İçeriğe geç

Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? Kitap Alıntıları – Mesud Topal

Mesud Topal kitaplarından Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? kitap alıntıları sizlerle…

Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? Kitap Alıntıları

&“&”

•Thales ; İnsan araştıran bir hayvandır.."
•Sokrates ; " İnsan sorgulayan bir hayvandır.."
•Aristoteles ; " İnsan düşünen bir hayvandır…"

Filozoflar hayvan benzetmesi yaparak hayvan ve insan arasındaki çizginin fiziksel özellikler değil tamamen düşünce yapısı ve kavrayış ile alakalı olduğunu söylerler.

Bilmek,insanın tercihlerini daha iyi yapabilmesini sağlar…
Bazı insanların kılavuza ihtiyacı yoktur. Bazı insanların ise çok fazla ihtiyacı vardır…
İnsan, gerçek duyguları bir kenara itip sahte duygulara anlam yükleyerek gerçekliği kaybediyor.
İnsanların düşünceleri ve inançları gerçekleri görebilmek için bir engeldir…
İlmi arayınız, ilmin peşinden sürükleniniz. Sizi en yükseğe taşıyacak olan şey ilimdir…
Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?
“Cahil insan kimdir? Cahil insan aklını kendini eğitmek ve öğrenmek için kullanmayan insandır. ”
İnsan, gerçek duyguları bir kenara itip sahte duygulara anlam yükleyerek gerçekliği kaybediyor…
Hayatın anlamı nedir?
Dost gibi görünüp, dostunuz olmayanlara güvenmeyin.
Ancak onlarla ilişkinizi de koparmayın. Onlara iyi davranın, zira ileride gerçek bir dosta dönüşebilirler…
Birbirlerine yardım eden insanların olduğu bir toplum, en mükemmel toplumdur…
… insan gerçeğinin farkında olmalı!
İnsan kendi dışında olan dünyaya bakmak ve anlamakla mükellef olduğu kadar, kendi içine de bakmak ve anlamakla mükelleftir…
…insan kendi hakikatinin önünde bir engeldir.
İnsan bir şeyi yapmaya kendini zorlamadıkça, her zaman kolay olan ne ise o yönde hareket eder…
Kolay olanı bu doğrudur diye yapmak yerine gerçek doğruyu bulup zor da olsa onu yapabilmek için mücadele edebilmeliyiz…
İnsanın başındaki belaları def etmesinin en kısa yolu onu kabullenmektir…
…hepimiz bu hızlıca akan hayatın bir parçasıyız.
Âlem büyük insandır; ve insan küçük âlemdir…
• Bazıları uyanıkken de hiçbir şey görmez.
Kendi varlığımızı inkâr ettiğimiz ve kabullenemediğimiz sürece dünya çirkin bir yer olmaya devam edecektir…
…dünya insanı tanımlamaz, insan dünyayı tanımlar
İnsanın bildiklerini paylaşması, anlatması ve öğretmesi ilmin zekâtıdır..
Sürekli olduğu yerde sayan,
kendini geliştiremeyen, dünyevi zevklerin içinde kaybolan bir insan,
hüsrana uğramış bir insandır…
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
• Çocukluğumuzdan bugüne kadar içinde olduğumuz davranış kalıpları bizi şekillendiren en önemli etkendir.
Güzel olan erdemli amaçlardır…
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
İnsanın yaratılışı iyilik üzerinedir.
Ancak insanın kendi iradesi onun nasıl bir insan olacağını belirler..
Kötü insan,ruhu ile ilişkisini kaybeden insandır…
İnsan azimle her şeyi başarabilir…
Cahil insan aklını, kendini eğitmek ve öğrenmek için kullanmayan insandır…
…fazlalıkları ve kendini meşgul eden her şeyi bırakırsan, huzuru yakalarsın
Cahil insan (bilgisiz insan) yeme, içme, zevk peşinde koşan insandır….
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Kim olduğunu keşfetmek için önce mükemmelliği keşfetmek gerekir….
İnsanlar kendi kendilerini de ikna ettikleri zaman, baktıkları yerde neyi görmek istiyorlarsa onu görürler."
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Düşünmeyi bilen insanın, görmek için bakmaya ihtiyacı yoktur."
Duymak istemeyenden daha sağır insan, görmek istemeyenden de daha kör insan yoktur."
Kötülük, seçme ve iradenin bir ürünüdür."
Kendi halkından çok kendi ceplerini düşünen idarecilerden nasıl bir sevgi ve adalet anlayışı bekleyebiliriz ki? Kendini halkından üstün gören, kendi cahilliklerinden bir haber yöneticiler, ülkelerini ve toplumlarını felakete sürüklemekten başka bir işe yaramayacaklardır."
Sevginin olmadığı bir ülkede, adaletten bahsedebilmemiz de pek mümkün olmaz.Sevgi öncelik olarak devletin halkını sevmesi ile başlar. Ardından bu sevgi, devlete duyulan saygıyı getirir.
Lakin şöyle bir durum var ki ancak adil olan yönetimler halkını sevebilir. Zaten bir yönetimin halkını sevip sevmediğini adil olup olmamasından anlarız. Adaletin olduğu ülkede ise her şey kolay olur."
Sevgi dönüştürücüdür. Mutlak iyiliktir. Sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyen bunu bilmez."
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Günümüz modern insanı mutluluğun bir insanın varlığı veya herhangi bir nesnenin kazanımı olduğunu zanneder. Bir nesneyi aldığınızda yaşanılan o hissiyat mutluluk değildir. Ya da bir insanın sizinle beraber olması ve sizde uyandırdığı hislerde mutluluk değildir. Bu yanılsamalardan kurtulanlar ancak gerçek mutluluğun ne olduğunu kavrayabilir."
Şu hiç unutulmamalı ki içinde yaşadığımız çağ insanın ruhsal olarak çöküşe geçtiği bir çağdır."
İnsanın tedirginlikleri onu yolundan alıkoymaktadır. Günümüz insanını alıkoyan en büyük tedirginlik ise hiç kuşkusuz gelecek kaygısıdır."
Bazıları uyanıkken de hiçbir şey görmez."
Âlem büyük insandır; ve insan küçük âlemdir."
Kolay olanı doğrudur diye yapmak yerine gerçek doğruyu bulup zor da olsa onu yapabilmek için mücadele edebilmeliyiz…"
Kabullenmeyen insan çözüm üretemez.
Kabullenmeyen insan göremez.
Kabullenmeyen insan anlayamaz.
Kabullenmeyen insan gerçeği ile karşılaşamaz."
Gerçeği ve korkuyu yaşamadan, o korkunun ötesine geçemeyiz. İnsanın başındaki belaları def etmesinin en kısa yolu onu kabullenmektir."
Hayattan ve gerçeklikten kopuyoruz. Ve bu kopuş, başımıza farklı felaketlerin gelmesine de zemin hazırlıyor."
Meşgul olduğumuz dış etkenler biz öyle oyalamakta ki nasıl bir dengeye bağlı olduğumuzu göremiyoruz. Çünkü kendi dengesini kaybeden bir insanın, bir şeyleri anlaması ve araması mümkün değildir."
İnsan kendi dışında olan dünyaya bakmak ve anlamakla mükellef olduğu kadar, kendi içine de bakmak ve anlamakla mükelleftir."
Bir şeyi bulmak için önce onu anlamak, ardımdan onu istemek gereklidir. Eğer istediğiniz şeyi anlamıyorsanız, nereye giderseniz gidin aradığınızı asla bulamayacaksınız."
İnsan dostlarından ibarettir."
İnsanlar birbirini sevmekle mükelleftir. Sevgisizlik tüm kötülüklerin temelidir."
Yalanlara inanmaya başlayan insan tehlikeli bir insandır."
İnsan, gerçek duyguları bir kenara itip sahte duygulara anlam yükleyerek gerçekliği kaybediyor. Bir süre sonra kaybettiği gerçekliğin yerine tamamen sahte bir yanılsamanın içinde buluyor kendindi."
Çünkü sevgi çağ itibari ile çıkarlar üzerine kurulan bir ilişki haline geldi."
Gerçek mutluluk için fazlalıkları bırakmayı bilmek gerekir."
Hayatın anlamı maddeye indirgenemeyecek kadar kutsal bir meseledir. Maddi nesneler insanı mutluluğa götürmez. Tam tersine bilakis derin bir mutsuzluk çukurunu sürükler. Yeni bir eşya insanda İlk başlarda suni bir mutluluk kaynağı yaratabilir. Ancak bu elbette gelip geçici olacaktır."
İnsanın kaderi bildikleri ile doğrudan doğruya ilintilidir. Bilmek, insanın tercihlerini daha iyi yapabilmesini sağlar."
Toplum adalet ve sevgi ile mutlu olur."
Çok konuşanı az dinlemek lazım."
İlim Çin’de bile olsa kalkıp peşine düşmek gerekir. İnsan ilim için yaşamıyorsa ıstırap içinde, anlamsız ve mutsuz bir ömür geçiriyordur."
İnsan, kendi hakikatinin önünde bir engeldir."
İnsan azimle her şeyi başarabilir."
İlmi arayınız, ilmin peşinden sürükleniniz. Sizi en yükseğe taşıyacak olan şey ilimdir."
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir