İçeriğe geç

Türkiye Neden Feda Edildi Kitap Alıntıları – Merdan Yanardağ

Merdan Yanardağ kitaplarından Türkiye Neden Feda Edildi kitap alıntıları sizlerle…

Türkiye Neden Feda Edildi Kitap Alıntıları

Örneğin bu halk, ülkesini işgal edenleri; malına, canına ve namusuna saldıranları; Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkarak paylaşan İngiltere’yi, Fransa’yı, İtalya’yı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan Lozan Barış Antlaşması’nı tanımayan ABD gibi emperyalist ülkeleri “dostu” olarak gördü.
Bugün bütün bir toplum o nedenle kendi cellatlarına âşık olmuş gibi haklarının ve hukukunun infazını izliyor. Dahası bu infaza katkıda bulunuyor..
Felsefeyi kâfirlik sayarak yasaklayan İmam Gazali’ye en büyük itiraz yine İslam dünyasından Hanefi-Sünni öğretisinin içinden gelecekti. İslam’ın en büyük âlimlerinden, felsefeci, matematikçi, hekim, hukukçu ve yorumcu İbni Rüşt (1126-1198) Gazali’yi Endülüs’ten eleştiriyor, ona karşı güçlü bir reddiye yazarak görüşlerini mahkûm ediyordu.
Batı’nın “fenni (bilimi) ve tekniği” yerine, kültürü ve üstyapı kurumları (hukuku, yönetim biçimi vb.) alındı. Oysa tam tersi yapılmalıydı, Batı’nın “fenni ve tekniği” alınmalı, yerel kültür korunmalıydı.
Suriye’de “demokrasi” isteyen Mursi, iktidardan devrilmeden önce, kendi ülkesinde kadınların kazanılmış haklarını gasp ediyor, özgürlüklerini kısıtlıyor; diğer mezhep, din ve inanışlardaki toplum kesimleri üzerinde terör estiriyordu. Kadınlar öldükten sonra, bir süre kocalarına cinsel ilişki kurma (ölüyle) hakkı tanınması için yasa tasarısı hazırlıyordu.
Gerçekte “bu kadar da olmaz” demek, bugüne kadar olanlar için “olabilir” demektir.
AKP, , iktidar olmak için Batı ve ABD’yle çatışmak yerine onlarla uzlaşmak gerekliliğini düşünen ve anlaşmayı gerçekleştirmek için utanç verici bir işbirliğine “evet” diyenlerin partisi olarak kuruldu.
Formel (biçimsel) bir bakışla değerlendirildiğinde “1974 Karanfil Devrimi” de bir askeri darbedir. Ancak, genç subayların ve “üniforma giymiş halk çocukları” olan askerlerin öncülük ettiği, işçi sınıfının ve halkın büyük çoğunluğunun desteklediği bir darbe Bu darbeyle, Antonio de Oliveira Salasar’ın (1889-1970) kurduğu 40 yolluk faşist diktatörlük yıkılmış, bütün Portekiz sömürgeleri özgürleştirilmiş, siyasi af çıkarılmış, işkenceciler ile generallerin büyük bir bölümü tutuklanmış ve parlamenter demokratik bir rejim kurulmuştu.
Toplumbilimsel açıdan bütün darbeleri aynı kefeye koymak, aralarındaki farklılıkları dikkate almadan toptancı bir değerlendirme yapmak doğru değil. Çünkü örnekleri az da olsa ne dünyadaki ne de Türkiye’deki bütün darbeler daha ilk çözümlemede “kötü” diye nitelendirilmez. Tıpkı seçimle gelen bütün iktidarların iyi olmaması gibi Biz bütün darbelere değil, halk düşmanı, gerici, dinci, ırkçı ve faşist darbelere karşı olmalıyız.
Liberaller ve İslamcılara göre, Cumhuriyet Devrimi de bir dizi yanlış öğeyi içinde taşıyordu. Örneğin; laiklik yukarıdan aşağıya halka zorla dayatılmış, hilafet halka sorulmadan kaldırılmış, bir günde alfabe değiştirilerek okur-yazarlık sıfırlanmış, Medeni Kanun nesnel şartlar oluşmadan yenilenmiş ve bütün reformlar sadece üstyapı kurumlarını hedef alan bir karakterde olmuştu. Yani bütün reformlar, tepeden inmeci ve despotik bir anlayışla ve Jakoben yöntemlerle gerçekleştirilmişti.
.
Çünkü hiçbiri halka sorularak, örneğin referandum yapılarak gerçekleştirilmemiştir. Örneğin; 1924’te hilafetin kaldırılması referandumla halka sorulsaydı, derin bir cehalet içinde olan, okuma yazma oranının yüzde 10’un altında bulunduğu, dini taassup altındaki bir toplumda, Allah’ın yeryüzündeki temsilcisine kim “hayır” diyebilirdi? Aynı şekilde 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren yasa aynı şekilde referandumla sunulsaydı, kadınların yüzde 80’i bile “günah” ve “erkek işi” diye “hayır” oyu kullanırdı.
İslamcı Derviş Vahdeti’nin ‘Volkan’ gazetesi etrafında toplanan siyasallaşmış dinciler ile liberal/sağ, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın işbirliği ve kışkırtması sonucu 31 Mart (14 Nisan) 1909’da alaylı askerler (eğitimsiz, okullu olmayan, ordudan yetişen subaylar) askeri darbe yaparak Osmanlı Devleti’nin başkentine el koydular. Tarihe “31 Mart Vakası” diye geçen bu darbe sonucu gericiler ilk iş olarak Meclis’i kapatarak, şeriat ilan etti. Başta Harbiye olmak üzere seküler (laik) eğitim veren okulların öğrencilerini linç etmeye başladılar. Yakaladıları mektepli subayları kurşuna dizdiler.
Marx:
“Bir krizin zirvesinde devrimci bir tavır almasını bilmeyen bir halk kaybolmuş demektir.”
Suriye’de “demokrasi” isteyen Mursi, iktidardan devrilmeden önce, kendi ülkesinde kadınların kazanılmış haklarını gasp ediyor, özgürlüklerini kısıtlıyor; diğer mezhep, din ve inanışlardaki toplum kesimleri üzerinde terör estiriyordu. Kadınlar öldükten sonra, bir süre kocalarına cinsel ilişki kurma (ölüyle) hakkı tanınması için yasa tasarısı hazırlıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir