İçeriğe geç

Yahudi Sorunu Üzerine Kitap Alıntıları – Karl Marx

Karl Marx kitaplarından Yahudi Sorunu Üzerine kitap alıntıları sizlerle…

Yahudi Sorunu Üzerine Kitap Alıntıları

Karl Marx kitaplarından Yahudi Sorunu Üzerine kitap alıntıları sizlerle

Yahudi Sorunu Üzerine Kitap Alıntıları

Çok büyük bir çoğunluk, ruhani hizmete, mesleki bir kariyer gözüyle bakar.
Teorik olarak politika parasal güçten üstünken, gerçekte onun kölesine dönmüştür.
“Özgürlük, insanın, bir diğerinin haklarına zarar vermeden her şeyi yapabilme hakkıdır”
..İnsan hakkı olarak özgürlük, insanın insana bağlılığına değil, tersine insanın insandan ayrılışına dayanır.
Demokratik devlet, gerçek devlet, kendi politik tamamlanışı için dine gereksinim duymaz.
Biz dünyasal sorunları, teolojik sorunlara dönüştürmüyoruz, teolojik sorunları dünyasal sorunlara dönüştürüyoruz.
Dini öngerektiren devlet, henüz gerçek, doğru devlet değildir.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.
Yahudinin toplumsal özgürleşmesi, toplumun yahudilikten özgürleşmesidir.
Para, israil’in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez.
“Nasıl tencerelerin temizlenmesi bir dinsel edim sayıldığında ev işi olarak görülemezse, politika da, dinden başka bir şey olmadığında, politika olmamalıdır.”
“…Örneğin Kuzey Amerika’da dinin sayısız parçaya bölünüşü, dinin, salt bireysel bir biçim olduğunu açıkça gösteriyor. O, özel çıkarların çokluğunun arasına sokuşturulmuş ve topluluk olarak topluluktan kovulmuştur.”
“Devlet, insan ile insanın özgürlüğü arasında aracıdır. Nasıl İsa insanın kendisine olanca tanrısallığını, dinsel saplanmışlığının tümünü yüklediği bir aracıysa, devlet de insanın kendi tanrısallık-dışılığının tümünü, tüm insani saplanmamışlığını aktardığı bir aracıdır.”
“Bir karşıtlık nasıl çözülür? Onu olanaksızlaştırarak. Dinsel karşıtlık nasıl olanaksızlaştırılır? Dini kaldırarak.”
“Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.”
Ancak, insan hakkı olarak özgürlük, insanın in­sana bağlılığına değil, tersine insanın insandan ay­rılışına dayanır. Bu, bu ayrılışın hakkıdır, kendi içinde sınırlanmış bireyin hakkıdır.
Devletin dinden özgürleşmesi, gerçek insanın dinden özgürleşmesi değildir.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.
Dini öngerektiren devlet, henüz gerçek, doğru devlet değildir.
Yahudi, Almanın özgür-oluşu ile
ilgilenmiyorsa, Alman, yahudinin özgür-oluşu ile niye ilgilensin?
Biz kendimiz özgür değiliz. Sizi nasıl özgürleştirebiliriz?
“Gerçek, bireysel insan, ne zaman soyut yurttaşı kendinde yeniden soğurup, bireysel insan olarak, günlük yaşamında, özel işinde ve özel durujmunda cinsil varlık olursa, ne zaman insan kendi güçlerini toplumsal güçler olarak tanır ve örgütler ve böylece toplumsal gücü kendisinden politik güç biçiminde ayırmazsa, işte ancak o zaman insani özgürleşme tamamlanmış demektir.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.
Para, İsrail’in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez. Para insanın tüm tanrılarını aşağılar ve onları metalara çevirir.
Alman Yahudileri, özgürleşme istiyorlar. Ne tür bir özgürleşme? Yurttaşsal, politik özgürleşme. Bruno Bauer onları yanıtlıyor: Almanya’da kimse politik
bakımdan özgürleşmiş değil. Biz kendimiz özgür değiliz. Sizi nasıl özgürleştirebiliriz?
Para her şeyin evrensel, kendinde oluşmuş değeridir. Bu yüzden de tüm dünyayı hem insan dünyasını hem de doğayı özgül değerinden yoksunlastirir. Para,insan işinin ve insanın varoluşunun yabancılaşmış özüdür ve bu yabancı öz insana hükmeder ve insan da ona tapar.
Bir yahudi, bir müslüman veya bir hristiyan yahudi, müslüman ya da hristiyan olarak kaldıkça, bu kişileri yahudi, müslüman veya hristiyan yapan sınırlanmış özün onları insan olarak öteki insanlara bağlayabilecek insani özüne üstün gelmesi ve onu kendilerinden olmayanlardan ayırması kaçınılmazdır.
O halde özgürlük, herhangi birine zarar vermeyen her şeyi yapma ve uygulama hakkıdır. Her bir kimsenin diğerine zarar
vermeksizin hareket etmesiyle oluşan sınır, iki tarla arasındaki sınırın bir çit yardımıyla belirlenişi gibi yasayla belirlidir.
İnsan, evrensel insan haklarına sahip olabilmek için, inanç ayrıcalığını feda etmelidir.
Devletin dinden özgürleşmesi, gerçek insanın dinden özgürleşmesi değildir.
Devlet kendini dinden özgürleştirmelidir.
“Her tür dinsel ayrıcalık, ve dolayısıyla ayrıcalıklı bir kilisenin tekelini de, tümden kaldırmak gerekir; birkaç ya da birçok kişi, ya da hatta büyük çoğunluk hâlâ
dinsel yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini düşünüyorsa, bu yerine getirme salt özel bir iş olarak kendilerine bırakılmalıdır.”
Dini öngerektiren devlet, henüz gerçek, doğru devlet değildir.
Ortada artık ayrıcalıklı bir din olmadığında din de artık yok demektir.Dinden onun kendine özgü gücünü aldınız mı, o artık varolmayacaktır.
Para, İsrail’in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez. Para insanın tüm tanrılarını aşağılar ve onları metalara çevirir.
Yahudilik tarihe karşın değil, tarih yardımıyla tutunmuştur.
İnsan hakları fikrini hıristiyan dünya, ilkin geçen yüzyılda ortaya çıkarmıştır. Bu fikre insan doğuştan değil, tersine, bugüne kadar içinde yetiştiği tarihsel geleneklere karşı verilen savaşımlarla ulaşmıştır. O halde insan hakları doğanın bir hediyesi, şimdiye kadarki tarihin bir drahoması değil, tarihin bugüne dek nesilden nesile aktardığı raslansal nesep ve ayrıcalıklara karşı verilmiş savaşımın bir ödülüdür.
Ortada artık ayrıcalıklı bir din olmadığında, din de artık yok demektir. Dinden onun kendine özgü gücünü aldınız mı, o artık varolmayacaktır.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.
Yahudiler olarak kendiniz için özel bir özgürleşme peşindeyseniz, siz yahudiler egoistsiniz demektir.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi
özgürleştirmeliyiz.
Para, İsrail’in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez.
Yahudi dininin dayanağı, esas olarak nedir? Pratik gereksinim, egoizm.
1791 insan Hakları Bildirgesine göre: “Özgürlük BAŞKASINA ZARAR VERMEDEN, her şeyi yapabilmekten oluşur.”
Alman yahudileri, özgürleşme** istiyorlar. Ne tür bir özgürleşme? Yurttaşsal***, politik özgürleşme.
Bu egoist yaşamın tüm önkoşulları, devlet alanının dışında sivil toplum içinde varlığını sürdürür.
Şu halde, siz yahudiler, neye dayanarak özgürlük istiyorsunuz?
Peki, yahudi, kendi dinsel önyargısından vazgeçiyor mu? O zaman bir başkasının kendi dininden vazgeçmesini istemeye hakkı var mıdır?
Yahudiler olarak kendiniz için özel bir özgürleşme peşindeyseniz, siz yahudiler egoistsiniz demektir.
Peki, yahudi, kendi dinsel önyargısından vazgeçiyor mu? O zaman bir başkasının kendi dininden vazgeçmesini istemeye hakkı var mıdır?
ve genel baskı rejimini de tanıyorlar.
Devlet, insan ile insanın özgürlüğü arasında aracıdır.
Teorik olarak politika parasal güçten üstünken, gerçekte onun kölesine dönmüştür.
Para, israil’in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez.
Özgürlük, herhangi birine zarar vermeyen her şeyi yapma ve uygulama hakkıdır. Her bir kimsenin diğerine zarar vermeksizin hareket etmesiyle oluşan sınır, iki tarla arasındaki sınırın bir çit yardımıyla belirlenişi gibi yasayla belirlidir.
İnanç ayrıcalığı evrensel bir insan hakkıdır.
Para, insanın işinin ve insanın varoluşunun yabancılaşmış özüdür ve bu öz insana hükmeder, insan da ona tapınır.
Hristiyan denen devlet, kendini devlet olarak tamamlayabilmek için hristiyan dinine gereksinim duyar. Demokratik devlet, gerçek devlet, kendi politik tamamlanışı için dine gereksinim duymaz.
Hiç kimse, dinsel inançlar da dahil, inançlarından dolayı rahatsız edilemez.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.
Yahudi, hristiyan devletten özgürleşmek istemekle, hıristiyan devletin kendi dinsel önyargısını bir yana bırakmasını istiyor. Peki, yahudi, kendi dinsel önyargısından vazgeçiyor mu? O zaman bir başkasının kendi dininden vazgeçmesini istemeye hakkı var mıdır?
Nasıl tencerelerin temizlenmesi bir dinsel edim sayıldığında evişi olarak görülmezse , politika da, dinden başka bir şey olmadığında, politika olmamalıdır.
Politik devlet nerede eksiksik gelişmiş biçimiyle varsa, yalnız orada, yahudinin genel olarak dinsel insanın, politik devletle ve dolayısıyla dinin devletle olan ilişkisi, kendine özgülüğü ve saflığıyla ortaya çıkabilir. Bu ilişkinin eleştirisi, devlet dine teolojik tarzda davranmaya son verdiği, devlet olarak yani politik davrandığı zaman, teolojik eleştiri olmaktan çıkar.
Başkalarını özgürleştirmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.
Başkalarını özgürleştirebilmek için, önce kendimizi özgürleştirmeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir