İçeriğe geç

Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir Kitap Alıntıları – İsmet Özel

İsmet Özel kitaplarından Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir kitap alıntıları sizlerle…

Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir Kitap Alıntıları

İki yakamızı bir araya getirmeğe ancak yeten aklımızla hangi işin icabına bakacağız?
Olanca hayatı bir ucu sınırlı akla diğer ucu sınırsız şehvete değerek geçmiş olan ve kıyamete kadar böyle geçecek olan insanın yaratılışında ne kadar cennete müteveccih bir cevher varsa o kadar da tövbeye müteveccih bir cevher vardır. Hasat cennet olacaksa o hasadın harman yerinde tövbe vazgeçilmez yerini alır. Yahut şöyle diyelim: İnsan ne kadar yükselebilirse cennete o kadar yaklaşır. Bununla beraber insan tövbe etmedikçe yükselemez. Çevrenize bakın hiç tövbe etmemiş insanın hiç yontulmamış kütüğü temsil edişine her gün şahit olursunuz. Eğer sadakati makbul tutuyorsanız her sadakatin içinde edilen tövbeye sadakatin dahlini hesaba katın. Sır şuradadır ki, cennete yaklaşmak hiçbirimizi cehennemden uzaklaştırmaz. Cennete ne kadar yaklaşırsan yaklaş bir ayağın kaydı mı, ayağın bir kaydı mı ossaat cehenneme düşersin. Hayat şartları hiçbir devirde bir kimsenin ne sadelikle, ne de yeknesak yaşamasına el vermiştir. Bir yanda şeytanın salih kulların yoluna devamlı olarak çıkışı, zaman zaman o yola aniden atlayışı vardır; diğer yanda ömrümüz boyunca iki yakamızı bir araya getirme çabamız sırasında nelere zarar verdiğimizi bilemeyişimiz, zararın bizden sadır olacağı ihtimalini göz ardı edişimiz mekân tutar. Netice itibariyle takip etmek mecburiyeti altında bulunduğumuz her hal ü kârda tövbeyi gerektirecek bir hayat çizgisidir.
Niçin herkes kolayca kendi hayatının mânâsına taalluk eden şuura erişemiyor? Çünkü çoğu insan süreçler boyunca hayatta kalabilmek gayesine sıkıca bağımlı bir telaşın içine düşüyor, düşürülüyor. İnsanların düştükleri yerde hem doğru, hem rahat nefes alacak fırsatları kaçırıyor olmaları onları kendi hayatlarının manası hususunda şuura ermekten alıkoymaktadır. Ben o yaşımda(lise son) beklememi fırsata tahvil ettim. İleri yaşlarımda da dikkatimi böyle bir fırsat ile karşı karşıya olup olmadığıma sarfettim. Böylelikle şerefi yalnızca yürürlükteki al gülüm, ver gülüm hesabının haricine çıkan bir yolda değil, aynı zamanda mezkûr hesabın aleyhine, o hesaba düşman ve bedeli ne olursa olsun o hesabı uyarak yaşayanlarla çatışmayı mümkün kılan bir yolda aramam bana nasip oldu. Arayış kendi başına bir şuur sahası teşkil ile kalmamış, her bakımdan daha çok şuuru gerektirmiştir. Her fırsat boş kaldıkça yorulmamı sağladı.
● Emek vermekle, masraf etmekle çocukluğa dönülemiyor. İnsanlığımızı varacağımız yeri düşünmeğe borçlu olduğumuz, dönülecek bir baş olmadığını bilmeğe borçlu olduğumuz bilinci Müslüman olmasaydık bile bizi bekleyecekti.
● Türk milletinin kendi milli varlığı dışında kimseden kurtarıcılık umarak bugüne gelmediğinin bilinci sağ ve salim tuttu beni. Bundan sonrası farklı olmayacak.
● Ciddiye almak için ciddiye alınmak gerekmiyor. Allah nazarında neyiz veya ne değiliz?
● Mü’min ile münkiri birbirinden ayırmak kolaylığı: Münkir dünya hayatı esnasında kendini yerinde hisseder. Kalbine iman yerleştirilen kişiye ise dünya hayatının tedirginliğini hissettiği ölçüde mü’min denilebilir. Yani ahiretin hayrı dünyanın hayırsızlığından ayan olur. Burası benim yerim değil diyerek dünyayı işaret eden kişiye mü’min demek vazifesi üzerimizdedir. Yerinin neresi olduğu fikrine kavuşmak sabır ister.
● İBADET yaratılmış olmanın yükünü üzerine almaktan duyulan memnuniyetin izharıdır.
● Ölmeden yaptığımız işler ölmüşlerimizin ruhuna ya değiyor ya değmiyor. Değer sandıklarımız değmeyebilir. Değmez sandıklarımız değebilir. Hepimizin yükselişi, yani beşeri vasıflarımızı insanlık katına çıkarışımız bize verilen ne kadar liyakat gösterdiğimize mebnidir.
● LİYAKAT ancak sıra gözetilerek gösterilebiliniyor. Sırayı ne sebeple olursa olsun şaşıranlar helâk olmuştur. Kaprislerimiz sıra tanımaz. Sıra İslâm, iman, ihsan sırasıdır.
● Ömürlerini Türk topraklarında geçiren kimilerinin sıra dışı kalmakla hava atma yarışı içinde bulundukları bu çağda sıranın kaçınılmazlığını ve şerefe vesile olan şeyin sadece sırasıyla, sıra olunarak, sıraya girilerek elde edileceğini savunmak kolay değil. Yazının, hak gözetilerek yazılan şeyin nimet nedir bilmeyen kimselere nüfuzuna imkan yok. Refah seviyesi kavramına hapsolmuş insanların da nimetle tanışık olmasına imkân yok.
● Tecelli odur ki, yazılana şavkı milletin şevki getirir. Şevk dile, dil vatana gelir. Yine yumağın sarıldığını fark etmekte gecikmeyiz: Vatan dile, dil şevke gelir.
《19 Kasım 2019》
Terazinin bir kefesinde felekten bir gece çalmak, diğer kefede bir ağır hasta ile sabahlamak bulunuyorsa kendimize hangi ilişkiyi yakıştırırız? Yaşadıklarımıza anlam katmada hep ikisi arasındaki çatışma hükmünü yürütmüştür.
Şiiri ölümle iyi geçinmenin yolunu bulma sevdalıları okur.
https://1000kitap.com/yazar/Ismet-Ozel
Kim (hangi isim) kral olacak? Kim neyin kralı olacak? Buraların kralının adı ne? Krala ne ad verelim? Koymağa kimin gücü yeterse bir adı koymak o adı işaret ettiği bir vasfa veya bir hususiyete atıfta bulunmağa yarar.
Siper dediğin hem topraktadır hem topraktandır. Cuma Mektupları’na, Bir Siperden Söz Ediyorum diyerek başlayanın kelimelerin kıymetinden haberi var. Kıymet bilmeyenin hiçbir kıymeti haiz olmadığından hepimizin haberi var.
Suçlar beğenildiği kadar zalimler tahtlarını, taçlarını muhafaza edecekler; daha da vahimi böylece bütün insanlarda saklı duran masumiyeti ve meşruiyet özlemini takbih edebilecekler. Bu da insanların içinde saklı duran çağrıya açık, davet alabilir tarafın itlafına yol açacak.
Beklentisiz bekleyişteki ısrarımı sadece görmeği hak edenlerin görmesini isterdim. Hak etmeyen gözlerden sakınabilirsem ne mutlu bana!

5 Ekim 2018

Şiir denilen şey aklın insanda açtığı yaraları iyileştiren şeydir. Akıl insanda sadece şiirin tedavi edebileceği yaralar açar. Gelin görün ki, insanların kahir ekseriyeti saadet olarak bu yaralarla yaşamayı seçmiştir.
Şair onu yazmadığı takdirde hayatta kalmasının imkansız olduğu şeyi dile getirir. Vererek alan, alarak veren bir cambazlık eder şair. O halde kim okur şiiri? Her ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak isteyenler, ömrünü şiirle uzatmak isteyenler mi? Hayır, cambazlığın bir gösteri, bir gösteriş olmadığını fark edenlerdir şiir okuyanlar.
Bir sanat eseriyle karşılaşıp karşılaşmadığımızın delil ve ispatı noksanımızdaki, yaramızdaki, sayrılığımızdaki çırpınışta saklıdır.
Şiir odur ki, bizleri, bizlik nedir bilenleri bir vuruşla okumanın, yazmanın, sevmenin, sevilmenin kıymetini bilmeğe çağırır bu münasebetle şiirin insan için ehemmiyeti ve İstiklâl Marşı’nın şiir olup olmadığı Türk hayatının vazgeçilmezidir. Birisi kalkıp ben de Türk’üm; ama şiirle başım hoş değildir diyecek olsa kendine güldürür.
Uyuma taklidi yapanları uyandıramazsınız
Toprağın ruhu insanın kavline ne bakımdan tesir ettiyse, insanın kavli de toprağın ruhunu o bakımdan yoğruluşa tâbi tuttu.
Şiir odur ki, bizleri, bizlik nedir bilenleri bir vuruşla okumanın, yazmanın, sevmenin, sevilmenin kıymetini bilmeğe çağırır.
Yazmağı okumaktan, sevmeği sevilmekten ayrı düşündünüz mü yoldan çıkarsınız. Okumak, yazmak, sevmek, sevilmek; cümlenin maksudu bu dördünden her birinin kifayetlisi olmağa müteveccihtir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kitaplarıma para veren müşteriler var; ama gönlünü kitaplarıma veren okuyucular yok.
Hangi çağdayız sualine cevap arayanlar helâllik, haramlık bahsine gölge düşürme derdine düşmüştür. İçtihat edelim diye tuttururlar. Kâfir çarpıtmalarının hepimizi meşgul edişine modernlik dendiğini unutmayalım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Siyasetçilerin şahsiyetten medet umdukları dönem paçalarının sıkıştığı dönemdir.
Sadece şiir insana mahsus aslî sestir. Şiirle bize verilen şuur bizi imana açılan yolların karanlık, dar, sarp ve dikenli olmadığına ikna eder. Bu şuur insanı karakter zaafına uğrayanlardan ikrah ettirir. Bu şuur herkim başkaldırdıysa ona mühimmat sağlar.
Yalan dünya ve hakikî cennet fikri Türk düşüncesinde omurga vazifesi gördü. Şairlik cenneti hakir görenler karşısında galebe çalan herkim ise onun mesleği oldu.
Kur’an bizi destanlara dil olacak irtifaa taşıdı. Kitabımıza sadakatten bit lisân hasıl oldu.
Bana bir fırsat tanınmasını beklemediğim için bir fırsatın elimden alınacağı endişesi de taşımıyorum; ancak benimle aynı melcede emniyet arayanı candan özler halde idim ve haldeyim. Karamsarlığın ve ümidin aynı anda şampiyonluğuna başka türlü kavuşamam.
Yunus Emre’dir Karacaoğlan’dan önce aşkın karakterini sabitleyen. Bunu yapışı aşkın âlemşümul hüviyetini faş edişi sebebiyledir: Ölenler hayvan imiş, âşıklar ölmez .
İnsanın yazıyor olması maruz kaldığı ters duruma terslenmekten geri durmayışının, durmayacağının, geri duran her kim olursa olsun onunla savaşmanın sonucudur.
Birinin aklına bir şeyler getirmek Ömrüm bana böyle şeylerin benim gücümün ötesinde bir şey olduğunu öğretti.
insan insanın ümididir
Her durumda bizi yıkan şey, tercihi Allah’ın yaptığını inkar edişimizdir.
Şiir dünya hayatını küçümsemeyi öğretmediği zaman sanat olmaktan çıkar.
Şiir insana tamamlama şevkini sunarak var olur.
Hayatiyet hataya mahkûmdur.
Bir ömür gittiği yere kadar ve gidiş uslubuyla gider.
Kışlar nereye gittiyse benden önce gitti. Hayıflanmada itiraftan daha ileriyim.
Şiir dünya hayatını küçümsemeyi öğretmediği zaman sanat olmaktan çıkar.
Yıllar geçti ve benim anlam veremediğim bir tarzda geçti.
”İntizar karşılığının bekleyiş olduğunu gördüm Şiir bir imkandı. ”
”Hayatımın meşguliyeti diye bildiğim şiir yazmağa kendimi keşfetmek için başladım. ”
”Türkler olmasa da olur diyenleri Türklere itaate zorlamağı deneyeceğim. ”
”Her şeyden önce tarihin bir vukuat sicili olduğundan haberimiz olmalı. ”
”Partizan’ı yazmam hiç Partizan üretememiş ve hiçbir zaman üretemeyecek bir milleti muhatap saymam sebebiyle hataydı. ”
”Ölenler hayvan olur, aşıklar ölmez. ”
Uyuma taklidi yapanları uyandıramazsınız.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir