İçeriğe geç

Tutkunun Savaşı Kitap Alıntıları – Ayşegül Çiçekoğlu

Ayşegül Çiçekoğlu kitaplarından Tutkunun Savaşı kitap alıntıları sizlerle…

Tutkunun Savaşı Kitap Alıntıları

Sen sadece gülümse bana
Yenilmez dediğim gururumu katledeyim.
-Bana şans dile
-Şansa ihtiyacın yok kendin ol yeter.
Acılar insana mutluluğu öğretir.
Namus kafada başlar
O kadar çok sevdim ki benimle
mutlu olamayacağını anladığım anda onu
serbest bırakacak kadar onu çok sevdim Yı
lmaz. Mutlu olmasını isteyecek kadar çok
sevdim.
İçimde geç kalmışlığın sancısı var
Gel ve geri al zamanı
Sil bedenimden tüm sancıları
Nefesimi ver bana
Ellerini ver
Ben sana geldim kadın
Tüm o dik duruşlarımı silip sana eğildim
Ben dilendim!
Kapına geldiğimde aciz bir dilenciydim
Senden nefes dilendim
Benim tüm katmanlarım
tek tek yıkılırken
Sen nasıl direndin
Ölümü düşlemek gibi
seni başkasıyla düşünmek,
Düşün nasıl bir şeydi
düşü ölüm olanı görmek
içimde diken diken açan zehirli sarmaşık
Çok acı veriyor her şeye rağmen sevmek
Kıskanç bir adam olmadım
hiç bir zaman
Kimsenin uğruna yüreğimi yakmadım
Sonra sen girdin hayatıma
Seni başka bir adamla düşündüğüm an
Öfke ve acı ekildi bir bir ruhuma
Keşke yanlış başlangıçlarla
yorulmasaydık
Tek kurban sen değildin bu hikâyede
Keşke nefretle gözümüzü bu kadar
karartmasaydık
Belki ışık büyütürdü sevgiyi içimizde
Nefretten sevgi çıkmaz demek yerine
Sevgimiz nefreti silsin diye
çabalasaydık keşke
Geçmişim karanlık odam benim
O kadar korkuyorum ki
kıpırdayamıyorum
Her gözyaşım bağırıyor çığlık çığlığa
Zehir boşalıyor gözlerimden
içimdeki çocuğu kaybediyorum
Korkuya uyanıyorum kâbustan
Hapseden gözlerine düşüyorum
Aşkın sivri dişlerinden kaçmak zor
Yine de tüm nefretimle direniyorum
Ey, kendine “adam ” diyen!
Hapsolduğum dört yanı keder kaplı
ada’m mı olmaktı niyetin?
Acılarıma acı ekleyip, can çekiştire
çekiştire sızdın ömrüme
Sonra “al sana düşen bu!” deyip
gözyaşları serdin önüme.
Her damlada bir yanı döküldü yüreğimin
Çığlık çığlığa yok oldum senin buzdan
duvarlı hücrende.
Senin her şeyine sahipken
sende hiç kimseyim.
Yıkasım geliyor her şeyi,
sil gözlerinden nefreti
Herhangi biri olmak istemiyor yüreğim
Delirir içimde isyanım,
koru benden kendini
Kesinlikle hayatı ona zindan edecekti.
Ah be kader!
Beni öyle bir Savaşın kucağına attın ki
Sağ çıksam bile gaziyim
Ruhuma açılan yaralar
dipsiz kuyular
gibi derin
Çokta umut barındırmaz, hayaldir zaferim
Ölüyüm ya da diriyim ne fark eder?
Ben bu Savaş ta ruhumu kaybettim
Sessizce, dikkatle ve nefretle birbirlerine baktılar
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir daha asla bir bütün olamayacaktı.
“Evli değilim,” dedi adam !
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Biliyorum ama gitmek istemiyorum. Başka şeylerde var gitmemem için.”
“Şey, bilmiyorum. Gidecek bir yerim yok
Sevgimi üç kuruşa harcayan
kalp kırıklığım varken,
Senin masum olduğunu bilemezdim.
Geçmişinim kâbuslarına
ayna oldum sonunda
Gözlerine kazınan nefreti
artık silemezdim.
Gözlerine bakan kişiyi korkutuyordu
Oysa bu evrende yüreğimin senden
kaçabileceği yer yoktu.
“Şu kıza bir baksana Allah aşkına! Onun kendine hayrı yok.”
“Evet, bazı şeyler insanın elinde olmuyor.”
Nereye gideceğini bilemeden bir süre etrafına bakındı. İleride ne olduğunu bilmiyordu, ama geldiği yoldan
geri giderse en azından ana yola çıkacağını biliyordu
Tesadüf derlerdi kadere
Boyun eğdim demeye korkanlar,
Kaderse dalga geçer gibi
Yeni yeni tesadüfler ile
insanı aklından ederdi
“Doğru mu sence?”
“Kabul edecek, ama yaşadığı sürece bunun acısını benden ve
o adamdan çıkaracağına eminim.”
Tek tesellisi de buydu
Çek git diyen beynime, yüreğim dur diyor
Bedenim köle olacakken
ikisi de boş kalıyor
“Zamanla seversin, herkes severek evlenmiyor.”
“Parasız hiçbir şey olmuyor, paran varsa her şey var.
sabrımı zorladığının farkında mısın?
“İstediğin olmayacak!”
“Sözümden dönemem, bu iş olacak,”
“Söz verdim, o adama karşı gelmek istemiyorum .
“Bunu yapamazsın!” diye bağırdı,
Bazı sözler tonluk gülle gibiydi.
Sen söz verdin, ben paramparça edildim
Keşke yanlış başlangıçlarla yorulmasaydık
Herkes farklı yaşıyordu hayatı. Herkesin olaylara karşı duruşu da farklı oluyordu.
Asla ama asla seni sevmekten vazgeçmeyeceğim. Sen sevgi bilmeyen bir kıza hayatın ne kadar güzel olduğunu ve sevginin değerini öğretin. Seninle güldüm, seninle ağladım ve ömrüm yettiğince seninle olacağım. Seni çok seviyorum.”
Sen benim hayatımı değiştirdin, şim­diye kadar bildiklerimi unutturdun. Ezberimi bozdun, beni takıntılarımdan kurtardın, öfkemi yenmeme yardımcı oldun.
Senden önce ne kadar boş yaşadığımı ya da yaşamadığımı bana hatırlattın. Sen başıma gelen en güzel şeysin. Oğlumun anne- sisin ve benim hayatımın vazgeçilmelisin. Seni çok seviyorum, lütfen beni sensiz bırakma,”dedi.
Verdiğimiz rüşvetler işe yaradı galiba.”
“Kesinlikle bu dünyada fiyatı olmayan adam yok. Doğru ra­kamı önüne koydun mu herkes satılık.”
Hep sessiz gözyaşları vardı onun. Kimselerin duymadığı ve görmediği ağlamaları var­dı. İçine akıttığı binlerce gözyaşı damlası vardı ve içinin, kurak toprağını ıslatıyordu. Bir gün belki de sevda çiçekleri açar diye.
Hayatına istemeden girmiş ve kalbinin ortasına kamp kurmuş kızı oradan söküp atması için ne yapacağını bilmiyordu.’ Bir insanı sevdiğini anlamak için neden onu kaybetmesi gerekiyordu.
Şu anda bu gecenin sabahı olmamasını diledi. Sabah demek; ayrılık demekti. Sabah demek;
Tutku’nun hayatından çıkıp gitmesi demekti. Ne onu bırakmak istiyordu ne de sabah olmasını.
Herkese borcunu ödemişti. Abisine, Savaş’a ve her şeye rağmen kadere
Hiç kimseye borcu yoktu.
Artık dillere gerek yoktu, artık konuşan gözleriydi. Hasret gidermek isteyen ise kalpleri
Şansının olmadığını bilmesi gerekiyordu. Hayatının hiçbir döneminde şanslı bir kız olmamıştı zaten. Hayatın; ilmek il­mek ördüğü, herkesin bazen takılıp bazen de koşarak yürüdü­ğü yolda elbette kendisine bir sürprizi vardı. Şimdi karşısında dikilen adama bakarken kaderden kaçılamayacağını düşünüyor­du.
O, sıradan olmayı seviyordu. Göze batmamayı hatta gö­rünmez olmayı. Neredeyse bütün yaşamı dikkat çekmemek üzeri­ne kurulmuştu.
keşke ölsem diye düşünmüştü. Ama istemekle ölünmüyordu işte.
Bu erkekleri de anlamak zor. Evlenmeden bütün kızlarla birlikte olmak için yarışıyorlar, evlenirken illâ ki bakire olsun diyorlar. O zaman o yattığın kızlara ne oluyor? İkiyüzlü erkek zihniyeti işte, başka bir şey değil. “Namus kafada başlar,” diyerek kocasına baktı ve onun kafasını birkaç kere dürttükten sonra, “Eğer burada namus anlayışı yoksa o zaman bütün na­ musu incecik bir zara bağlar,”dedi
Bazı sözler tonluk gülle gibiydi.
Sen söz verdin, ben paramparça edildim
Nesin sen?
Kimsin?
Her nefesimde benimlesin.
İçimdeki tutkuların sebebi sen, Aldığım tüm nefeslerin sahibisin.
Bu aşk denen savaşta istemesem de benimlesin.
Bazı sözler tonlluk gülle gibiydi.Sen söz verdin,ben paramparça edildim.
Bir saat önce onun hakkındaki raporu okumuştu. Çocukken çektiği acıları gözlerinin önüne geldi. Onun karanlık bir odada ölümüne korktuğu bir hayvanla saatlerce kaldığını düşününce yumruklarını sıktı.
Tutku adamın verdiği tepkiyi gördü. Bahçede olmasına kızıp kızmadığını anlayamadı. Yine de sanki onda bir şeyler vardı. Bakışları farklıydı, sanki daha yumuşak, daha ilgiliydi. O soğuk bakışlara alışınca birden Savaş gözüne farklı göründü.
Gözlerinde kayboldum,
Ve karanlık hikayemde hapsoldum.
Sonra ısındı içim sıcacık kollarında,
Sonunda sen benim huzurum oldun.
Gözlerinde aklımı kaybettim.
Gözlerinde ruhumu buldum.
Çoğu zaman üşüdüm bakışlarında
Ama sımsıcaktı içim her sarılışında.
Korkuya uyanıyorum kâbustan,
Hapseden gözlerine düşüyorum.
Aşkın sivri dişlerinden kaçmak zor,
Yine de tüm nefretimle direniyorum.
Neden her şeyi bu kadar geç fark ediyordu? Aynı hatayı Tutku’ya da yapmıştı. O gece gözyaşları dinmeyen kadına eziyet vermek istemiyordu.
Keşke yanlış başlangıçlarla yorulmasaydık, tek kurban sen değildin bu hikayede. Keşke nefretle gözümüzü bu kadar karartmasaydık. Belki ışık büyütürdü sevgiyi içimizde. Nefretten sevgi çıkmaz demek yerine, sevgimiz nefreti silsin diye çabalasaydık keşke..
Sen sadece gülümse bana
Yenilmez dediğim gururumu
katledeyim
Senin olsun tüm zaferler,
Ve sende benim
Artık çok geç ; sen bana hapsedildin
Ne yöne koşarsan koş varış noktan yüreğim!
Acı çekeceğini düşünerek hayatı ve aşkı askıya alamazsın. Onları yok sayamazsın. Yaşadığın sürece risk her zaman var. Acı çekerek olgunlaşırız.
İçindeki düşmanı yenmezsen bir gün o seni yenecek. Ondan sonra hiçbir şeyin geri dönüşü olmayacak.
Artık çok geç; sen bana hapsedildin. Ne yöne koşarsan koş varış noktan yüreğim!
Acılar insana mutluluğu ögretir, sevgi hayatı ögretir.
Ey, kendine adam diyen!
Hapsolduğum dört yanı keder kaplı ada’m mı olmaktı niyetin ?
Acılarıma acı ekleyip, can çekiştire çekiştire sızdın ömrüme..
Sonra al sana düşen bu! deyip gözyaşları serdin önüme.
Her damlada bir yanı döküldü yüreğimin.
Çığlık çığlığa yok oldum senin buzdan duvarlı hücrende..
Affedilmezleri affettim. Gel be kadın gel!
Ben tüm gelişleri sana ithaf ettim.
Yaşımın genç olması önemli değil ki ruhum yaşlı benim.
Ezberimi bozan bir melek tanıdım.
Önce kanatlarını kopardım,
Sonra gözlerindeki ışığı kararttım,
Yüreğini o kadar kanatan ben
olmasaydım,
Onu sevgimle sarmak için çabalardım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir