İçeriğe geç

The Symposium Kitap Alıntıları – Platon

Platon kitaplarından The Symposium kitap alıntıları sizlerle…

The Symposium Kitap Alıntıları

Herkes bir şeye tutkundur: Kimi ata, kimi köpeğe, kimi paraya yahut şana, şerefe. Bütün bunlar benim umrumda değil; ben dost edinmeye meraklıyım. İyi bir dost benim için dünyanın en güzel bıldırcınından, en güzel horozundan, hatta ne yalan söyleyeyim, en güzel atından ve köpeğinden çok daha değerlidir. Bende bu dostluk merakı oldukça Dara’nın bütün hazinelerini, kör olayım, bir dosta değişmem.
Sevdiğimiz başka bir şeyi gözeterek sevdiğimiz şeylere dost dediğimiz zaman, dost sözü yersizdir. Gerçekten dostumuz olan, bütün bu sözde dostluklarla varmak istediğimiz şey olsa gerek.
Aşk, iyi olana her zaman sahip olma isteğidir.
Doğurmak. Ölümlüler için ölümsüzlük.
Kendisinde sevdiğimiz başka bir şeyi aradığımız dost, dost değildir. Asıl sevdiğimiz , iyinin kendisidir .
Canda, bedende , nerede olursa olsun, Sevgi çiçek açmayan yere uğramaz, nerede çiçekli , güzel kokulu bir yer varsa oraya yerleşir.
Güzel olan, övülmeye değer her Sevgi değil, bizi sevginin güzeline yönelten Sevgi’dir.
Demek ki erdem uğruna sevmekle sevilmek ne türlü olursa olsun, güzel oluyor.
Aşk, yitirilmiş bütünlüğü yeniden ele geçirme arzusundan, insanın kaybettiği diğer parçasını bulma isteğinden başka birşey değildir.
Ya da eski bir yaranın tedavisine ya da iyileşmesine dönük bir arayış .
Ah, ne iyi olurdu Agathon, demiş, iki insan birbirine dokununca, bilgi, dolu olandan boş olana akabilseydi! Tıpkı iki çanaktaki suyun bir yün ipliği ile çok doludan az doluya aktığı gibi. Gerçekten bilgi böyle bir şeyse, bu sedirde senin yanına uzanmak benim için paha biçilmez bir nimet olur.
Düşüncenin gözü ne zaman iyi görmeye başlar: Gözlerimiz keskinliğini kaybedince. Senin o hale gelmene daha çok var.
Güzel yaşamak isteyenleri ömürleri boyunca nedir güzel yaşatan?Akrabaları mı?Hayır.Şanlar şerefler mi ?Hayır.Zenginlik mi? Hayır.Ne şu ne bu, hiçbir şey insani Sevgi kadar güzel yaşatamaz
Bilmekle bilmemek arasında doğru düşünmek diye bir şey vardır
Sevmede usta olanlar,bir şey elde etmedikçe,sonundan emin olmadıkça sevgilerini övmezler
Düşüncenin gözü ne zaman iyi görmeye başlar: Gözlerimiz keskinliğini kaybedince.
Bilgisizlik neden kötüdür? Cahil kişi güzellikten, iyilikten, akıldan yoksunken, hepsini kendisinde toplamış sanır da ondan. Yoksun olduğunu bilmeyen kimse ne diye kendinde olmayanın peşine düşsün?
Sevgi dediğimiz şey yaradılışımızdaki bütünlüğü arzulamak, aramaktır. (Aristophanes’in konuşması)
Ah, ne iyi olurdu Agathon, demiş, iki insan birbirine dokununca, bilgi, dolu olandan boş olana akabilseydi!
Bizler işte hep yaya kalanlardanız.
Sevgi dediğimiz şey yaradılışımızdaki bütünlüğü arzulamak, aramaktır. (Aristophanes)
İnsanlar barışır, deniz durulur,
Rüzgar döner,
Bir uykudur iner dertler üstüne.
İnsan elinde olmayanı elde edemediği şeyi arzular (Sokrates)
Bundan sonra yapacağı şey, can güzelliğini beden güzelliğinden üstün görmektir. Değerli bir can, bedendeki pırıltısı sönük de olsa, sevgisini coşturmaya yetmeli…
Çocukluğumdan beri benim arzuladığım bir şey vardır. Herkes bir şeye tutkundur: Kimi ata, kimi köpeğe, kimi paraya yahut şana, şerefe. Bütün bunlar benim umurumda değil; ben dost edinmeye meraklıyım. İyi bir dost benim için dünyanın en güzel bıldırcınından, en güzel horozundan, hatta ne yalan söyleyeyim, en güzel atından ve köpeğinden çok daha değerlidir. Bende bu dostluk merakı oldukça Dara’nın bütün hazinelerini, kör olayım, bir dosta değişmem.
Bilgisizlik neden kötüdür? Cahil kişi güzellikten, iyilikten, akıldan yoksunken, hepsini kendinde toplanmış sanırda ondan
Sevgi ile barışıp uzlaştık mı, bizi bütünleyecek sevgileri de bulur, mutluluğa erişiriz; bu da az kimseye nasip olan bir şeydir.
çünkü hep böylesin, kendin için de başkaları için de hep acı söylersin
Dost olan hangisidir? Soğukluk ve nefret görüp de seven mi, sevilen mi?
DOSTLUK
Hesiodos
Çömelkci çömlekçinin şair şairin dilenci dilencinin düşmanıdır
Diotima nın sokratese anlattıkları
Sevgi hiçbir zaman ne yolluk içindedir ne varlık içindebilgi ve bigisizliğinde ortsındadır. bakın neçin
tanrıların hiçbiri bilgi ile uğraşmaz bilgeliğe özenmez çünkü zaten bilgedir.bilgelige ermiş insanda artık bilgi ile uğraşmaz bigisizlerde öyle ne bilgi ile uğraşırlar nede bilge olmaya özenirler bilgisizlik neden kötüdür cahil kişi güzellikten iyilikten akıldan yoksunken hepsini kendisinde toplamış sanırda ondan yoksun olduğunu bilmeyen kimse ne diye kendinde olmayanın peşine düşsün. sevgide her güzelin sevgisi olduğuna göre ister istemez bilgelik dostu filozof oluyor filozof oluncada bilgelerle bilgisizler arasında yer alıyorbütün bunlar yaradılışındandır bir babası var herşeyi bilir herşeyi bulur bir annesi de var ne bir şey bilir ne birşey bulrişte bu cin böyle bir cindir.
ŞÖLEN
Düşkün dediğimiz orta malı sevgiye düşen candan çok bedeni seven adamdır.bu segi uzun sürmez çünkü sevilen şey sürekli değildir.asıl sevdiği şey sevgilinin bedeni çiçek gibi solar solmaz sözler ve antlarla birlikte sevgide uçar gider
Öylece sevgi hiçbir zaman ne yokluk içindedir ne de varlık içinde.
Sevgi avcuna aldı mı bir insanı, bir nefes şiirden yoksun da olsa o insan şair kesilir.
İnsanlar Sevgi’nin kudretini hiç de kavramış değiller bence. Kavramış olsalardı ona ne tapınaklar, ne sunaklar yapar, ne kurbanlar keserlerdi!
Yalnız beden değil, can da değişir. Tabiat, huy, inanışlar, arzular, zevkler, dertler, kaygılar, bunların hiçbiri kimsede aynı kalmaz, biri ölürken, bir yenisi doğar.
İnsanın ihtiyaç duyduğu şey, bir eksiğini tamamlayacak olan şeydir.
Dostluğun sebebi gerçekten kötülük olsaydı, dostluğun da ortadan kalması gerekirdi; çünkü sebep yok olunca, sonucu da yok olur.
İnsan bir şey beklemeden, hiçbir sebep yokken mi, yoksa bir şeyden ötürü ve bir şey beklediği için mi dost olur?
– Bir şeyden ötürü ve bir şey beklediği için.
İnsan dost olunca, bir şeyin dostu olur, değil mi?
– Elbette.
Doğrunun dostu eğri, ölçünün dostu ölçüsüz, iyinin dostu kötü
Herkes kendine benzeyeni değil, tam karşıtını arar; nasıl ki kuru ıslağı, soğuk sıcağı, acı tatlıyı, keskin körü, boş doluyu, dolu boşu ister; çünkü her şey kendi karşıtı ile beslenir; benzerin benzere hiç faydası yoktur.
Düşün ne olur, bir görebilse insan güzelliğin kendini; her şeyden soyunmuş, arınmış, katıksız!
İnsanın tenine, bedenine, rengine, daha bir sürü ıvır zıvırına bulanmış güzelliği değil, bir tek görünüşüyle
Tanrı güzelliğini!
Değer vermeyince dost da olamazlar.
O halde benzer benzerin fostu değildir; iyinin iyi ile dost olması, birbirine benzediklerinden değil, sadece iyi olduklarındandır.
İnsanın kendi içinde benzerlik ve uygunluk olmayınca, başkalarına da benzeyemez; kimse ile dost olamaz.
Seven sevilenin dostudur demek zorundayız.
Düşman da nefret eden değil, nefret edilendir.
Demek ki dost seven değil, sevilendir.
O halde, sevgili Meneksenos, sevilen ister sevmesin, ister nefret etsin, her zaman sevenin dostudur.
Demek ki insan sever de sevilmezse dostluk yoktur, öyle mi?
Yoksa sevgi karşılıklı olmadan da dostluk olabilir mi?
– Olamaz, sanıyorum.
İnsan birini sevince dost hangisidir? Seven mi, sevilen mi?
Sevgili Lysis, bir insan, henüz aklının ermediği şeylerle övünebilir mi?
– Övünemez.
Halbuki,çocuğum; bilgili bir insan olursan bütün insanlar dostun ve yakının olur: Çünkü faydalı ve iyi bir insan olursun.
Başkalarına yarayacak hiçbir tarafımız olmayınca bizi ne diye sevsinler?
– Gerçekten sevmezler.
İnsan köle olursa, istediğini yapamayacak halde bulunursa mesut olabilir mi dersin?
– Olamaz tabii.
Dost arasında ayrı gayrı yoktur, derler.
Sevmede usta olanlar, bir şey elde etmedikçe, sonundan emin olmadıkça sevgililerini övmezler, dostum.
Gülün gülebildiğiniz kadar.
Düşün ne olur, bir görebilirse insan güzelliğin kendini; her şeyden soyunmuş, arınmış, katıksız!
Bence her insan iyi bi ad bırakmak, ölümsüz bir yiğitlik şerefi kazanmak için elinden gelen her şeyi yapar.
İşin en tuhafı, bilgilerimiz bile bir yandan doğar, bir yandan ölür, bilgi bakımından da hiç aynı kalmayıp, hep değişir bildiklerimiz.
Tabiat, huy, inanışlar, arzular, zevkler,dertler, kaygılar, bunların hiçbiri kimsede aynı kalmaz, biri ölürken, bir yenisi doğar.
Yalnız beden değil, can da değişir.
Birbirini en çok sevenler birbirine en az benzeyenlerdir; herkes kendine benzeyeni değil, tam karşıtını arar; nasıl ki kuru ıslağı, soğuk sıcağı, acı tatlıyı, keskin körü, boş doluyu, dolu boşu ister; çünkü her şey kendi karşıtı ile beslenir;benzerin benzere hiç faydası yoktur.
Sevgi ister istemez ölümsüzlüğün sevgisidir.
Kısacası sevmek, iyinin her zaman için bizim olmasını istemektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir