İçeriğe geç

Uyanışa Üç Adım Kitap Alıntıları – Osho

Osho kitaplarından Uyanışa Üç Adım kitap alıntıları sizlerle…

Uyanışa Üç Adım Kitap Alıntıları

Tüm eylemler ego odaklıydı. O merkez dağıldığında dünya değişir. İnsanlar değişir . O zaman ego merkez değildir,o zaman nihai gerçeklik, ruh, varoluş merkezdir. O zaman o insanın yaptıklarının amacı, egonun tatmin olması değildir; sadece ruhun bir armağanıdır; benliğin bir paylaşımıdır; sadece yayılımdır, çözünümdür.
Biz yalnızca görünüşte değil, içeride de, zihnimizde de giysilerle dolaşıyoruz.
İçeride karmaşık olan – düşünce ve çatışmalarla boğuşan – bir insanın gözlerini başka bir gerçekliğe açabilmesi mümkün mü? . Hepimiz paramparçayız. Sayısız içsel parçaya ayrıldık ve bu parçaların her biri birbirleriyle savaş halindedir.
Aklımız bizim olmadığımız yerdedir. Bu şekilde hayattan mahrum kalıyoruz. Ya geçmişi düşünüyoruz ya da geleceği. Her iki evrede de şimdi olup bitenleri kaçırıyoruz. Şimdiden mahrum kalıyoruz.
”Düşüncelerin senin olduğunu sanıyorsun. Ve sen onların sana ait olduklarını düşünmeye başladıkça düşünceler seni kontrol etmeye başlıyor ve içinde bir düşünceler duvarı örülüyor. ”
”Zihin sadece bir handır ve hiçbir düşünce ona ait değildir. Zihin sadece düşüncelerin gelip bittiği bir handır. ”
”Düşünce özgürlüğü ve zekânın uyanışı için gereken ilk şey, ilk farkındalık şudur: ‘Hiçbir düşünce benim değildir. ”
”İki saattir büyük bir dikkatle dinliyorum, ama hiç konuşmadığını gördüm, demiş.
Sen delirdin mi? İki saattir konuşuyorum ve herkes beni dinledi ve sen iki saattir beni dinlediğini ve benim hiçbir şey söylemediğimi mi söylüyorsun, demiş.
Kesinlikle çok dikkatli dinledim, ama sen hiçbir şey söylemedin. Söylediğin şeylerin tamamı başkalarından geliyor. Kendi deneyimine dair hiçbir düşüncen yok. Başkalarının düşüncelerini aktardın, ama sen konuşmadın, diye yanıtlamış
”Düşüncelerinden vazgeçen insan, hakikati bilme yetisine sahip insandır. ”
”Diğer bilgi türü ise kuyudaki su gibi içten gelendir. ”
”Bizler, bize dayatılan düşüncelerin, doktrinlerin ve kitapların yüküyle boğuşuyoruz. O yükün altında eziliyoruz. ”
”Eğer bilincimiz kesinlikle tercihsiz, huzurlu ve sadeyse, eğer zihnimizde hiçbir düşünce yoksa, rüyalar belirmiyorsa Eğer bilincimiz tamamen sessizse o sessizlikte ne biliriz?
O sessizlikte bir şey bilinir. O boşlukta bir şeyle bir bağ ve temas kurulur. O huzurda, kutsal bir evreyle temas kurarız. O temas, o bağ, o anlayış, o farkındalık, o algı, tanrısallığın ve hakikatin algısıdr. ”
”İnançtan yoksun bir tasavvur, hakikat tasavvurudur. ”
”Asıl soru Tanrı’nın var olup olmaması ya da ruhun var olup olmaması, hakikatin var olup olmaması değildir. Asıl soru: Bu insanın bilme yetisine sahip bir bilinci var mı? O bilinç olmadan, yaşamın anlamını bilmenin ya da yaşama erişmenin bir yolu asla olmamıştır ve olmayacaktır. ”
”Mesele bir Tanrı değil, mesele bilinç özgürlüğüdür. ”
”Eğer bir insan hakikat özlemi çekiyorsa o kendini hiçbir dine, hiçbir doktrine, hiçbr mezhebe teslim etmez. Arar ve hakikati kendi bulur. ”
”Düşüncelerimizdeki tüm zenginlik başkalarından ödünç alınmıştır ve onlara aittir. Zihnin ilk esareti budur. Zihin önce bu esaretten kurtulmalıdır. Yeni bir insanın doğuşu ancak zihninin tüm ödünç düşünce ve kavramlardan kurtulmasıyla mümkündür. ”
”Dinin doğumda tayin edilmesi, sorunun temekl sebebidir. Sırf bu sebepten din yeryüzüne inemez. ”
”Sonra yaşlı adam, insanın çaresinin kendi gözleri olduğunu hatırlamış; başkasınınkiler değil. ”
İnanç egemen olsaydı bu insanın sonu olurdu, çünkü zekâsını kül ederdi.
Dışarıdan gelen her şeyi benliğinin dışında tut; senin bilginmiş gibi düşünme.
Ödünç bilgiler ve başkalarının söyledikleri insanın aklına takılır ve hakikat yolunda engel teşkil ederler.
Düşünmeden durabilir misin? Hakikati bulmak için düşün-me!
Uyanıştan sonra ne olacak? Kutsallığı tadacaksın, tüm geçmiş yaşamların boyunca ulaşmaya çalıştığın, ama sürekli ıskaladığın o tadı yakalayacaksın. Tarif edilmesi mümkün değil. Bu gidişattan sıkıldıysan uyan.’’
‘’Düşünürsen erişemezsin. Bu yüzden tüm budaların sessiz kaldıklarını söylerim. İnsanlar uyanıştan sonra ne olduğunu sorduklarında onlar hep sessiz kaldılar. ‘Uyan ve gör,’ dediler, çünkü bu, bildiğin dilin ya da dil sayesinde eriştiğin anlayışın çok ötesindedir.’’
‘’Hakikat öğrenilemez, sadece deneyimlenir.’’
İçimde bir çatışma olduğunu biliyorum.Onu silmek istiyorum.
Eylemlere takılı kalırsan olduğun yerde dönersin
Kendi günahları içinde boğulmuş insanlar başkalarının günahlarını bağırmaktan, bunun günah olduğunu, herkesin kendini günahktan koruması gerektiğini söylemekten çekinmezler.
Bilmekten daha büyük bir devrim yoktur
Hırsızlar ışığı yanan bir eve girmezler.Aynı şekilde, bir zihin farkındalıkla, ışıkla aydınlandığında rahatsız edici etkenler gelmezler.
Üstün olana erişirsen aşağılık olan kaybolur
İyilik uyandığında, kötülük kendiliğinden gider
Egonun olduğu her yerde çatışma ve kavga vardır
Sadelik kazanılmaz; dışarıdan dayatılmaz.
ardında mutsuzluk barındıran mutluluğun bir değeri yoktur
Zihni entegre olmayan insanın karmaşık olması kaçınılmazdır.
Kendinden uzaklaştırdığın şey, sırf sen uzaklaştırma çabası gösterdiğin için sana gelir.
Bazen etrafımızda dostlarımız olmayabilir ama düşmanlarımız her zaman yanımızdadır
İyi ve kötü her zaman birliktedir.
Düşünceler gelir ve gider.Zihin sadece bir handır ve hiçbir düşünce ona ait değildir.
Hakikate hürmeti olmayanlar, hakikat hakkındaki genel geçer doktrinleri doğru kabul eden insanlardır.
Bilmek, her insanın gerçek özdoğasıdır. Ve özdoğanı bilmen için dışarıdan medet ummana gerek yok.
Ödünç bilgiler ve başkalarının söyledikleri insanın aklına takılır ve hakikat yolunda engel teşkil eder.
tüm çekimlerin ve karşıtlıkların ötesindeki insan doğrudur.
Yüzeydeki bir ego, derinlerde saklanan bir egodan daha iyidir.
Bizim hayat dediğimiz şey kademeli ölümdür.
Her insanın içinde en az üç kişilik vardır. Biri gerçekte olduğu ve kendisinin hakkında hiçbir şey bilmediğidir. İkincisi olduğunu düşündüğüdür. Üçüncüsü ise insanlara yansıtmak istediğidir.
Mesele ne yaptığın değildir. Mesele ne olduğundur.
Yüzeyde hiçbir değişim olmaz.
eylemden değil ama bilinç seviyenden sorumlusun.
Değerli olan şey eylem değildir; senin benliğindir, değerli olan senin içsel evrenindir.
Mesele ruhu uyandırmaktır.
Var olanın adı yoktur. Onu sadece düşünmek zorundasın; onu sadece deneyimlemek zorundasın; ona sadece girmek, onu fark etmek zorundasın.
Zihnin, düşünce ve sapkınlık tozları toplayan bir ayna gibi olduğunu yazmış. Aynanın tozu alındığında, insan hakikate erişir.
bir kitabı okuyan insan sayısı kadar anlam vardır.
İnsan içinde olup bitenlerin tamamen farkında olduğunda, tamamen uyanık ve bilinçli olduğunda, tüm rahatsız edici etkenler kaybolur.
Savaştığın düşünce senin davetini kabul eder; savaştığın şey her ne ise sana gelir.
Dışarıdan gelen her şeyi benliğinin dışında tut
Ama bir gün uyanmak zorunda kalacaksın. Uyku sonsuza dek süremez ve uyku ebedi bir dinlenme hali olamaz, karanlık nihai hakikat deneyimi olamaz. Er ya da geç uyanmak zorunda kalacaksın -her şey sana bağlı. Ama uyandığın zaman daha önce uyanmadığın için pişmanlık duyacaksın- elini uzatman yeterliydi, sana öyle yakındı ki.
Dışarıdan beslenen bilgi kötüdür.
Başkalarının gözleri bize çare olamaz. Ama din adamları, din satan tüccarlar, din adı altında insanları sömürenler inançlı olman gerektiğini söyler dururlar: Zekaya ne gerek var? Neden kendin düşünesin ki? Düşünceler zaten hazır. Kutsal düşünceler var; onlara inanman yeterli.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Dışarıdan gelen hiçbir şey senin bilgin olamaz. Elbette o zaman bana neden konuştuğumu sorabilirsin. Neden burada bir şeyler anlatıyorum? Ben dışarıdayım ve bir şeyler söylüyorum. Söylemek istediğim tek şey şu: Dışarıdan gelen her şeyi benliğinin dışında tut; senin bilginmiş gibi düşünme. Benden veya bir başkasından gelsin fark etmez. İçimizdekini bilmek istiyorsak dışarıdan öğrenilmiş ne varsa unutulması, bir kenara bırakılması gerekir.
Dışarıdan bakıldığında tek bir parça kumaş giymişti ama içi gereksiz kaygı ve endişeyle doluydu.
“Ne zaman biri sana söylediği şeye inanmanı söylerse aslında kastettiği şey kendi ayaklarınla yürümene gerek olmadığıdır”
Çare olabilecek tek şey insanın kendi zekâsıdır; başkalarının dayattığı inançların hiçbir faydası olmaz.
Mesele neye sahip olduğun değil, onunla egonu besleyip beslemediğindir
İçimde bir çatışma olduğunu biliyorum. Onu silmek istiyorum,ama bunu yapacak sabrım kalmadı.
Zihin sadece bir handır ve hiçbir düşünce ona ait değildir. Zihin sadece düşüncelerin gelip gittiği bir handır.
Zamanın üç dilimi vardır: geçmiş ki gitti; gelecek ki henüz gelmedi ve şuan. Biz asla şu anda yaşamıyoruz. Bu küçük bir andır. Daha biz farkına varmadan o geçmişe gider. Zihnimiz geçmiştedir. Biz ya şimdiyi düşünürüz ya da geleceği. Bu yüzden şimdiden yoksunuz, var olandan şu anda olandan yoksunuz.
Hastalıkların bir sürü türü vardır, unutma, ama sağlık tektir. Rahatsızlıkların bir sürü türü vardır, ama huzur tektir. Sorunların bir sürü türü vardır, ama aydınlanma tektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir