İçeriğe geç

Ve Kızın Adı Gece Kitap Alıntıları – Ertürk Akşun

Ertürk Akşun kitaplarından Ve Kızın Adı Gece kitap alıntıları sizlerle…

Ve Kızın Adı Gece Kitap Alıntıları

Dilim bir şeyler söylemek istiyordu ama beynim buna izin vermiyordu. Gırtlağıma kadar geliyor ama dudaklarım kilitleniyordu , susuyordum.
Dışarıdan iyiydim ama içerisi cehennem yeri. Ruhum kirli, ruhum boş, ruhum aldatılmış
İyi bir okula git, iyi bir işe gir, iyi bir sevgili bul, evlen, çoğal ve yok ol
Hepsi bu .
Evet, hepsi büyük ve gösterişli bir oyun. Geride bıraktığı derin bir boşluk
Alev birisine kafayı takmaya görsün, Alev’in hoşlanmadığı bir şey yapmaya görsün o kişi. Bunu yapanı öyle ölçülü bir şekilde, öyle usturuplu, öyle nazikçe ama öyle ısrarcı hırpalardı ki, hırpalanan kişi geceyi asla rahat geçiremezdi.
Bir erkek için en güzel hediye
Güzel, zeki ve cesur bir kadın tarafından sevilmektir.
Seninle yaşamak çok güzel olacak.
Çünkü seninle birlikte ölmek var sonunda
Gerçeği sözlerin aldatıcılığında değil, gözlerin ışıltısında ve SUSKUNLUĞUNDA keşfetmek gerekiyor bazen.
Yaşanacak bir şey kalmamışsa geriye,
Gençlik birazda gösteriş değil midir?
Önümden yürüme, belki seni kıskanabilirim, belki seni takip edebilirim, belki de gittin diye geriye dönebilirim
Arkamdan yürüme, hızlı gidebilirim, tökezleyebilirim. Sen de bana tökezlersin, düşmene sebep olabilirim Belki seni yanlış yollara sürüklerim
Ama yanımdan yürüyebilirsin. Birlikte bulabiliriz yolumuzu. Benim tökezlediğim yerde, sen elimden tutarsın. Senin tökezlediğin yerde de ben Ben hızlı gittiğimde sende hızlanmak zorunda kalırsın. Sen hızlandığında da ben Birimiz geriye dönmek istediğimizde, diğerimiz izin vermezdik.
Tarık ağabeyin evi giderek Güzel görünüyordu gözüme.

Sevilmek için zamana ihtiyacı olan kadınlar gibi

Gerçek sevginin zamanla çoğalması gibi

Erkek dediğin saf bir çocuk gibidir” Her zaman hep çocuktur. Öyle kalır, hiç büyümez, büyüyemez. Erkek hep sevilmek ister. Sevildiğinde ya da sevildiğini hissettiğinde dünyaları vermeye razıdır. Erkek, sevgi hırsızıdır. İşte bu yüzden. bir kız tarafından, sebepsizce ve hiç karşılıksız sevildiğini görduğünde her şeyini feda edebilir.
“Nitel yalnızlık ile nicel yalnızlık birbirinden oldukça farklıdır” dedi Tarık Ağabey beni içeriye davet ederken. “Şöyle ki, nitel yalnızlık kişinin bile isteye seçtiği, kendi farklılığını ortaya koyduğu bir durumdur. Nicel yalnızlık ise, diğer bütün yalnızlıklarla aynı özelliği taşımasına rağmen yine de kişinin kendisi dışında oluşan yalnızlıktır. Nitel yalnızlığa çok az rastlanırken, nicel yalnızlık fazlasıyla mevcuttur. Hem birey olman hem de kendi çevreni kendin seçmen gerekir, özgürlük budur.
Bencil insanın yalnızlığını düşünsene.

Bu dünyada sadece kendisi ve kendi çıkarı var.

Ne büyük bir yalnızlık değil mi?

“Birisiyle birlikte olmak, bizi, yani insan olma özelliğimizi bir adım ileri götürür” demişti. “Çift olmak hem kendimizi daha iyi tanımamızı hem de başkalarını daha iyi anlamamızı sağlar. Ama önce birbirini tanımayı, sınırları ve saygıyı öğretir. Çoraklıktan kurtarır. Yaşamın üretici bir şey olduğunu ve üretilen şeyin ne kadar değerli olduğunu anlarsın. Birlikte çektiğiniz acılar sizi besler, birlikte çabalamalarınız sizi değerli kılar, birliktelik size değerler bilinci katar. O yüzden çabalamaya değer.
Ne kadar dibe battığımızı ancak yukarı tırmanmaya çabalarken anlarız
Bazen bir an gelir, ani bir frenle yolda kalın ve derin izler bırakarak arabayı durdurmak zorunda kalırsın. Kazadan kurtulmanın başka yolu yoktur o an.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Insanoğlunun kendin arayıp bulduğu an aynı zamanda yalnızlığının bilincine vardığı andır.
Yaşadığımız toplumda sürgün olmak değil midir anlaşılmamak ?
Çünkü insanları en son umutları terk eder
Hatırlaması da, yazması da en güç olan şey, kendi ellerinle yaptığın hatalardır
Hayat, gerektiği zaman ona tekme atabilenlerin hakkıdır.
İnsanın hayatta biraz daha uzun kalmak dışında başka hayalleri de olmalı
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ne kadar dibe battığımızı ancak yukarı tırmanmaya çabalarken anlarız
Gece olduğu için karanlık değildi, karanlık olduğu için geceydi
Merakın kadar insan, cesurca içine yaptığın yolculuk kadar kendinsin.
Hayat gariplikler yüzünden çekicidir. Her hikaye içinde bir gariplik barındırır.
Arkasında bir hikaye bırakmış olan her şey yaşar
Başkası tarafından kurtarılmayı bekleme, kendi başına kurtulmayı dene.
Ölmeye değecek bir hayatın,uğruna ölünecek fikirlerin ve insanların olsun.
Emeksiz başarı hastalıktır, diğerlerine mahkum eder seni.
Bazen dünyanın en güzel şiirine bedeldir bir kelime,
aşık olduğunun dudağından dökülürse.
Bizim ülkede kimse istediği bölümde okumaz, aslında istediği bölüm nedir onu da bilmez, hatta okuduğu okulun işini de yapmaz.
Hep yarın ölecekmişsin gibi zevk al hayattan. Yarın ölecekmişsin gibi, insanlığa bırakacağın bir şeyler yap.
Bazı şeylerin eşyalara ihtiyacı olmaz, onlar kafamızın içinde yaşarlar.
Hayatımızda fazlalık olarak bulunabilecek tek şeyin bilgi olmasına karar vermiştik. Bu yüzden eşya konusunda açgözlü değildik.
Önümden yürüme,belki seni kıskanabilirim,belki seni takip edebilirim,belki de gittin diye geri dönebilirim.Arkamdan yürüme, hızlı gidebilirim,tökezleyebilirim.
Sen de bana tökezlersin, düşmene sebep olabilirim.Belki seni yanlış yollara sürüklerim.Ama yanımdan yürüyebilirsin.Birlikte bulabiliriz yolumuzu
Merak etme, öyle birisi gelecek ki seni üzüp gidenlere,gittikleri için teşekkür edeceksin
Işık en çok neyi sever? demişti.
Neyi? diye sormuştum saflıkla dolu bir merakla.
Zifiri karanlığı.
Neden?
Çünkü ışığın kendini en iyi ifade edebileceği yer zifiri karanlıktır.
İnsan da anlaşılmak ister,en büyük dertlerinden biri budur.
Arkasında bir hikâye bırakmış her insan sonsuza dek yaşar
“Ölmeye değecek bir hayatınız, uğruna ölünecek insanlarınız olsun.“
İçi boş umutlar, bir süre sonra celladın olurlar
“Sanırım insan umutlu olduğunda güzellikleri, çaresiz olduğundaysa çirkinlikleri fark ediyor en çok.
“Arkasında bir hikaye bırakmış olan her şey yaşar.”
“Eksikliği hep bir başkasıyla, yeni bir hazla doldurma çabasındayız.
Ama boşluk dolmuyor.
Dolmayacak.“
“Hiçbirimizin söyleyeceği yeni bir söz kalmadı şu hayat denen küflü, çürük sahnede ”
Çünkü insanı en son umutları terk eder.
Dalıyorum öyle ama neye daldigimi da bilmiyorum içimdeki sesler hep bir haykıris. En çok da ölümü düşünüyorum bu aralar.
“Çünkü insanı en son umutları terk eder.
Çünkü insanı en son umutları terk eder.
“Çünkü insanı en son umutları terk eder.„
“Ne öğrendiysem, hangi deneyimi yaşadıysam, hangi çıkmaz yollara sapmışsam, ne kadar hata yapmışsam inan ki her şey sadece ve sadece sana gelebilmek içinmiş. Sanki kader diye bir şey var ve sürekli beni sana, seni de bana hazırlamış „
“Gençtik ve kırılmaktan zevk alıyorduk. Kırıldıkça çoğaldığımızı, kırıldıkça güçlendiğimizi sanıyorduk. Kırıldık, bazen gerçek bazen de oyun oynayarak. İki biradan sonra yaşanmamış sevgilere ağladık. Kitaplarda okuduğumuz ama henüz tatmadığımız duyguların peşinden koştuk gerçekmiş gibi „
“Hiçbirimiz için söylenecek yeni bir söz kalmadı hayat denen küflü, çürük sahnede Uyduruk repliklerimizi tekrarlayıp duruyoruz.„
“Dalıyorum öyle ama neye daldığımı da bilmiyorum. İçimdeki sesler hep haykırış. En çok da ölümü düşünüyorum bu aralar.„
“Çağımızın kirlettiği hangi duygu gerçek sayılabilir?„
“Her ne kadar insanlardan kaçmak istesem de, yalnız kalacak kadar güçlü bulmuyordum kendimi. Yalnızlık, güçlü olmayı gerektiriyordu. Benim gibi bir korkak yalnız kalamazdı.„
Hiçbirimiz için söylenecek yeni bir söz kalmadı hayat denen küflü, çürük sahnede. Uyduruk repliklerimizi tekrarlayıp duruyoruz.
“Hiçbirimiz için söylenecek yeni bir söz kalmadı hayat denen küflü, çürük sahnede Uyduruk repliklerimizi tekrarlayıp duruyoruz.„
“Ölmeye değecek bir hayatınız, uğruna ölünecek insanlarınız olsun.„
Çaresizlikte kaç insan eder kişi?
Bir kendisi ,bir gölgesi,bir de hayali
Başkası tarafından kurtarılmayı bekleme,kendi başına kurtulmayı dene
Işık en çok neyi sever? demişti.
Niye? diye sormuştum saflıkla dolu bir merakla.
Zifiri karanlığı.
Neden?
Çünkü ışığın kendini en iyi ifade edebileceği yer zifiri karanlıktır. İnsan da anlaşılmak ister, en büyük dertlerinden biri budur.
Aşk, kendini tanımayı zorlar dedim. Kendini tanırken, kendinden kurtulup varlığını ondan birleştirme halidir aşk.
Hobisi olmayan insan çorak toprakta yağmursuz kalmış ağaç gibidir . Benim gibi…
Birlikte ölüme gidemeyeceğin hiç kimseye gerçekten âşık değilsindir. Bir insanı gerçekten sevmek, o insandan seni ayıran her şeyi unutup onu olduğu gibi kabul etmek ve ruhunu onun ruhunda eritmektir. Seni uçuruma götürse de, hiç düşünmeden peşinden gitmektir.
Şu köşeyi dönünce gitmek istediğin yere ulaşacaklarını dediler,
Şu dağı aşınca,şu nehri geçince
Oysa gidilecek yere asla varılamayacak ve o yol hiç bitmeyecekmiş meğer
Sevilmemek değil , asıl sevmemek insan yaşamını cehenneme çevirir. Kurak bir toprakta yaşamak gibidir sevmemek..
Okumak benim icin siginaklarin en huzurlusu,dostlarin en güveniliri oldu.Yalniz kalmayi ogrendim kitaplar sayesinde.Yalnizlik güclü olmak demekti.Yalnizliga dayanabilen insan başka zorluklara da dayanabilirdi.Yalniz kalabilmenin gücü kadar başkalarini etkileyebilen ve rahatsiz eden başka bir güç yoktur.
“Hatırlaması da, yazması da en güç olan şey ,kendi ellerinle yaptığın hatalardır ”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir