İçeriğe geç

Üzgün İnsandan Özgür İnsana Kitap Alıntıları – Uğur Batı

Uğur Batı kitaplarından Üzgün İnsandan Özgür İnsana kitap alıntıları sizlerle…

Üzgün İnsandan Özgür İnsana Kitap Alıntıları

Düşündüğümüzü düşünmekte bile özgür olup olmadığımızdan emin olmadığımız bir çağda yaşıyoruz
Toplum, karmaşık bir gerçeğe değil, basit bir yalana inanır.
Her ilişki benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü
Öyle ki her şeyin sebebi insan doğup insan kalamayanlardı.
Öyle ki
Zamanı da yitirdik.
Eskiden vakitler vardı.Şimdi ise saatler var.
Hayatımda uğruna öldürebileceğim hiçbir şey yok ama uğruna öleceğim çok şey var..
Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur, farkı yaratan yürek ve niyettir.
İnsan olmak zaman zaman hepimize hüzün verse de, insan olmamak en büyük trajedidir..
Bu yaşlı dünyada çok yeniyiz..
İnsan ne olduğunu anlamadan insan olmuştur
Toplum, karmaşık bir gerçeğe değil, basit bir yalana inanır.
*Alexis de Tocquevil
Prangalar artık ayaklarımızda değil, zihnimizde.
Gölge etme başka ihsan istemem
#Diyojen
Mutluluk öyle çok parçadan oluşur ki birkaç parçası mutlaka eksiktir. #Bossnet
objesine ulaşınca istek yatışıyor
Aşk içinde hareketi barındıran, koşullara göre değişkenlik gösteren bir dürtüdür.
Bağlantılar geliştiririz. Bunu yapmaya o kadar istekliyiz ki, cansız nesnelere hisler ve kişilikler veririz.
Bazı insanlar olarak ilgiye bayılırız. Doğuştan gelen bir bağ oluşturma isteğimiz vardır.
Duygular, ruhun gözüdür
Mutlu bir beyin, vücudun grip aşısına tepki olarak ürettiği ortalama antikor miktarından yüzde 50 daha fazlasını üretiyor.
Duygu merkezde olduğu zaman insanlar, aynı zamanda unutmama eğiliminde olur. Çünkü duygular da unutmaz.
Duygular, deneyimi yaratır. Duygusal kod, kararaları yaratır.
Kişilikler bile aslında duygusal stillerdir.
Yükselmek istiyorsanız her basamakta ağırlıklarınızı geride bırakın.
hepimiz Afrika kökenliyiz, aynı beşikten geldik. Bunun bizi kardeşlik bilincine götürmesi ne iyi olurdu.
Tanrı size bir yüz vermiş siz kendinize bir tane daha yapıyorsunuz. Bu iki yarım kimliğin arasındaki savaş Olduğumuz kişi ve davrandığımız kişi arasındaki savaş kazanılmaz!
Samuel Bailey’in söylediği gibi: Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır!
İlişki derinleştikçe, kırılganlık ta derinleşebilir; korku ve güvensizliklerimiz ortaya çıkamaya başlayabilir.
Aşk, evlilikle tedavi edilebilen geçici bir deliliktir.
Bir şekilde kendinde arzuladığını, arzuladığında kendini görmek istiyorsun.
Aşk bağlılık evresinde olduğunda, yakın ve dostane bir duygusallık söz konusudur.
Aşk içinde hareketi barındıran, koşullara göre değişkenlik gösteren bir dürtüdür.
Biz insanlar ilgiye bayılırız. Doğuştan gelen bir bağ oluşturma isteğimiz vardır. Bağlantılar geliştiririz. Bunu yapmaya o kadar istekliyizdir ki, cansız nesnelere hislere ve kişilikler veririz.
Bir anlamda beynimiz bir kovadır. Doldurduğumuz şey, geri alacağımız şeydir.
Herkes ego merkezci olmak ister, bu nedenle öyle olanı da sıklıkla onaylar.
Doğruyu söylemen değil, ikna edici olman önemlidir. Bunun için onun kafasını karıştır.
Şu ölümlü dünyada insan sağlıklı nefesten başka ne ister ki? Sanırız ona eşlik edecek ikinci bir nefes! Sonra üçüncü, dördüncü
İnsan, hem iç benliğiyle hem de dışarıdan gelen uyarılarla örgütlenmiş bir varoluştur. Bu varoluşun temeli, diğerleri ile birlikte olmak, onlardan onay almak, saygı görmek ve sevgi bulabilmektir.
Yani iletişimin kadar varsın. Ya da iletişiyorsan varsın. O halde ne duruyorsun, iletişebildiğin kadar iletiş. Yeni dünyanın kuralı bu.
Diğeri tarafından beğenilir olmanın şartı, sahip olmak. Ardından kıskanılır olmak, takip edilmek gibi prensiplerle iş derinleşebilir ama mutlaka tüketmeye muktedir olmanız gerekir.
Unutmayın, siz bir sosyalleşme emekçisisiniz.
Cahil, gül bahçesine girdiğinde bülbüller susar.
Bizde herhangi bir bilgi dalında pek koyu bir yeterlilik, teknik ve ciddilik para etmez. Hoşafa şeker kor gibi buna biraz lololo karıştırılmalıdır. Halkın dimağı o zaman sizden tat alır.
Bilgi arttıkça bireyin kendine olan güveni azalacak, yeni bilgilere, gerçeklere kavuşan kişi ne kadar eksik olduğunu fark edince mutsuz olacaktı.
Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güveni arttırır.
Az bilmek tehlikelidir. Bilgeliğin suyunu ya derinden çekeceksin ya da hiç tadına bakmayacaksın. Sığ sular beyni zehirler fakat derin sular onu yine temizler
Gerçekten bilgili insanlardan nefret ederler. Onları yakarlar ve kendilerine göre cezalandırırlar.
yeni bilgiler cahiller için huzursuzluk kaynağıdır.
tam olarak yaşayabilmek için çoğu insan yeni şeyleri deneyim ederken en az 7 kere denemeli
bugün tüketim, bir gündelik yaşam pratiği olma durumu yanında, tüketicilerin bilinçli bir tasarımla kodlandığı bir yapıyı içerir.
Mutlu bir beyin, vücudun grip aşısına tepki olarak ürettiği ortalama antikor miktarından yüzde 50 daha fazlasını üretiyor.
Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur. -Hyman Rickover
Doyum kanalları dikiş tutmaz bu tatminsizlik dünyasında insanı güzelleştiren şeyler; zarafet, letafet ve feraset idi.
Apple’ın eski üst düzey yöneticilerinden Guy Kawasaki:
Steve, A kalite insanların A+ kalite insanları işe aldıklarına inanırdı.
Yani çok iyiler, kendilerinden daha iyilerle çalışmak isterler ki kendilerini geliştirsinler.
Ancak, B kalite insanlar C kalite insanları, C kalite insanlar da D kalite insanları işe alırlar. B kalite insanları işe almaya başlarsanız, işyerinizde ‘bozon patlaması’na hazır olun. Çünkü bir defa kötü insan almaya başlanırsa, her gelen kendinden daha kötüsünü işe alacağı için o kurum kifayetsiz insanlarla dolacaktır.
Geçen yüzyılın toplum kuramcılarından Alexis de Tocqueville’nin söylediği gibi:
Toplum, karmaşık bir gerçeğe değil, basit bir yalana inanır.
Yalnızca iki şey sonsuzdur; evren ve insanların aptallığı. Ancak ilki hakkında kuşkularım var. Einstein
Siyaset, bir nevi çözülmek amacı güdülmeyen sorunlar üstünden yönetme erki sağlamak amacıyla yapılan retorik bir eğlence türüdür.
Ve insanoğlu en çok kendi bilinçaltının defosudur!
Beynimiz onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, bizler yine onu anlayamayacak kadar basit olacaktık. Jostein Gaarder
İnsan olmak zaman zaman hepimize hüzün verse de, insan olamamak en büyük trajedidir!
Bir de, kendi iç sıcaklığı yüksek olanlar, diğerlerine sıkıntı vermemek ve sıkıntı çekmemek için, topluluklardan uzak durmayı tercih ederler.
Kalbini yorma, sabrı elden bırakma!
Hüznüne sahip çık!
İnsan ot değildi ki yeniden bitsin.
Karar, aklın durması halidir. Bir kere karar verdik mi, akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur.
Güncelde markalar, kendi adlarını parlatmak için ünlülerin havalarını ödünç almaya başladılar.
İnsanlar onlara söylediğiniz şeylere inanmazlar. Onlara söylediğiniz şeylere nadiren inanırlar. Arkadaşlarının söylediklerine genelde inanırlar. Kendi kendine söylediklerine her zaman inanırlar. Gerçek liderlerin yaptığı ise; onlara kendilerini anlatacakları hikayeler vermektir. Gelecek ve değişimle ilgili hikayeler.
Toplum, karmaşık bir gerçeğe değil, basit bir yalana inanır.
Mutluluk denince ilk akla gelen insanların kendilerini iyi hissetmeleri gerekmektedir oysa mutluluk büyük ölçüde bir şeyi ummak, beklemekten ibarettir.
İnsanoğlunun huyudur, dünyanın kendisi için yaratıldığını düşünür.
Gerçekten bir düşünsenize, hayatı kendine zehir eden kaç hayvan gördünüz?
Hayatın yasası, mutluluk yasasıdır.
Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim. Bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım.
Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş:
Gençken ben de mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim. Ama şunu farkettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi işime baksam hep peşimden geliyor.
Mutluluk öyle çok parçalardan oluşur ki, birkaç parçası mutlaka eksiktir.
Evrende iki şey çok boldur; hidrojen ve aptallık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir