İçeriğe geç

Troçki İstanbul’da Kitap Alıntıları – Ömer Sami Coşar

Ömer Sami Coşar kitaplarından Troçki İstanbul’da kitap alıntıları sizlerle…

Troçki İstanbul’da Kitap Alıntıları

Kafaları hazır formüllerle dolu, bilgiçlik taslayan ukalalar
Bizans devrinde Adalar sürgün yeriydi. Tahtından indirilen imparatorlar, prensler, asi kumandanlar buralara yollanır ve sonra da gizlice katledilirdi. Alparslan’a yenilen İmparator Romanos Diogenes’in gözleri burada oyulmuştu. Asi general Vardan bu adalara sürülmüş, hemen sonra da öldürülmüştü. Asırlar sonra Troçki geliyordu. Talihin garip bir cilvesi daha. Birinci Dünya Harbi sonunda Birleşik Amerika Başkanı Wilson, Bolşeviklerle bir konferans teklif etmiş ve Lenin’in temsilcisiyle Büyükada (Prinkipo)’da buluşması kararlaştırılmıştı. Bu konferans yapılamadı. Yapılsaydı, Troçki, Sovyet Rusya’nın harbiye ve hariciye komiseri olarak Büyükada’ya çıkacaktı. Şimdi ise siyasi bir mülteci olarak sığınıyordu.
”lenin, arkadaşlarına fikirlerini hiçbir zaman, böyle baskı ve şiddetle kabul ettirmeye çalışmamıştır ” .

.

”stalin, şahsi diktatöryasını sağlamlaştırmak için, 1937 yılında, komünist partisi merkez komitesinin 133 üyesinden 70’ini öldürttü ”

.

yaralı olarak hastaneye kaldırılan troçki, ertesi gün yani 21 ağustos 1940’ta 62 yaşında ölmüştür

troçki’nin nazarında jakson, slyvia’nın kocası idi. temmuz sonlarında troçki onları çaya çağırıyordu. jakson bir makale yazdığını, ustasına bunu okumak istediğinden bahsetmişti. 17 ağsutostaki görüşmede troçki, makaleyi beğenmemiş ve yeniden yazmasını istemişti.
20 ağustosta jakson yeni yazısıyla dönüyordu. çalışma odasına girmişlerdi. pardesüsünün içine saklayabilmek için sapını iyice kestiği küçük dağ kazmasını troçki’nin tam beyninin üzerine indirmişti. hemen öleceğini sanmıştı. ama kanlar içinde kalan troçki jakson’a yapışmış bırakmıyor ve bağırıyordu. sesleri duyan muhafızlar gelip yakalıyorlardı

.

troçki, eşi natali’ye:

”bak bu gece de öldürülmedik. yaşıyoruz.
memnun olmalıyız ”

.

1940 yılının mayısında troçki’nin köşküne silâhlı ilk baskın yapılıyordu. komünist meksikalı ressam david alfaro bu baskını yönetiyor, kapıdaki nöbetçiler pusuya düşürülüyordu.
troçki’nin yatak odasına kadar girmişler, etrafı makineli tüfeklerle taramışlardı. yataklar hallaç pamuğuna çevrilmişti. ihtilâlciyi öldürdüklerinden emin şekilde köşkten kaçmışlardı. fakat o gece uyuyamamış olan troçki, duyduğu gürültülerle yatağından fırlamış, yandaki odada dolabın yanına yığılıp kalmıştı. vuramamışlardı onu

.

.slyvia 1939 şubatında amerika’ya dönüyor, kısa zaman sonra da mornard bu defa ”frank jakson ” adı ile ona geliyordu. belçika hüviyetini terketmiş, kanada pasaportu bulmuştu. slyvia’yı, ”belçika’da askerden kaçmak için ” diyerek ikna ediyordu .

.

troçki, son sürgün yatağı olan meksika’ya 9 ocak 1937’de varmıştı.
aradan bir yıl geçmeden, paris’te slyvia agelof adında amerikalı troçkist bir kıza, jak mornard adında genç bir delikanlı sokuluyordu. iki buçuk yıl sonra troçki’yi öldürecek adam harekete geçmişti.
slyvia, beklemediği böyle bir aşkın içinde aylarca çalkalanmış, tatlı bir hayata dalmıştı. slyvia’nın kızkardeşi, meksika’da troçki’nin yanında çalışıyordu. katilin bunu bildiği muhakkaktı

.troçkistlere karşı 1936 ve 1937 muhakemelerini hazırlayan, bütün tevkifleri idare eden ve ”itirafları ” toplayan gepeu teşkilâtının liderlerinden yagoda ise, 1938 mart muhakemelerine ”suçlu ” ve ”troçkist ” olarak getiriliyordu. bu defa kendi kendini cellâda götürecek ”itirafları ” yapmak sırası ona gelmişti .

1938 mart duruşmalarında bukharin:

”radek bana troçki ile temasları hakkında bilgi vermişti. troçki’nin alman faşistleri ile temasta olduğunu ve rusya’dan bazı toprak parçalarının almanya’ya verilmesi şartı ile yardım sağladığını söylemişti. troçki’nin iktidara gelmesi ile, almanya’ya ukrayna, japonya’ya da uzak doğu rus toprakları verilecekti ” .

Troçki’nin Büyükada’nın en çok sevidiği tarafı, tenhalığı, sessizliği olmuştu. Otomobil, klakson sesleri duyulmuyordu. Hatıra defterine, ”Adanın mezarlığında eğri taşlar altında yatanlar, üzerinde yaşayanlardan daha fazla, ” diye yazmıştı.
Bizans devrinde Adalar sürgün yeriydi. Tahtından indirilen imparatorlar, prensler, asi kumandanlar buralara yollanır ve sonra da gizlice katledilirdi. Alparslan’a yenilen İmparator Romanos Diogenes’in gözleri burada oyulmuştu. Asi general Vardan bu adalara sürülmüş, hemen sonra da öldürülmüştü. Asırlar sonra Troçki geliyordu. Talihin garip bir cilvesi daha. Birinci Dünya Harbi sonunda Birleşik Amerika Başkanı Wilson, Bolşeviklerle bir konferans teklif etmiş ve Lenin’in temsilcisiyle Büyükada (Prinkipo)’da buluşması kararlaştırılmıştı. Bu konferans yapılamadı. Yapılsaydı, Troçki, Sovyet Rusya’nın harbiye ve hariciye komiseri olarak Büyükada’ya çıkacaktı. Şimdi ise siyasi bir mülteci olarak sığınıyordu.
Troçki, ”Stalin kimdir? ” sualini şöyle cevaplıyordu:

Onu kısaca tarif etmek gerekirse şöyle denilebilir: Stalin, partimizin en fazla dikkat çeken en değersiz adamıdır! Siyası ufku son derece dardır. Teorik seviyesi iptidaidir. Leninizmin Temelelleri adlı kitabı, ancak öğrencilerin yapabileceği hatalarla doludur. Hiçbir yabancı dil bilmez. Bilmediği için de diğer memleketlerdeki gelişmeleri başkalarının görüşlerinden takip eder. Partinin üst kademeleri her zaman onu ikinci ve hatta üçüncü kademede roller oynamaya namzet görürlerdi. Lenin vasiyetnamesinde onun iki özelliğini belirtmiştir: Kabalığı ve vefasızlığı!

Stalin partiyi ele geçirmişti. Troçki’nin toplantılarına adamlarını yığıyor, onu ıslıklatıyor, yuhalanmasını sağlıyordu. Nazım Hikmet onun son konuşmalarından birinde bulunmuştu.

Herkes meşhur hatiple alay ederek salonu terk etmiş. Onu dinleyen iki kişi kalmıştı. Biri Çinli talebe ile bir de Nazım Hikmet. Sabık harbiye komiseri, onların karşısında bitkin, ölgün fakat vakur bir sesle ve tavırla nutkunu sonuna kadar ikmal etmişti.

Nazım Hikmet, Moskova’dan ayrılıp Türkiye’ye dönerken, Rusya’ya veda şiirinde Troçki’yi anmıştı:

Senin bir mayıslarını gördük
Uğultularla duyduk
Kocaman bir çan gibi haykıran Troçki’yi

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
o günlerde bazı türk diplomatlarının karahan’a, moskova’ya gitmemesini, gittiği taktirde tevkif edileceğini söyledikleri de duyulmuştu.
karahan moskova’ya gider gitmez tutuklanarak hapse atılmıştır.

birleşik amerika’nın rusya büyükelçisi davies, hatıra defterinin ”19 aralık 1937 ” tarihli sayfasına:

”casus olarak kurşuna dizilenler arasında lev karahan da var ”

diye yazmıştı

suikadçı olarak ifade veren bu kişilerden olberg, kâtip olarak daha önce büyükada’ya gelmek istemiş, fakat berlin’deki dostlarının bu adamdan şüphelenmekte olduklarını bildirmeleri üzerine troçki, onu getirmemişti.

”hepsi de küçük burjuvadan gelme kimselerdi. işçi kitleleriyle de hiç bir bağlantıları yoktu. ve ben her zaman yazılarımda bu gibilere karşı siyasi dostlarımı dikkatli davranmaya davet etmişimdir. ve şimdi ben bunlara, en gizli planlarımı açıklayacaktım, en mahrem suikasd planlarımı söyleyecektim? saçma ”

(troçki)

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
bu suikasdçılar, troçki’nin oğlu ile birlikte kopenhag’a gittiklerini, bristol oteli’nde troçki ile gizlice konuştuklarını ve direktifleri alıp rusya’ya döndüklerini anlatmışlardı.

troçki bu itirafları kabul etmemiştir:

1- sedov 1932 kasımında kopenhag’a gelememiş, berlin’den ayrılmamıştır.
2- gizli toplantının yapıldığını söyledikleri bristol oteli, 1917 yılında yıkılmıştır. böyle bir otel yoktur kopenhag’ta.
3- kimdir bu suikasdçılar? hepsi de aydın yahudiler! rusyalı değil, eski rus imparatorluğu sınırları içinde bulunmuş litvanya, letonya gibi memleketlerden. aileleri ise bolşevik ihtilâli önünde kaçmış kimseler .

troçki, 1932 sonlarında kopenhag’a kısa bir seyahat yapmış, moskova muhakemelerinde, bu gezi sırasında, özel suikadçılarla toplantılar yaptığı, onlara direktifler verdiği, sabotajlar planlayıp, stalin dahil olmak üzere sovyet idarecilerini katledeceğini organize ettiği ileri sürülmüştü.

bu itirafları yapanlar, istanbul’dan kopenhag’a gelen troçki ile konuştuklarını söyleyen berman, davis, olberg ve iourine kerdeşler idi. hepsi moskova muhakemelerinde suçlu sandalyelerinde oturuyorlardı .

.

troçki’nin, ”yalanlarla doludur ” diye nitelendirdiği moskova muhakemelerinin ikincisinde, kendisinin istanbul’da bulunduğu yıllarda, troçki’den ”suikasd ve sabotajlara ” dair direktif almış olduğunu söyleyerek itirafta bulunan piatakov, askeri mahkeme huzurunda diyordu ki:

”ben bir câniyim. işlediğim cinayetleri çok iyi bildiğimden sizlerden af talep etmiyorum. tek üzüntüm, bizlerle beraber suçlu sıralarında troçki’nin de oturmuyor olmasıdır. asıl cani odur ”

.

”1923 yılında, tatar halk cumhuriyeti komiserler başkanı sultan galiev’in tevkifini hatırlayın. partinin mühim bir şahsiyetinin tevkifine ilk defa şahit olunuyordu. işte o zamandan beri stalin kandan zevk almaya başladı. onunla aramız açıldıktan sonra zinoviev ile birlikte hemen birer vasiyetnâme hazırladık:

”kaza ile öldüğümüz taktirde, stalin’i katilimiz olarak bilin ”

(kamenev)

kamenev stalin’i çok iyi tanıyordu. kafkasya teşkilâtında ihtilâlci hareketlere beraber başlamışlardı. beraber sürgüne gönderilmişlerdi. 1917 martında petrograd’a beraber gelmişlerdi

.

”düşündükleri, iftira etmek, bir tahrik durumu hazırlamak, askeri bir komplo icad etmek, bir suikasd ayarlamaktır. stalin, bizimkinden çok ayrı bir alanda mücadelesini yürütüyor. bu asyalıyı tanımıyorsunuz! ”

(kamenev)

”zinoviev ile kamenev, stalin ile birlikte 3 buçuk sene bana karşı komplolar tasarladıktan sonra 1926 yılında muhalefete geçtiler ve bana o zaman hayret verici şeyler öğrettiler. çok kıymetli ihtarlarda bulundular.

kamenev bana dedi ki:

”stalin’in şimdi, sizin tenkitlerinize nasıl cevap vereceğini düşünmekte olduğunu mu sanıyorsunuz? yanılıyorsunuz.
o sizi nasıl yokedebileceğini düşünmektedir. evvelâ manen, sonra da imkân bulursa, bedenen ” .

.

”moskova mahkemelerindeki sanıkların çoğu yalnız kendileri için değil, yakınları akrabaları için de korkmaktadırlar. eşi, oğlu veya kızı gepeu’nun elinde iken böyle şartlardaki bir mahkeme huzurunda gerçeği söyledikleri bir sahne yaratmaya kalkışmak kolay değildir ” .

.

üç büyük duruşmanın bütün zabıtları moskova’da birçok dillerde kalın kitaplar halinde yayınlanmıştır.

bütün dünya, lenin’in eski mesai arkadaşlarının, yıllarca komünist partisi içinde, sivil harpte çalışmış bolşeviklerin, mahkeme huzurunda;
”ben alman casusuydum ”
”ben ingiliz entelijans servisinin adamıydım ”
”troçki de bizimle beraberdi, biz sovyet idarecilerini öldürmeye çalışıyorduk ”
gibi itiraflarla kendi kendilerini cellâda teslim etmelerini hayretler içinde karşılamıştı

polis harekatı gayet gizli tutuyordu. sabah erkenden adadan inmiş, bir motorla açıkta duran şilebe geçmişlerdi.
troçki, natali, amerikalı gazeteci troçkist max schachtman, kâtiplerden van heijenoort, rudolf klement ve sara weber 17 temmuz günü akşama doğru ”bulgaria ” şilebi ile hareket ediyorlardı

(rudolf klement, beş sene sonra paris’te gepeu ajanları tarafından evinden kaçırılarak öldürülmüştür)

temmuzun ilk günlerinde troçki’ye fransa’dan bir müjde gelmişti. fransa şartlı olarak kendisine yerleşme vizesi vermeye razı olmuştu.

”buraya geleli dört buçuk yıl oldu. ayaklarım büyükada topraklarına sanki kenetlenmiş gibi garip bir his var içimde ”

troçki’deki evham iyice artmıştı. mali durum da bozulmaya yüz tutmuştu. dünyadaki ekonomik buhran ve paranın değerindeki düşüş ona da tesir ediyordu. almanya’da hakim olan hitler, bu geniş piyasada onun kitaplarının satışını yasaklamıştı .

.

bir ara rahatsızlanan troçki için çağırılan doktor govolos’un, kendisini muayene ederken, elini arka cebine götürmesiyle, troçki’nin yerinden fırlayıp silâhına sarılması bir olmuştu. cebinden kendisini öldürmek için silâh çıkartacağını sanan troçki yanılmıştı. çünkü doktor sadece reçete yazmak için arka cebindeki gözlüklerini almak istemişti .

.

almanya’da hitler’in iktidarı tamamiyle ellerine geçirmekte olduğu günlerde, yahudi aleyhtarı kampanyası da şiddetlenmişti. 1933 yılının ilk haftası.
büyükada’da köşkte ise büyük bir gariplik seziliyor ve troçki’nin ciddi bir sarsıntı geçirdiği anlaşılıyordu. berlin’de tedaviye göndermiş olduğu kızı ”zina ”, odasına kapanarak, gaz ocağını açmış ve intihar etmişti .

.

”kalem elde, büyükada’da çalışmak, çok tatlı bir şey ”

troçki, 14 kasım sabahı, elinde ”leon sedof efendi ” adına verilmiş, siyasi mültecilere mahsus bir türk pasaportu ile italyan bandıralı ”praha ” vapuruna binmişti. yanında eşi natali ile kâtiplerinden üç kişi vardı. iki aydır büyükada’da kalmakta olan amerikalı gazeteci max goldman da aynı vapurla gidiyordu

.sovyet rusya ile dostluk başka; türkiye’ye sığınmış ve kanunlarına hürmet eden bir siyasi mülteciye karşı muamele başka şeylerdi. türkiye için bir mülteciye saygı, 8 milyon dolarlık kredi andlaşmasından da mühimdi .

.

.o günlerde türkiye’nin tutumu troçki’ye endişe veriyordu.
26 nisanda ilk defa bir türk başbakanı, ismet paşa moskova’ya gidiyordu. türk-sovyet dostluğu zirveye ulaşmıştı. istanbul gazetelerinde stalin övülüyordu. ismet paşa 10 mayısta istanbul’a döndüğünde 8 milyon dolarlık bir kredi anlaşmasını da beraberinde getiriyordu .

..

troçki dönünce intikam almaya başlarsa? stalin’in emriyle troçkistlere yapmadıkları eziyet kalmamıştı. etrafa yayılan korku, troçki dönerse bütün muhaliflerini kurşuna dizecek şeklindeydi.

içten içe yürütülen bu propagandaya dair ilk bilgi berlin’deki oğlundan gelen bir mektuptaydı. cevabında troçki rusya’ya dönünce intikam alacağına dair şayiaların tekzip edilmesini ve böyle bir hava yaratacak bütün hareketlerden şiddetle kaçınılmasını tavsiye ediyordu. dergisi için buna dair makale yazmış:
”içimizde intikam hissi yoktur ” demişti .

(şayia: yayılmış söylenti anlamında,
tekzip: yalanma, kabul etmeme anlamında)

. ”lenin ile birlikte bolşevik ihtilâlini yapanlardan, sovyet rusya’ya hizmet edenlerden kim kaldı? stalin hepsini de, şahsi diktatoryasını kurabilmek için temizledi ” .

.

.troçki’yi suçlayıp stalin’in yanına tarafına geçen radek bile 1932 yılında, çok itimat ettiği ”rote fane ” gazetesinin eski başyazarı wollenberg’e, kremlin’de dolaşırken stalin’in çalışma odasını gösteriyor ve:

”işte hitler’in zaferinden mesul olanlar burada oturuyorlar ”
diyordu .

.

1932 yılının şubat ayında. türkiye dışişleri bakanı tevfik rüştü beyin moskova’da bulunduğu günlerde.
stalin kararını veriyor. sovyet komünist partisi siyasi komitesi de troçki’yi 20 şubatta vatandaşlıktan çıkartıyordu .

..

.troçki, eşi natali, kızı ve kâtip frankel köprüde bir otomobile binmişler, şişli’ye kadar gittikten sonra taksim’e dönüp ”artistik sineması’nın kapısında durmuşlardı. polisler de yanlarında.
ihtilâlci o gün son defa gösterilmekte olan bir filmi kaçırmak istememişti:
şarli şaplin’in (charlie chaplin) ”şehir ışıkları ”

istanbul’da yaşadığı 4 buçuk yıl zarfında gittiği tek film de bu olacaktı

.

22 ekim:
”sabah 4 buçukta yani ile balığa çıktı. 4 saat sonra döndü ”

6 kasım:
”troçki yanına iki kâtibini de alarak alemdağı’na avlanmaya gitti. samandıra köyü civarında avlandı. akşamın 4 buçuğuna kadar ormanlarda dolaştı. sultanbeyliği çiftliği namiyle maruf rus yahudilerinin bulunduğu çiftliğe giderek yarım saat kaldı. karanlık basarken köşke avdet edildi ”

(avdet: dönüş yapmak, geri dönmek anlamında
maruf: herkesçe bilinen, apaçık, bilindik anlamında)

balıkçı haralambo askere alınmış, yerine yine büyükadalı ”yani ” gelmişti. onunla balığa çıkıyordu şimdi. fakat troçki, moda’ya geldikten sonra kara avcılığına da merak sarmıştı

amanullah han moskova ile geniş bağlar da kurmuş, troçki ile de tanışmış onunla dostluk kurmuştu. ingilizler afganistan’daki gelişmeleri hindistan müstemlekeleri için tehlikeli görmüşler, bu memlekette irticaı/irticayı ayaklandırmışlar ve 1929 yılının başında han’ı devirmeye muvaffak olmuşlardır

(müstemleke: kontrol altında, sömürge anlamında)

troçki’nin istanbul’da neler yaptığını günü gününe tesbit eden yalnızca türk emniyet teşkilâtı değildi. sovyetler kadar ingiliz entelijans servisinin adamları da bu ihtilâlciyi gözden kaçırmamaya dikkat ediyor, bilhassa kimlerle temasta olduğunu tesbite çalışıyorlardı.
entelijans servisinin, troçki’yi izleyen ajanlarından elde ettiği bir haber londra’da ciddi endişe yaratmıştı.

”sabık afgan kralı amanullah han, troçki ile temas halindedir ”

.

savoy otelindeki 3 haftanın sonunda tarife uygun değilse de yakın bir ev bulabilmişlerdi. troçki sevinememişti. yeni ev ada’da değil moda’daydı.
evin önü denizdi. troçki buna sevinmişti. evi dolaşan troçki üst kata çıkmış, yatak odasından büyükada’ya doğru bakmış, yanında getirdiği balıkçısına:

”adaya tekrar dönmeliyiz ” demişti

.

”yangın çıkabileceğini birkaç defa bildirdik. tedbir almasını istedik, yangın söndürme âletleri de boştu ”
diye şikayette bulunan troçki, ev sahibi aleyhine on bin liralık tazminat davası da açmaya karar veriyor, kâtip frankel baroya başvurarak almanca bilen bir avukat tavsiye edilmesini istiyordu.
troçki, yangında birçok kıymetli evrakın, ihtilâle ait resimlerin ve üstelik sakladığı paranın da yandığını söylüyordu .
izzet paşa köşkü artık oturulacak halde değildi. yangın haberi üzerine kartal ve maltepe itfaiyeleri de acele adaya gönderilmişti. anlaşılmıştı ki, yangın, yukarıda banyo odasında, troçki ile eşinin açık bıraktıkları şofbenden çıkmıştı.
troçki, katip frankel ve eşi bavullara notları, vesikaları, resimleri, kitapları, dergileri doldurmuşlardı. yirmi bavul ve sandık köşkten sabaha karşı alınıp, kalacakları yeni yere, savoy oteli’ne götürülyordu
troçki, büyükada’dan, enternasyonal’in kollarına yolladığı mektuplarda da, stalin’in, alman komünist partisi’ni ”taarruz devri ”ne sokarak mahvedeceğini ve hitler’in iktidara gelmesini kolaylaştıracağını bildirmişti

”burjuvazi ise, öğrencilerin bu hareketlerini yarı tasviple, yarı ihtiyatla karşılar. eğer gençlik, kraliyet bürokrasisini biraz dürtüklüyorsa ne âlâ!
fakat ”çocukların ” fazla ileri gitmemeleri ve bilhassa çalışan kitleleri peşlerinden sürüklememeleri şartiyle! ”
”burjuvazi, cemiyet içindeki buhranın yarattığı meseleleri, bilerek ve inatla halletmeye yanaşmadığı ve proleterya da bu görevi üzerine alacak şekilde hazırlıklı bulunmadığı zamanlarda umumiyetle öğrenciler ön saflarda yer alırlar ”

.

”ispanya’da primo de rivera diktatörlüğü ihtilâlsiz, iç yıpranma sonunda çöktü. dâvâyı yeni cemiyetin ihtilâlci kuvvetleri değil; eski cemiyetin hastalıkları hâlletti.
burjuva partileri, bu diktatörlüğün kendi kendini çürütmesini beklediler. muhafazakâr olduklarından mücadeleden kaçtılar. şimdi de onlar, primo de rivera diktatörlüğünün bütün mesuliyetini krallığa yükleyerek kendilerini cumhuriyetçi ilân ediyorlar.
aslında krallık, cumhuriyetçi burjuvazinin sırtında oturuyor ”
1930 yılının yaz aylarında ispanya’dan büyükada’ya iki haber geliyordu. troçki birincisine üzülmüştü. madrid hükümeti kendisine vize vermeyi reddediyordu. ikinci haber ise üzüntülerini hemen dağıtmış onu çok sevindirmişti.

ispanyol troçkistleri ”contra la corriente ” adı ile bir dergi çıkarmaya başladıklarını, mücadeleye atıldıklarını bildiriyor ve ilk nüshayı yolluyorlardı .

”iktidar, proleteryanın eline süşmek üzeredir. derhâl umumi grevler düzenlenin sokak ele geçirilecektir ” diyen molotof’u ”deli ” olarak gösteriyor, yabancı komünist partilerini itidale çağırıyordu. troçki, sanki stalin’le rolleri değişivermişti.

troçki’nin tutumundaki bu sapmalar, taraftarları arasında sarsıntılar yaratmıştı. troçki bu grupların liderlerini büyükada’da toplamaya karar veriyor ve davetiyeler yolluyordu

(itidal: aşırıya kaçmama, ölçülü, temkinli olma anlamında)

”umumi grevlere gidilecek.
sokağa inilip, barikatlarla sokak ele geçirilecek. ”

komintern’in başına geçip, stalinist politika doğrultusunda bu açıklamayı yapan molotof’un sözlerine istinaden troçki şu sözleri söylüyor:

”proleteryanın, barikatlar kurarak sokağı ele geçirme hakkını inkâr edecek olanlar bizler değiliz. fakat, evvelâ şunu bilmemiz lâzımdır ki, proleterya, barikatlar aşkı için barikatlar kuracak değildir, umumi grevlere aşkından umumi grevlere de gidecek değildir. bunun olabilmesi için, bir tek fikirde milyonlarca insanı birleştirecek açık siyasi görüşler lâzımdır. hakiki ihtilâlciler meseleyi böyle görürler ”

stalin, churchill ile konuşurken, köylülerle mücadelenin rusya için ikinci dünya harbinden de korkunç olduğunu söylüyor;
”on milyon köylü, feci bir şeydi. dört yıl devam etti ” diyordu

(ikinci cihan harbi hatıraları, winston churchill)

troçki yollamış olduğu yazılarda, stalin’le komintern’in 180 derecelik bir dönüş yapmış olduklarını kabul ediyor, bunu gayri samimi buluyor ve sovyetler birliği’ndeki güçlükleri perdelemek maksadiyle stalin’in milletlerarası komünist teşekküllerini intihara sürüklediğini ileri sürüyordu.
bukharin’den sonra komintern’in başına geçen molotof’a karşı geniş bir kampanya açan troçki, ”komintern’i mezara sürüklüyor ” diyordu
troçki’yi ziyaret edip dönenlerden biri, köşkün bahçesindeki kahverengi sokak köpeğini yeterli bulmamış olacak ki, almanya’dan özel olarak yetiştirilmiş iki kurt köpeği yollanmıştı adaya. troçki köşkün bahçesinde dolaşırken hiç yanından ayrılmazlardı. bir sabah bu iki köpek zehirlenmiş olarak bulunmuşlardı. bu olay troçki kadar komiser mustafa efendiyi de üzmüş, bir hayli endişelendirmişti
sobolevicius, 30 yıl kadar sonra birleşik amerika’da ” jack soble ” adıyla ve stalin’in ajanı olarak tevkif ediliyordu. verdiği ifadede de, 1930-1932 yıllarında istanbul’da troçki’nin evinde casusluk yaptığını, stalin ajanı olarak çalıştığını hareketlerini rapor ettiğini itiraf etmişti .
troçki ne kadar ihtiyatlı davransa da izzet paşa köşküne sızanlar olmuştu. letonyalı soboleviç sobolevicius troçki’nin itimat ettiği bir troçkistti. üç yıl kadar troçki’nin yanından ayrılmamış olan soboleviç kardeşiyle birlikte stalin’in rakibini rahatlıkla öldüremez miydi? bütükada’da köşkün etrafında kuş uçurtmayan polisler, esas casusun köşkün içinde, troçki’nin yanında bulunduğunun farkında bile değillerdi. soboleviç kardeşler belki de sıkı güvenlik önlemlerinden çekinip yakalanacaklarını düşündüklerinden süikastı gerçekleştirmediler?
tamim

(genelge, bildiri, açıklama yazısı anlamında)

dışişleri bakanlığı, içişleri bakanlığına bilgi iletirken diğer yandan da bütün konsolosluklara yaydığı bir tamimde eski bir emri hatırlatıyor, beyaz ruslara katiyen vize verilmemesini ısrarla istiyordu
troçki türkiye’ye geldiği günden beri ilk defa, kendisine karşı bir suikast hazırlandığına dair raporlar alınmıştı. vilayete gönderilen yazıda prag’ta mülteci rusların gizli bir toplantı yaptıkları ve istanbul’a bir fedai göndererek troçki’yi öldürmeye karar verdikleri bildiriliyordu.
dışişleri bakanlığına da almanya’daki türkiye büyük elçiliğinden suikast hazırlığına dair geniş bir rapor gelmişti. beyaz rusların, general kutiepof’un kaçırılıp öldürülmesine karşı misilleme olarak troçki’yi vurmayı tasarladıkları anlaşılıyordu .
londra’da frogmore civarında son çar nikola’nın kızkardeşi, prenses xenia oturmaktaydı. bu prenses, rasputin olaylarına adı karışan prenses yusupof’un da kaynanası idi. scotland yard mülteci prensesin gepeu tarafından kaçırılmasına karşı emniyet koridorunu sıklaştırıyordu
general kutiepof son zamanlarda berlin’e bir seyahat yapmış, sovyetlere karşı mülteci rusları teşkilatlandırmaya matuf temaslarda bulunmuştu. avrupa’daki beyaz rusları birleştirmek, tekrar sovyetlere karşı mücadeleye sürüklemek için geziler yapıyorlardı. bu faaliyetlerin hızlandığı günlere rastlıyordu kutiepof’un kaçırılması

(matuf: yönlenmiş, yönelik, o yönde örtüşen anlamında)

troçki, eninde sonunda amerika ile avrupa arasında buhran patlak vereceği görüşünü ısrarla savunuyordu. 1929 yılının sonbaharında idik. 1. dünya savaşından sonra dünyada görülen ekonomik zenginlik yavaş yavaş çökmüş, buhranlı günlere gelmiştik.
amerika’ya ve doların hakimiyetine karşı fransa başbakanı briand, ”avrupa birliği ” kurma emeliyle çırpınıyordu. ingiltere karşıydı. ingiliz başbakan sosyalist mcdonald, bu fikri saçma buluyor, böyle bir birliğin teşkili ve avrupa’nın amerika’ya karşı bir gümrük duvarı kurması halinde ingiltere’nin, çatışacak iki kıta arasında ezileceğini söylüyordu
amerika’daki sendika idarecileri, yüksek işçi tabakalarının aristokratik havası içindedirler. sol muhalefet mensupları bu duruma katiyen düşmemeli ve proleteryanın en sefil, en perişan ve en cahil tabakalarına inmelidir. bu çalışmalarda her şeyden önce zencilerle meşgul olunmalıdır. kapitalist cemiyet, bunları parya durumuna düşürmektedir. zencilere iyice anlatılmalıdır ki;
onların ihtilâlci kardeşleri yalnız bizleriz
parya

(toplumda aşağılanan, hor görülen sınıf, ayak takımı anlamında)

amerikan sol muhalefetinin başarması gereken iş, dünya çapında önem taşımaktadır. amerikan kapitalizminin kuvveti, her gün biraz daha fazla, krizleri, ihtilâlleri, savaşları ile dünya ekonomisinin temellerine dayanıyor. bu da demektir ki, amerika’da sosyal buhran, birçok kimselerin tahmin ettiklerinden çok erken ortaya çıkabilir ve birden yayılabilir
çinli komünistler komintern tarafından tutulmayan mao çe tung’la da irtibat kurmuşlardı. 1925-1927 devresinde mao, troçkist görüşlere sahipti. fakat 1929 yılında mao adı troçki için büyük bir mâna taşımıyordu. fazla tanımıyordu troçki onu .
kuo min tang, liberal burjuvazinin partisidir. biz haklı çıkıyoruz. stalin, büyük bir hata yaptı silâh yollamamakla. çinli işçilere neden silâh yollamadı? burjuvaziyi ürkütmemek için, bir iç savaşa sebep olamamak için. fakat iç savaş gene başladı. komünistler silâhsız gâfil avlandıklarından kanlı tasfiyelere gidildi. stalin, liberal burjuvazinin zamanla sola kayacağı umudunu yayarak partiye ihanet etmiştir
lin çe.
moskova’dan dönmekte olan çinli bir komünistti. bilhasa troçki’yi görmek ve onunla konuşabilmek için istanbul’dan geçen yolu seçmişti. lin çe de muhalifti. stalin’le komiternin çin’de yürüttükleri politikaya karşıydı
blumkin idam mangasının karşısına cesaretle çıktı. ateş emri verilirken, ”yaşasın troçki ” diye bağırdığı duyuldu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir