İçeriğe geç

Yağ ve Mermer Kitap Alıntıları – Stephanie Storey

Stephanie Storey kitaplarından Yağ ve Mermer kitap alıntıları sizlerle…

Yağ ve Mermer Kitap Alıntıları

Üzgünüm, dedi Giovansimone. Yaptıklanmdan dolayı özür dilerim. Gözleri, dolan gözyaşlanyla parlıyordu. Bir daha asla yapmayacağım.
Tabii ki yapacaksın, diye cevapladı Michelangelo, ve ben de her seferinde seni affedeceğim.
Kimin tablosu? Leonardo, Granacci’nin benzini attıracak derecede önemli tablosunda kimi resmetmiş olabilirdi ki? Fransa kralının mı? Papa’nın ya da Tann’nın portresini mi çizmişti? Bir ev kadının, dedi Granacci, korkmuş bir ses tonuyla. Michelangelo kahkahayı bastı. Granacci’nin sırtına vururken Beni korkuttun, dostum, dedi. Sakin ol. Sadece küçük bir tablo. Ne kadar muhteşem olabilir ki?
Neden? Neden böyle korkunç bir şey yaptın?
Salai, başını yana eğerek Leonardo’ya baktı. Sevgiden, Leonardo. Başka ne sebeple olabilir?
Seller ve savaşlar. Savaşlar ve seller. İkisi de birbirinden farksızdı. Ölüm, acı ve gereksiz karmaşadan ibaretti.
Herkes insanın zayıf olduğu yere saldırabilir, ancak gerçek bir usta düşmanın güçlü yanlarını ona karşı kullanır .
Machiavelli, Siz bir asker değilsiniz değil mi, Vincili Üstat? Siz bir sanatçısınız dedi.
İnsan doğayla uyum içinde çalıştığında yapabileceklerinin sınırı yoktur. Sağlam ve ağır zırhlı aracının doğanın çamurlu yollarına gömülüşünü düşündü. Ancak bu uyum bozulduğu anda işler tersine gider.
Savaşta geçirdiği birkaç aydan sonra, savaştaki en kötü şeyin yalnız kalmak olduğunu öğrenmişti.
Eğer meşru bir baba aracılığıyla meşru bir evli bir çiftin meşru çocuğu olarak doğsaydım, meşru adamlarca hazırlanan meşru bilgileri ezberleyerek meşru sınıflarda meşru eğitim almak zorunda kalacaktım.
Eğer meşru bir baba aracılığıyla meşru bir evli bir çiftin meşru çocuğu olarak doğsaydım, meşru adamlarca hazırlanan meşru bilgileri ezberleyerek meşru sınıflarda meşru eğitim almak zorunda kalacaktım. Bunun yerine ben her şeyi gözlerim, kendi düşüncelerim ve kendi deneyimlerim sayesinde öğrendim. Evet, bu doğru! Ben utanılacak eğitimsiz bir piç kurusuyum ama
Ben bir ressamdan çok daha fazlasıyım, diye karşılık verdi. Yoksa Tanrı neden bana insan vücudu, zihin, ışık, su, sayılar ve yıldızlar hakkında sorular sormak için böyle bir istek versin ki? Merakım beni sanatımdan koparmıyor, aksine onu besliyor. Müzik matematiği, matematik bilimi, bilim de resim sanatını besler. Eşsiz bir şey yaratmanın tek yolu, görünürde farklı şeyler arasında bağlantılar kurmaktır. Sadece resme odaklanmak onun yok olmasına neden olacaktır.
Michelangelo henüz anne rahmindeyken annesi atından yere yuvarlanıp dakikalarca hayvanın arkasında sürüklenmişti. Hekimler, karnındaki bebeğin kurtulamayacağını söylese de o, mucizevi bir şekilde hayatta kalmıştı. Bu mucizevi doğumu kutlamak için anne ve babası ona, başmelek Mikail tarafından korunan kişi anlamına gelen Michelangelo ismini vermişti.
Sürekli kullandığı sol elinin yüzük parmağında parlayan, kuş şeklindeki mücevher taşlı yüzüğe baktı. Dini bütün İtalyanlar, solaklığın bir uğursuzluk olduğunu düşünüyordu. Sağ kutsallığın; sol ise günaha sürüklenişin işareti olarak görülmekteydi. Doğru yoldan sapmalarını önlemek için pek çok solak çocuk sağ ellerini kullanmaya mecbur edilmekteydi. Leonardo’nun babası, meşru eşinden on iki tane meşru çocuk sahibi olmuştu ve bunlann hepsi sağ elini kullanmaktaydı. Konstantinopolisli bir köleyle gençliğinde yaşadığı ilişkiden doğan gayri meşru oğlu Leonardo için bu, kabul edilebilir bir uğursuzluktu.
Çünki aşk uzaktan incelenmeye gelmez, ancak yaklaşıldığında ve sorgusuz sualsiz inançla yeşerir. Yüreğin derinliklerinde, hiçbir düşünceye izin verilmeyen sükunet içerisinde çiçek açar. Gerçekten aşık olmanın tek yolu, tamamen aşkın içine girmektir.
İnsan zihni alev gibidir. Büyümesi için havaya ihtiyaç duyar. Kafan allak bullak olduğunda, sorundan uzaklaşmak her zaman iyidir.
Kitapların çoğalmasıyla birlikte insanlar, kendi deneyimlerinden çok başkalarının fikirlerine güvenmeye başlamıştı. Böyle yaparak yeni fikirler oluşturmaktan çok, eski fikirlerin çoğalmasına neden oluyorlardı. Büyük bir kütüphaneyle birlikte insanlar, artık gerçekleri yaşayarak öğrenmek yerine öğrenmek istedikleri şeyleri bir kitapta aramayı tercih ediyordu.
Aşkı yeniden yaratabilecek hiçbir sebep, hiçbir çözüm ve hiçbir kafiye yoktur. Onu bir anda, başımızdaki saçlardan ayak parmak uçlarımıza kadar hiss ederiz. Yine, neden ve nasıl geldiğini bilemeyiz ama o, bizden dolayı ve bize rağmen varlığını sürdürmektedir. Ne olduğunu bile anlayamayız. Anlayamayız,ancak yine de her şeyi hissederiz.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Eşsiz bir şey yaratmanın tek yolu, görünürde farklı şeyler arasında bağlantılar kurmaktır. Sadece resme odaklanmak onun yok olmasına neden olacaktır
Tarihi kaynaklar ikilinin aleni şekilde birbirlerinden hiç haz etmediklerini söylemektedir. O dönemlerde yaşayanlar, her iki üstadın sokakta ağız dalaşına girdiklerini bildirmekteydi. Aralarında süren rekabetle birlikte sanat tarihçileri, Floransa’nın şehir meclisinin karşılıklı duvarlarını süslemek üzere üstatların kiralandığı dönem üzerine odaklanmaktadır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Michelangelo, Leonardo’da olmayan ve asla olamayacak bir şeye sahipti. İçgüdüsel olarak, geri adım atmadan tüm aklını, ruhunu ve yüreğini nasıl sunacağını biliyordu. Bu heykeldeki canlılık, efsanevi mermer parçası ya da heykeltıraşın çekiç ve keski kullanmada sergilediği yetenekten çok Michelangelo’nun kendi gayreti sayesinde mevcuttu. Tutku söz konusu olduğunda Leonardo, öğrenmesi gereken çok şey olduğunu anlamaya başlayan bir çıraktı.
Bir sanat eseri asla bitirilmez, sadece terk edilir.
Her zaman patronları senden daha zeki olduklarına inandıracaksın.
Geçimimi sağlayan; yemeğimizin, atölyemizin ve kıyafetlerinin parasını ödeyen ne? Herkes beni azgın dalgaların içine atmaya çalışırken bana yardımcı olan şey ne? Sanat benim işkencecim; aynı zamanda yüreğim. Benim tutkum ve benim tek sahibim. Bir sanat eserini yok etmektense seni öldürmeyi tercih ederim.
Keşke insanoğlunu anlamak, bir ormandaki ağaçları saymak ya da bir kuşun havada süzülmesini izlemek kadar basit olsa. Keşke insanlar bilimin kendisi kadar açık ve tahmin edilebilir olsa.
Beden ruhun aynasıdır; bir insan ne kadar ahlaklıysa o kadar güzeldir
İffetli bir kadın gençliğini ve güzelliğini muhafaza eder.
Bir şeyin imkânsız olduğunu düşünmek, bir şeyin mümkün olduğunu düşünmek gibi kendini gerçekleştiren kehanete benziyordu.
İnsanlar sadece mümkün olan şeyler için mücadele ediyordu.
Bir şeye imkânsız demek, hiç kimse imkânsız bir şeyi yapmak için mücadele etmeyeceğinden, o şeyi imkânsız kılacaktır.
Nehirde elinizle dokunduğunuz suya ikinci kez dokunamazsınız. Nehir suyu zaman gibidir. Her anı sadece bir kez yaşarsınız.
Her zaman öğrenmenin yeterli olduğunu düşünürdüm; ama öyle değilmiş. Kullanılmayan demir paslanır, durgun su arılığını kaybeder, eylemsizlik de zihnin enerjisini öldürür.
Düşmanınızı övmekten asla korkmamalısınız. Onları övmezseniz, onları nasıl anlayacaksınız? Ve onları anlayamazsanız, onları nasıl yenebilirsiniz? Her zaman zayıf yönlerini, daha da önemlisi güçlü yönlerini öğrenin. Herkes insanın zayıf olduğu yere saldırabilir, ancak gerçek bir usta düşmanın güçlü yanlarını ona karşı kullanır.
Sevilen biri olmaktansa, korkulan birisi olmak her zaman daha iyidir.
İnsan doğayla uyum içinde çalıştığında yapabileceklerinin sınırı yoktur.
Deha sonsuz sabır gerektirir, evlat.
İşte bu kadar! dedi Michelangelo, Artık bu taş kimseye ait değil. Ne Duccio’ya, ne Donatello’ya ve tabii ki ne de sana. Sonra Leonardo’ya gaddarca bir bakış atıp Bu mermer benim, dedi.
Akıl, tecrübenin çocuğudur.
İnsan zihni alev gibidir. Büyümesi için havaya ihtiyaç duyar. Kafan allak bullak olduğunda, sorundan uzaklaşmak her zaman iyidir.
İnsanoğlu müthiş konuşma yeteneğine sahiptir ama söylediği şeyler çoğu zaman beyhude ve yalandır.
Kitapların çoğalmasıyla birlikte insanlar, kendi deneyimlerinden çok başkalarının fikirlerine güvenmeye başlamıştı. Böyle yaparak yeni fikirler oluşturmaktan çok, eski fikirlerin çoğalmasına neden oluyorlardı. Büyük bir kütüphaneyle birlikte insanlar, artık gerçekleri yaşayarak öğrenmek yerine öğrenmek istedikleri şeyleri bir kitapta aramayı tercih ediyordu.
Zekâdan yoksun duygular, karmaşadan başka bir şey değildir.
Aşk, tasarıları boşa çıkarır değil mi? Aşkı yeniden yaratabilecek hiçbir sebep, hiçbir çözüm ve hiçbir kafiye yoktur. Onu bir anda, başımızdaki saçlardan ayak parmak uçlarımıza kadar hissederiz. Yine, neden ve nasıl geldiğini bilemeyiz ama o, bizden dolayı ve bize rağmen varlığını sürdürmektedir. Ne olduğunu bile anlayamayız. Anlayamayız, ancak yine de her şeyi hissederiz.
Adamın tırnakları tertemizdi. Tırnaklarında kir bile olmayan bir adam nasıl sanatçı olabilirdi?
Leonardo, kendisini sanatçı olarak bile kabul etmemiş hatta kendisiyle unutulmuş bir öğrenci, basit bir taş işçisiymiş gibi alay etmişti. Ne yapmalıydı yani? Gidip Leonardo’nun ayaklarına kapanacak değildi ya? Adam başarılı biri olmasına rağmen kaba herifin tekiydi. İşin en berbat tarafı da parmağına yüzükler takıştırıp saçlarına o komik kıvrımları verdirmiş o kendini beğenmiş palavracıya güvenmiş olmasıydı.
Beden ruhun aynasıdır; bir insan ne kadar ahlaklıysa o kadar güzeldir.
Otur ve bir taslak çiz, evlat. Ustaların eserlerini kopyalamak, bir öğrenci için en iyi öğrenme yoludur.
Tüm yolsuzluk ve savaş cehennemine rağmen kutsal şehir Roma’da sanat, yerden biten yabani otlar gibi gelişmekteydi.
Aşk, mesafe koyarak yaşanmaz.
Bir şeyleri gerçek anlamda görüp anlamanın en iyi yolu da onu uygun bir mesafeden incelemektir.
Merakım beni sanatımdan koparmıyor, aksine onu besliyor. Müzik matematiği, matematik bilimi, bilim de resim sanatını besler. Eşsiz bir şey yaratmanın tek yolu, görünürde farklı şeyler arasında bağlantılar kurmaktır. Sadece resme odaklanmak onun yok olmasına neden olacaktır.
Tüm anlayışın anahtarı, uygun bilimsel nesnelliğe ulaşmaktır, hanımefendi.
Uzun süre sabrederek bende muhteşem sonuçlar elde etmeyi öğrendim. Ayrıca söylediğinin aksine hiçbir şey imkânsız değildir.
Bugünlerde sanatının kendi adına konuşmasına izin vermeyi öğreneceksin.
Pek çok insan, mermerin cansız bir kayadan başka bir şey olmadığına inanırken Michelangelo, aynı insanların kalplerine pompalanan kan gibi mermer heykelin damarlarında da yaşam olduğunu biliyordu.
Michelangelo henüz anne rahmindeyken annesi atından yere yuvarlanıp dakikalarca hayvanın arkasında sürüklenmişti. Hekimler, karnındaki bebeğin kurtulamayacağını söylese de o, mucizevi bir şekilde hayatta kalmıştı. Bu mucizevi doğumu kutlamak için anne ve babası ona, başmelek Mikail tarafından korunan kişi anlamına gelen Michelangelo ismini vermişti.
Henüz bir bebekken anne ve babası onu, bir mermer işçisinin karısı tarafından bakılmak üzere Sentignano civarındaki taş ocaklarına göndermişti. Topraktan beyaz mermer levhalarını kazarak çıkaran adamlar, metal çekiçlerin çıkardığı sesler ve mermer tozunun dilinde bıraktığı tat o günlere dair ilk anılarını oluşturuyordu. Yaşamının ilk iki yılını taş işçilerinin arasında geçirmek ve taş işçisinin karısının sütünü emmek, mermere karşı büyük bir arzu duymasını sağlamıştı. Tüm yaşamını heykellere adamıştı. Bu yüzden kendisine ne bir eş, ne bir çocuk ve ne de başka bir meşgale edinmişti. Nihayet sahip olduğu bu tutkunun meyvelerini toplayacaktı.
Yıllar sonra insanlar, önemsiz küçük Vinci kasabasından gelen ressam, mucit ve aynı zamanda mühendis olan Leonardo’yu hatırlayacaklar mıydı?
Sahip olduklarını sonsuza dek elinde tutmayı isteyenler yanılgıya düşer.
Bazen gözüne kestirdiği bir gezgini -kadın ya da erkek- eskizini çizmek üzere atölyesine götürürdü. Bunların arasında, üstatla tanışmış olmanın heyecanıyla onunla yatanlarda oluyordu.
Kırk sekiz yaşındaki Vincili üstat, İtalyan yarımadasındaki en ünlü insanlardan biriydi; şöhreti Fransa, İspanya ve İngiltere’nin yanı sıra daha uzaktaki Osmanlı topraklarına kadar yayılmıştı. Dâhiyane savaş makinesi tasarımları ve resim sanatında çığır açan yenilikleriyle tanınmaktaydı. Dünyanın dört bir yanından gezginler onu; renkleriyle sanatseverlerin zevkine hitap eden ve hâlâ şu anda duvarı süsleyen, odağında Mesih’in yer aldığı, iniş çıkışlı kompozisyonu ve İsa ile havarilerinin gerçekçi portreleriyle tanınan ünlü duvar süslemesinin önünde dururken görmek için gelmekteydi.
Aşk uzaktan incelemeye gelemez, ancak yakınlaşıldığında ve sorgusuz sualsiz inaçla yeşerir. Yüreğin derinliklerinde, hiçbir düşünceye izin verilmeyen sükünet içiresinde çiçek açar.Gerçekten aşık olmanın tek yolu, tamamen aşkın içine girmektir.
Ölüm, yaşamın ayrılmaz bir parçasıyken neden insanlar kendilerini böyle acılara teslim ediyordu? İş işten geçtikten sonra insanlara en görkemli övgü ve törenler düzenleniyordu? Bu haykırışların hiçbiri öleni geri getirmiyordu.
Keşke insanoğlunu anlamak, bir ormandaki ağaçları saymak ya da bir kuşun havada süzülmesini izlemek kadar basit olsa.
Leonardo, Bir şeyi inceleyebilmenin en iyi yolunun araya mesafe koymak olduğunu düşünüyorum, dedi.
Bir şeye imkansız demek, hiç kimse imkansız bir şeyi yapmak için mücadele etmeyeceğinden, o şeyi imkansız kılacaktır.
Nehirde elinizle dokunduğunuz suya ikinci kez dokunamazsınız.Nehir suyu zaman gibidir. Her anı sadece bir kez yaşarsınız.
Müzik matematiği, matematik bilimi, bilim de resim sanatını besler.Eşsiz bir şey yaratmanın tek yolu, görünürde farklı şeyler arasında bağlantı kurmaktır.Sadece resme odaklanmak onun yok olmasına neden olacaktır..
Korku, insanları aşırı tedbirler almaya ikna etmenin tek yoluydu. Korkuya kapıldıklarında insanlar paralarını, topraklarını, hatta özgürlüklerini bırakırdı. Tüm bunları, tuhaf ama gerçek, asla koruyamayacakları güvenliklerini sağlamak için yaparlardı.
Tecrübe bilgeliği doğurur.
Gizlilik şeytanın işidir.
İnsanın zihni alev gibidir. Büyümesi için havaya ihtiyaç duyar. Kafan allak bullak olduğunda, sorundan uzaklaşmak her zaman en iyisidir.
İnsanoğlu müthiş konuşma yeteneğine sahiptir ama söylediği şeyler çoğu zaman beyhude ve yalandır.
Karmaşa, güzelliği ortaya çıkarır.
Aşk, sayesinde ruhlarımızla iletişim kurarız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir