Laurence Sterne kitaplarından Tristram Shandy Beyefendi’nin Hayatı ve Görüşleri kitap alıntıları sizlerle…
Tristram Shandy Beyefendi’nin Hayatı ve Görüşleri Kitap Alıntıları
“İlim ezberle öğrenilebilir, ama irfan asla.”
“Bilgi merakı da servet düşkünlüğü gibi edinildikçe artar.”
Usta bir düşünür fikirlerini tek başına savunmaktan gocunmaz;yeter ki onları gerektiği gibi gözler önüne serebilsin.
eğer istediğini elde edememişsen asla ondan daha az iyisiyle yetinme-hayır,bu içler acısı bir durum olur.
Bütün bu sıkıntıların,üzüntülerin nedeni kendisi olabilir miydi; nasıl olabilirdi- ya da nasıl olamazdı.
Heyhat,zavallı yorick
sevgili dostum,sonunda canı gönülden pes eder, yaşamaktansa vazgeçersin.
Bu dünya olmuş ve olacak dünyalar içerisinde en adisidir.
Öyle ki bu kitabın konusu konu dışına çıkmaktır diyebiliriz.
Hararet, hakiki bilgi eksikliğiyle doğru orantılıdır.
Yanlış yanlıştır, nerede olursa olsun, nereye düşerse düşsün, ister bir ondalık ister bir libre ağırlığında olsun, doğruya ölümcül bir darbe vurur ve onu karanlık kuyusunun dibine mahkum eder- ister kelebeğin kanadındaki toz zerreciği kadar, ister güneşin, ayın ve bütün yıldızların ekseni büyüklüğünde olsun, yanlış yanlıştır. Bu yeterince önemsenmediği ve gerek kamusal, gerekse düşünsel sorunlarda gereğince uygulanmadığı için, dünyadaki pek çok şey şirazesinden çıkmıştır.
AH mukaddes sağlık! diye haykırdı babam, elindeki kitabın sayfalarını çevirirken,—sen altının ta kendisisin, sen en kıymetli hazinesin; ruhumuza sen yön verirsin -onu öğrenmeye, erdemin tadına varmaya sen açarsın.—Sana sahip olmayan, başka neye sahip olmayı dileyebilir ki Tanrıdan!—
—Ah, bu dünyada olup bitenleri bir bilseler, taşların bile yürekleri sızlar!
İnsan hayatı nedir ki! Bir taraftan bir tarafa— bir kederden ötekine geçmek değil mi? —bir derdin üstüne kilit vurup— bir başkasını açmak!
Kendi payıma, işe yeni başlamış biri olarak, bu konudaki pek bir şey bilmiyorum— ama kanımca, kitap yazmak, herkes ne derse desin, bir şarkı mırıldanmaya benzer— bir kere ahengi tutturun yeter, ne kadar yüksek ya da alçak sesle mırıldandığınızın hiç önemi yok.—
—dünya önümüze ne kadar uzun ve tesadüflerle dolu sayfalar açıyor!
—İnsan ne tutarsız varlık!—Tedavi edilebilecek yaralarıyla yerlerde sürünüyor!—Hayatı ile bilgisi sürekli çelişki halinde!— Aklı, Tanrının ona bahşettiği bu değerli armağan—(yağlamaya değil) duyarlılığını keskinleştirmeye, acılarını çoğaltmaya ve onu bu acılar yüzünden daha kederli ve rahatsız etmeye yarıyor ancak!—Zavallı mutsuz yaratık, neden davrandığından başka türlü davranamaz ki acaba!—Sanki bu dünyada, mutsuz olması için yeterince neden yokmuş gibi, kendi iradi nedenlerini de keder deposuna katmak zorunda mı; kaçınılmaz kötülüklere karşı mücadele etmek ve bazılarına teslim olmak yerine, onda biri bir çabayla bütün bu belaları savuşturabilecekken?
yanlış yanlıştır, nerede olursa olsun, nereye düşerse düşsün, ister bir ondalık, ister bir libre ağırlığında olsun, doğruya ölümcül bir darbe vurur ve onu karanlık kuyusunun dibine mahkûm eder— ister kelebeğin kanadındaki toz zerreciği kadar, ister güneşin, ayın ve bütün yıldızların ekseni büyüklüğünde olsun, yanlış yanlıştır.
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
din olmaksızın ahlaka güvenemeyeceğimize göre, -öte yandan da, ahlak olmaksızın dinden fazla bir beklentimiz olamayacağı halde, gene de, ahlaken çok seviyesiz bir adamın, dindar bir kişi olmak sıfatıyla kendi kendine nice değerler biçtiğini görüyoruz.
Yaşamak ve sağlıklı olmak arzusu insanın doğasında vardır; özgürlük ve gelişme isteği bu tutkunun kız kardeşi olurlar.
Katlanmayı seçersek şikâyet hakkımızı elimizden alırlar!
okumadıkları halde bu kitaptan alıntı yapan, —okuyup da anlamamış olan pek çok kişi biliyorum
Daha ne çareler bulunduğunu, Tanrı’nın senin için daha neler yapabileceğini kim bilebilir ki?
Sizi temin ederim, insanoğlunun aklının ya da akılsızlığının, yeryüzündeki başarısının ve başarısızlıklarının onda dokuzu bu özün hal ve gidişatını yönelttiğiniz yol ve yordamlara bağlıdır; ona bir kez yol verdiniz mi de, bu yol ister doğru olsun ister yanlış, hiç fark etmez, —alır başını teker meker yuvarlanır gider; aynı izlerin üzerinden tekrar tekrar geçerek kendine bahçedeki bir patika gibi düz ve düzgün bir yol açar; bir kez bu yola ayakları alıştı mı da, bazen şeytanın kendisi bile onu yolundan alıkoyamaz.
“ onun sesini duymak bazen öyle bir alışkanlık olur ki, bazen bütün hayat ve dünya o anlattıkça var oluyor bile sanabiliriz.”
“Hayatımın ortalık yerinde yolu kesilen ben, hayal gücümden ödünç aldıklarım dışında, başka hiçbir yerden beslenemeyerek mi tat almaya çalışacağım?”
“Laf olsun diye esrarengiz davranmaktan nefret ederim.”
“En iyi kalpler her zaman en cesur olanlardır.”
Hayatın ne olduğunu bilen, yaşamdan bucak bucak kaçan birini göster bana; ben de sana özgürlüğünden korkan bir mahpus göstereyim.
“İlim ezberle öğrenilebilir ama irfan asla.”
“Hayatın ne olduğunu bilen, yaşamdan bucak bucak kaçan birini göster bana; ben de sana özgürlüğünden korkan bir mahpus göstereyim.”
“Söyleyin bana ey bilenler, biz hep böyle hacmi artırmakla yetinip esasa hiç bir şeyler katmayacak mıyız?”
“Hararet, hakiki bilgi eksikliğiyle doğru orantılıdır.”
Ama aleti borazan olan bir felsefe yayıcısının yanında, hangi bilim adamı sesini duyurabilir ki?
“İnsan ne tutarsız varlık! Tedavi edilebilecek yaralarıyla yerlerde sürünüyor!”
“Bir ilgi ya da tutku, onları bir yana sürüklemedikçe fikirler ne ileri ne de geri giderler.”
“Bu dünyada insanın güvenebileceği ve en tartışmasız biçimde vakıf olabileceği tek bilgi, kuşkusuz vicdanının temiz olup olmadığını bilmektir.”
“Katlanmayı seçersek, şikayet hakkımızı elimizden alırlar bazen.”
“Öte yandan, ustaca kotarılmış bir iş, gereğince ortaya konulmamışsa, bence kişinin kendini yaptığı işin onurundan mahrum bırakması ve bu işi bir fantazi olarak kafasında çürümeye terk edip bu dünyadan çekip gitmesi de bir o kadar iğrençtir.”
“Kişinin kendini övmesi iğrenç bir şeydir.”
“Eğer istediğini elde edememişsen, asla ondan daha az iyisi ile yetinme.”
“Coşkulu bir yüreğin çıplak hiddetinin zararı yoktur; onun zararı ancak kendine.”
Tasalardan, kaygılardan, aşk ve ıstıraptan, yaşamın tüm coşturucu ve kahredici buhranlarından arınmış olmaktansa, ertesi sabah yeniden yola koyulmak üzere akşamları hanına yorgun argın dönen bir gezgin olmak daha iyi değil mi?
Keseye giren her şey kâr değildir.
“NİHİL me paenitet hujus nasi,” dedi Pamphagus;— yani,—“ Bu günlerimi burnuma borçluyum.”— “ Nec est cur paeniteat,” diye cevap verdi Cocles; yani, “ Böyle bir burunla insan nasıl yaya kalabilir?”
Ama, Bay Shandy, elindeki elmanın ona ait olduğuna dair bir belge var mı? elma ne zaman onun oldu? elmayı canı çektiği zaman mı? eline aldığında mı? ısırınca mı? pişirince mi? kabuğunu soyduğunda mı? evine götürdüğü zaman mı? hazmettiği zaman mı? yoksa————mı?———-mı?———. Zira, Efendim, elmayı eline almak, elmayı ona ait kılmadıysa, bundan sonraki hiçbir eylemi elmayı onun yapamaz.
“Tasalardan, kaygılardan, aşk ve ıstıraptan, yaşamın tüm coşturucu ve kahredici buhranlarından arınmış olmaktansa, ertesi sabah yeniden yola koyulmak üzere akşamları hanına yorgun argın dönen bir gezgin olmak daha iyi değil mi?”
“Hayatın ne olduğunu bilen, yaşamdan bucak bucak kaçan birini göster bana, ben de sana özgürlüğünden korkan bir mahpus göstereyim.”
“İnsan hayatı nedir ki! Bir taraftan bir tarafa , bir kederden ötekine geçmek değil mi? Bir derdin üstüne kilit vurup bir başkasını açmak! “
“ bizi dertlere olduğu kadar çarelere de yönlendiren tesadüfün ”
“Hararet, hakiki bilgi eksikliğiyle doğru orantılıdır.”
“Ne yazık, dedi babam, hakikat hiçbir zaman tek taraflı değil.”
“Babamda sözler ile davranışlar her zaman saç saça başbaşaydılar( ) İnsan ne tutarsız varlık!
Tedavi edilebilecek yaralarıyla yerlerde sürünüyor!”
Tedavi edilebilecek yaralarıyla yerlerde sürünüyor!”
“Büyük olaylar karşısında küçük lanetler okumak boşa güç israfıdır, ruh sağlığımızı bozar Kalelere sapanla saldırmaya benzer.”
“Dürüstlüğün bu hayatın gereklerini yerine
getirmeye yeterli olduğuna inanıyorum.”
getirmeye yeterli olduğuna inanıyorum.”
“Herkese hak ettiğini verdim, vicdanıma verilecek bir hesabım yok ”
“Bu dünyada insanın güvenebileceği ve en tartışmasız biçimde vakıf olabileceği tek bilgi, kuşkusuz, vicdanının temiz olup olmadığını bilmektir.”
“ yara aldığında sabretmeyi bilirdi.”
“Kişi kendini bir tutkuya teslim ederse —elveda serinkanlı sağduyu, elveda düzgün düşünce!
“Ne var ki bilgi merakı da servet düşkünlüğü gibi edinildikçe artar.”
“ eğer istediğini elde edememişsen , asla ondan daha az ‘iyi’siyle yetinme ”
“Daha ne çareler bulunduğunu, Tanrı’nın senin için daha neler yapabileceğini kim bilebilir ki?”
“ bence bu gezegen ötekilerin artık ve kırpıntılarından imal edilmiş olmalı;..”
Keseler açıldı, beyinler bulandırıldı, ilkeler sarsıldı, bir ulusun yarısının siyaseti rayından çıktı.
Dostluğun iki kılığı vardır, bir dışa kuşanılan, bir de içe giyilen.
-AŞK gerçekten de, yaşamın en
A zap verici
B üyüleyici
C oşturucu
D eli edici işlerinden biridir-insani tutkuların en
E sinleyici
F evkalade
G ayri kabili islah
H arcıalem
İ nsafsız (K’lısı yoktur) ve
L irik olanıdır: aynı zamanda en
M üstesna
N afile
O portünist
P ratik
S açmasapan
R ezilane olanıdır-R’yi daha önce yazmam gerekirdi-
A zap verici
B üyüleyici
C oşturucu
D eli edici işlerinden biridir-insani tutkuların en
E sinleyici
F evkalade
G ayri kabili islah
H arcıalem
İ nsafsız (K’lısı yoktur) ve
L irik olanıdır: aynı zamanda en
M üstesna
N afile
O portünist
P ratik
S açmasapan
R ezilane olanıdır-R’yi daha önce yazmam gerekirdi-
Ilim ezberle öğrenilebilir, ama irfan asla.
Biz ve çocuklarımız ölmek üzere doğduk ama ne biz ne onlar köle olmak üzere doğduk.
Aristo’nun Başyapıtı’nda denilmiştir ki, İnsan geçmişe ilişkin bir şeyler düşündüğünde, #8212;aşağı, yere bakar; #8212;oysa geleceğe ilişkinse düşünceleri, gözlerini yukarı, gökyüzüne çevirir.
Bilgili okuru, beynimize birkaç yıl özgürce girip çıkmasına izin verdiğimiz bu tür geveze konukların düşüncesiz ziyaretlerine karşı uyarmak isterim. Zira bunlar bir süre sonra beynimize yerleşmeye kalkışırlar #8212;bazen orada bir anlamda mayalanırlar #8212;ama çoğunlukla sevimli bir tutku ya da bir latifeymiş gibi başlar ve sonunda basbayağı ciddiyet kazanırlar.