İçeriğe geç

The Murders In The Rue Morgue Kitap Alıntıları – Edgar Allan Poe

Edgar Allan Poe kitaplarından The Murders In The Rue Morgue kitap alıntıları sizlerle…

The Murders In The Rue Morgue Kitap Alıntıları

*Aklın kurnazlıktan daha fazla nefret ettiği bir şey yoktur.
Tanrı için her an Şimdi’dir.
Bazen insanın vicdanı öyle büyük bir yükün altında ezilir ki kişi bu yükten ancak mezarda kurtulabilir.
Tek lüksü kitaplardı.
Nesneyi çok yakından izlemesi görüş gücünü zayıflatıyordu. Bu durumda belki bir-iki noktayı bütün ayrıntılarıyla görebiliyordu; ama bu şekilde bütünü gözden kaçırıyordu.
Okuduğu kitapların çokluğuna da şaşıp şaşıp kalıyordum; ama, asıl, ruhumu bir ateş gibi saran, yaratıcı hayallerinin sıcaklığı, canlılığı, tazeliğiydi.
Ah. insanoğlunu anlamak imkansız!
Zihin, ancak sıra dışılıkta kendine yol bulur.
Belki de sizi hata yapmaya sürükleyen de tam olarak olayın basitliğidir.
Geç kalan adalet, adalet değildir.
Eğitimli ve zekiydi, ama insanlardan uzak duruyor, kederi ve sevinci iç içe yaşıyordu.
Okuduğu kitaplar, ilgi alanları, bilgi birikimi beni hayrete düşürdü, dahası hayal gücünün coşkunluğu ve yabanıllığı ruhuma ateşler salıyordu.
Halk yığınları tarafından kabul edilen her düşüncenin, verilen her kararın sersemce olduğu savlanabilir, çünkü bunlar çoğunluğun seçimidir.
Elde olmayanı açıklamak için elde olanı inkar etme.
Bir umut.
İyi de benim umutla ne işim olabilirdi ki?
Gereksiz derecede derinlere dalmak düşünceyi bulanıklaştırır, ona güç kaybettirir.
Gereksiz derinlik, düşünceyi bulandırır, zayıflatır
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. Aslında daha önemli bilgilere bakınca, onun hep yüzeyde olduğuna inanıyorum.
“Tek lüksü kitaplardı.”
Tek lüksü kitaplardı.
Gereksiz derinlik, düşüneceyi bulandırır, zayıflatır; gözlerimizi ayırmadan bakarsak, Çobanyıldızı bile gökyüzünden silinip görünmez olur.
gerçeğin büyük bir kısmının ikincil bir olaydan kaynaklanmış olması beklenen bir olgudur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Öte yandan kendisi şair ki bence aptallıkla şairlik arasında yalnızca ince bir çizgi var.
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir.
Biz bilgiyi vadilerin derinliklerinde arıyoruz, bulundukları yerde yani dağların doruklarında değil.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
《 Bariz ama yaygın bir hataya düşerek tuhaflığı muğlâklıkla karıştırıyorlar. Fakat akıl, gerçeği ararken ancak alışılmışın dışına çıkarak sezgilerle ilerleyebilir.》
《 Aşırı derinlikle düşünceyi allak fazla bullak eder ve zayıflatırız; fazla fazla dikkatli veya doğrudan bakarak Venüs’ü bile gökyüzünde kaybedebiliriz.》
《 Sonuçta, fazla derine inme diye bir şey var. Oysa hakikat her zaman bir kuyuda saklı değil. Aslında, daha önemli bilginin hep yüzeyde olduğuna inanıyorum, üstelik bu hiç değişmiyor. 》
Bir kişinin kimliğiyle ilgili kişisel izlenimlerden daha muğlak hiçbir şey yoktur.
Sıkı sıkıya ilkelere bağlı kalmak, çelişkiler içeren istisnaları görmezden gelmek, ancak uzun bir zaman diliminde erişilebilir olan gerçeğe kısa sürede mümkün olan azami ölçüde ulaşmanın güvenli yoludur.
“Hakikati geniş vadilerde değil, doruklarda aramalıyız.”
《 Hayatlarının belli bir döneminde, kendi zihinlerinde ulaştıkları belirli sonuçlara hangi adımları atarak vardıklarını anlatmaktan zevk almayan kişi pek yoktur. Çoğunlukla ilginç bir iştir bu ve buna ilk kez kalkışan kişi, çıkış noktası ile vardığı hedef arasındaki aşılmaz görünen mesafeye ve tutarsızlığa şaşar kalır. 》
《 Analitik olduğu söylenen zihinsel özellikler kendi içlerinde analize pek de yatkın değildir. Onlara yalnızca sonuçlarından ötürü değer veririz. 》
hayatlarının bir döneminde zihinlerinin, belli kararlara ulaşmak için nasıl bir sıra izlediğini anlamaya çalışmaktan keyif almamış çok az insan vardır. bu iş çoğunlukla ilgi çekicidir, bunu ilk kez deneyen kişi, başlangıç noktasıyla hedef arasındaki uzaklığı ve tutarsızlığı görünce şaşkınlığa düşer.
Akıl yürütmede -aslında edebiyatta da olduğu gibi- en çabuk ve en çok kabul gören şey epigramdir.

(Vecize, nükteli sözler )

akıl gerçeği ararken, cidden arıyorsa tabii, yolunu sıradanlık düzlüğündeki göze batan çıkıntılara tutuna tutuna bulur.
Bu dediklerimi tam olarak anlayamamış olabilirsin.
En aklıselim düşünürler arasında bile, zihnin yalnızca bir rastlantı olarak kabul edemeyeceği, olağandışı nitelikteki rastlantılar karşısında, zaman zaman da olsa irkilip, şaşırmayan, doğaüstünü muğlak, ama yine de heyecanla karışık bir yarı inanmışlıkla kabullenmekten tedirgin olmayan çok az insan vardır.
Çözümleme olarak söz edilen zihinsel yeteneklerin kendisi çözüme uygun değildir. Onları sadece etkileriyle değerlendiririz.
Tek lüksü kitaplardı.
Okuduğu kitapların sayısının uçsuz bucaksız oluşu da beni şaşkına çevirmişti;lâkin hepsinden de öte ,hayal gücünün müthiş coşkusu,canlılığı ve tazeliği karşısında ruhumun alevlendiğini hissettim.
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. Biz bilgiyi vadilerin derinliklerinde arıyoruz, bulundukları yerde yani dağların doruklarında değil.
Beceriklilik ile çözümleme yeteneği arasındaki fark, hayal kurmak ile hayal gücü arasındaki farktan çok daha büyüktür, öte yandan birbirlerine çok benzemektedirler. Gerçek şu ki, becerikli kişiler her zaman hayal kurarlar, yaratıcı olanlar ise çözümleyicilerdir.
Gereksiz derecede derinlere dalmak düşünceyi karıştırır, düşünceye güç kaybettirir
Tüm lüksü kitaplardı.
Oysa akıl gerçeği ararken, alışılmış biçimlerin dışına çıkarsa yolunu bulur.
ruhumun derinliklerine inmek için nasıl bir yöntem kullanıyorsun?
Çoğu zaman güzel şeyler karşısındaki coşkunlukları gidişe uymak, fırsatları kaçırmamak içindir.
Sonra, gene duygusuzluk evreninde erimek isteği, dayanılmaz bir istek.
Üzerinde düşünülmesi gereken bir konu varsa, bunu karanlıkta yapmak daha iyi sonuçlara ulaşmayı sağlar
Tanrı için her an Şimdi’dir
Uykuların en derininden bile kalkarken, bir düşün ince ağlarını yırtarız. Ama bir saniye sonra (o ağ öylesine çelimsizdir ki) gördüğümüz düşü hatırlamaz oluruz.
Sonra aklıma ahenkli bir nota gibi yepyeni bir düşünce geldi; mezarda bizleri ne kadar tatlı bir rahatlığın beklemekte olduğunu düşündüm.
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde olmayabilir. Hatta bence önemli gerçekler her zaman açıktadır.
..dostumuz, gereğinden fazla kurnaz bir kimsedir, o yüzden de olayların derinliğine inemez.
Gereğinden fazla derine inerdi. Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir.
..becerikli kimselerin hepsi çözümleme yapamazlar.

..ilkel bir yetenek sandıkları beceriklilik, kafası işlemeyen, aptal denilebilecek kimselerde de sık sık görülen bir şeydir..
Çözümleme diye adlandırdığımız düşünce gücünün kendisi çözümlenmeye pek elverişli değildir. Onu, sadece, vardığı sonuçlarla değerlendirebiliriz. Bildiğimiz bir şey de şu: çözümleme gücüne aşırı derecede sahip olmak, insanoğlu için her zaman gerçek bir tat kaynağıdır.
Biz bilgiyi vadinin derinliklerinde arıyoruz, dağların doruklarında değil
Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. Aslında, daha önemli bilgilere bakınca, onun hep yüzeyde olduğuna inanıyorum. Biz onu vadilerin derinliklerinde ararken, o dağların doruklarında durmaktadır.
Gerçeğin peşine ancak sansasyon yaratacaksa düşerler. Sıradan olaylar (ne kadar gerçek olsalar da) halkta ilgi uyandırmaz.
Sıra dışı durumlarlarda insan gerçeği ararken (cidden arıyorsa tabii) kendine ‘Ne oldu?’ sorusundan çok ‘Daha önce olmayan ne oldu?’ sorusunu sormalıdır.
Gerçekleri inkar et ve yerine gerçek olmayan bir hikaye uydur.
karışıklığı derinlik sanıyor, yanılıyorlar.
Gerçekten, becerikli kimseler kafası hep hayallerle dolup
taşan kimselerdir; yaratma gücü olanlar ise birer
çözümleyiciden başka bir şey değillerdir.
Sonra her şeyin anlamsız hale geldiği bir durgunluk’
Bir hüzün çöküverirdi üzerime; sonrası ise sadece çılgınlıktan ibaretti yasaklanmış şeyleri hatırlamaya çalışan bir belleğin çılgınlığı.

Arkadaşımın, geceyi sırf gece olduğu için sevmek gibi tuhaf bir zevki vardı.

Tek lüksü kitaplardı.
????
”Gerçek her zaman bir kuyunun dibinde değildir. ..Biz onu vadilerin derinliklerinde ararken, o dağların doruklarında durmaktadır. ”
Düşüncelerim henüz benim zihnimde bile yeterince belirginleşmemişken, onları bir başkasının anlamasını sağlayamazdım.
Fakat kelimelerin yetmediği durumlar vardır, bu yüzden kelimelerin ardını görmemiz gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir