İçeriğe geç

Veronika Decides To Die Kitap Alıntıları – Paulo Coelho

Paulo Coelho kitaplarından Veronika Decides To Die kitap alıntıları sizlerle…

Veronika Decides To Die Kitap Alıntıları

&“&”

Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşın verdiği bir dünyada, ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı?
Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor.
İnsanların mutluluk olasılığı ne kadar yükse­lirse, mutsuzlukları da o kadar artıyor demek.”
Her gün her hafta sistematik yenilgilere uğrayacağım.
Dünya, çabalarımın değerini bilmeyecektir," dedi kendi kendine. Anlaşılmamaktan gurur duyuyordu, çünkü tüm dâhiler bu bedeli ödemişlerdi.
İnsanlar ancak koşullar elverdiğinde delirme lüksüne sa­hiptiler.
Savaşların psikolojik kurbanları vardı, ama bunların sayısı stres, tekdüzelik, doğuştan gelen hastalıklar, yalnızlık, dışlanmak gibi sorunların kurbanlarından çok daha azdı.
Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır.
Müzik mu­cizeler yaratabilirdi.
Her yeni gün bir mucizedir..
Ah, bu dünyanın acıları hiçbir şeye benzemez, hemen anlaşılır.
“Her yeni gün bir mucizedir.”
“Taştan fışkıran bir pınar ol, suyu tutan bir kuyu olma..”
“Deliler, delice şeyler yaparlar..”
..Tanrı varsa -ki ben gerçekten olmadığına inanıyorum- insan aklının sınırları olduğunu da bilir. Yoksulluğu, haksızlığı, açgözlülüğü, yapayalnızlığı, bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı? Mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe, ama sonuç bir felaket. Tanrı varsa bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır, hatta bizi burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir.."
..bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.
Bundan sonra geriye kalan tek şey çocukların büyümesini beklemek ve gün boyu intiharı düşünmek, ama bunu gerçekleştirecek cesareti bulamamak olacak. Günlerden bir gün, hayatın zaten bunlardan başka bir şey olmadığını, tasalanmanın gereksiz olduğunu , hiçbir şeyin degismeyecegini anlayacağım. Ve kabulleneceğim."
Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.
Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını ya da yaşamında anlamın hepten yok olduğunu.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Deliler"ilk izlenimi çok ciddiye alırlar
..oysa gerçek sevginin zamanla değişip geliştiğini, yeni ifade yolları keşfettiğini bilmiyor muydu?
İlkgençliğinde seçim yapmak için çok erken olduğuna inanmış, gençliğinde, yani şimdi ise, değişmek için çok geç kaldığını düşünmüştü.
insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenilirler yalnızca.
Hiç depresyon geçirmedim, ne derin bir keder ne de müthiş bir mutluluk duymuşluğum var ömrümde..
Taştan fışkıran bir pınar ol , suyu tutan bir kuyu olma.
..deliliğim devam etsin istiyorum; yaşamımı başkalarının istediği gibi değil de kendi hayallerime uygun biçimde sürdüreyim, fena mı?
Ve dedim ki kalbime, budalays ne olduysa
olacaktır bana da…
Git yoluna, ye ekmeğini coşkuyla
ferah gönlünle iç şarabını da
ne yapacağını bilmiş Tanrı önceden.
Giydiğin hep beyaz olsun,
başından eksik olmasın merhem.
Yaşa keyfince sevdiğin kadınla
günlerin gururla dolsun,
o da Tanrı’nın armağanıdır sana.
Gurur dolu günlerin
görüp göreceğindir hayatta,
bir de güneşin altında harcadığın emek…
Yürü kalbinin gösterdiği yolda
gözünle gördüğünü tanı:
ama bil ki bütün yaptıkların
yargısına uğrayacaktır Tanrı’nın.
Temelde hayatta başımıza gelen her şey kendi suçumuz, başka kimsenin değil. Bizlerin başından geçen zorlukların pek çoğu başkalarının da başından geçiyor, ama onlar tamamen başka tepkiler veriyorlar. Biz en kolay yolu seçtik sanki; ayrı bir gerçeklik."
Tanrı varsa bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır, hatta bizi burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir.
..ona ceketimi verme önerimi reddetti. Belki de onun dünyasında mevsim yazdı…
Keşke herkes kendi içsel deliliğini bilse ve onunla birlikte yaşamayı öğrense.Dünya daha kötü bir yer mi olurdu?Hayır insanlar daha yürekli daha mutlu olurlardı.
Meydandan yükselen müziğin sonunu işitecek kadar yaşayacak mıydı? Yaşamının sonu için çok güzel bir anı olurdu bu.
Deli olmak, düşüncelerini anlatmaktan aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrende olup biten herşeyi görüypr,anlıyorsun,ama istediğini anlatmaktan,dolayısıyla yardım bulmaktan umutsuzsun,çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun.
… insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler,kendi çabalarıyla öğrenirler sadece…
“Hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten.”
Yaşamını sürdürmekle hiçbir şey kazanmayacaktı, tam tersine acı çekme olasılığı hep artacaktı.
Olan her şey ruhumda oluyor."
İlk aşklar belki hiç unutulmaz, ama mutlaka sona erer.
Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan herşey ruhumda oluyor."
Dünyanın bütün dağlarında, ormanlarında, bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz.
Çok yorgunum ama uyumak istemiyorum. Yapacağım çok şey var, hayatın sonsuza dek süreceğini sandığım günlerde hep ertelediğim şeyler bunlar, sonra hayatın yaşanmaya değmeyeceğine inanmaya başlayınca da unuttuğum.
Duygular hep vardı, ama hep gizlenmek zorundaydı.
İlk aşklar belki hiç unutulmaz, ama mutlaka sona erer.
Niyet ile hareket arasında her zaman bir kopukluk vardır.
Normallik fikir birliğinden başka bir şey değildir.
Şimdi kendi kendisiyle gurur duyma zamanıydı, şimdi yaptığı şeyi yapabildiği, en sonunda cesaretini toplayıp bu yaşama veda edebildiği için.
Şimdi kendi kendisiyle gurur duyma zamanıydı, şimdi yaptığı şeyi yapabildiği, en sonunda cesaretini toplayıp bu yaşama veda edebildiği için.
Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar."
Deli olmak ne demek?
Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir.Şizofrenler ,psikopatlar ve manyaklar gibi…
Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.
Bir deli bana bu kravatın ne işe yaradığını soracak olsa, ister istemez hiçbir şey, demek zorundayım. Yalnızca süs olarak kullanıldığı bile söylenemez, çünkü günümüzde cesaretin, gücün, üstünlüğün simgesi haline geldi. Tek yararlı işlevi, eve gelip de çıkardığınızda duyduğunuz rahatlama; insan sanki bir şeyden kurtulmuş gibi oluyor, neden kurtulduğunu bilemiyor, o başka..
Sevgi, akıldan üstündür.
Taştan fışkıran bir pınar ol, suyu tutan bir kuyu olma.
Gerçek &‘ben’ nedir?
-İçindeki sen, başkalarının biçimlendirmediği sen.
İlk aşklar belki hiç unutulmaz,ama mutlaka sona erer."
belki de bu dünyada insanın son soluğuna kadar savaşmasının anlamsızlığını kabullenmektir. Başka bir dünyada yaşayan birine âşık olamam ki."
Burda pek çok kişinin öldüğünü gördük,hem de en beklenmedikleri anda ve genellikle hayattan çoktan umut kestikten sonra."
Duygular hep vardı,ama hep gizlenmek zorundaydı."
… ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor.
Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin , çevrede olup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun.
Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.”
Düşünün bir kez, ömrümüzün her günü aynı şeyleri tekrarlamadığımız bir hayat hayal edebiliyor musunuz?
Keşke herkes kendi içsel deliliğini bilse ve onunla birlikte yaşamayı öğrense. Dünya daha kötü bir yer mi olurdu? Hayır insanlar daha yürekli, daha mutlu olurlardı.
Düşünmemeyelim,hiçbir şey düşünmemeliyim,her şeyin normal olduğuna inanırsam her şey düzelecek."
Yaradan özü də işlərin yaxşı getməsindən zinhara gəlmişdi: əgər Həvva almanı yeməsəydi, kəçən bir neçə milyard ildə heç bir maraqlı şey baş verməzdi.
Hala ölecek kadar sağlıklı ve cesurken herşeye bir son vermek en iyisiydi.
Hepimiz kendi dünyamızda yaşıyoruz ama yıldızlı bir gecede gökyüzüne bakarsan,oradaki binlerce dünyanın birleşerek takımyıldızlar,güneş sistemleri,gezegen toplulukları kurduklarını görürsün
..ilk kez korku duydu, bilinmeze doğru gidişin derin korkusuydu bu.
Ne tuhaf, bir avuç uyku ilacı alırsam hemen uykuya dalacağımı sanmıştım.
“Nasıl olduğumu zaten biliyorum. Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor.”
İlk yıl sık sık sevişeceğiz, ikinci yıl daha az; üçüncü yıldan sonra insanın aklına herhalde ancak on beşte bir gelir seks, aklına geleni ise ayda bir gerçekleştirir. Daha da beteri, hemen hemen hiç konuşmayacağız.
Keşke herkes kendi içsel deliliğini bilse ve onunla birlikte yaşamayı öğrense. Dünya daha kötü bir yer mi olurdu? Hayır insanlar daha yürekli, daha mutlu olurlardı.
Yaşamın, harekete geçmeden önce doğru abı beklemekten ibaret olduğunu biliyordu.
..niyet ile hareket arasında her zaman bir kopukluk vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir