Kathryn Stockett kitaplarından Yardımcı kitap alıntıları sizlerle…
Yardımcı Kitap Alıntıları
Her gece bir hayal kuruyorun ve her biri gerçekleşmemek üzere yok oluyor.
Çok fazla şeye sahip olduğu için yine şikayet ediyordu.
Bir kaya gibi batacaksın
Çünkü her şey iyiye gidecek.
Çünkü her şey iyiye gidecek.
Bu noktada, savaşmak için çok yorulmuştum.
Çocukların sağlıklı büyüdüğünü görmek her zaman güzeldi.
Nasıl bu kadar aptal olabildim?
Fakat içimde bir şeylerin değiştiğini anlamam uzun sürmedi. İçimde acı bir kök filizlenmisti ve artık hiçbir şeyi kabullenmek istemiyordum.
Yüreklilik ,acizliğimize rağmen doğru olanı yapmaktan geçer.
Dünya hala orada mı diye pencereden dışarıya bakmam üç ayımı aldı. Oğlum artık var olmadığı halde dünyanın dönmeye devam ettiğini gördüğümde şaşırmıştım.
Ben ait oldum yerdeydim.
ikisi bir masada ilk defa yan yana oturmuşlar.
Bu insanlara nasıl temiz olacağını bile öğretemezsin
Tanrı’ya şükür.
Hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyordu.
Bir şeyleri tekmelemek istiyordum.
okuyun. Rüzgar gibi okuyun.
Beni terk etme. Beni asla terk etme
Yemek odasında bir erkeğin sesini duyuyordum. Burada bir şeyler dönüyordu.
birkaç dakika daha konuştuk, kahve ve çay içtik.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
kalkıp kahve getirdikten sonra sakinleşebilmiştik.
Sizin deli olduğunuzu biliyordum.
Tanrım, hazır kahvem bile yok!
Ölmeye karar verdim.
onlar senin ailen. Gidip selam vermemiz gerekmiyor mu?
Demek istediğim, işler yolunda. Neden sorun çıkarmak isteyesin ki?
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Eve dönerken Elizabeth’i düşündüm
Tanrım, ev neden bu kadar sıcak?
o kahve içiyordu.
Az zaman ve yapacak çok iş vardı.
Anneleri hafife almamak gerekir.
Onu hem seviyor hem de ondan nefret ediyordum.
Bu kasabada herkes mümkün olan her açıdan uyuyordu.
Başımdaki bir sürü sorunu aklımdan geçirmeden duramadım.
Hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar boş hissetmemiştim.
Bugün çarşambaydı
Tanrı aşkına, yirmi dört yaşında eğitimli bir kadınsınız. Kendinize bir ev tutun
Hâlâ ailenizle mi birlikte yaşıyorsunuz?
Ona bokumu yemesini söyledim.
Ben onun psikiyatristi değilim ve bunun için para almıyorum.
Lütfen, yalnızca beni yalnız bırak.
Doğrudan yatağa git, beni dudun mu?
Her şeyinden seks, seks ve yine seks sızıyordu.
Tanrım beni bu çıplak beyaz adamdan koru
Bir adam var! Çıplak bir adam
Beni yalnızca zevk aldığı için dövüyordu.
biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Popomu tezgaha dayadım.
bu yerde şiddetli bir yalnızlık hissettim.
Bu aptal doktor ne zaman gelecekti?
Gitgide daha garip görünüyorsunuz. Biraz Coca Cola için.
Pencerenin yanındaki sarı, çift kişilik yatakta oturuyordu
ayıyı makineyle temizledim.
tamamen giyinik olduğu halde. Oysa benim ellerim bağlıydı
Onu holde kovaladım. Onu yakaladığımda, poposunu tekrar masaya koydum.
Beyaz insanlardan nefret ediyorum! İstersem herkese de bunu söylerim!
kes sesini bakışı attım.
Fakat gerçek şu ki, oy vermeyi o kadar da önemsemiyorum.
Eğer söyleyecek güzel bir şeyin yoksa hiçbir şey söyleme daha iyi.
Bir kadın sizi bir sapayla dövmez.
otuz yıldır kendime hiç kıyafet satın almamıştım.
Anneeeee! Bana tarağını ver. Tarağını bana getir!
Devlet en iyisini bilir
ve hükümet daima haklıdır.
benim özel hayatımdan uzak dur, anladın mı?
Oturma odasında oturuyorduk ve geceler arık ısınmaya başlamıştı.
Bu aralar paranoyaklaştığımı biliyordum. Fakat her konuda tedbirli davranmalıydım.
nasıl olduğunu bilirsin.
burada oyun oynamıyoruz.
Düşünüyordum da, biraz okumam gerekiyor. Yazı yazmamı geliştirebilir.
Artık hayatımda yeni hiçbir şey olamayacağını düşünüyordum.
Belki de baştan başlamak için çok da yaşlı değilimdir, diye düşünüp bir yandan güldüm bir yandan da ağladım.
Belki de yazmaya devam etmeliydim. Sadece gazete için değil, başka şeyler için de tüm tanıdığım insanlar ve gördüğüm ve yaptığım şeylerle ilgili yazmalıydım.
Hayatımın geri kalanında ne yapacağımı düşünüyordum. Titriyor ve ağlıyordum.
Zira o kendi kafasının içine öyle bir hapsolmuştu ki okuduğunun kendisi olduğunu anlayamamıştı.