öğrenme hatasına düşenler, aynı hatayı yapmaya mahkûmdurlar.
Her zaman istediğini elde edemezsin.
Dünya düşündüğümden daha da küçük.
‘Her yolculuk bir adımla başlardı.’
‘Kendi sınıfına doğru yürürken, tanımadığı bir his içine yerleşti. Bunun umut olduğunu fark etti. On üç ay, iki hafta ve üç gündür ilk kez umutlu hissediyordu. Belki sonunda Jeff’ siz nasıl yaşayabileceğini öğrenirdi. ‘
‘Birileriyle konuşmak isteyip istemediğimi bilmiyorum. Söyleyecek sözüm kalmadı. Ya da konuşmanın işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum. Şimdiye kadar yaramadı.’
Her yolculuk bir adımla başlar
Hayatı o gün bitmişti. Sadece inatçı bedeni bunu anlayamamıştı.
Birileriyle konuşmak isteyip istemediğimi bilmiyorum. Söyleyecek sözüm kalmadı. Ya da konuşmanın işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum. Şimdiye kadar yaramadı.
Kadere inanmıyorsun, hatırladın mı? Tesadüf. Sadece zamanlamayla ilgili. Hepsi bu.
Çok uzun zamandır yalnızım. Hâlâ bir tipim olup olmadığından emin değilim.
Herkes bir şeylerini kaybetmiştir; savaşta arkadaşlarını, beklemekten yorulan eşlerini, kendilerinden bir parçayı. Minnet dolu bir ulusun takdiri güzel bir şey ancak işe, sağlık desteğine, yaşayacak yere, anlayışa ve yardıma ihtiyaç duyarken, sadece takdir yeterli olmuyor.
En büyük yaralar, içte olanlardı. Kimsenin göremeyeceği yerde.
Ve bazı günler oradaki bütün insanlardan kaçması gerekirdi.
Hayat bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
Her yolculuk, tek bir adımla başlar.
Bazıları iyi olabilirdi ama çoğu için bu mümkün değildi. Ed’in hep söylediği gibi, en büyük yaralar, içte olanlardı. Kimsenin göremeyeceği yerde. Ama işte dışarıdan belli olmazdı.
O hayal kırıklığına uğradı. Sadece benimle ilgili değil, her şey ile ilgili. Hayattan daha fazlasını bekliyordu.
Hepimiz öyle değil mi? Ama ya bununla mücadele edersin ya da tamamen kaybolursun.
İçinde bulunduğun duruma bakmanın iki yolu var. Hala sahip olduğun şeyler için şükredip hayatın tadını çıkarmaya çalışırsın ya da kaybettiklerinin yasını tutup hayatın geri kalanını kaçırırsın.
Sevecek kimsesi ve kendisini sevecek kimsesi yokken, her şey yoluna girecekmiş gibi davranmaktan yorulmuştu.
Eğer bir insana o hayattayken zaman ayırmıyorsanız, öldükten sonra ne anlamı kalırdı ki?
Ben seni dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorum.
Ben seni bundan da fazla seviyorum.
Bundan daha fazlası yok.
Ama mükemmeli tanımlayan kim? Biziz. Benim mükemmellik tanımım seninkiyle uymayabilir ama benim için yine de mükemmeldir.
O halde, kız olan arkadaşın önemli biri mi?
Hepimiz öyle değil miyiz?
Öyleyiz en azından tanrının gözünde.
Kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum ve Ve bunu asla atlatamayacakmışşın gibi hissetmenin de.
Elimden geleni yaparım.
Hepimizin yapabileceği bu zaten, değil mi?
Kalbi acımıyormuş gibi davranmaya çalışmıştı.
Bazı günler elmastır. Bazıları taş.
Uzun zamandır içinde hiç umut hissetmemişti. Ama şimdi, derinlerde bir yerlerde gömülü bir umut var gibiydi.
Bazı şeyler olmayınca olmuyor.
Hayatında düzenli olarak kimse yoktu. Sadece acılarla dolu bir dünyası vardı.
Bir cenaze için fazla güzel bir gündü. Çok gri ve sıkıcı bir gün bile bir cenaze için fazla güzeldi gerçi.
Ben tesadüflere inanmam. Ancak, kadere inanırım.
Asla unutmayacaktı ama onsuz da yaşayabilirdi.
Hayat bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
Bu senin hayatın. Bunu sen yaşıyorsun. Seni mutlu eden şeyi yapmalısın.
Hayatı hiçbir zaman rengarenk olmayacak olsa da, hayattaydı.
Mükemmel. Tanıdığı çoğu kadının bir şeylerin ilk seferde mükemmel olması konusundaki takıntıları nedendi? Hayat mükemmel değildi. İnanılmaz derecede karmaşıktı ve kimsenin kontrolünde olamazdı. Hatta bazen bir şeyi ikinci denemende bile sonuç berbat halde olurdu.
Gerçi bir ay önce olduğundan daha iyiydi ve bir ay sonra bundan da daha iyi olacaktı. Sadece ayların yorgunluğu vardı. Artık iyi hissetmeye ihtiyacı vardı.
Biraz daha kal, diyemezdi. Yine buluşabilir miyiz? Asla diyemezdi.
Tesadüf.
Ben tesadüflere inanmam. dedi marti. Ancak, kadere inanırım.
İnsanlar çok aptal. Ne diye tutup da onlarla hafta içi her gün burun buruna olacağım bir meslek seçtim ki?
Üzgünüm Therese.
Hepimiz öyle değil miyiz tatlım?
Ve bazı günler oradaki bütün insanlardan kaçması gerekirdi.
Ama lanet olsun, acıyı biraz olsun paylaşmak fena olmazdı. Bu kadarı ona fazlaydı.
Hayat bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
Anne olmak kesinlikle bir işti. Zorlu ve karmaşık bir işti ama bir görev olamazdı. Sevgi, şefkat, karşılıklı nezaket ve saygı ile dengelenmesi gerekiyordu.
Bilmiyorum Birileriyle konuşmak isteyip istemediğimi bilmiyorum. Söyleyecek sözüm kalmadı. Ya da konuşmanın işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum. Şimdiye kadar yaramadı.
Biraz umut da hiç fena olmazdı. Çünkü bazen benimkisi bitiyor ve elimden bir şey gelmiyor.
Kendini bulmak istiyormuş! Kendine zaman ayırmak!
Akşam yemeklerini yalnız yiyecek, televizyonu yalnız izleyip kitabı yalnız okuyacak ya da evi yalnız temizleyip yatağa da yalnız gideceklerdi.
Hayatının geri kalanını bu şekilde mi geçirmeleri gerekiyordu? Gerçekten öyle olmamasını umdu.
Âşık olup mutlu olmak için şansını bir kez daha denerse?
Ama şimdi gelecekte kendisini neler beklediği ile ilgili en ufak bir fikri bile yoktu. Her zaman nereye gittiğini bilen bir adam için, bu çok korkunçtu. Nereye gittiğini ya da oraya nasıl gideceğini bilmemek; hatta oraya gidip gidemeyeceğini bile bilememek.
Söyleyecek sözüm kalmadı. Ya da konuşmanın işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum. Şimdiye kadar yaramadı.
Aynı şeyi yaşamış birileriyle konuşmalısın. Bunun ne demek olduğunu gerçekten bilen biriyle.
Birileriyle konuşmak isteyip istemediğimi bilmiyorum. Söyleyecek sözüm kalmadı. Ya da konuşmanın işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum. Şimdiye kadar yaramadı.
Hala sahip olduğun şeyler için şükredip hayatın tadını çıkarmaya çalışırsın ya da kaybettiklerinin yasını tutup hayatın geri kalanını da kaçırırsın.
Eğer bir insana o hayattayken zaman ayırmıyorsanız, öldükten sonra ne anlamı kalırdı?
Hayat, bir gecesini bile bilinçsiz geçiremeyecek kadar değerli
”Askerlerden güçlü olmaları beklenir. Bizim işimiz ülkemizi ve çıkarlarını korumak. Bu da çok fazla şiddete maruz kalmak ve şiddet uygulamak anlamına geliyor. Savaşlar korkaklara göre değildir.savaşta arkadaşın öldürüldüğü zaman,yas tutmak için bir dakikan bile olmaz çünkü onu öldürenler, seni de öldürmek için beklemektedirler. Bunları birbirinden ayırıp güçlü, profesyonel ve ölümcül olmak zorundasın. ”
Gerçekten huzura ihtiyacı vardı.
Eve gittiğinde, kapıyı dış dünyaya güvenli bir şekilde kapatıp ağlayacak, acısını, üzüntüsünü istediği gibi yaşayacaktı.
Doğrusu, kendi dertlerine boğulmuşken, kimsenin derdi onun umurunda değildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir