Cynthia Swanson kitaplarından Tozlu Rüyalar Kitapçısı kitap alıntıları sizlerle…
Tozlu Rüyalar Kitapçısı Kitap Alıntıları
İlk kez bu kitabı okuduktan sonra başka bir hayatın hayalini kurmuştum.
Yoksa daha özgür bir hayatın hayalini mi kuruyorsun?
Neden böyle söyledin?
Bilmem. Herkes bazen öyle yapmaz mı?
Neden böyle söyledin?
Bilmem. Herkes bazen öyle yapmaz mı?
Her şey değişiyordu ve hiçbir şey kalıcı değildi.
Bütün günü, kitaplarla çevrili bir dünyada, kendi kurallarıma göre yaşıyordum.
çünkü sen, SENSİN SENİN NE KADAR SADIK, DÜRÜST VE SEVECEN BİR İNSAN OLDUĞUNU TANIŞTIĞIMIZ İLK AN ANLADIM bak işin aslı, sendeki samimiyeti başka hiç kimsede görmedim yani en azından ilk bakışta senin gibi biriyle tanışmışken neden diğer insanların beni hayal kırıklığına uğratmasına ya da üzmesine izin vereyim ki?
TOZLU RÜYALAR KİTAPÇISI, Cynthia Swanson
TOZLU RÜYALAR KİTAPÇISI, Cynthia Swanson
Bazı duygular o kadar tanıdık ve değişmez ki, bunları çok nadir yaşıyor olmanızın bile bir önemi kalmıyor.
Hayal gücü her şeye kadirdi. Hem çok zekiydi hem de yaratıcılıkta sınır tanımıyordu.
Artık hazırdım. Rüya bitmişti, gerçekse beni artık korkutmuyordu
Beni bu dünyada, bu rüyalar âleminde bırakma. Keşkelerin yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir son ver. Beni hemen gerçeğe kavuştur ki sevmeyi tekrar öğrenebileyim
Taksinin arka koltuğunda annemle babamın arasına oturdum. O an kendimi o kadar mutlu ve güvende hissediyordum ki. Bence cennet böyle bir yerdi
Yaşlanmak, çocukken ya da gençken sevdiğin, artık duvarlardaki fotoğraflarda, hikâyelerdeki sözcüklerde ve kalbindeki anılarda yaşamasaydı.
Artık insanların dikte ettiği hayatı yaşamayacak, kim olduğumuza sadece biz karar verecektik.
Yıllar sonra öğrendiğim, daha doğrusu ikimizin de öğrendiği şey hayatta hiçbir şeyin başladığı zamanki gibi kalmadığıydı. Her şey değişiyordu ve hiçbir şey kalıcı değildi.
Tam da şu an yapman gereken, mutluluğa ve hayatın cömertliklerine inanmaktır. Bu en az varlığın ve şimdiye dek başına gelenler kadar gerçektir.
Rüya bitmişti, gerçekse beni artık korkutmuyordu.
Beni bu dünyada, bu rüyalar âleminde bırakma. Keşkelerin yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir son ver. Beni hemen gerçeğe kavuştur ki sevmeyi tekrar öğrenebileyim.
Renkler, gözlerin kapalıyken bile anılarında parlayacak.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
“ bir mola ver. Hayatın ve yılların seni nasıl birine dönüştürdüğünü düşün.”
Bir insanın en az bir tane iyi arkadaşının olması, o insanın anormal olmadığına işarettir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Renkler, gözlerin kapalıyken bile anılarında parlayacak.
Bir mola ver. Hayatın ve yılların seni nasıl birine dönüştürdüğünü düşün.
Çocuklar ne tür bir ailede büyümüş olurlarsa olsunlar, gerçek karakterlerini farklı kültür ve sosyal tabakadan gelen yaşıtlarının arasına karışarak bulabilirlerdi.
Soğuk hava geliyor! Hemen kendinize iyi bir kitap bulun ve içinizi ısıtın!
Bütün günü, kitaplarla çevrili bir dünyada, kendi kurallarıma göre yaşıyordum.
Gözlerime öyle bir bakıyordu ki Sanki hayatta sahip olduğu her şey bendim. Sanki ben onun bütün dünyasıydım.
Acaba insanın çocuğuna sarılması (büyümüş bile olsa) hep aynı sıcaklığı ve güçlü duyguları hissettirir mi?
Hayal gücü her şeye kadirdi. Hem çok zekiydi hem de yaratıcılıkta sınır tanımıyordu.
Beni bu dünyada rüyalar aleminde bırakma. Keşkelerin yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir son ver. Beni gerçeğe kavuştur ki sevmeye tekrar öğrenebileyim.
Hayatımın erkeği ile tanışmamış olmanın tek mantıklı açıklaması, onun biz tanışmadan önce ölmüş olması.
Aslında hayatlarımızın ne kadar küçük bir bölümünü doğru olarak hatırlayabiliyoruz.
İnsanın ailesini mutlu etmeye çalışması güzel bir şeydi. Büyükmüş, kocaman bir yetişkin, hatta orta yaşlı biri olsanız da, bu hep böyleydi.
Belki de hâlâ görmem ve öğrenmem gereken bazı şeyler vardı.
Bir mola ver. Hayatın ve yılların seni nasıl birine dönüştürdüğünü düşün!
Mükemmel hayat diye bir şey yoktu.
Ya dimdik ayakta duracağız ya da yoldan çekilip başkalarının önünü açacağız.
Soğuk hava geliyor! Hemen kendinize iyi bir kitap bulun ve içinizi ısıtın!
Yaşlanmak, çocukken ya da gençken sevdiğin her şeyin, artık duvarlardaki fotoğraflarda, hikâyelerdeki sözcüklerde ve kalbindeki anılarda yaşamasıydı.
Yıllar sonra öğrendiğim, daha doğrusu ikimizin de öğrendiği şey hayatta hiçbir şeyin başladığı zamanki gibi kalmadığıydı. Her şey değişiyordu ve hiçbir şey kalıcı değildi.
Bazı duygular o kadar tanıdık ve değişmez ki, bunları çok nadir yaşıyor olmanızın bile bir önemi kalmıyor.
Evet, artık hazırdım. Çocuklarımı kucaklamak ve gerçekliklerini sorgulamadan yaşamak için. Artık hazırdım. Rüya bitmişti, gerçekse beni artık korkutmuyordu
Renkler, gözlerin kapalıyken bile anılarında parlayacak.
Diğer insanların hayatında istediğim gibi izler bırakabiliyor muydum?
O da beynimin bana oynadığı oyunların bir parçasıydı. Bundan artık hiç şüphem kalmamıştı.
Ama o kadar gerçekti ki Rüyamda her şeyi gerçekmiş gibi yaşıyordum. Hatta uyandığımda bile Giydiğim sabahlığın dokusunu, Lars’ın öpücüğünün sıcaklığını, yumuşak dudaklarını hala anımsıyordum. Dışarıda yağan karı zihnimde görebiliyordum. İşin ilginci, içtiğim kahvenin tadını bile hala alıyordum.
Yoksa daha özgür bir hayatın hayalini mi kuruyorsun?
Acaba otuz yaşımdaki halim, şu anki beni görse, vah yazık, der miydi?
Ya bizi mutlu eden işi yapsaydık?
Her gün rol yapmak çok ama çok yorucu
Annemin gülüşünü çok seviyordum, bence dünyadaki en muhteşem sesti.
SOĞUK HAVA GELİYOR! HEMEN KENDİNİZE İYİ BİR KİTAP BULUN VE İÇİNİZİ ISITIN!
Yıllar sonra öğrendiğim, daha doğrusu ikimizin de öğrendiği şey hayatta hiçbir şeyin başladığı zamanki gibi kalmadığıydı. Her şey değişiyordu ve hiçbir şey kalıcı değildi.
Artık hazırdım. Rüya bitmişti, gerçekse artık beni korkutmuyordu
Sizi çok özleyeceğim..
Babam kafasını salladı. Özlemene gerek yok ama. Biz senin hep yanındayız, sadece farklı bir formda ve anlamda. Düşündüğün gibi değil hissettiğin gibi
Babam kafasını salladı. Özlemene gerek yok ama. Biz senin hep yanındayız, sadece farklı bir formda ve anlamda. Düşündüğün gibi değil hissettiğin gibi
Keşke bir kristal kürem olsaydı da dünyanın elli yıl sonra nasıl bir yer olacağını görebilseydim. Ama ben ne falcı ne de kahindim.
Burada ne zaman uykuya dalsam, bir daha buraya dönememekten korkuyorum ve seninle vedalaşmak zorundaymışım gibi hissediyorum dedim. Aslında bu söylediğin hepimiz için geçerli dedi Lars, bir saniye sonra ne olacağımız ya da nereye gideceğimiz belli değil..
Sen değişiklikten korkuyorsun.
Bir yoldaş isteyebilirsin Kitty, bunun hiçbir sakıncası yok. Ama bütün bir dünyan olacak birini istememelisin. Buna çok dikkat et tatlım.
Sen ve Frieda gerçek yoldaşsınız. Böyle birini bulmak kolay değil. Biliyorsun bazı insanlar bu kişiyi hayatları boyunca arar. Bazıları evlenir ama kocasının ya da karısının aradığı yoldaş ve ruh eşi olmadığını anlar.
Bir insanın en az bir tane iyi arkadaşının olması, o insanın anormal olmadığına işarettir.
Güldüm. Kilitli kapılar, beni rüyalarımdaki dünyadan korumaya yetmezdi ki
Filmin abartılı olduğu konusunda ona katılmıştım ama bence durup düşünmemiz gereken şeyler olduğunu da hatırlatıyordu. Bence insana bir mola ver. Hayatın ve yılların seni nasıl birine dönüştürdüğünü düşün. diyor dedim Kevin’a.
Frieda benim kardeşim gibiydi. Onca yıla rağmen birbirimizi hala çok seviyorduk. Ailelerimizden sonra hayatta en sevdiğimiz insan birbirimizdik. Bu çok büyük bir lütuftu Küçük dükkanımıza tezgahı doğru yürürken bunları düşünüp şükrettim.
Hayat çok garipti. Bütün olaylar birbirine bağlıydı.
Rüyada bile olsa insan her ortamda tanıdık bir yüz görmek istiyordu ve bu gerçekten komikti.
Soğuk hava geliyor! Hemen kendinize iyi bir kitap bulun ve içinizi ısıtın!
Acaba o zamanki halim şimdiki beni görse ne düşünürdü..? Acaba 30 yaşındaki halim, şu anki beni görse vah yazık der miydi?
Etkileyici Dürüst olmak gerekirse daha önce kimse beni tanımlamak için bu kelimeyi kullanmamıştı. Zeki, evet Dost canlısı, evet Ama etkileyici? Sanki bu kelime bana bir kaç beden büyüktü, hakkını veremiyordum.
Acaba başka türlü bir hayatımız olsa ne olurdu?
Yıllar sonra öğrendiğim, daha doğrusu ikimizin de öğrendiği şey, hayatta hiçbir şeyin başladığı zamanki gibi kalmadığıydı. Her şey değişiyordu ve hiçbir şey kalıcı değildi.
Rüya bitmişti. Gerçekse artık korkutmuyordu.
Ya dimdik duracağız ya da yoldan çekilip başkalarının önünü açacağız.
Bir insanın en az bir tane iyi arkadaşının olması, o insanın anormal olmadığının işaretidir.
Yaşlanmak, çocukken ya da gençken sevdiğin, artık duvarlardaki fotoğraflarda, hikâyede sözcüklerde ve kalbindeki anılarda yaşamasıydı.
Ama o çocuk da tıpkı Lars, Mitch ve Missy gibi benim hayal güçcümün bir ürünüydü. O da beynimin bana oynadığı oyunların bir parçasıydı.Bundan artık hiç şüphem kalmamıştı.