İçeriğe geç

Veda Kitap Alıntıları – Ayşe Kulin

Ayşe Kulin kitaplarından Veda kitap alıntıları sizlerle…

Veda Kitap Alıntıları

Başkası olsa eşi şehit düşünce ya dünyadan elini ayağını çeker ya da yeniden evlenirdi. Azra yeniden evlenmediği gibi, kendini de bırakmadı; kitap okuyor, eli kalem tutuyor, tercümeler yapıyor. Bir kadının illa da evde oturup nakış işlemesi mi lazım?
Allahaşkına dayı, bundan ne çıkar? Kadınlar artık çalışmaya başladı bu şehirde. Naciye Sultan himayesinde kurulan teşkilat tarafından, çalışmaya teşvik ediliyorlar. Yani sizin muhafazakâr Saray mensuplarınız dahi kadınların artık evlerde hapis kalmalarından yana değiller. İstanbul Belediyesi, kocaları muharebelerde ölen kadınları, evlerine ekmek götürebilsin diye işe almaya başlamış. Biz burada yedi göbekten tahsilli bir ailenin fertleri olarak neyi tartışıyoruz, kuzum? Mehoare neden sokakta tek başına yürümüş, bunu mu tartışıyoruz?

Kadınların o dönemde iş sahibi olmaları bile çok büyük bir gelişme olarak görülüyormuş. Fakat aradan 100 yıl geçmesine rağmen hala kadınların çalışıp çalışmaması gerektiğini tartışanlar var. Ayrıca bunu okuduğumda aklıma direkt Filenin Sultanları geldi. Yav, kadınlar uluslararası bir başarı elde etmiş, siz hala bacakların görünmesinin derdindesiniz. Böylesi insanlara Stop it. Get some help. , diyesim var gerçekten.

her şeyi zamana bırakalım da ne kadar zaman kaldı? Bütün mesele orada.
Ters giden bir şeyler varken, hayat yolundaymış gibi nereye kadar yaşanabilir?
ağladık. Kaybettiklerimize, yaşayamadıklarımıza, hatalarımıza
Tuhaf bir mahluktu insanoğlu
İnsan başına gelmeden bilmiyor ama her musibet, dayanma gücüyle birlikte geliyor.
– Keşke kalbimize söz geçirebilirsek.
– Ve arzularımıza. Siz erkekler kalbinizden çok arzularınızın esiri oluyorsunuz galiba..
Hepimiz gönlümüzde sevgilerimizle doğuyoruz. Zamanı geldikçe içimizdeki sevgiler filiz veriyor sadece.
kalbim ağrıyor, yüreğim sıkışıyor, nefes almakta zorluk çekiyorum.
İnsan zamanla, acıları, kederleri de kanıksıyordu. Mutluluğu kanıksadığı gibi..
Tuhaf bir mahluktu insanoğlu. Belki de en büyük gücü, başka çıkar yol olmadığını hissettiğinde, araziye uyum sağlamasıydı.
İnsan zamanla, acıları, kederleri de kanıksıyordu mutluluğu kanıksadığı gibi.
Gelenler gidenleri hep aratıyordu, ne hikmetse!
Her şeyi zamana bırakalım da, ne kadar zaman kaldı ? Bütün mesele orada !
Ruhum kaldıysa eğer, ruhumdan bir parçacık kaldıysa ten kafesimde, titreşir, üşür, ürperir habire.
Çok derinden bir ses, Sakın ölme, daha ölme, der gibiydi. Bunca karamsarlığın, çaresizliğin içinde, limon çiçeği kokan bir kadının hayali, bir örümceğin ağzından çıkan o belli belirsiz şeffaf ağ kadar ince bir iplikle bağlıyor muydu onu yoksa, nicedir kopmak istediği hayata ?
Aşk aynen yazıldığı gibidir.
Sesli başlar sessiz biter.

Ayşe Kulin

“Siz erkekler böylesiniz işte. İstemediğiniz şeyleri görmezden gelirsiniz.”
Ayrılığın acısı da ölüm acısı gibi keskin
İnsan yaşarken kıymetini bilmiyor.
Anaların duasının üstüne yoktur.
Kalbi o kadar çok çarpıyordu ki, odada biri olsa kalp atışlarını duyabilirdi.
Sanki bu vatan bir karpuz da her geçen gün elindeki dilimden ağzının suları akarak bir parça daha ısırıyor gavur. İçimden başımı duvarlara vurmak geliyor.
Herşeyi zamana bırakalım da, ne kadar zaman kaldı? Bütün mesele orada!
İnsan zamanla, acıları, kederleri de kanıksıyordu mutluluğu kanıksadığı gibi.
Gelenler gidenleri hep aratıyordu, ne hikmetse!
Cehennem, alev kırmızısı ve yakıcı olmalıydı. Oysa, onları bekleyen cehennem, bembeyaz ve dondurucuydu. O kadar dondurucuydu ki, erlerin elleri, ayakları, yüzleri yanıyordu soğuktan. Tıpkı ateşe değmiş gibi, yanık yaraları açılıyordu soğukla temas eden tenlerinde
Din tutkaldı da, nedense bir Osmanlı becerememişti bu tutkalı kullanmayı. Arabistan’ın Müslüman aşiretleri, din kardeşlerini ve Halifelerini arkadan bıçaklamakta hiç tereddüt etmemişlerdi.
İnsan başına gelmeden bilemiyor ama her musibet, dayanma gücüyle birlikte geliyor.
Ters giden bir şeyler varken, hayat yolundaymış gibi nereye kadar yaşanabilir?
Herşeyi zamana bırakalım da, ne kadar zaman kaldı? Bütün mesele orada!
Ters giden bir şeyler varken, hayat yolundaymış gibi nereye kadar yaşanabilir?

Veda, Ayşe Kulin

Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
İnsanlar sevdikleri veya mukaddes addettikleri kimselerin kusurlarına karşı kör olur.
İnsan zamanla acıları,kederleri de kanıksıyordu mutluluğu kanıksadığı gibi.
Ters giden bir şeyler varken, hayat yolundaymış gibi nereye kadar yaşanabilir?

Veda, Ayşe Kulin

Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir