İçeriğe geç

Varlığımın Kabul Edildiği Gün Kitap Alıntıları – Cihan Buğdaycı

Cihan Buğdaycı kitaplarından Varlığımın Kabul Edildiği Gün kitap alıntıları sizlerle…

Varlığımın Kabul Edildiği Gün Kitap Alıntıları

“Bir de yağmur damlasını cennete benzetiyorum. Küçükken annem beni dizlerinde uyuturken cennetten bahsederdi ve kalbim ferahlardı. Şimdiyse yağmurun sesi kalbimi aynı şekilde ferahlatıyor.”
Hayat dinleyerek öğrenilen bir bilmecedir, aynı zamanda da görerek yasanılan bir tecrübe sahası
Dünya bir gündür, o da bugündür.
Şairler bir parça daha fazla insandır.Onlar her cümlelerinde insanlığı titizlikle inceler ve onlara duygu olurlar.
İnsan,insanın içine umut üflemeli.
‘İnsan,insanın içine umut üflemeli ‘
Bazen bir uzuv kaybı, bazen teninde oluşan bir yaradır insani en derinden etkileyen sahip olduklarımızın tek bir saniyesi bile garantide degil , beklenmeyen bir anda gelen fırtına gibi kayıp gider ve geriye sadece kırık dökük bir çöp yıgını kalır
Parlak bir güneşin doğması için zifiri bir karanlığa ihtiyaç duyulur.
Şairler bir parça daha fazla insandır.
Yüreğin ne de güzel bir memleket.
Sonra kendini, önce kendi sesine d”aha sonra bütün dış dünyanın sesine kapatmak, sadece gözlerinle görmek, gözlerinle işitmek ve gözlerinde dinlemek Kirpiklerini gökyüzüne doğru kaldırıp, asırlık bir özlem ile saatlerce izlemek. Ruhunun bütün sarsıntılarını unutmak ve iki göğsünün arasından sızan ferahlama duygusunu zerrelerinde hissedercesine izlemek..
Zaman mı değişti, bilmiyorum ama nereye baksak kendisinden göç verenlerin nüfusu artıyor.
İnsanların tebessüm etmesi için sebeplere ihtiyacı yoktur bütün sebepsizlik insanın kendisidir
Ah, insan herkesten çok kendini kandırıyor;ne acı
İyiliği törpülemek için bir yaşam var bu dünyada, bir de kötülüğün cazip olduğunu ispatlamaya çalışan bir sistem.
Zannetmiyorum ki bütün insanlar, sabahın erken saatlerinde güneşin göz alıcı güzelliğini görüp şükrediyorlar Oysa doğmayan güneşlerin, bitmeyen gecelerin olduğu bir yaşamda insan en çok vaktinden önce şükretmesi gerektiğini öğreniyor.
Diyorum ki keşke bir şair olsaydım, içimdeki yükün ağırlığını kelimelerin sırtına yüklerdim.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sizin şer bildiklerinizde hayır, hayır bildiklerinizde şer vardır. Allah bilir de siz bilmezsiniz
Işığın varlığını yitirdiği, kırlangıç ötüşlerinin değer kaybettiği ve anlatılamayan onca kelimenin manasını kaybettiği günler
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dünyayı kendimizden ibaret sanıyoruz.Her nefes aldığımız gün taşıdığımız kalbin hakkını verebildiğimizi düşünüyoruz. Yanılıyoruz!
“Biz herhangi bir rengin diğerleriyle sağladığı uyumu önemseyenlerden değiliz.”
“Parlak bir güneşin dolması için zifiri bir karanlığa ihtiyaç duyulur.”
“Kimisi söylenenlere sağırlaşmış, Kimisi haksızlıklara dilsizleşmiş, kimisi güzelliklere körleşmiş.”
“Karanlığı da aydınlığa çeviren insanların düşünceleridir.”
“İnsanlar neden kalabalıklar içerisinde yalnızlar?”
“İnsanların kendilerini kaybetti bir coğrafyada biz de umudumuzu kaybederiz diye endişeleniyoruz.”
“İnsanları kendimce ikiye ayırdım. Karnını duyurmak için yaşayanlar ve ruhunu doyurmak için çabalayanlar.”
“İnsanlar da kendilerine körleştiler. kendi iç dünyalarında olanı başka yerlerde aramaları büyük bir körlüktür.”
“İnsanlar anı ölümsüzleştirmek istediler ve bunun için en değerli olan “O anı” ölümlü kıldılar.”
“Zenginliğin mutluluk getirdiğini düşünüp gece gündüz çalışarak zenginler gibi olmayı arzulayanların olduğu bir dünyadan mutluluğun nabız atışları çoktan durmuş olmalı.”
“Harflerin mana bulduğu bir vakitte mananın hakikat denizine dökülmesi kaçınılmazdı.”
“İnsan insana merhametle dokunursa, kalpte biriken sevgi yüzde tebessüm olurmuş.”
“Şu yoksun dünyada, miskin yüreklerini bedenlerinde bir yük olarak taşıyan insanların halleri, benim karanlığı göz çukurlarımda taşımamdan daha elem verici.”
Fakat insan, insana ne çok kuraklaştı.
Benim özgürlüğüm annemin kollarıydı.
Düşünüyorum da sağır biri hiçbir zaman sevildiğini duymayacak, bu durum ona her an sağır olduğunu daha çok hissettirmeyecek mi? Bir dilsiz sevdiği kişiye iltifat edememenin, onunla iki lafın belini kıramamanın acısını yaşamaktan usanmayacak mı?
Öyle ya insan insana merhametle dokunursa, kalpte biriken sevgi yüzde tebessüm olurmuş.
Diyorum ki keşke bir şair olsaydım, içindeki yükün ağırlığını kelimelerin sırtına yüklerdim. İçim hafifledi belki de insana dair bir duygu kırıntısına denk gelirdim.
İnsanlara hiçbir zaman dışarıdan sahip olamazsın. Görünüşte sahipsin gibi görünebilir, yalnız unutmamalısın ki bir insana sahip olmak ancak kalplerinde yer edinmek ve zihin dünyalarına söz geçirmekle olabilir.
Bazı şeyler dile dökülemeyecek kadar güzel ve kıymetlidir. Bir yağmur tanesi gibi
İnsanların kalıplaşmış başarısızlık duygusunu yenmeleri için, bir insanın yaptığı her işin iyi tarafına bakmak gerekli. İnsanların iyi tarafını gün yüzüne vurursan, insanlar iyi taraflarını daha çok geliştirip daha çok iyi olduklarını göstermek, fark ettirmek isterler.
Bazen bir şeyler eksiktir ve eksikliklerin onarımı için; umudun sürekli dalgalandığı coğrafyalarda nefes alan insanlara ihtiyaç duyulur.
Bir tek anneme sığınabiliyordum.Nefeslenebildiğim tek mevsim annemin teniydi.
İnsan kalbini ferahlatan başka bir insana denk gelince o insanda yaşamak,sevmek,büyümek ve yaşlanmak istiyor .
Şairler bir parça daha fazla insandır.Onlar ki;her cümlelerinde insanlığı titizlikle inceler ve onlara duygu olurlar.
Zorluklar insanı güçlü kılar.
İnsanın zekası en çok konuştuklarına damlar.
Bu dünya çocukların olmalı.Büyüklerin dünyasıysa çocuklar..
İnsanların tebessüm etmesi için sebeplere ihtiyacı yoktur bütün sebepsizlik insanın kendisidir.
İnsan,insana ihtiyaç duyar.Fakat insan insana ne çok kuraklaştı.
Hayatını değiştirmek istiyorsan,önce zihinini değiştirmen gerekecektir.
Aşık olmak iyidir.Âşık olduğun şey sana bir çok şeyi hatırlatır.
Bir öğretmenin öğrencisine yapabileceği en büyük iyiliğin hayali olan öğrencisinin hayaline öğrenci olmaktır..
Hayal denilen şey kişiye ait olmalı ..
Herkesin yapmakta olduğu şey,bir hayal değildir sadece yapılması zorunlu olan bir tür zihinsel mecburiyettir.
İnsanların iyi tarafını gün yüzüne vurursan,insanlar iyi taraflarını daha çok geliştirip daha çok iyi olduklarını göstermek,fark ettirmek isterler.
İnsan yağmurlu bir günde,çimenlerde koşarak yağmur taneciklerine şiirler fısıldamak ister.
Son umudun kaybedilmesi,yaşarken ölmek gibi derinden bir acıdır.
Gençlik anlatılması güç ve anlaşılması büyük çaba isteyen bir nimettir. Dört mevsim düşünürsek, gençlik bu dört mevsimin İlkbaharıdır.
Aşık olmak iyidir. Aşık olduğun şey sana birçok şeyi hatırlatır. Unuttuğunu düşündüğün birçok şeyi aşık olduğun başka bir şeyin aklına gelmesi ile tekrardan hatırlarsın hemde farkına bile varmadan .. Gençken insanlığa faydalı olacak her ne varsa ona aşık olmalı.
Aşk en çok gençken güzeldir ve bu aşkı toplumun iyiliği için yapacağın çalışmalarda kullanırsan gerçek değerini bulur. Ama daha çok genç yaşlarda Allah’ın vermiş olduğu aşık olma duyusunu sadece bir kişiye ayırır, kendini toplumdan soyutlar ve dünyanın sadece o kişiden ibaret olduğu kanısına varırsan yanılmış olursun
Unutmayın ki bu hayatın her alanında öğrenciyizdir. Sadece tek bir noktada öğretmen olabiliriz.
O nokta da hayalimizin olduğu her yerdir.
Bazı şeyler dile dökülemeyecek kadar güzel ve kıymetlidir. Bir yağmur tanesi gibi
Çok ufak şeylerden dahi mutlu olmak istiyorsak, zihnimizi, elimizde olanlara yoğunlaştırmalıyız.
Olur da elimizde olmayanlar ya da elimizden kayıp gidenlere çokça zaman ayırırsak, hem zamanımızı kaybederiz hem de mutluluk adına kuracağımız hayallerimiz zayıflar.
Son umudun kaybedilmesi, yaşarken ölmek gibi derin bir acıdır.
İnsanlar, umutsuzluğu beyinlerinin bütün odalarında yaşattıktan sonra, ellerine geçirdikleri son umut tanesini gün yüzüne vurmaya çekinir ve korkarlar.
Göremeyen ,
Duyamayan ve
Konuşamayan bütün insanlara
”İnsanlar neden sever ki? ” diye sordu profesör.
”Çünkü sevgi iyileştiricidir ” dedim.
İnsan, İnsanın içine umut üflemeli..
Dertlenmek, bir insanın yüreğinde yer edinmektir.
Birisinin elinden tutmak, köşesine çekilmiş zavallı bir çocuğun yanına oturup onu saatlerce dinlemek ya da insanları mutlu etmek için yaşıyor olmak
Bulutları, yağmuru ve yağmurun yürek okşayan sesini anlatamamak üzücü bir durum Fakat ben bütün bu güzellikleri gözlerimin içinde sakladım. Bazı şeyler dile dökülemeyecek kadar güzel ve kıymetlidir. Bir yağmur tanesi gibi.. Hissettiklerimi söyleyemiyorum ama söyleyenlerden daha ötesini yaşıyor ve görebiliyorum.
Çok ufak şeylerden dahi mutlu olmak istiyorsak, zihnimizi, elimizde olanlara yoğunlaştırmalıyız. Olur da elimizde olmayanlar ya da elimizden kayıp gidenlere çokça zaman ayırırsak, hem zamanımızı kaybederiz hem de mutluluk adına kuracağımız hayallerimiz zayıflar.
Hayat dinleyerek öğrenilen bir bilmecedir, aynı zamanda da görerek yaşanılan bir tecrübe sahası.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir