İçeriğe geç

The Uncensored Picture of Dorian Gray Kitap Alıntıları – Oscar Wilde

Oscar Wilde kitaplarından The Uncensored Picture of Dorian Gray kitap alıntıları sizlerle…

The Uncensored Picture of Dorian Gray Kitap Alıntıları

&“&”

İzmir’deki küçük kahveyi anlatan satırları okudu: pencerelerden girip çıkan kırlangıçları, oturmuş kehribar tespihlerini çeken hacıları, o uzun, püsküllü çubuklarını tüttürerek birbirleriyle ağırbaşlı konuşmalar yürüten sarıklı tüccarları.
Yaşamanın amacı kendiliğinden gelişmedir; herkesin kendi yaradılışını gerçekleştirmektir.
İşin acıklı yani şuydu ki insan tek bir hata için bir sürü ödeme yapmak zorunda kalıyordu. Durmadan ödeme yapmak zorunda kalıyordu, işin en doğrusu. İnsanla olan alışverişinde kader, alacak defterini hiç kapamıyordu.
Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilmemektir. Sis her şeye harika bir güzellik katar.
Bu gece günceme yazacağım."
"Neyi?"
"Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini."
Her birimiz Cennet’i de Cehennem’i de içimizde taşıyoruz.
Çocuklar başlangıçta ana babalarını severler, büyüdükçe yargılarlar ve kimileyin bağışlarlar.
Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyorlarsa da hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar.
Var olan her kusursuz şeyin ardında acılar gizliydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çile çekmesi gerekiyordu sanki.
Kendimizi suçladığımız zaman başka hiç kimsenin bizi suçlamaya hakkı yokmuş gibi gelir. Kişiyi günahtan arındıran itirafın kendisidir, yoksa günah çıkartan papaz değil.
“Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilmemektir. Sis her şeye harika bir güzellik katar.”

“Ya da insana yolunu şaşırtır.”

“Bütün yolların sonu aynı noktaya çıkar, biricik Gladys.”

“Ya o nedir?”

“Hayal kırıklığı.”

“Çünkü harika bir şekilde gençsiniz. Bu dünyada elde tutmaya değer tek şey de gençliktir.”
Geçmiş yok sayılabilirdi belki; pişmanlıkla, inkârla, unutarak yapabilirdi insan bunu.
Fakat gelecek kaçınılmazdı.
İnsanların ahlaksız diye nitelediği kitaplar insanları kendi ahlaksızlıkları ile yüzleştiren kitaplardır."
Acı çekmek kötüdür,çirkindir,karanlıktır.Çağımızın acıya duyduğu sempatide hastalıklı bir şeyler var.İnsan yaşamın renglerine,güzeliğine,coşkusuna sempati duymalı.Hayata dair yaralardan ne kadar az bahsedersek,o kadar iyi."
&‘İnsan hayatı, başkalarının yaptığı hatalarının ağırlığını yüklenemeyecek kadar kısaydı. Herkes kendi hayatını yaşıyor ve yaşamak karşılığında kendine çıkan faturayı ödüyordu…insan tek bir hata için bir sürü ödeme yapmak zorunda kalıyordu. Durmadan ödeme yapmak zorunda kalıyordu, işin en doğrusu. İnsanla olan alışverişinde Kader, alacak defterini hiç kapamıyordu.’
Sakın durma. Bu gece müzik istiyorum.
&‘Derler ki tutku kişinin düşüncelerini cember gibi çevirip gene başladığı noktaya getirirmiş.’
&‘Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır.’
&‘Hayat irade ya da niyetle yönetilmiyor.’
&‘Bir hüznün resmi gibi, kalbi olmayan bir yüz.’
Lord Henry başını salladı.’Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilmemektir. Sis her şeye harika bir güzellik katar.’
&‘Ya da insanın yolunu şaşırtır.’
&‘Bütün yolların sonu aynı noktaya çıkar, biricik Gladys.’
&‘Ya o nedir?’
&‘Hayal kırıklığı.’
Dorian, kahvemizi müzik odasında içelim. Bana Chopin çal.
&‘Kendi kişiliğim omzumda yük olup çıktı.’
&‘Karmaşık ve gergin huylu kişiler hep böyledir. çok güçlü olan duyguları ya incitir ya da eğilir. ya öldürür ya da ölür. sığ hüzünler, sığ aşklar uzun ömürlüdür. büyük aşklar, büyük üzüntülerse kendi büyüklüklerinin kurbanı olurlar.’
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
&‘Gündelik olgular dünyasında ne kötüler ceza görüyor ne de iyiler ödüllendiriliyordu. Başarı güçlülere veriliyor, yenilgi zayıfların eline tutuşturuluyordu.’
Düşes &‘ya sanata ne diyorsun?’diye sordu.
&‘Bir illettir.’
&‘Aşk?’
&‘Yanılsama.’
&‘Din?’
&‘İnancın yerini tutan günün modası.’
&‘Sen kuşkucusun.’
&‘Hiç de değil. Kuşkuculuk imanın başlangıcıdır.’
&‘Ya nesin sen öyleyse?’
&‘Tanımlamak kısıtlamaktır.’
Belki de hayranlığını hiçbir zaman kelimelere dökmemeli insan.
Şu dünyada hakkında konuşulmasından daha kötü bir şey varsa o da hakkında konuşulmamasıdır.
Ben insanlar arasında ayrım yaparım. Dostlarımı fiziksel güzellikleri, tanıdıklarımı güzel karakterleri, düşmanlarımı ise üstün zekalarına göre seçerim. İnsan düşmanını titizlikle seçmeli. Benim hiç aptal düşmanım yok mesela.
İnsanları kendi kendime, zaman içinde tanımayı severim."
Aslına bakarsan, vicdan ve korkaklık aynı şeydir Basil. Vicdan, şirketin piyasada bilinen ticari adıdır. Hepsi bu."
Hiçbirimiz kendi kusurlarımızı başkasında görmeye gelemeyiz.
Hayat, başkalarının hatalarını yüklenemeyecek kadar kısaydı.
Ona sonradan söylediğime pişman olacağım şeyleri söylemekten garip bir haz alıyorum.
Her şeye inanabilirim, yeter ki inanılmaz olsun.
Herkes kendi hayatını yaşıyor ve yaşamak karşılığında kendine çıkan faturayı ödüyordu. İşin acıklı yanı şuydu ki insan tek bir hata için bir sürü ödeme yapmak zorunda kalıyordu.
Bütün yolların sonu aynı noktaya çıkar; hayal kırıklığı…
Birilerinin dediği gibi, biz kadınlar kulağımızla severiz, nasıl ki siz erkeklerde gözünüzle seversiniz, yani severseniz eğer."
Bir insanı çok sevdiğimde ismini kimseye söylemem ben. Onların bir parçasını vermek gibi bir şey olur bu.
Geçmişin tüm cazibesi geçmişte kalmış olmasıdır.
Var olan her kusursuz şeyin ardında acılar gizliydi."
Senin için, işlemeye asla yüreğinin yetmediği günahların temsilcisiyim ben.
Gitgide gizli kapaklı şeyleri sever oldum. Modern yaşamı harikulade ya da gizemli kılabilen yegane şey de budur bence. En basit şey bile gizlendiği de güzelleşir. "
Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi kendi fikirleri düşünemez , kendi tutkularıyla tutuşamaz hale gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık .
İnsanlar en çok kendilerine lazım olan şeyleri başkalarına vermeye pek meraklıdır.
Erkekler yoruldukları için, kadınlarsa meraktan evlenir; sonuç olarak ikisi de hüsrana uğrar.
İyi bir şey yapmaya niyetlenmenin son derece uğursuz bir yanı vardır, insan karar verdiğinde hep çok geç olur.
Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyorlar da hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar.
Şu an tek istediğim öylece durup hayata bakmak. İsterseniz siz de benimle gelip bakabilirsiniz.
yaşamın en büyük sırlarından biri budur; ruhumuz duyularımızla, duyularımız ruhumuzla şifa bulur.
“Yaşamak öyle büyük bir hayal kırıklığı ki!”
Kadınların yeniden evlenmeleri ilk
kocalarından nefret ettikleri içindir. Erkeklerin yeniden
evlenmeleriyse ilk karılarına tapındıkları içindir. Kadınlar
şanslarını denemek uğruna yaparlar bunu, erkeklerse
şanslarını yitirmek pahasına.
… asla pişman olunmaması gereken tek şeyin hataları olduğunu anladıklarındaysa iş işten geçmiş oluyor."
Hayat irade ya da niyetle yönetilmiyor. Hayat bir sinir ve lif sorunudur, hücre sorunu. Düşüncelerimiz bu ağır oluşan hücrelere girip gizlenir, tutkularımız buralarda barınıp düşler kurar. Sen kendini güvenlikte sanırsın belki, güçlü olduğuna inanırsın. Gel gör ki bir odada ya da sabahleyin gökyüzünde gözüne rastgele çarpan bir renk tonu bir zamanlar sevdiğin bir kokunun beraberinde getirdiği gizli anılar, çoktan çalmadığın bir müzikten bir ezgi, unutulmuş bir şiirin yeniden karşına çıkan bir satırı…
Yaşlılara gelince; ben yaşlıların her düşüncesine karşı çıkıyorum. İlke olarak yapıyorum bunu.
Ağır suçlar tümüyle aşağı sınıflara özgüdür. Onları zerrece kınamıyorum. Bana öyle geliyor ki bizim için sanat neyse onlar için de suç işlemek o: yani olağandışı heyecanlar yaratmanın bir yöntemi.
Düşes, “Ne arıyorsun?” diye sordu.
“Senin kılıcını. Elinden düşürmüşsün.”
Düşes güldü. “Maskem hâlâ yerinde.”
Çok güçlü olan duygular ya incitir ya da eğilir. Ya öldürür ya da ölür. Sığ hüzünler, sığ aşklar uzun ömürlüdür. Büyük aşklar, büyük üzüntülerse kendi büyüklüklerinin kurbanı olurlar.
“Bu gece günceme yazacağım.”
“Neyi?”
“Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini.”
“Tanımlamak kısıtlamaktır.”
“Yaşamak öyle büyük bir hayal kırıklığı ki!”
Sabahleyin erkenden kalkıyorlar, çünkü yapacak pek çok işleri var; akşamleyin de erkenden yatıyorlar, çünkü düşünecek hiçbir şeyleri yok.
Onların görüşüne göre en yüksek düzeyde saygınlık sahibi olmak,iyi bir aşçıbaşıya sahip olmak kadar önemli değildir.
East End kölelik sorunudur , biz de bunu köleleri eğlendirerek çözmeye kalkışıyoruz
İnsanın kendi kendini suçlamasının keyif veren bir yanı vardır. Kendi kendimizi suçladığımız zaman başka birinin bizi suçlamaya hakkı kalmadığını düşünürüz.
Ahlaklı kitap ya da ahlaksız kitap diye bir şey yoktur. Kitaplar ya iyi yazılmıştır ya da kötü. Mesele bundan ibarettir."
“Ne kadar çok şey öğrenirse, o kadar çok şeyi öğrenmeyi arzuluyordu. Besledikçe yırtıcılaşan delice açlıkları vardı.”
“Her geçen gün güzelliğine daha çok aşık oluyor, her geçen gün ruhunun çürüyüşünü daha ilgi çekici buluyordu.”
“Beden bir kez günah işledi mi günahla ilişiğini keser çünkü eyleme geçmek bir arınma biçimidir. Geriye hiçbir şey kalmaz, alınan zevkin anısından ve pişman olma lüksünden başka. Şeytana uymamak için yapılması gereken tek şey ona boyun eğmektir. Direnirseniz, ruhunuz kendi koyduğu iğrenç kurallarla iğrençleştirdiğine, kendi kendine haram kıldığına duyduğu arzuyla hastalanır. Dünyanın en büyük olayları insan zihninde geçer derler. Dünyanın en büyük günahları da insan zihninde işlenir.”
“İyi etki diye bir şey yoktur Bay Gray. Etki, özünde tümden gayriahlakidir; bilimsel olarak da böyledir.”
“Neden?”
“Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhumu vermektir. Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hâle gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık. Günahları bile ödünçtür; günah diye bir şey varsa tabii. Artık bir başkasının müziğindeki bir yankıdan, kendisi için yazılmamış bir rolü oynayan bir oyuncudan ibarettir. Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekâmül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gelgelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor. Cesaret denilen şey insanlığı çoktan terk etmiş. Belki de hiç cesur olmadık. Ahlakın temelinde toplum korkusu, dinin sırrı ise Tanrı korkusu: İşte bizi yöneten iki şey.”
İnsanoğlu kendini aşırı ciddiye alıyor…
İnsannın gençliğini yeniden kazanabilmesi için alışkanlıklarını yinelemesi yeterlidir
Şimdilerde insanlar her şeyin fiyatını biliyorlarsa da hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir