İçeriğe geç

Theseus Kitap Alıntıları – André Gide

André Gide kitaplarından Theseus kitap alıntıları sizlerle…

Theseus Kitap Alıntıları

Tanrısı olanın, savaşı vardır
İnsandan yola çıkarak tanrıya nasıl ulaşılmalı? Tanrıdan yola çıkarsam, kendime nasıl varabilirim? Böyleyken, tanrı nasıl beni şekillendirdiyse, tanrı da insan tarafından yaratılmadı mı?
Tanrısı olanın, savaşı da vardır.
Silahlardan daha çok, dedi, silahı tutan kol önemlidir; koldan çok ona yol gösteren zeka ve irade.
Cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar tekrar başlamaktır.
İnsanın kazanmak zorunda olduğu ilk ve en önemli zaferler, tanrılara karşı olmuştur.
Silahlardan çok, dedi, silahı tutan kol önemlidir; koldan çok ona yön gösteren zeka ve irade.
Tanrıyı görmek için dünyayı görmekten vazgeçilmelidir.
Silahlardan çok silahı tutan kol önemlidir; koldan çok ona yol gösteren zeka ve irade.
“İnsanlar tanrılara seslenirken çoğu zaman kendilerini üzecek dileklerin yerine getirildiğini bilmezler.”
“Böylece yaptıklarıma takılı kalmaktan çok, yapacaklarımın çağrısına kapıldım hep; benim için en önemli şey, hiç durmadan bir yere varmaktı.”
“Çünkü var olmak, yaşamış olmak yetmiyor.”
“İnsanın kazanmak zorunda olduğu ilk ve en önemli zaferler, tanrılara karşı olmuştur.”
“İnsan öncelikle kim olduğunu anlamalıdır; daha sonra mirasının bilincine varıp ona sahip çıkması lazım gelir.”
Tanrı’yı görmek için dünyayı görmekten vazgeçilmelidir..
Mantığın bütün yollarını dolaştım. Yatay düzlemde yolumu kaybetmekten yoruldum. Sürünmekteyim ve havalanmak istiyorum; gölgemi, pisliğimi terk etmek, geçmişin ağırlığını üzerimden atmak istiyorum!
Ama bütün bunların nedeni, apaçık berrak bir Tanrı mı? Bunca acının, bunca çabanın? Hem ne için? Varoluş nedeni için mi? Her şeyde bir neden aramak için mi? Tanrı’ya değilse, neye uzanacağız o zaman? Yönümüzü nasıl bulacağız? Nerede duracağız? Ne zaman buraya kadarmış, bundan ötesi yok, diyebileceğiz? İnsandan yola çıkarak Tanrı’ya nasıl ulaşılmalı? Tanrı’dan yola çıkarsam kendime nasıl varabilirim? Böyleyken Tanrı beni nasıl şekillendirdiyse, Tanrı da insan tarafından yaratılmadı mı? Yolların tam kesiştiği yer, o çaprazın tam ortası, aklımın tutunmak istediği yer işte tam orası.

Tanrının nerede başladığını hiç bilmiyorum hele nerede bittiğini hiç. Hatta sürekli yeniden başladığını söylersem düşüncemi daha iyi ifade etmiş olurum. Ah! şu o haldeler, çünküler, mademkiler beni bitirecek, ince ince kafa yormalar, sonuç çıkarmalar En güzel kıyaslamanın sonunda kıyaslamaya soktuğum şeyden başkasını çıkaramıyorum. Kıyaslamaya tanrıyı soksam tekrar tanrıyı buluyorum. Onu ancak kıyaslarsam buluyorum.

On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Çünkü var olmak, yaşamış olmak yetmiyor.
Ama ben doğuştan var olan bir melanetin insanlığın tamamını sarmış olduğunu düşünüyorum, en iyiler bile kusurlu, kötülüğe, yoldan çıkmaya adanmış; bilemediğim ilahi bir kurtuluş onu bu ilk kirden arındırıp bağışlamadıkça insanoğlu bu bataktan kurtulamayacak
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Çünkü şunu bil ki, cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar tekrar başlamaktır.
Artık labirentten kaçamayacağını düşünüyordu, o labirentin kendi içinde olduğunu anlayamıyordu
Ama bütün bunların nedeni, apaçık, berrak bir tanrı mı? Bunca acının, bunca çabanın? Hem ne için? Varoluş nedeni için mi? Her şeyde bir neden aramak için mi? Tanrıya değilse, neye uzanacağız o zaman? Yönümüzü nasıl bulacağız? Nerede duracağız? Ne zaman, buraya kadarmış, bundan ötesi yok diyebileceğiz?
Tanrısı olanın, savaşı da vardır. Tanrılar yoktur, tanrı vardır. Tanrının saltanatı, barıştır. Her şey Tek’in içinde erir ve kaynaşır.
Ariadne’ye geri dön, yoksa en önemlisi dahil başardığın her şey boşa gitmiş demektir. Bu ip senin geçmişle olan bağındır. Ona dön. Kendine dön. Çünkü hiçbir şey yoktan var olmaz, gelecekte ne olacaksan, hepsi geçmişinden, şu anki halinden destek alacaktır.
İnsanın kazanmak zorunda olduğu ilk ve en önemli zaferler, tanrılara karşı olmuştur.
Yaptıklarıma takılıp kalmaktan çok, yapacaklarımın çağrısına kapıldım hep; benim için en önemli şey, hiç durmadan bir yere varmaktı.
Malzeme de insanlar gibidir, ilk bakışta bir şeye benzetemediğiniz bir şeyin içinde bazen hiç beklemediğiniz cevherlerin saklı olduğunu görürsünüz.
Var olmak, yaşamış olmak yetmiyor.
Haydi git, ama takılıp kalma.
Oysa herkesin bir sırası var.
Çünkü hiçbir şey yoktan var olmaz, gelecekte ne olacaksan, hepsi geçmişinden, şu anki halinden destek alacaktır.
Ayrıcalıklı olmak umrumda değildir ve beni herkesten ayıran şeyin sadece kendi değerim olduğu iddiasındayımdır.
İnsan öncelikle kim olduğunu anlamalıdır, daha sonra mirasının bilincine varıp ona sahip çıkması lazım gelir,
Çünkü şunu bil ki, cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar tekrar başlamaktır.
Ayrıcalıklı olmak umurumda değildir ve beni herkesten ayıran şeyin sadece kendi değerim olduğu iddiasındayımdır.
Babam bana çaba harcamadan büyük, değerli ve kalıcı şeyler kazanılamayacağını öğretti.
O başıboş hayat ne kadar tatlı olsa da haytalıktan vazgeçerek başardıklarımı ona borçluyum.
Ey, masumiyet içinde yaşanan o ilk yıllar! Tasasız ergenlik dönemi! Bir rüzgârdım, dalgaydım sanki. Bitkiydim; kuştum.
Kendine dön .Çünkü hiçbir şey yoktan var olmaz,gelecekte ne olacaksan,hepsi geçmişinden , şu anki halinden destek alacaktır .
Son yargı gününde ruhu yeterince hafif bulunmayanlarımız,sadece hayatını yaşamaz .İnsani bir düzlemde zaman içinde gelişir , kaderini tamamlar,sonra ölür.Ama zaman da her temsili hareketin kendine özgü anlamına göre içinde yer aldığı ,gerçek,sonsuz düzlemin dışında mevcut değildir .
Çünkü şunu bil ki, cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar tekrar başlamaktır .
Minnet duygularımın ve adabın sesi bir yana, arzularımın sesi bir yanadır. Her şey mubahtır. Ne yapılacaksa yapılmalıdır.
Böylece yaptıklarıma takılıp kalmaktan çok, yapacaklarımın çağrısına kapıldım hep; benim için en önemli şey, hiç durmadan bir yere varmaktı.
İnsandan yola çıkarak tanrıya nasıl ulaşmalı? Tanrı’dan yola çıkarsam kendime nasıl varabilirim? Böyleyken tanrı nasıl beni şekillendirdiyse, tanrı da insan tarafından yaratılmadı mı? Yolların tam kesiştiği yer, o çaprazın tam ortası, aklımın tutunmak istediği yer işte orası.
Kadınların en son sığınağı olan gözyaşlarına rağmen iyi dayandım, çünkü biliyorum, onlara serçe parmağınızı verirseniz, önce kolunuzu, sonra da her şeyinizi kaptırırsınız.
Çünkü hiçbir şey yoktan var olamaz, gelecekte ne olacaksan, hepsi geçmişinden, şu anki halinden destek alacaktır.
Düşüncelerle canını sıkmıyorsun, bu yüzden seni takdir ediyorum. Bu başkalarının işi; eyleme geçmeyen ama eyleme geçmek için çok güzel ve iyi sebepler ortaya koyanların.
İnsanın kazanmak zorunda olduğu ilk ve en önemli zaferler, tanrılara karşı olmuştur.
İnsan öncelikle kim olduğunu anlamalıdır; daha sonra mirasının bilincine varıp ona sahip çıkması lazım gelir.
insanlar arasında eşitlik doğaya aykırıdır; dahasını da söyleyelim: Arzu edilir bir şey değildir. Üstün insanların, erdemlerinin bütün yüceliğiyle ayaktakımına egemen olması iyidir. Bu yığınlar yükselme yarışı, rekabet, kıskançlık olmazsa gevşek davranır, durgunlaşır ve yan gelir yatar.
Ben ona hiçbir şey için söz vermemiştim, özgür kalmak benim için her şeyin başında gelir. Bu kendime borçlu olduğum bir şey.
Ayrıcalıklı olmak umurumda değildir ve beni herkesten ayıran şeyin sadece kendi değerim olduğu iddiasındayımdır.
Güvende olmakla ve her yanı temizlenmiş yollarla ne işim olur benim! diye haykırıyordum. Zafer kazanmadan dinlenmeyi de, rahatı da, tembelliği de hor görüyordum.
“İnsanoğlu kendisiyle bu kadar ilgilenilmesini hak etmiyor.”
Şunu bil ki, cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar tekrar başlamaktır.
Hiçbir şey yoktan var olmaz, gelecekte ne olacaksan, hepsi geçmişinden, şu anki halinden destek alacaktır.
“Her şeyin geçici olduğunu biliyorum ama ben yalnız şu anla ilgileniyorum.”
Ayrıcalıklı olmak umurumda değildir ve beni herkesten ayıran şeyin sadece kendi değerim olduğu iddiasındayımdır.
Ama ben doğuştan var olan bir melanetin insanlığın tamamını sarmış olduğunu düşünüyorum, en iyiler bile kusurlu, kötülüğe, yoldan çıkmaya adanmış; bilemediğim ilahi bir kurtuluş onu bu ilk kirden arındırıp bagişlamadikça insanoğlu bu bataktan kurtulamayacak .
Benim en büyük gücüm ilerlemeye olan inancımdı.
İnsan ancak nefretin yardımıyla iyi dövüşebilir.
Zaman harcama. İlerlemene bak. Tembelliği ihanet olarak gör. Kaderin tamamlandıktan sonra ancak ölümde rahat yüzü göreceğini bil. Sen ancak görünürdeki ölümün ötesinde, insanların sana duydukları minnetle hiç durmadan yeniden yaratılarak yaşayacaksın.Durma yürü, yoluna devam et!
Tanrı’nin nerede başladığını hiç bilmiyorum, hele nerede bittiğini hiç. Hatta sürekli yeniden başladığını söylersem, düşüncemi daha iyi ifade etmiş olurum. Ah! Şu -o hâlde-ler, -çünkü-ler, -mademki-ler beni bitirecek, ince ince kafa yormalar, sonuç çıkarmalar En güzel kıyaslamanın sonunda, kiyaslamaya soktuğum şeyden başkasını çıkaramıyorum. Kiyaslamaya Tanrı’yi soksam tekrar Tanrı’yı buluyorum. O’nu ancak kiyaslarsam buluyorum. Mantığın bütün yollarını dolaştım. Yatay düzlemde yolumu kaybetmekten yoruldum. Sürünmekteyim ve havalanmak istiyorum; gölgemi, pisliğimi terk etmek, geçmişin ağırlığını üzerimden atmak istiyorum! Derin mavilik beni çekiyor, ey şiir!
Ama bütün bunların nedeni, apaçık berrak bir Tanrı mı? Bunca acının, bunca çabanın? Hem ne için? Varoluş nedeni için mi? Her şeyde bir neden aramak için mi? Tanrı’ya değilse, neye uzanacağız o zaman? Yönümüzü nasıl bulacağız? Nerede duracağız? Ne zaman buraya kadarmış, bundan ötesi yok, diyebileceğiz? İnsandan yola çıkarak Tanrı’ya nasıl ulaşılmalı? Tanrı’dan yola çıkarsam kendime nasıl varabilirim? Böyleyken Tanrı beni nasıl şekillendirdiyse, Tanrı da insan tarafından yaratilmadi mi? Yolların tam kesiştiği yer, o çaprazın tam ortası, aklımın tutunmak istediği yer işte tam orası.
İnsanoğlu tanrısal olana bir şekil vermek için onu belli bir yere yerleştirmeye, bir şeye indirgemeye mecburdur. Tanrı dağılmıştır, her yerdedir. Tanrılarsa bölünmüşlerdir. Tanrı sonsuzdur; tanrılar yereldir.
İlk bakışta bir şeye benzetemediğiniz şeyin içinde bazen hiç beklemediğiniz cevherlerin saklı olduğunu görürsünüz.
Ey masumiyet içinde yaşanan o ilk yıllar! Tasasız ergenlik dönemi! Bir rüzgardim, dalgaydim sanki. Bitkiydim kuştum. Kabıma sığamiyordum.
Sen istesen de istemesen de , senin arzu ettiğin ve herkesin eşit şanslara aynı düzlemden yola çıkmasını sağlayan bu ilk eşitlemeye rağmen , çok geçmeden farklı yeteneklere, farklı durumlara göre , acı çeken bir alt sınıfla bir aristokrasi yeniden şekillenecek.
Pirithoos bunu güzel ama anlamsız bulduğunu söyledi.
Çünkü, diyordu, insanlar arasında eşitlik doğaya aykırıdır; dahasını da söyleyeyim : Arzu edilir bir şey değildir. Üstün insanların erdemlerinin bütün yüceliğiyle ayaktakımına egemen olması iyidir.

Bu yığınlar yükselme yarışı, rekabet, kıskançlık olmazsa gevşek davranır, durgunlaşır ve yan gelir yatar . Onu kabartacak bir maya gerekir; dikkat et de , bu kabartama sana karşı olmasın.

Yasalara saygı gösterilmesini ; benden korkulmasını değil bana saygı duyulmasını sağlayacağım ve etrafta şöyle diyeceklerini iddiaya girerim: Atika bir tiran tarafından değil , bir halk hükümeti tarafından yönetiliyor; çünkü bu devletin her yurttaşı Konsey’de eşit hakka sahip olacak ve hangi sınıftan geldiğine bakılmayacaktır.
Bir devlet ancak güçlü olursa yabancıların işgaline karşı durabilir ve refaha ulaşabilir. Sizi yiyip bitiren o lanet para hırsı size mutluluk getirmiyor, çünkü doğrusunu söylemek gerekirse o hırs doymak bilmez. Kazandıkça kazanmak istesiniz.
Ama söylediklerim onu daha beter sinirlendirmekten başka işe yaramadı. Akıllarını başlarına getirmek istediğinizde kadınlar hep böyle yapar.
Şunu bil ki cehennemde en büyük ceza hayattayken tamamlayamadığın işe tekrar başlamaktır .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir