İçeriğe geç

Yanlışlıktan Değil Yalnızlıktan Kitap Alıntıları – Nilgün Bodur

Nilgün Bodur kitaplarından Yanlışlıktan Değil Yalnızlıktan kitap alıntıları sizlerle…

Yanlışlıktan Değil Yalnızlıktan Kitap Alıntıları

Sonradan anladım; başkasının kaldıramayacakğından korktuğumuz ve yüklendiğimiz her gerçek, gün geliyor bizim boynumuzu eğiyor. Biz eğildikçe, biri gelip yeni bir yük ekliyor.
Sonunda anlaşılamayandan anlayan, düşünülmeden düşünen, sevilmeden seven ve başkaları tarafından keşfedilmeyi beklediği için kendini keşfedemeyen insanlar oluyorduk. Sonra bizi keşfedemedikleri için onlara kızıyorduk.
Oysaki biz, onların ne düşündüğünü, ne hissettiğini, ne istediğini anlamaya çalışırken yok oluyorduk.
Bizi neden anlasınlar ki?
Ortada anlaşılacak kişi kaldı mı ki?
Keşke daha güzel olsaydım diye düşünen her kadının geçmişinde bunu ona hissettirenn sığ bir aşık, sığ bir dost ya da toplumun ta kendisi vardır…
Özdeğer duygusu gelişmeyen ve almaya değil hep vermeye alışan her kadın; ufak bir jest yüzünden yanlışlara tutunuyor. Kendimden biliyorum. Yapmayın. Değerlisiniz.
Sen gelmesen, aşkı bilmediğimi nereden bilecektim?
Hayat, seçimlerinin sonucunda ortaya çıkacak her yokluktan var olmayı öğrenme, eğilme, bükülme, kırılmama yani esneyebilme sanatıdır.
Hem bir “hiç” hem de “biricik” olabilmenin dengesini bulursak insanız… Kimse vazgeçilmez değil… Sadece kendinden vazgeçemezsin…
Dışınıza bakarken, içinize de bakın… Yüzünüzü botoksla gerdirirken, içinizi de lütfen rahat bırakın…
Çocuklarmıza tüm zorluklara göğüs germeyi ama kabalığa asla boyun eğmemeyi öğretin.

Gerektiğinde uçurumdan aşağı itilsinler ama asla Sen kendi ni ne sanıyorsun?’ diyenin önünde eğilmesinler. Elleri kanasın çalışırken ama dilleriyle yürek dağlayanlara

paye vermesinler.

Yürekleri yansın severken ama sevdikleri tarafından hor gö rülmeyi kabul etmesinler. Çocuklarımıza eleştiriyi kabullenmeyi ama aşağılanmayı ka

bullenmemeyi öğretin. Haklıyken haksız hissettirenlerden uzak durmayı, kendile rine güven duymayı ve dinlemeyenlere sözlerini harcamamayı öğütleyin.

Kalpleri kırılınca kalkıp gitmeyi, hakaret işitince kendilerini üzmemeyi, özgüvenlerini bir avuç narsisin söylem ve eylemleriyle kaybetmemelerini tembihleyin.

Okutup adam ettiğiniz evlatlarımızın kendini bilmezler yü zünden kalıcı travmalar yaşamasını lütfen engelleyin. Onlara kendilerini severken başkalarını saymayı, sevgi göre

mediklerinde umursamayıp, saygı göremediklerinde arkalarına

bakmadan kaçmayı öğretin.

Öğretin ki, yanlış ve yalnız yerlerinden yaralanmasınlar.

Ten kanayınca değil, ruh kanayınca iyileşmiyor yaralar.

Yalnızlıktan tutunuruz yanlışlara.

Tutunmayın .

Yanında birisi olanı ise çok da kalabalık sanmayın

Bir el tutmak, bir kalbe dokunmak değildir.

Yüreğimiz dağlanmasın diye tutamadık biz çoğu eli Yalnızlığı yanlışlara tercih ederken yorulup da yeni bir yanlışı kendinize yoldaş yapmayın .

Yoksa ruhunuza bir faydası

bir el tutmak için yüreğinizi yaralamayın

Zivanadan çıkın ama yolunuzdan çıkmayın Evdeki perdeye, bahçedeki kertenkeleye bağlanın ama yanlış insana bağlanmayın

Gökkuşağı görüp de ulaşamaya çalışmaktır mutluluğun peşinden koşmak.
Hiç ulaşamazsın.
Ulaşmaya çabalarken de manzarayı kaçırırsın.
Gökkuşağıdır mutluluk.
Çok güzeldir ama ona varmayı düşünürsen
Gördüğün güzelliğin de farkına varmazsın.
Zamandır merhemi kansız yaraların. Doyasıya yaşamaktır intikamı vicdansız aşkların.
Hata yapılan olmak çok rahatlatıcı. Hata yapanın hiç ama hiç geçmiyor acısı. Acıttığı yerden acıyor sonunda. Yaşattığı her şeyi tek tek yaşadığında.
Hata yapılan çok şanslıdır aslında. O bir şey yapmamıştır. Kimsenin günahını almamıştır. İçi hep rahat olacaktır. Kötü değildir, kaypak değildir, hin değildir İyidir işte, iyidir.
Gün gelir, morali düzelir. Yapılan hatalar ne de olsa ona ait değildir.
Oysa ki hata yapan öyle midir ? Ömür boyu bir günahın pişmanlığını çekecektir. Vicdanını ve merhametini kaybettiği tüm anlar fitil fitil burnundan gelecektir.
Aşk acısı için terk edilmek ,
Aldatılmak, şiddet görmek lazım değildir.
Verdiğin değeri görememek de yeterlidir.
En çok gelmeyenlere değil de , gelip de kalmayanlara kızıyordum ama. Bir gülüşle, bir mesajla, bir sözle çalınmaya meyilli yüreğimi çalıp da geri vermeyenlere .
Bazen tanıştığım kişi gelmiyordu peşimden. Ben de gidemezdim kimsenin peşinden. Fıtratım bu benim. Bana âşık olunmadan âşık olmayı hiç bilemedim ya da öğrenemedim.

Kendisi kaybeder.. diyordum içimden onlara. Ya da bana öyle diyorlardı. Peşinden koşmuyorsa kendisi kaybeder. Teselli takımı diye adlandırdığımız arkadaşlar, komşular ve aile bireylerinin, gururu kırılan bir dosta verebileceği en büyük ilaçtır bu cümle. Antibiyotik etkisi yapar. Üstelik reçetesiz verilir.

Vermeye çok alışmış ve hiç almamış insanlar, biri onlara burunları akıyor diye mendil bile uzatsa âşık olurlar.
UFO gibi bir şey aslında bu ruh eşi.
Herkes var diyor ama gören yok.
Gördüğünü sanan var ama inanan yok.
İyiler filmin sonunda mutlu olmalıydı, oysa benim dünyamda hırsızlar zengin; aptallar mutlu; sadakat bilmeyenler evli; annelikten anlamayanlar çocuklu; kötüler huzurluydu
Hep eleştirdim kendimi. Bende değersizlik duygusu yaratan her insan yüzünden zavallı kalbimi hırpaladım.
Ten kanayınca değil , Ruh kanayınca iyileşmiyor yaralar .
Şimdi anlıyorum.
Evde güveneceğim biri varmış.
Sadece ben, aynada kendisine yeterince bakmamışım.
Nasıl mı anladım?
Mecbur kalınca.
Mecburiyet öğretir zaten her şeyi insana.
Kafasına vura vura .

.

.

“Acaba çok yanlış yaptığım için mi yalnız kaldım, yoksa yalnız kaldığım için mi yanlış yaptım?“

.

Ben senin yokluğunla aşılandım bu hayata..
Minnet, nefrete dönüşüyor zamanla
İyilik, karşılığını veremediğinde yük oluyor bazılarına
Bu yüzden iyilikten kaçıyorlar son hızla,
Herkes gidiyor diyorsanız,
Bir ara yaptığımız iyiliği ödemeyenlerdir onlar,
Ve size karşı borçlu hissetmek istemedikleri için
kaçmıştır zavallılar..
Sabır yaratır,tahammül kanatır.
Sabır güldürür, tahammül öldürür.
Hata yapılan olmak çok rahatlatıcı. Hata yapanın hiç ama hiç geçmiyor acısı. Acıttığı yerden acıyor sonunda. Yaşattığı her şeyi tek tek yaşadığında.
Ama unutmamak lazım: su veren ele tüküren sonunda kendisini tekmeleyen ayağı öper Kimi buna karma Kimi de Etme Bulma Dünyası der Koskoca Yeşilçam yanılmış olamaz. Filmin sonunda kötüler pişmanlıktan inlerken iyiler kahkahalarla güler Yeter ki sağlık olsun.Bir an gelir ve devran dönmesi gerektiği gibi döner
Kötüler yüzünden değil onları iyi yapmaya çabalarken yoruluyoruz Oysaki katran suyla yıkanmaz. Zehiri temizlemek için yine zehir gerekir. O da iyi de bulunmaz
Hatta yazarken tekrar sevdim seni. Çünkü verdiğin sevgi ile takas ettim her defasında, giderkenki şerefsizliğini.
İşte böyle Önce anlattım her şeyi, acımı görüp de şükreden fikir fakirlerine. Sonra vazgeçtim anlatmaktan ve yazdım. Ben senin acını yaşayarak değil yazarak beynimden kazıdım.
Oysa ki her gidişte aynı acıyı çeker terkedilenler. Terk edenin gidişindeki şerefsizliği, bir diğerinin yaşam sevincini beraberinde götürür.
Hatalarından çok, yaptıkları şey yanlış bir sonuca varmadı diye doğruyu bildiklerini sananlarla sınandım.
Aşk acısı için terk edilmek, aldatılmak, şiddet görmek lazım değildir. Verdiğin değeri görememek de yeterlidir
Öz değer duygusu gelişmeyen ve almaya değil hep vermeye alışan her kadın; ufak bir jest yüzünden yanlışlara tutunuyor. Kendimden biliyorum.
Yapmayın.
Değerlisiniz.
Size ne sunulsa emin olalım daha fazlasını hak edersiniz. Sevilince şaşırmayın.
Siz her sevgiye değersiniz.
Bugün yine gelsen yine aynı şekilde severdim seni. Sen yanlış değildin. Sadece gidişin çok doğru olmadı sanki.
Oysa ki yanlış olan, başkasını sevmek değildir. Bir başkasını sevmek dünyanın en güzel, en tamamlayıcı hissidir. Yanlış olan,yanlış olanı sevmektir. Sevilenin yanlış olduğunu da, sevmeden kimse bilemeyecektir.
Gidenin güzelliği mi acıtıyordu bir kalbi yoksa haysiyetsizce gidişi mi bilemiyordum. Ne böyle giden olmuştu benden ne de beni böyle güzel seven.
Birinin döktüğü gözyaşlarının bir başkasını iyileştirme gücü var gibi. Birinin çektiği acı, bir diğerinin tesellisi. Birinin neşesi ise bir diğerinin kıskançlığı oluyor zamanla sanki ya da hayat sadece bana bunu böyle öğretti.
Acaba çok yanlış yaptığım için mi yalnız kaldım, yoksa yalnız kaldığım için mi yanlış yaptım ?
Şaşırmamayı öğretiyor hayat sana.
Dost acı söylemez kardeşim.Dost dediğin acını bal yapar,yutar.
Gökkuşağını görüp de ulaşmaya çalışmaktır mutlululuğun peşinden koşmak.
Hiç ulaşamazsın.
Ulaşmaya çabalarken de manzarayı kaçırırsın.
Gökkuşağıdır mutluluk.
Çok güzeldir ama ona varmayı düşünürsen gördüğün güzelliğin de farkına varamazsın.
Dost tanımak için düşmeyi değil,düşlerinizi gerçekleştirmeyi bekleyin.Sizi sadece yerden kaldıranı değil, kalktığınızda mutlu olanı dost bilin.
Şimdi anlıyorum. Evde güveneceğim biri varmış.
Sadece ben, aynada kendisine yeterince bakmamışım.
Nasıl mı anladım?
Mecbur kalınca.
Mecburiyet öğretir zaten her şeyi insana.
Kafasına vura vura .
Aşk acısı için terk edilmek, aldatılmak, şiddet görmek lazım değildir. Verdiğin değeri görememek de yeterlidir.
Sonra yanlışlarımızla yaralanırız..
Acaba çok yanlış yaptığım için mi yalnız kaldım,
Yoksa yalnız kaldığım için mi yanlış yaptım?
“Kötüler yüzünden değil,
onları iyi yapmaya çabalarken yoruluyoruz
Oysaki katran suyla yıkanmaz.
Zehiri temizlemek için yine zehir gerekir.
O da iyi de bulunmaz.”
Intikam, planlanmadiginda, ilahi adalet olarak tecelli eder. Bugun degil ama bir gun
Ten kanayınca değil, Ruh kanayınca iyileşmiyor yaralar ”
Yapmak istemediklerimizi yaptığımız bir dünyadayız. Yapmazsak şizofreniz, yaparsak sıradanız. İşte benim gibiler aradaki çizgide yaşıyor. Düzene uymakla, düzeni bozmak arasında gidip geliyor.
Üç yaşında annen çorbayı ağzına kaşıkla vermeye çalışırken dudakları kilitlemektir başının dikine gitmek.
Büyüyünce başının dikine gidemez insan.
Hata diye adlandırdığınız kaç tecrübe, doğru bir kalbin izinden gitmenizin olası sonucuydu?
Bizler kendimize değer vermeyi öğrenmediğimiz icin başkasının verdiği zırnık kadar değere minnet duyan aşk aşıklarıyız.
Her acının sebebi, bir şeyin gidişi ya da bitişidir.
Acaba çok yanlış yaptığım için mi yalnız kaldım, yoksa yalnız kaldığım için mi yanlış yaptım ?
Arkandan konuşuluyorsa
Kesin öndesin
Eğer ki bir gün susarlarsa
Demek kı artık önemsizsin
Ama ikisi de çok fark etmez.
Bu dünya icin her zaman bir hiçsin.
Unutma ki sadece kendin için her şeysin
Mutlu insan kendisiyle oyalanır, mutsuz başkasıyla uğraşır.
Kötü bir günü kötü bir hayat zannedemezsin.
Kötüyü görmezsen, iyiyi fark edebilir misin?
Başlamak için hiçbir zaman geç değil
Oysaki vazgeçmek için her zaman çok erken
Kurduğumuzu sandığımız hayaller,aslında hep bir başkasının bizimle ilgili hayali sanırım. Aksi halde sınırları bu kadar keskin olmazdı ve gerçekleştirdiklerinde düş kırıklığı yaratmazlardı. Çünkü gerçekleşen tüm hayaller, bizim değil, onlarındır.
Hata yapılan olmak çok rahatlatıcı.Hata yapanın hiç ama hiç geçmiyor acısı.Acıttığı yerden acıyor sonunda.Yaşattığı her şeyi,tek tek yaşadığında ..
Yapayalnız kalın ama sevgisiz büyümüş insanların sizi yaşayan ölülere çevirmesine kayıtsız kalmayın.
Elde edemeyeceklerini elde etmeye çalışarak geçirdikleri ömrü, elde ettiklerini beğenmeyerek harcarlar.
Vefa duygusunu kaybetmekten ölümden korktuğun gibi korkarsın. Çünkü annen öğretmiştir sana vefayı. Bu yüzden vefasızları hiç anlamazsın.
“Ten kanayınca değil,
Ruh kanayınca iyileşmiyor yaralar ”
Dost tanımak için düşmeyi değil,
Düşlerinizi gerçekleştirmeyi bekleyin.
Sizi sadece yerden kaldıranı değil,
Kalktığınızda mutlu olanı dost bilin.
Acaba çok yanlış yaptığım için mi yalnız kaldım,yoksa yalnız kaldığım için mi yanlış yaptım..?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir