İçeriğe geç

Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok Kitap Alıntıları – Osman Pamukoğlu

Osman Pamukoğlu kitaplarından Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok kitap alıntıları sizlerle…

Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok Kitap Alıntıları

&“&”

…bu savaşın klasikleri ve kalıpları rafa kaldırıldı; zamanın eskittiği şeyleri geç.
…yüreğimdeki milli duyguların fikriyattan fiiliyata tezahür ettiği…
Bizim köye benzemiyor buralar
Bülbül gitmiş, baykuş konmuş.
herkes üstüne düşeni yapsaydı bu iş böyle devam edip gider miydi?
Herkes üstüne düşeni yapsaydı bu iş böyle devam edip gider miydi?
-Kiminle konuşuyor, bu Darwin teorisinin özgün kanıtı?
1925’de silahlı ayaklanmaya kalkışıldığı haberinin alınmasından üç gün sonra, Atatürk Diyarbakır’a gitti… kendisine… yapılacak harekat planı üzerinde bilgi sunuldu… Sonunda Atatürk:

Efendiler bu plan eksik; çünkü bu musibeti çıkaran, bu işin başı ve önderi olan herifi bertaraf edecek, sevk olunacak bir kıta ayrılmamış…"

Uygun coğrafya neresiyse, PKK grubu da oradaydı. Her şey bu kadar netti. İstihbaratın da, haber almanın da yüzde sekseni coğrafya, buradalar" diye bar bar bağırarak, kendisi veriyordu.
Yurt içinde kamp" sözcüğü bile insanı çileden çıkarmaya yetmiyorsa, başka ne yapmak lazımdı?

Yüzlerce PKK’lı gruplar halinde bir yere toplanacaklar, beş ayı buralarda siyasi ve askeri eğitimle geçirecekler, tabii bu kadar insanın yaşayabilmesi için, buralara önceden tonlarca her türlü erzak, yağ ve şeker taşınmış ve stoklanmış olacak; Nisan’dan itibaren de her tarafa dağılıp yedi ay ölüm saçacaklardı.

Atatürk denilince siz ve birileri ne anlıyor bilmiyorum ama ben size söyleyeyim; Türk milletine ve Türk vatanına ölümcül tutkudur.
Mahalli yönetimlerin çoğu, başkanından en düşük memuruna kadar (belediyeler) açıktan ve inanılmaz ölçüde PKK’nın destekleyicisi değil, ta kendisiydi.
Günlük sıradan şeylerde ölüm yok, savaş yok, gerçek kahraman, gerçek general, gerçek yurtseveri hangi ölçüyle ortaya çıkaracaksın? Cesur adamlar bu günlerde millete lazım…
Kara muharebeleri çok zordur ve insanın ruh ve akıl yapısını alt üst eder. Deniz veya hava platformundan bir füzeyi veya bombayı hasmın bulunduğu vasıtaya veya yere atarsın. Oradaki canlılara, insanlara ne olduğunu, parçalanmalarını, kol ve bacaklarının koptuğunu, yaralı iken &‘ölmek istemiyorum’ diyen feryatlarını… göremezsin. Göremediğin için de ruhun alabora olmaz.
jilet gibi; botları, elbiseleri doğrayan bu kayalıklarda bazen 150-200 metrelik yol bile birkaç saatte ancak alınabiliyordu.
Söylesem, tesiri yok;
sussam, gönül razı değil."
Bu artık Türk milletinin haysiyet ,Türk ordusunun kılıcının meselesidir . Bir şairimizin dediği gibi
Bizim köye benzemiyor buralar
Bülbül gitmiş , baykuş konmuş."
…mücadelede çeyrek saat bile hayatidir.
Cesur adamlar bu günlerde millete lazım…
Siz savaşla ilgilenmeyebilirsiniz, savaş sizinle ilgilenir. Savaş kazananı da yorar. Ölüm her şeyi eşit yapan doğal sonuçtur. Ölümden korkmayan ölmez; ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz. Ölüm korkusu, ölüm acısından daha şiddetlidir. Ölüm telaşının bir anlamı yoktur. Size yol gösterdim de diyebilirsiniz, ama askeri manada emir vermedim. Kahramanlara emir verilmez!"
İnsanlar kandırılmaya hazır olmadan kandırılamazlar.
Dünyada bir tane güzel çocuk vardı ve bütün anneler o çocuğa sahiptiler.
En iyi rehber bir kural kitabı değil, tecrübedir."
Kimse bulutları yelpaze ile dağıtamaz.
Halk arasında bir söz vardır: Anadolu’da boğa olmak için boynuzunda çamur olması gerekir." Derler. Bu, mücadeleyi iyi yapacaksın demektir.
Bu Mu Ömrünün Özeti Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun Ve bana bütün söyleyebildiklerin, Akşam evinin eşiğine oturmuş Serinleyen birinin, Aklına gelebilecek düşünceler. Peki,ne anlamı var öyleyse Bunca yolculuğun
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Vatan toprağı bir köylü aşkıyla ve saflığıyla sevilmelidir.’
Keçi şarap içince dağa kurt aramaya çıkarmış.Artık sıradanlığa ,çaresizliğe, tükenmişliğe doğru yuvarlanmaya başladılar.
Aslında teklife ne gerek vardı ki? Herkesin yağdığını gördüğü yağmur için ,yağmurun altında kalanların bize şemsiye lazım demesi mi gerekir?
Gayri nizami harpte, hat ve cephe bulunmadığından, tehdit 360 derece her yerden geliyordu.Militan,milis ,yardımcı ve yatakçı halk iç içeydi, sap samana karışıktı.En sağlam yer, bastığınızda mayın patlamayan yerdi.
Meyvası çamura düşüyor diye ağaca kızılmaz.
Arkasında düşmanı hisseden önündekiyle savaşamaz.(Cengiz Han)
Atatürk: Bu memlekette işler subaylardan ve milletin kendisinden saklanacak duruma geldiyse vay halimize, herkesin duyabileceği gibi okuyun.
Kimse bulutları yelpaze ile dağıtamaz.
Herkes kadar yaparsanız; hiçbir şey yapmamışsınızdır.
Bu Mu Ömrünün Özeti
Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun
Ve bana bütün söyleyebildiklerin,
Akşam evinin eşiğine oturmuş
Serinleyen birinin,
Aklına gelebilecek düşünceler.
Peki,ne anlamı var öyleyse
Bunca yolculuğun

Louis Aragon

Kabul etmediğiniz sürece yenilmezsiniz. Bu yüzden kabul etmeyin.
Bugünkü durumu mu merak ediyorsunuz?

Kaldır başını kan uykulardan!

UNUTULANLAR DIŞINDA YENİ BİR ŞEY YOK…

Vatan sevgisinden beslenen fedakarlık duygusu dejenere insanlara gülünç gelir.
Ama ortada bir gerçek var.
1. İşler iyi gitmiyor.
2. Türk halkına olayların gerçek boyutları ve seyri anlatılmıyor.
İnsanlar ölüyor, paralar gidiyor, sonuca ulaşılmıyor. Ne zaman ulaşılacağı da belli değil.
Halk tarafından devlete, &‘sen bana hizmet etmek için varsın; bunun ötesinde senin bir başka anlamın yok’ denildiğinde, her şey yoluna girecektir.
Aptallar yaşam ve ölüm için uzağa bakarlar. Her ikisi de yanı başlarındadır.
&‘İmkansız’ lafını sık sık kullanmak, haddini bilmemektir.
Türkiye otorite boşluğuna düşmüştür. Hükümet ne yapacağını bilmiyor. Parlamento görevini yapmıyor. Yargı da yapmıyor.
Siyasetçiler ve başta savcılar, tüm kamu görevlileri, güneydoğuda ölüme göz kırpmadan giden Mehmetçik kadar fedakar olmak zorunda.
Yirmi yaşında çocuklar Güneydoğuda kahramanca ölürken, onlardan iki hatta üç kat fazla yaşamış insanların &‘Korkakça davranmaları’, siyasi güç için, daha fazla para için &‘ihaneti görmezlikten gelmeleri’ isyan duyguları yaratıyor.
Gün doğuyor, kimi mahzun gözler üstüne; kimi uykusuz sabahı bekleyen.
Kabul etmediğiniz sürece yenilmezsiniz. Bu yüzden kabul etmeyin.
En tehlikeli virüs, beynimizdir.
İnsanlar bir ölüyü iki kez öldürürler, hem toprağa hem de unutulmaya gömerek. Kadirşinas bir ulus asla şehitlerini unutmamalıdır. Çünkü onlar hayatlarını, unutanların özgürlüğü ve korunması uğruna kaybetmişlerdir.
Beyler, devlet otorite ve güç demektir. Hiç kimse onun kudretinden kuşku duymamalıdır. Devletin adalet ve siyasi varlığından konuşacaksak, tanımı budur.
O tarihin, ulusların tarlası olduğunu, her ulus geçmişte ne ekmişse gelecekte onu biçeceğini, tarihin engel olunabilecek şeylerin toplamı olduğunu biliyordu.
Gevşek beden, gevşek zihne neden olur.
Toplum yaşamında kötü giden bütün faaliyetlerin nedeni; kalıpçılık ve sıradanlıktı.
Bu kalıplar yok mu? Bürokratik kafa; esnek olmayan, hür düşünceyi hapseden, ruhları kafese sokan.
Süsü ve kendimizi kandırmayı ne kadar seviyoruz değil mi komutanım?"
Doğal bir içtenlik olmazsa amacınız gerçekleşmez. Çünkü Tanrı yardım etmez. İçtenlik, amacınızın canı ve ruhudur.
Herkes kadar yaparsanız; hiç bir şey yapmamışsınızdır."
Ölümün avcılık yaptığı bu dünyada, kuşku ve pişmanlık için zaman yoktur. Zaman ancak karar vermek için vardır."
En büyük kusur sığlıktır.
Türk gençleri; Türk Devleti’nin gelecek kuşakları, Ulu Önder’in kendilerine hitabında yer alan Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler " sözünü hiç ama hiç akıllarından çıkarmamalıdır.
İnsanlığın 5000 yıllık yazılı tarihi aslında savaş tarihinden başka bir şey değildir.
Acı çekmeyen ve çekenlerden haberi olmayan acıları dindirmenin yollarını aramaz, arasa da doğru şekilde bulamaz.
Bugüne kadar tüm savaşlarda sadece ve sadece anneler kaybetmiştir. Başka hiç kimseye bir şey olmamıştır. Hiçbir sonuç, annenin mezara kadar devam edecek olan yüreğinde ki ateşe derman olamaz.
Savaşı, O’nun ne olduğunu bilmeyen ve hiçbir zaman ateş altında bulunmayanlar çıkarmış ve sebep olmuşlardır. Savaşın ahlakla ilgili kısmı onu yapan ve yaşayanlarla değil, sebep olanlarla alakalıdır.
“Vatan sevgisinden beslenen fedakarlık duygusu dejenere insanlara gülünç gelir.”
“Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in, ‘Şırnak’taki Cudi Dağı’nın tepesine Türk Bayrağı diktik,’ dediği gazetelerde yayınlandığında buna inanamadım. Bizim milli sınırlarımız içinde bir dağımıza kendi bayrağımızı dikmenin ne demek olduğunu anlayamadım!
“Halk tarafından devlete, ‘sen bana hizmet etmek için varsın; bunun ötesinde senin bir başka anlamın yok’ denildiğinde, her şey yoluna girecektir.”
Analar evlatlarını askere leş toplatmak için göndermedi. Geberdikleri yerde kalırlar, askere leş toplatmam. Biz imha eder, geçeriz. Askerlerime bir kurşun atana beş kurşun atarım.
Dağ taş PKK’Iı terörist cesedi dolu.
Gazi olmak herkesin sandığı gibi muhaberede mutlaka yaralanmış olmak değildir. ‘Vatanı ve milleti için her an ölmeye hazır şekilde muharebe eden, fakat şehitlik mertebesine ulaşamamış bütün askerler gazidir.’
Tarihten, coğrafyadan habersiz soytarılar, Türk Ordusuyla mertlik denemesine girmek, sizin ne haddinize.
Kimse Türk Ulusuna silah zoruyla bir şeyler kabul ettiremez, kendi vatanımızda Türk Ordusuna kabadayılık yapıp, caka satamaz.!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir