İçeriğe geç

Yalancı Dünya Kitap Alıntıları – Orhan Kemal

Orhan Kemal kitaplarından Yalancı Dünya kitap alıntıları sizlerle…

Yalancı Dünya Kitap Alıntıları

Şiir , şiirler yazmıştı onun için . Ne çıkardı sevilmiyorsa ?
Serseriliğin “yokluk”tan ileri geldiğini biliyordu .
Neme lazım benim elin keçisiyle koyunu . Ben kendi tavuğumdan sorumluyum
Yitirmek seni
Sonra aramak
Şehir şehir
Cadde cadde
Sokak sokak
Bulamamak!
Sana oldu mu âdet de , bana gelince kabahat mı ?
Bir erkek ne kadar çeşni değiştirirse o kadar zağlanır, güçü kuvveti o kadar artardı
Garip kuşun yuvasını Allah yapardı
Ya devlet başa ya da kuzgun leşe
Dinlemek, dinlediğini anlamak bir çeşit kültür işiydi
Bir baba evladıyla yüz göz olmamalı, vara yoğa gururunu kırmamalıydı
Yitirmek seni.
Sonra aramak
şehir şehir
cadde cadde
sokak sokak.
Bulamamak!♡
Hadi hadiii Doğrusu ,kocam bana bunları yapsa ,isterse büyük tanrı olsun,tepeler geçerim. Dünyaya bir daha geleceğimiz ne malum?Beni seven,sayan,beni insan yerine koyan kocaya can kurban. Ama seninki gibi,küfür,dayak Yoook.Bir tekme. Ben esir değilim. ♡☆
Sonra biliyorsun,biz eski kafalı kadınlar Kocamız bizim küçük tanrımız..
İki el bir baş içindir.
Canım,şuralı buralı diye ayırt etmek tam ölçü olamaz elbette,insan,nereli olursa olsun,insandır. ♡
Demir tavında dövülür!
Bu memlekette işsizlikten ve yokluktan bahsetmek hem beceriksizlik,hem de komünistliktir!
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Kendisi de dahil,bu dünyada hiç ama hiç kimseye sınırsız güven caiz değildir.
Açıkçası,Atatürk’ün getirdiği bütün ileri hamleleri bir kalemde silmek,kadını yeniden kafes ardına itmek,çok evliliği geri getirmek,kadının politik alanda bugün kazanmış olduğu birçok hakları elinden almak ve onu basit,cahil bir eğlence aracı haline düşürmek!
Burası iyiydi. Deniz kıyısı,Müslüman’ı bol,her sözüne hemencecik inanıveren dini,itikadı yerinde insanlar diyarı. Hazır,otorite de kurmuştu. Niye rahatı kaçsın?
Dinlemek,dinlediği şeyi anlamak da bir çeşit kültür işiydi.
Şimdi yağmurlar yağmış,yarıklar kapanmıştı.
Babamın o hâllerine bakma,demişti, biliyorsun,memleketimiz çok geri,ne yapsın?Halka kendini sevdirip saydıracak. Yoksa ne namaz,ne oruç. Benim babam kimin arabasına binerse onun düdüğünü çalar!
Hürriyet Arapçadır, özgürlükse Türkçe. Türk olduğum için hürriyeti değil, özgürlüğü kullanıyorum. İstiyorum ki dilimden yabancı bütün sözcükler atılsın, kendi öz dilim kullanılsın.
Neriman hak verdi. Öyle ya madem Türktük, ne diye yabancı sözcükler kullanacaktık.
Mustafa Kemal ölmüştü ama,arkadaşları,onun izinden giden ordu,gençlik,okumuşlar kalabalığı gene de o demek değil miydi?♡☆
Öğüt dinlemekten nefret ediyordu işte,o kadar!
Deli değilim ben. Bağırıp çağırıyor, sövüp sayıyor’sam elbette bir sebebi var.
“Yavrum, evladım!… Öfkeyle kalkan zararla oturur! ”
“Babaydı, bağırır da çağırır da! Allah gölgesini üzerlerinden eksik etmesindi! ”
“Geceleri düşünde, gündüzleri hayalinde! Onsuz dünyanın tadı mı olur? ”
“Ne güzel düşünüyordu! ”
“Çokluk düşünürdü! ”
“İnsan problemi çözümlemeli! .”
“Şimdiye kadar yığınla yazı okumuştu! ”
“İşletmecinin dediğini değil, sanatın dilediğini yapar! ”
“Bilmek bilmemekten daha faydalıdır! ”
“Ya bizimle birlikte, ya da bize karşı! Ya kadınlığın zaferi, ya tutsaklığı! Özgürlüğünüze sahip değilsiniz! ”
“Dünya fani bir dünyaydı! Daha doğrusu bir pencere! Her gelen bakıp bakıp geçiyordu! Aslolan sevmek, sevilmek! Aklı varsa sevsin, sevilsindi! Bu dünya hiç kimseye bâki değildi! ”
“Gerçekten de iş bilenin, kılıç kuşananındı! ”
“Ne yapılması gerektiğini daha iyi biliyor! ”
Her önüne gelen, her istediğine, daha doğrusu aklının her kestiğine, canının her istediğine elini uzatıyor, alıvermek istiyordu.
Sevilemezin ötesinde bir aşkla seviyorum ama, yüzünü bile görmek istemiyorum!
Seviyordum, çok seviyordum, doğru. Hayatımı kaldırıp ayaklarına atacak kadar. Fakat o O benim aşkıma, bu fedakârlığıma layık değilmiş!
Kadın vardır, diller dökülmek ister, kadın vardır, yemez böyle numaraları
Bütün mesele, gençlikte her şeyi yapmak, ama sonra aklını başına alıp durulmaktaydı.
Hayatta hiçbir şey beni yıldırmadı ve yıldıramaz da.
Deli değilim ben. Bağırıp çağırıyor, sövüp sayıyorsam elbette bir sebebi var.
“Neriman irkilerek elini çektiyse de, Kabak Hafız yeniden yakaladı: “- Hayır, buna hakkın yok! Zat-ı Kibriya’nın özene bezene halk ettiği güzelliğinden kullarını mahrum edemezsin? Sen bir hârika-ı cihansın! Nûr olsun seni saracak kollar!
“Kahve yapmak için kıvıra kıvıra Neriman çıkıp, Kabak Hafız’ın kalbini de eteğinin ucunda götürdükten sonra kadın, sesini kısarak Kabak Hafız’a “Herif”in ne için celallendiğini uzun uzun anlattı…”
“Neriman irkilerek elini çektiyse de, Kabak Hafız yeniden yakaladı: “- Hayır, buna hakkın yok! Zat-ı Kibriya’nın özene bezene halk ettiği güzelliğinden kullarını mahrum edemezsin? Sen bir hârika-ı cihansın! Nûr olsun seni saracak kollar! Neriman, Nerimean, Neriman sultân!”
“Genç bir kadının çocuğu olması için, Kabak Hafız’a nefes etmesini istemişlerdi. Yani tilkiye tavukları bekle deyince “Ayağıma diken batar!” karşılığını vermesi gibi, ipe un sermiş, sonunda da “Peki” demişti.”
“-Kabak Hafız: Kart karıyla bir miydi küçük kızlar, genç kadınlar? Dörde kadar kadına nikâh, istediğince de müstefrişe’yi (cariyeyi) istifraş (odalık) almak boşuna mıydı? Bunun bir hikmeti yok muydu?
Bir erkek ne kadar çeşni değiştirişe o kadar zağlanır, o kadar gücü kuvveti artardı!..”
“Neriman irkilerek elini çektiyse de, Kabak Hafız yeniden yakaladı: “- Hayır, buna hakkın yok! Zat-ı Kibriya’nın özene bezene halk ettiği güzelliğinden kullarını mahrum edemezsin? Sen bir hârika-ı cihansın! Nûr olsun seni saracak kollar! Neriman, Nerimean, Neriman sultân!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir