İçeriğe geç

The Third Chimpanzee Kitap Alıntıları – Jared Diamond

Jared Diamond kitaplarından The Third Chimpanzee kitap alıntıları sizlerle…

The Third Chimpanzee Kitap Alıntıları

Sorunlarımızı çözmek için yeni ve icat edilecek teknolojileri ihtiyacımız yok.
Şu an yaşayan bütün insanlar yarın ölse bile çevremize verdiğimiz zarar, onun yıkımının onlarca yıl daha sürmesini garantilemiş durumdadır.
Geçmiş cehaletin Altın Çağı’ysa, bugün, kasıtlı bir körlüğün Demir Çağı’dır.
Baştan önleyebileceğimiz trajik başarısızlıklar ahlaki günah olarak nitelenebilir.
Akılda tutulması gereken şey, insanlar için biyolojik kaynakları tamamen tüketmeden kullanmanın ölçüsünü bilmelerinin her zaman zor olduğudur.
Beyaz adam geceleyin gelen ve topraktan ihtiyacı olan her şeyi alan bir yabancıdır. Dünya onun kardeşi değil, düşmanıdır. Yatağına pislik yığmaya devam et, bir gece kendi pisliğinde boğulacaksın.

Amerikan Yerlilerinden Duvarmiş Kabilesinin Şefi Seattle’ın 1855’te başkan Franklin Pierce’a yazdığı mektuptan.

Yaşadığımız yer kim olduğumuzu daha uzun bir süre ve geniş ölçekte etkileyecektir.
Dünyanın olduğu kadar birbirimizin de fatihi olduk.
Eğer gerçekten bizi uzaktan dinleyen herhangi bir radyo uygarlığı varsa Tanrı aşkına vericilerimizi kapatıp saptanmaktan kaçmaya çalışalım, yoksa bu bizim sonumuz olacak.
Başka bir gezegen üzerinde evrimleşen bir yaşamın zekaya doğru gelişme göstermediğini hayal etmek zordur.
Sınırsız uzayda, dünyanın yaşanan tek yer olduğunu düşünmek, darı ekilen tüm bir tarlada sadece tek bir tohumun büyüyeceğini sanmak kadar saçmadır.
Nüfusun büyümesini sınırlamak ya da yiyecek üretimini arttırmaya çalışmak arasında seçim yapmaya zorlandığımızda biz ikincisini seçtik ve bu da açlık, savaş ve zorba yönetimlerin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı.
Eğer yabani şempanzelerin daha çok boş zamanı ve gerekli araçları olsaydı resim yaparlardı. Teoremin kanıtı, gerçekte olan şeydir: Genlerimizin %98’i bakımından hala şempanzeyiz.
Dilimizin yapısı öyle karışıktır ki şu an dil bilimciler tarafından ortaya konan kurallar ancak birkaç on yıl önce ileri sürülmüştür
Yaşlanma ve ölüm, çocukken sıklıkla sorduğumuz, gençken inkar ettiğimiz ve erişkinlikte isteksiz de olsa kabullendiğimiz bir gizemi barındırır.
Bugün gözlerimizin önünde olan şeylerin işlevini saptamada zorlanıyorsak, geçmişte yok olup gitmiş şeylerin işlevlerini anlamanın ne kadar daha zor olabileceğini bir düşünün.
Tarihimizin büyük bir kısmında kudretli avcılar değildik, ama taştan yapılma aletlerimizle bitkisel yiyecekler ve küçük hayvanları yakalayıp hazırlayabilecek becerikli şempanzelerdik.
Öldürme gücümüzü arttırmak için neredeyse bütün teknolojik hünerimizi kullandık.
Eğer yaptıklarımızdan kısa süre içinde vazgeçmezsek, dünyanın sonunun yakın olduğuna dair kehanetlerde bir değişme olmayacak.
Uygarlık yalnızca insanların değil, bitkiler ve hayvanların da üzerine kuruludur.
Başka bir gezegen üzerinde evrimleşen bir yaşamın zekaya doğru gelişme göstermediğini hayal etmek zordur.
Yaşlanma ve ölüm, çocukken sıklıkla sorduğumuz, gençken inkar ettiğimiz ve erişkinlikte isteksiz de olsa kabullendiğimiz bir gizemi barındırıyor.
Güzellik, bakanın gözündedir.
Uygarlık yalnızca insanların değil, bitkiler ve hayvanların da üzerine kuruludur.
Kısacası Neanderthallerin aletleri, zamana ve mekana bağlı olarak bir çeşitlenme göstermiyordu.Bu da insanın en özgün yanını ortaya koymaktadır:yenilik.
Coco aslında Peru yerlilerine ait bir kelime iken cola Batı Afrika’ya aittir ve diller arasında eski Hint Avrupa kökenlilerde görülen ses kaymasını sergilemez.
Aşık olan benim,rakibim değil benden bir tane ,iki tane değil; Aşkı veren benim alıcı değilim ve onu şimdi veriyorum,dün değil.
Buğday,arpa,yulaf ve çavdar Yakındoğu ve Avrupada;pirinç,tilkikuyruğu ve Akdarı Çin ve Güneydoğu Asya’da ;süpürge darısı ,hint darısı ve parmak darı Afrika’da evcilleştirilirken sadece Mısır Yeni Dünya ‘da evcilleştirilmiştir.
Yeni Ginelilerin temel yiyeceği öz kısmı lastik yoğunluğunda bulantı yaratan bir lezzete sahip ovadaki ormanlarda bulunan Sago palmiyesi adlı ağaçtır.Fakat Yeni Gineliler bile dağlarda hayatta kalmak için yabani besin bulamazlar.
Doktorumun ve avukatımın odalarında asılı olan resimler, yaptığı işler 500 dolara kadar bedellerle peynir ekmek gibi satılan Carol isimli bir fil tarafından çizilmiştir.
Hiçbir şey öğrenilmedi ve her şey unutuldu mu?
Ahlaki çatışmaya karşın soykırımların sayısız çağdaş faili, yaptıklarından ötürü küstahça bir gurur duymuştur.
Beyaz Britanyalılar, Tazmanyalıların çocuklarını işçi olarak çalıştırmak için, kadınlarını düşüp kalkmak için kaçırdılar, erkekleri ya sakat bıraktılar ya da öldürdüler, avlanma sahalarına izinsiz olarak girdiler ve Tazmanyalıları kendi topraklarından temizlemeye çalıştılar.
Soykırım, öyle acı verici bir konudur ki onun hakkında düşünmemeyi tercih ederiz ya da iyi insanların soykırım yapmayacağına, bunu ancak Nazilerin yapacağına inanmak isteriz.
Yaşadığımız yer, kim olduğumuzu daha uzun bir süre ve geniş ölçekte etkileyecektir.
Coğrafya, bizi de içeren tüm türlerin hem biyolojik hem de kültürel evriminin temel kurallarını belirlemektedir.
On dokuzuncu yüzyılda yaşayan Avrupalıların, işgal sömürgecilik konusunda basit ve ırkçı yanıtları vardı. Kültürel üstünlüklerini daha zeki olmaları nedeniyle edindikleri ve bu nedenle aşağı(!) insanları fethedip yerinden etmenin ya da öldürmenin açıkça kaderleri olduğu sonucuna varmışlardı. Fakat bu cevapla ilgili sorun cevabın yalnızca mide bulandırıcı ve küstahça olması değil, aynı zamanda yanlış da olmasıydı.
Tüketicilik ve çevre sömürüsü şimdilik bize iyi hizmet ediyor fakat bunlar gelecek için kötüye işaret.
Amerikan toplumunun yaşlılara davranış biçimi, ergenlerin yaşadığı karmaşa, psikotrop ilaçların kullanımı ve kitlesel eşitsizlik gibi özellikleri çoktan felaket düzeyinde.
Yabancı düşmanlığının sebep olduğu cinayetler, hayvanlarda görülen sayısız öncüle sahiptir fakat yalnızca biz, bir tür olarak bunu kendi çöküşümüze yol açacak bir noktaya gelecek şekilde geliştirdik.
Kibirli varlığımızdaki dramatik değişimleri bilime borçluyuz.
İnsanlık tarihi büyük oranda, grupların öldürme eylemlerinin, köleleştirmelerin ya da başka grupları bir yerlerden kovmanın ayrıntılarından oluşur.
Çardak kuşlarıyla karşılaştırıldığında, bizim iyi gene sahip erkekleri seçmek için gösterdiğimiz çaba acınasıdır. Bizler, genetik değerlerle ilgili hiçbir bilgi vermeyen yüz özellikleri, kulak memesi uzunluğu, cinsel cazibe ve bir Porsche sahibi olmak gibi önemsiz şeyleri ele almaktayız.
Yaşlanma ve ölüm, çocukken sıklıkla sorduğumuz, gençken inkar ettiğimiz ve erişkinlikte isteksiz de olsa kabullendiğimiz bir gizemi barındırır.
Bugün bile İngiltere ve Birleşik Devletler’deki savcılar ve hakimler; erkek, kendisini aldatan eşini ya da onun aşığını suçüstü yakalayıp onu öldürdüğünde, kasten adam öldürme suçunu kasıtsız öldürmenin en hafifine çevirmekte ya da zanlıyı tamamen beraat ettirebilmektedir.
Mizahı sıklıkla şiddetli biçimde acı veren şeylerle baş etmek için kullanmaktayız.
Açıktır ki yükselişimizin en parlak anı, çöküşümüzün sebebi olabilecek tohumları da içinde barındırmaktadır.
İnsanın tarihi, hayatın tarihinin yalnızca önemsiz bir kısmını oluşturmaktadır.
Büyük Yunan tarihçisi Heredot’a göre Mısır Kralı Psammetikos, dünyanın en eski dilini bulmak umuduyla bilinçli bir deney tasarlar. Kral, yeni doğan iki çocuğu yalnız yaşayan bir çobana emanet eder ve çobana, onları kesin bir sessizlik içinde büyütmesini ve söyleyecekleri ilk kelimeleri takip etmesini emreder. İki yaşına gelene dek çıkardıkları anlamsız seslerden sonra çoban krala gidip çocukların ‘BEKOS’ kelimesini tekrarlayıp durduklarını söyler. Daha sonra Türkiye’nin merkez bölgelerinde de kullanılacak olan bu kelime, Frig dilinde ‘EKMEK’ anlamına geldiği için Psammetikos, Frigyalıların en eski insanlar oldukları varsayımını kabul eder.
İnsan ırkları öyle tartışmalı bir konuydu ki Darwin buna dair tüm bahisleri 1859’da yayımladığı Türlerin Kökeni adlı kitabından çıkarmıştı. Bugün bile bu sorunla ilgilendiğinde ırkçı diye etiketlenme korkusu taşıdığından ancak birkaç bilim insanı ırksal kökenler konusunu çalışıyor.
“İnsanlar, benzerleriyle evlenmeye eğilimlidir.”
“Dünya üzerinde benzersiz nitelikteyiz fakat evren söz konusu olduğunda bu ne kadar geçerlidir?“
Büyük Yunan tarihçisi Heredot’a göre Mısır Kralı Psammetikos, dünyanın en eski dilini bulmak umuduyla bilinçli bir deney tasarlar. Kral, yeni doğan iki çocuğu yalnız yaşayan bir çobana emanet eder ve çobana, onları kesin bir sessizlik içinde büyütmesini ve söyleyecekleri ilk kelimeleri takip etmesini emreder. İki yaşına gelene dek çıkardıkları anlamsız seslerden sonra çoban krala gidip çocukların ‘BEKOS’ kelimesini tekrarlayıp durduklarını söyler. Daha sonra Türkiye’nin merkez bölgelerinde de kullanılacak olan bu kelime, Frig dilinde ‘EKMEK’ anlamına geldiği için Psammetikos, Frigyalıların en eski insanlar oldukları varsayımını kabul eder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir