İçeriğe geç

Tükeniş Kitap Alıntıları – Jean-Paul Sartre

Jean-Paul Sartre kitaplarından Tükeniş kitap alıntıları sizlerle…

Tükeniş Kitap Alıntıları

Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur. Umutsuzluk manevi bir intihardır.
“Çalışacağız tabi, biliyorum.Ama tutsaklar gibi çalışacağız ve hiçbir zaman, büyük sürüden artakalmış bir tortu olmaktan kurtulamayacağız.”
Evet, çalışacağız tabii, biliyorum. Ama tutsaklar gibi çalışacağız ve hiçbir zaman, büyük sürüden artakalmış bir tortu olmaktan kurtulamayacağız.
Ölümün, yaşamın gerçek ve gizli nedeni olduğuna karar verdim; yaşamanın imkânsızlığını ispat etmek için ölüyorum; gözlerim, dünyayı bütün ışıklarıyla söndürecek ve onu sonsuzluğa dek kapayacak, örtecek.
İnsanların, birbiriyle bağdaşabilir görevleri olsaydı yalnızca, yaşamak çok daha kolay olurdu.
Onu benden ayıran bu dev kabuğu kırabilmek için, onun geleceğinden öte bir gelecek arzulamamak, onun yarın son kez göreceği güneşten başka bir güneşi istememek gerek; onunla aynı zaman akışı içinde, aynı dakikaları yaşamak için, aynı ölümle ölmeyi arzulamak gerek onunla.
Köylünün kaderi bu, oğlum, dedi. Savaş olmazsa, o zaman kuraklık olur, kar yağar, don olur; köylü için barış yoktur yeryüzünde.
İşte, dedi, caniler çağı başlıyor. Caniler çağı.
“Kendini ölesiye yorgun hissediyordu.”
“Ölümün, yaşamın gerçek ve gizli nedeni olduğuna karar verdim; yaşamanın imkansızlığını ispat etmek için ölüyorum.”
“Bu inanılmayacak kadar güzel dünyaya bakıyor ve düşünüyordu: Bir hiç için ölüyorum.”
Ben insan ruhuna meraklı amatör bir araştırıcıyım. [ ] Ve senin ruhun, berraklığını gölgeleyebilecek bütün kötü tortulardan ayıklanması gereken, renkli, inanılmayacak kadar güzel bir ruh benim gözümde.
Kahramanlık nedir? Hayal kısırlığı yalnızca.
Meksika’da, biri ölünce, hemen ölüler ressamını çağırırlarmış eskiden. Ölüler ressamı cesedin başucunda oturur, henüz soğumamış olan ölü yüzün, yaşayan bir insanın çizgileriyle, portresini yaparmış.
İnsan cinsinin hayatta kalabilmiş bahtsız temsilcileri, yok olmuş, kaybolmuş bir ulustan arta kalmış bahtsız kişiler, birbirimizi bulmamız, buluşmamız gerek bizim; bundan daha doğal ne olabilir?
“Bensiz olmaz bu dünya ! Ama neden ? Kime, neye gerekliyim ben ? “
“Onun gözümden düşmesine izin verirsem, bana tutunacak hiçbir değer kalmaz dünyada.”
“İnsanların, birbirleriyle bağdaşabilir görevleri olsaydı yalnızca, yaşamak çok daha kolay olurdu.”
“Çirkinlik umrumda değil, ama pislikten nefret ederim.”
“Her şey silinir ama her şey yeniden başlamaz.”
“İnsanların bana acımalarından hoşlanmam.”
Hitler mi? dedi. Hitler de kim oluyormuş? Nedir ulan Hitler? Bir araçtan başka? Öyle bir deli çıkmasa bu ülkeler bir araya gelir mi hiç? Uluslar da insanlar gibidir, serbest bıraktın mı her biri bir yana çeker. Hitler’miş Senin o Hitleri’nin, yüz yıl sonra kemikleri bile kalmaz, kemikleri. Geberip gider, Nazizmi de beraber. Ama geride.
Gülüyorlardı; Kader’in, Anlamsızlık’ın çevrelerine ördüğü taş duvarlara çarparak çırpınıyorlardı; gülüyorlardı, kendilerini cezalandırmak için, kendilerini suçlarından yıkamak için, kendilerinden öç almak için gülüyorlardı. İnsanlıkdışı ve alabildiğine insan umutsuzluğun ötesinde ve umutsuzluğun kucağında; insanlar.
[ ] yaşamak gerekecek. Yaşamak, yıkılışın çürümüş, bozulmuş meyvelerini dermek, her yeni günle yeniden ve bugün reddettiği kesin ve son kararı, acımadan, tüm korkunçluğu ile didik didik etmek.
İnsanlar ve ülkeler birbirine benzer; herkes kendi çıkarına.
Sanat her şey değilse eğer, dedi, yalnızca bir gönül eğlencesidir.
[ ] kalabalığın tutsağı olmuşuz, kalabalık yürüyor, biz yürüyoruz; biz bu başı sonu olmayan dev kırkayağın ayaklarından başka bir şey değiliz artık. Umut öldükten sonra yürümek niye? Yaşamak niye? Niçin?
“Hayat bu ! İnsan elindekiyle mutlu olmasını bilmeli.”
“Korku insanı azdırırmış.”
“Ölmek çok da zor değildi galiba.Kolaydı hatta.Öyleyse, öyleyse yaşamak niye ?”
“İnsanlar başkaları için dertlensinler diye gelmiyorlar dünyaya.”
“İnsan yalnız burnunun ucunu görmemeli.Biraz uzağı gör, uzağı.”
“Dünyanın yarısının ağzına ederim, anasını satarım öbür yarısının.”
“Gerçek şu ki ben, sıradan bir hayat sürmeye koyuveremiyorum kendimi, boyun eğemiyorum.”
“Cesaret budur aslında.Hayatlarıyla oynadıklarını biliyorlardı onlar.”
“Belki de ölüme gitmek, yaşamaya devam etmekten çok daha kolay geliyordu bana.”
“İnsan bir kez hüzne daldı mı, çıkıp kurtulmak kolay olmuyordu.”
“İnsanlar ve ülkeler birbirine benzer, herkes kendi çıkarına.”
“Kendini başkalarına harcıyordu, herkese, insanlara veriyordu ve kendini unutuyordu çoğu zaman.”
“Niçin yaşamalı, niçin ? Bu küçük, cılız hayatı devam ettirme çabası niye ? “
“Gülümsemek günah değildir.”
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastlerin en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.
Beni sevdiğiniz yok, ama sıkışınca da bana başvurmaktan geri kalmazsınız
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur. Umutsuzluk manevi bir intihardır..
Hava hastaydı, ateşi vardı, hava terliyordu. İnsanlar bu terde boğuluyor, terliyordı.
Güvenmek haa!.. Kaybedebilecekleri hiçbir şey kalmadığı zaman; yaşamak ölüm kadar korkunç olduğu zaman..O zaman, belki..
Evet söylemek gerekiyordu; lanetlenmişleriz biz, yenilmişleriz, alçaklarız, zararlı, zehirli böcekleriz, yer solucanlarıyız, savaşı kaybettik biz, çirkiniz, suçluyuz ve kimse, hiç kimse bizi sevmiyor bu dünyada.
“Umutsuzluk insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur; Umutsuzluk manevî bir intihardır.”
umutsuzluk insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastlerin en korkuncudur; umutsuzluk manevi bir intihardır.
Onların kafalarının içinde ne olduğunu biliyorum ben, diyor, kafalarının içinde hiçbir şey yok onların, bomboş. Midelerinden başka bir şey düşünmüyorlar.
Sen ya, tabii sen, ne sandın? Sen oy veriyordun değil mi? Ben yirmi iki yaşındayım, hiç oy vermedim daha. Ama sen, verdin. Neyi kanıtlar bu? Şunu kanıtlar ki sen, gittin, kör gibi, hayvan gibi oy verdin ve bizi burnumuza kadar boka soktun. Bu savaşı hazırlaman ya da ona engel olman için koskoca yirmi yıl vardı önünde, sen bu yirmi yılı ne yaptın ha? Ne yaptın bu koca yirmi yılda?
“Bu dünya bensiz olmaz!” dedim kendi kendime. “Bu dünya bensiz olmaz, diye mırıldandım, bensiz olmaz bu dünya! Ama neden? Kime, neye gerekliyim ben?
Umutsuzluk insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur; Umutsuzluk manevî bir intihardır.
uyumak ve artık hiçbir şey düşünmemek isterdi
Niçin yaşamalı, niçin? Bu küçük, cılız hayatı devam ettirme çabası niye?
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur. Umutsuzluk manevi bir intihardır
Umutsuzluk insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur;
Umutsuzluk manevî bir intihardır.
Umutsuzluk insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur;
Umutsuzluk manevî bir intihardır.
Umut öldükten sonra yürümek niye? Yaşamak niye? Niçin?
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.
Dövüşen ben olsaydım, savunacak fikrim olurdu.
Sevilmek istemiyorlar, alışık değiller buna.
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur. Umutsuzluk manevi bir intihardır.
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir