İçeriğe geç

The Young Elites Kitap Alıntıları – Marie Lu

Marie Lu kitaplarından The Young Elites kitap alıntıları sizlerle…

The Young Elites Kitap Alıntıları

Onca fakir ve umutsuz insan, zihinlerini kendi aç yaşantılarından uzaklaştırabilmek için benim acı çekişimi görmeye gelmişti.
Sadece inandığın şeyleri görüyorsan,
gördüğüne inanmanın bir anlamı yoktur.
Kimse sizi kendiniz gibi istemezdi. Kendilerinin hoşuna giden kişi olmanızı isterlerdi.
Korku güçtür.
Önceki benle aynıydım. Ama aynı zamanda tamamen yabancı gibiydim.
Kusurlarını güzelleştir, dedi usulca. Böyle yaparsan kusurların değerli kazançların haline gelir.
Tanrılar bize güçler bahşetti, Adelina, çünkü bizler hükmetmek için dünyaya geldik.
Ben kimseye ait değilim. Bu gece, bana öğrettiğin her şeyin üstesinden geleceğime dair söz veriyorum. Bu dünyanın bugüne dek görmediği bir güç haline geleceğim. Öyle bir güç haline geleceğim ki bir daha kimse canımı yakmaya cesaret edemeyecek.
Bazıları bizden nefret eder, darağacında sallandırılması gereken haydutlar olduğumuzu düşünür.
Bazıları bizden korkar, yakılarak öldürülmesi gereken iblisler olduğumuzu düşünür.
Bazıları bize tapar, tanrıların çocukları olduğumuzu düşünür.
Ama hepsi bizi tanır.
-Genç Elitler hakkında yazılmış bilinmeyen bir kaynaktan.
Bu kez ordaydı, fiziksel olarak oradaydı, kardeşini bulabilme çabasıyla karanlık sularda yüzüyordu. Onu bulmuştu. Ve çekerek yüzeye çıkarmıştı.
Meave bir süre daha mahkûmun sürüklenişini seyretti. Daha sonra kaplanının yanına diz çöktü. “Git,” diye emretti.
“Seninle gece geç vakte kadar oturup kırık parmağını elimden geldiğince bağlamaya çalıştığım zamanları hatırlıyor musun? Hatırlıyor musun?”
Gözyaşlarıma hâkim olmaya çalışarak başımla ona salladım. Evet.
“Yalnız değilsin.” Bana daha sıkı sarıldı. “Hayatım boyunca seni korumaya çalıştım ben.”
Altımızda ölenler ve ölmek üzere olanlar, dumanlar ve katliamlar, yığınlar halinde etrafa dağılmış beyaz pelerinler ve Enzo için çarpışmış olanların cesetleriyle birlikte, arenanın enkazı uzanıyordu.
Artık bunların hiçbir önemi yoktu. Prens ölmüştü.
Enzo bana baktı. Bir şeyler söylemeye çalışırken hızlıca göz­ lerini kırpıştırdı fakat ağzının kenarlarında kanlar köpürüyordu.
Öksürdü. Kırmızı benekler koluma sıçradı. Gözleri benimkilerle son bir kez buluşurken ona şaşkınlıkla baktım. Ardından Enzonun hayatı solup gitti. Öylece yok oldu.
Güçlerimi hemen geri çektim fakat artık çok geçti. Teren – gerçek Teren- bu anı hemen değerlendirdi. Kılıcını aldı. Enzo nun göğsüne derinlemesine sapladı. Kılıç gövdesinin içinden geçti, kanlı uç sırtından, iki omzunun arasından çıktı.
Hayır.
Kral öldü. Çok yaşa kraliçe.
Kimse sizi kendiniz gibi istemezdi. Kendilerinin hoşuna giden kişi olmanızı isterlerdi.
içimdeki şeyi iltihaplandıran babamdı.
Sen bir canavarsın, Adelina.
“Tıpkı şu kelebek gibi değersiz misin, Adelina?”
Başımı endişeyle iki yana sallıyorum. Hayır. Lütfen. Bana bir şans ver.
“Öyleyse göster bana. Neler yapabileceğini göster bana.” Sonra parmağımı tam eklem yerinden kırıyor.
Genç adam yüzünü benimkine yaklaştırdı. “Kıpırdama,” diye fısıldadı kulağıma. “Ve tutun bana ” “Yürüyebilirim,” diye mırıldanırken buldum kendimi ama zorlukla konuşuyordum ve doğru düzgün düşünemeyecek kadar bitkindim.
Ateşin insanın tüm vücudunu tüketmesi nasıl bir acıdır?
Gözümü elimden geldiğince sıkı bir şekilde kapalı tutuyor­dum ama zihnimde, meydandaki herkes babama benziyordu ve hepsi de onun sesine sahipti. Hepinizden nefret ediyorum. Ellerimi onların boğazlarına geçirdiğimi hayal ettim, onları boğuyor, sus­ turuyordum, teker teker.
Benden kaçmaya çalıştın, diyor bana, ama seni buldum işte.
Sen kaybettin, ben kazandım. Ben de ona, öldüğü için çok mutlu olduğumu söylüyorum. Yanımdan gitmesini söylüyorum. Ama babam olduğu yerde kalıyor.
Artık bunların önemi yok. Ne de olsa yarın sabah öleceğim.
Bazıları bizden nefret eder, darağacında sallandınlması gereken haydutlar olduğumuzu düşünür.
Bazıları bizden korkar, yakılarak öldürülmesi gereken iblisler olduğumuzu düşünür.
Bazilan bize tapar, tanrıların çocukları olduğumuzu düşünür.
Ama hepsi bizİ tanır.
-Çenç Elitler hakkında yazılmış bilinmeyen bir kaynaktan
“Güven, dipsiz bir boşluğa düştüğümüz ve birbirinizin eline uzandığımız andır.”
“Bir zamanlar bir prens, Ölüler Diyarı’ndan bir iblise deliler gibi aşık oldu. İblis tekrar denize girip ortadan kaybolduğunda Prens ona öylesine büyük bir özlem duydu ki okyanusa doğru ilerledi ve bir daha geri dönmedi.”
“Acı, güzelliği daha da artırıyor.”
“Önceki benle aynıydım. Ama aynı zamanda tamamen yabancı gibiydim.”
“Violetta, çok geçmeden işlerin herkes için mutlu sonla bitmeyeceğini anlayacaksın. Bazılarımızın kolu kanadı kopmuştur ve bunu düzeltebilmek için yapabileceğin hiçbir şey yoktur.”
Sadece inandığın şeyleri görüyorsan,
gördüğüne inanmanın anlamı yoktur.
Kimse sizi kendiniz gibi istemezdi. Kendilerinin hoşuna giden kişi olmanızı isterlerdi.
”Ama ben gizliden gizliye onlara hayranlık duyuyordum. İnsanlar onların yoktan ateş yakabilecek güçleri olduğundan bahsediyorlardı. Rüzgara hükmedebildiklerinden. Yaratıkları kontrol altına alabildiklerinden. Görünmez olabildiklerinden. İnsanı göz açıp kapayıncaya kadar öldürebildiklerinden. ”
“Acı, güzelliği daha da arttırıyor.”
Onca fakir ve umutsuz insan, zihinlerini kendi aç yaşantıların­ dan uzaklaştırabilmek için benim acı çekişimi görmeye gelmişti.
“Aşık olmak sürekli korkmaktır. Sevdiğine bir şey olacaq diye korkar, ölümüne bir dehşete kapılırsın. Olasılıkları düşünürsün. Her düşünceyle birlikte kalbin sıkışıyor mu? İşte, dostum, bu aşktır. Ve korku olmadan aşk da olamayacağı için, aşk hepimizi esir eder.”
Aşık olmak sürekli korkmaktır. Sevdiğine bir şey olacak diye korkar, ölümüne bir dehşete kapılırsın. Olasılıkları düşünürsün. Her düşünceyle birlikte kalbin sıkışıyor mu? İşte, dostum, bu aşktır. Ve korku olmadan aşk da olamayacağı için, aşk hepimizi esir eder.
Böyle şeyleri yalnızca geceleri, her şey sessizleştiğinde düşünüyordum.
Bir yerlerde saklı olsa da, herkesin içinde karanlık bir taraf vardır.
“Sadece inandığın şeyleri görüyorsan, gördüğüne inanmanın anlamı yoktur.”
Bazıları bizden nefret eder, darağacında sallandırılması gereken haydutlar olduğumuzu düşünür.
Bazıları bizden korkar, yakılarak öldürülmesi gereken iblisler olduğumuzu düşünür.
Bazıları bize tapar, tanrıların çocukları olduğumuzu düşünür.
AMA HEPSİ BİZİ TANIR
seni kim ister, adelina? sahiden de gerçek kimliğinden kaçabileceğini mi sandın? hiçbir yere sığamayacaksın.
kaybetmekten yoruldum. kullanılmaktan, incitmekten, kenara atılmaktan yoruldum.
artık kullanma sırası bende. incitme sırası bende.
sıra bende.
ardından beni bırakıp gitti ve gerçek anlamda yapayalnız kaldım.
üzgün, her zaman üzgün. bir özürle şu hayatta ne alınabilirdi ki?
Kimse sizi kendiniz gibi istemezdi. Kendilerinin hoşuna giden kişi olmanızı isterlerdi.
İstediklerini elde edene dek insanları kullanmak, kullanmak, kullanmak istiyorlar ve daha sonra da öylece bir kenara atacaklar.
Hiç kimse karşılığında alabileceği bir şey beklemeden iyilik yapmamıştı.
Güven, dipsiz bir boşluğa düştüğümüz ve birbirinizin eline uzandığımız andır.
Aşık olmak sürekli korkmaktır.
Ve korku olmadan aşk da olamayacağı için, aşk hepimizi esir eder.
Hepsi rolümüzün bir parçası
Ağlama, dedi, sesinde katı bir ifade vardı. Sen bundan çok daha güçlüsün.
Sadece inandığın şeyleri görüyorsan, gördüğüne inanmanın anlamı yoktur.
Güzellik ve acı birbiriyle iç içedir.
Güven, dipsiz bir boşluğa düştüğümüz ve birbirimizin eline uzandığımız andır.
Bazıları bizden nefret eder, darağacında sallandırılması gereken haydutlar olduğumuzu düşünür.
Bazıları bizden korkar, yakılarak öldürülmesi gereken iblisler olduğumuzu düşünür.
Bazıları bize tapar, tanrıların çocukları olduğumuzu düşünür.
Ama hepsi bizi tanır.
Sadece inandığın şeyleri görüyorsan, gördüğüne inanmanın anlamı yoktur.
Bir özürle şu hayatta ne alınabilirdi ki?
Belki de var olduğunu bilmediğin bir şeye özlem duymak imkansızdı.
Hiç kimse, kendisi için faydalı olan şeyi bir kenara atmaz ta ki o şey günün birinde daha fazla işe yaramayana dek.
Aşık olmak sürekli korkmaktır. Sevdiğine bir şey olacak diye korkar, ölümüne bir dehşete kapılırsın. Olasılıkları düşünürsün. Her düşünceyle birlikte kalbin sıkışıyor mu? İşte, dostum bu aşktır. Ve korku olmadan aşk da olamayacağı için aşk hepimizi esir eder.
Korku güçtür.
Kaldığın yer olduğun kişi değildir.
Önceki benle aynıydım. Ama aynı zamanda tamamen yabancı gibiydim.
Kusurlarını güzelleştir, böyle yaparsan kusurların değerli kazançların haline gelir.
Bazılarımızın kolu kanadı kopmuştur ve bunu düzeltebilmek için yapabileceğin hiçbir şey yoktur.
“Aşık olmak sürekli korkmaktır. Sevdiğine bir şey olacak diye korkar, ölümüne bir dehşete kapılırsın. Olasılıkları düşünürsün. Her düşünceyle birlikte kalbin sıkışıyor mu ? İşte, dostum, bu aşktır. Ve korku olmadan aşk da olamayacağı için, aşk hepimizi esir eder.”
Sadece inandığın şeyleri görüyorsan,
gördüğüne inanmanın anlamı yoktur.
“Henüz dünya gençken, tanrılar ve tanrıçalar melekleri yarattı; Mutluluk ve Hırs, Güzellik ve Empati ve Keder, Korku ve Öfke, insanlığı ateşleyen kıvılcımlar. Bir şeyler hissedebilmek, dolayısıyla insan olmak, tanrıların çocuğu olmak demektir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir