Thomas Mann kitaplarından Tonio Kröger kitap alıntıları sizlerle…
Tonio Kröger Kitap Alıntıları
Neden böyle acayibim? Neden herkesle mücadele halindeyim? Neden hocalarımla aram açık ve diğer çocukların yanında yabancıyım? Bir de şu iyi ve alelâde vaziyetlerini sağlamca muhafaza eden orta talebelere bakınız, bunları hocaları gülünç bulmuyor, şiir yazmıyorlar, sadece herkesin düşündüğü ve yüksek sesle söyleyebileceği şeyleri düşünüyor ve söylüyorlar Bunlar ne kadar müsterih, herkesle ve her şeyle arası iyi olarak yaşamaktalar! Bu iyi bir şey olsa gerek Fakat neyim var benim? Sonu ne olacak bunun?
Kendinizi başkalarından ayrı duyumsarsanız, başka insanlarla aranızda anlaşılmaz karşıtlıklar bulunduğunu anlarsınız.
İki dünya arasındayım, her ikinde de rahat edemiyorum, bu yüzden işim zor.
henüz doğmamış ve taslak halinde bir dünyaya, kendilerini salıvermem, özgürleştirmem için bana göz kırpan insan karaltılarının gölgeleriyle dolu bir karmaşanın içine bakıyorum
İnsani olanı oynamak, bunu etkin ve ince zevkli bir biçimde dile getirmeyi oynayabilmek için, buna kalkışabilmek için, insani olanla anlaşılmaz bir biçimde uzak ve katılımsız bir ilişkiye girmek, hatta insan olmamak, insanlıkdışı bir şey olmak gerekir
Gitmesi gereken yolda kayıtsız, gelişigüzel, kendi kendine bir ıslık tutturup başını yana yatırıp uzaklara bakarak yürüdü ve eğer arasıra yolunu şaşırdıysa bu bazıları için doğru yol diye bir şey olmadığındandı
aklı başında insanlarız, Konsül Kröger ailesi, Kröger ailesiyiz
Sık sık şunları da düşündüğü oluyordu:
“Neden ben böyle farklı, herkese ters düşen biriyim; öğretmenlerimle neden anlaşmazlık içindeyim, öbür oğlanlara yabancıyım?
Peki benim neyim var, bütün bunların sonu neye varacak?”
İnsanlardan bir dost! insanlar arasından bir dostum olsa ne kadar mutlu olur, nasıl gurur duyardım biliyor musunuz? Ama şimdiye kadar yalnızca iblislerden, cinlerden, korkunç sapkınlardan ve bilmenin suskunluğuna uğramış hortlaklardan dostum oldu; yani edebiyatla uğraşanlardan
Suskun, dışa kapalı, göze görünmez biri olarak, yeteneklerini yalnızca bir süs gibi taşıyanlara sonsuz bir küçümsemeyle bakarak çalışıyordu; bu küçük insanlar ister yoksul olsunlar, ister zengin, yaka bağır açık deli gibi sağa sola koşuşturuyorlar, boyunbağlarıyla içinde yaşadıkları refahı sergiliyor, her şeyden önce mutlu, sevimli ve birer sanatçı havasında yaşamaya önem veriyorlar, iyi eserlerin ancak korkunç bir hayatın baskısı altında ortaya çıktığını, hayatını yaşayan insanın çalışamayacağını, üstelik tam anlamıyla yaratıcı olabilmek için ölmüş olmak gerektiğini bilmiyorlardı.
henüz doğmamış ve taslak halinde bir dünyaya, kendilerini salıvermem, özgürleştirmem için bana göz kırpan insan karaltılarının gölgeleriyle dolu bir karmaşanın içine bakıyorum