İçeriğe geç

Tom Amcanın Kulübesi Kitap Alıntıları – Harriet Beecher Stowe

Harriet Beecher Stowe kitaplarından Tom Amcanın Kulübesi kitap alıntıları sizlerle…

Tom Amcanın Kulübesi Kitap Alıntıları

Mutfak bölümünün tüm yetki ve kurallarının tek hâkimi olan başaşçı yaşlı Dinah ayrıcalıklarına saldırı olarak nitelediği bu durum karşısında öfkeyle dolmuştu. Magna Carta dönemindeki hiçbir feodal baron taca tahta yapılan bir saldırıya bu kadar içerlememiştir..
Ən qəddar,ən qaba kişi belə güclü xarakterə malik bir qadınla sıx münasibətdədirsə və bir damın altında yaşayırsa,onun hökmünü öz üstündə hiss etməyə bilməz.
İnsanın içindeki yaşam sevinci uçup gittikten sonra geriye kalan, yaşamanın soğuk kurgusudur.
George ,”Eliza”dedi.”Arkadaşları ,evleri ,toprakları ,paraları ,böyle bir sürü şeyi olanlar birbirlerinden başka hiçbir şeyleri olmayan bizler gibi sevemez.
“Tanrı onlardan yana mı ?”dedi Yaptıklarını görmüyor mu ?Neden bunların olmasına izin veriyor ?Bir de İncil’in onlardan yana olduğunu söylüyorlar, elbette güç onların .

insan alınıyor ,satılıyor, yüreğinin kanı, iniltisi ve gözyaşlarıyla ticaret yapılıyor ,Tanrı da buna izin veriyor.

o yürek benden vazgeçti.
ben senin gibi bir hristiyan değilim Eliza, benim yüreğim acı dolu.
Tanrı insana birçok şeyi iki kez verebilir ama bir anneyi bir kez verir. Yüzyıl da yaşasanız ona benzer başka bir kadın bulamazsınız.
.. “elbette bir romanda insanların yüreği yaralanır, ölürler, bu da son olur; bir öyküde bu çok doğaldır ama gerçek yaşamda, yaşamı parlatan şeyler yittiğinde ölmeyiz.”
“Bir genç kızın içindeki kıbarlığı ve utanç duygusunu yok ederseniz, çok çabuk bozulur.”
En uzun yolun bile varacağı bir son vardır, en kasvetli gece bile güne kavuşur. Dakikaların sonsuz, aman tanımayan geçişi kötü bir günü sonsuz geceye taşımak için nasıl acele ederse geceyi de aynı aceleyle sonsuz gündüze taşır.
“Havada ki kuşlardan, tarlalardakı çiçeklerden başka hiç bir şeyleri yoktu ama yine de sevinçten uyuyamıyirlardı.”
“Belki de yol budur ama vazkeçmiş olanlar için hiç umut yok.”
“Acı çekmek Tanrı’nın bizden yüz çevirdiğine inanmak için yeterli neden değildir ancak bunun tam tersini yapıp ona sarılırsak, günaha girmemiş oluruz”
“Bir genç kızın içindeki kıbarlığı ve utanç duyğusunu yok ederseniz, çok çabuk bozulur.”
“Çünki bir şey yapılacaksa şimdi en iyi zamanıdır.”
“İnsanlar için bir şey yaptığımızda Tanrı için yapmış oluruz.”
“Aslında olmak istediğim yer cennet,yalnızca dostlarımın hatırı için yaşamayı isterdim.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Mezardan başka hangi ülkem var benim? Tanrı’dan orada yatıyor olmayı diliyorum!”
İnsanlar mutlu olduklarında kaçmaz, zavallıcıklar kaçtıklarında soğuk, açlık ve korkudan yeterince acı çekmişler demektir, herkes onlara karşı da çıksa, yasal olsun olmasın ben asla yapmayacağım.
“Tanrı’ya şükretmeyi eksik etmediğim bir konu varsa, o da kötü yürekli olmadığımdır.”
Bir şey kesin, kitleler arasında, dünya üzerinde bir çeşitlilik var, ve er ya da geç bir dağınıklık var. Aynı şey Avrupa’da, İngiltere’de ve bu ülkede çalışıyor. Annem bana Mesih’in hüküm sürdüğü ve tüm erkeklerin özgür ve mutlu olması gerektiğini söyleyen bir milenyumdan bahsederdi ve bana bir oğlan olduğumda dua etmeleri gerektiğini öğretti: ‘Krallığın gelmesi’. Bazen tüm bu iç çekişin, inatla ve kuru kemikler arasında karıştığını sanıyordum, bana söylediği şeyin ne olduğunu anlatıyordu. Fakat O’nun görünen gününe kim uyuyor? ”
Əgər bu füsunkar varlıq mənə bu qədər heyrandırsa,deməli mən çox ağıllı adamam!
En uzun yolun bile varacağı bir son vardır, en kasvetli gece bile güne kavuşur. Dakikaların sonsuz, aman tanımayan geçişi kötü bir günü sonsuz geceye taşımak için nasıl acele ederse geceyi de aynı aceleyle sonsuz gündüze taşır.
Her Amerikalı Hristiyan, Afrikalı ırka Amerikan ulusunun onların başlarına açtıkları belaları onarmak adına bir çaba borçlu değil midir?
‘Kötülüğün yolu karanlıkta olmak gibidir, ne zaman tökezleyeceğinizi bilemezsiniz.’
İnsan ruhu ağır bir yük altında dayanılması olanaksız bir hale gelene dek ezildiğinde, bir an gelir, bedensel ve ahlaki bir yüreklilik ruhun imdadına yetişir. Bu nedenle de en ağır acılar bir neşe ve yüreklilik dalgasının geri dönüşüne önderlik eder.
Derilerinin kurşun işlemez olmasına karşın timsahların da, gergedanların da zedelenebilecek bir noktaları olduğunu söylerler. Katı, acımasız, inançsız tövbesizlerin bu noktası batıl inançlarıdır.
Ama Tanrı bize günah yazmış olamaz, dedi kadın.
Bir şeyi yapmak için zorlanmışsak, onun için bizi suçlamayacaktır. Bizi buna itenleri suçlayacaktır.
Ya özgür olacağım ya da öleceğim!
Ve eza çekenlerin gözyaşlarına bak, onlara eziyet edenlerin yandaşı ‘güç’tü. Bu nedenle hâlâ yaşıyor olup da çoktan ölmüş olan canlılardan çok ölüleri övdüm.
Eza: Eziyet, sıkıntı.
“ÖLÜM! Böyle bir sözcüğe gerek olması ne garip!” dedi kendi kendine. “Böyle bir şey olması da Hiç unutamadığımız bir şey. İnsan bir gün yaşıyor, sıcak, güzel, umutlarla dolu, istiyor, tutku duyuyor, ertesi gün tümüyle ve sonsuza dek gidiyor!”
“Din! Kilisede duyduğunuz şeyin din olduğunu mu sanıyorsunuz? Bencil maddeci toplumun her çarpık evresine uyma adına eğilip bükülen, dönen, çıkıp inen bu şeye din mi diyorsunuz? Benim Tanrısız, maddeci, körelmiş benliğimden çok daha az vicdanlı, daha az eli açık, daha az haktanır ve daha az saygılı olan şey din mi? Hayır! Ben bir din aradığımda, benim üstümde bir şey aramalıyım, altımda değil.”
Tanrı O’nu bıkıp usanmadan arayanların ÖDÜLLENDİRİCİSİDİR.
Dünyanın karanlık yerleri zulüm yuvalarıyla doludur.
Kötülüğü seyretmeyecek kadar temiz gözlerin var, onlarla kötülüğe bakamazsın da neden insanların yalayıp yutan, bitip tükenmez kötü hırsı doğruluklarının önüne geçtiğinde hainlik yapanlara bakıp susarsın?
Akan kanın hesabını sorduğunda boyun eğdirenlerin ağlayışını unutmayacaktır.
Tanrı’ya pek çok dua, derli toplu bir köşede bekleyen saygın köle tutsaklardan yükselmiştir, bunlar gelecekteki günlerin göstereceği gibi Tanrı’nın unutmadığı dualardır çünkü yazılan şudur: Kim bu küçük insanların kalbini kırarsa boynuna taş bağlayıp denizin derinliklerine boğulması onun için daha iyidir.
Bir zenciyi efendisinin bakımı altında tutun, iyi şeyler yapar, saygılı davranır ama özgür bıraktınız mı, tembelleşir çalışmaz, içkiye alışır, her türlü kötülüğe hazır, değersiz bir yaratık olup çıkar. Bunun yüzlerce kez denendiğini gördüm. Onları özgür bırakmak iyilik değil.
Kendi açmazlarından çıkmak için yürek sevgisiyle yürek kanı satıyorlar
Sanır mısınız ki bir insana yapılacak en büyük kötülük onu asmaktır? Hayır. İnsanlara yapılacak en büyük kötülük onları kendinizden aşağı, işe yaramaz bir kimse gibi görmenizdir.
İnsan duygularının tellerinden oluşmuş sazın akordu öyle iyi yapılmıştır ki, ancak tüm telleri koparacak bir olay genel uyumu bozabilir. Geriye baktığımızda bize yoksunluk ve çileymiş gibi görünen süreçte geçmiş her saatin bir yandan ışıldarken bir yandan şaşırtmacalarıyla avuntularını da getirdiğini, sonuçta tümüyle mutlu olmasak bile tümüyle mutsuz da olmadığımızı anımsarız.
Sancısını ne denli bastırmaya çalışırsa çalışsın kötü bir insanın ruhunun korkunç, tekinsiz, susmak bilmeyen bir cinneti vardır.
En uzun yolun bile varacağı bir son vardır, en kasvetli gece bile güne kavuşur. Dakikaların sonsuz, aman tanımayan geçişi kötü bir günü sonsuz geceye taşımak için nasıl acele ederse geceyi de aynı aceleyle sonsuz gündüze taşır.
“Bedenini öldürmelerinden korkma, ondan sonra yapabilecekleri hiçbir şey kalmaz.”
Ah yüce, ulu Tanrı’m! Hepimiz günahkarız ama böyle davranılması için dünyanın geri kalanından fazla biz ne yaptık?
En uzun yolun bile varacağı bir son vardır, en kasvetli gece bile güne kavuşur. Dakikaların sonsuz, aman tanımayan geçişi kötü bir günü sonsuz geceye taşımak için nasıl acele ederse geceyi de aynı aceleyle sonsuz gündüze taşır.
Maria kanepesine uzanırken, Eh, köleliğin olduğu bir yerde doğduğum için şükrediyorum ve doğru olduğuna, olması gerektiğine de çok inanıyorum, ne olursa olsun onlarsız yapamadım, dedi.
Din! Kilisede duyduğunuz şeyin din olduğunu mu sanıyorsunuz? Bencil maddeci toplumun her çarpık evresine uyma adına eğilip bükülen, dönen, çıkıp inen bu şeye din mi diyorsunuz? Benim tanrısız, maddeci, körelmiş benliğimden çok daha az vicdanlı, daha az eliaçık, daha az haktanır ve daha az saygılı olan şey din mi? Hayır! Ben bir din aradığımda, benim üstümde bir şey aramalıyım, altımda değil.
Genç bir yıldız! Parlar
Yaşamın üstünde-Böyle bir ayna için fazla tatlı bir görüntü!
Zorlukla oluşan ya da biçimlenen o harika varlık
En körpe yaprakları henüz açmamış bir gül.
Acının tek bir nabız atışı, zulüm görenlerin tek bir damla yaşı Acıların Sahibi Ulu Tanrı tarafından unutulmamıştır.
En uzun yolun bile varacağı bir son vardır, en kasvetli gece bile güne kavuşur. Dakikaların sonsuz, aman tanımayan geçişi kötü bir günü sonsuz geceye taşımak için nasıl acele ederse geceyi de aynı aceleyle sonsuz gündüze taşır.
Ah, hadi çekil bakalım oradan, zavallı yaratık! dedi Chloe teyze. Sana da sıra gelecek! Sen de kocanın satıldığını görmek için yaşayacaksın, belki kendin de satılacaksın, oğulların da er geç satılacak, iyi de davransalar kötü de, zavallı zenciler için değişen bir şey yok.
Yukarıdaki Tanrı’ya bakmalısın, O her şeyin üstünde, O’ndan izinsiz tek serçe düşmez.
Bak John, politikayı bilmem ama İncil okuyabiliyorum, orada açları doyur, çıplakları giydir, yalnızları rahatlat diyor, benim de izlemek istediğim bu, İncil.
Bir kadın yalnızca köle oldukları için açlıktan ölen yoksul insancıklara sıcak bir yemekle yatak veremiyorsa işler iyice sarpa sarmış demektir, üstelik ömürleri boyunca aşağılanmış, baskı altında tutulmuş zavallıcıklar açısından!
Durgun sular derin akar derlerdi bana
En uzun yolun bile varacağı bir son vardır,
En kasvetli gece bile güne kavuşur.
George acı ve güçlü bir vurguyla Ülkem mi? dedi.
Mezardan başka hangi ülkem var benim.
Tüm dünyada aşağıdakiler yukardakilerin çıkarı için bedence,ruhça ve canları pahasına kullanılmakta.
Zencilerin kafaları örümcek ağı gibidir, bilirsin. Bir şeyden anlamazlar
Durgun sular derin akar derledi bana.
Şimdi onu koparıp alır da bedeni ve ruhuyla bayağı, ilkesiz bir adama üç sent uğruna satarsanız ben o kadına ne derim? Ben ona tek bir ruhun dünyanın tüm parasından değerli olduğunu söylemişken şimdi sırtımızı dönüp de çocuğunu satarsak, hem de bedeni ve ruhu iflas etmiş bir adama, bana nasıl inanacak?
Tom zenci olsa da soylu yüreği olan sadık, güvenilir biridir. İnanıyorum ki Bay Shelby, gerekirse yaşamını bile sizin için feda edebilir.
Kızlar ağlarken neden bir de kafalarına vurup evire çevire dövüyorsun? Bu berbat bir şey, üstelik yararı da yok. Ağlamalarının bir zararı yok, zaten bu huydur, huy dediğin de böyle patlak vermezse başka türlü verir.
İnsancıllık çok değişik biçimlerde kendini gösteriyor, insanlarınsa yapacakları ve söyleyecekleri garipliklerin sonu yok.
Bu yaratıklar (zenciler) beyazlar gibi değildir, her şeyi çabuk atlatırlar, yeter ki siz idare etmesini bilin.
Bazıları dindar zencilerin olabileceğine inanmıyor Shelby, dedi.
Ama ben inanıyorum.
İnsanın içinde kimi zaman o kadar sakin ve net konuşup dünyaya zamanının kısa olduğunu söyleyen o ses nedir? Çürüyen doğanın gizli içgüdüsü mü yoksa ölümsüzlük sürüklenip giderken ruhun atan nabzı mı?
Konuşmanın anlamı yok Agustine! Bu aşınmış yolu nereden bakarsan bak beş yüz kere tepmişizdir.
Tanrısız, maddeci, körelmiş benliğimden çok daha az vicdanlı, daha az eli açık, daha az haktanır ve daha az saygılı olan şey mi din? Hayır! Ben bir din aradığımda, benim üstümde bir şey aramalıyım, altımda değil!
Tanrı, insana birçok iyi şeyi iki kez verebilir ama bir anneyi bir kez verir. Yüzyıl da yaşasanız ona benzer başka bir kadın bulamazsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir