Mevlana Celaleddin-i Rumi kitaplarından The Mesnevi kitap alıntıları sizlerle…
The Mesnevi Kitap Alıntıları
Oysa kendi kendime düşmanım ben, o yüzden kaçmadayım; o yüzden sonsuza dek kaçıp durmak benim işim.
Bir sofranın etrafına yüz yiyici sığar da baş olmak isteyen iki kişi dünyaya sığmaz.
Rûh ilimle dosttur, akılla dost; Rûhun Arapçayla, Türkçeyle ne işi var.
(Mesnevî, II s. 249, beyit 56)
#mesnevi #mevlana
Ciddiyetsizler için bütün ciddi şeyler şakadır. Aklı olan içinse şakalar da ciddidir.
Ruhumdan ve gönlümden aşağı olan, benim gerçek varlığım olmayan güzelliğim için beni öldüren, bilmiyor mu ki kanım uyumaz ve mazlumun kanı yerde kalmaz.
Tohum toprak içinde gizlendiği, zahmetlere katlandığı için, bostan yeşerir, güzelleşir
Ulu kimse, ihtirasından her türlü harama el atan padişaha yoksul der.
Mal mülk hırsı yüzünden duymaz muhterisin kulağı ölüm kapılarının acı gıcırtısını.
“Ben, ben değilim, ben dediğim sensin hep, canım dediğim, ten dediğim sensin hep”
Sen Allah’a güven, hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar..
Gönlü hoş olanların muhabbetinden başka muhabbete gönül verme
ahmağa verilecek en iyi cevap sükûttur.
Bağdat’a çıkagelir bir inek. Dolaşır şehri bir uçtan bir uca.Onca güzellikler ve tatlar içinde karpuz kabuğundan başkasını görmez gözü.
Bir göle yerleşmem. Denizden başkasını yurt edinmem kendime.
Asıl ihtiyarlık akıldadır, oğul, saçın ve sakalın ağarmasında değil.
İblis ’ten daha yaşlısı var mı? [Oysa] aklı olmadığı için hiçbir değeri yoktur.
İki gözle evveli sonu gör kendine gel, iblis gibi tek gözlü olma!
1710. Tek gözlü ona derler ki yalnız içinde bulunduğu hali görür hayvanlar gibi başka şeyden haberi yoktur.
Öküzün iki gözünü çıkarmanın cezası bir gözü çıkarma cezasıdır çünkü onda şeref yoktur ki!
Öküzün iki gözü, değerinin yarısıdır çünkü onun iki gözle yapacağı şeyi, sen ona yaptırabilirsin!
Fakat bir insanın tek gözünü çıkarsan değerinin yarısını vermek gerek!
Zira insan gözü, başlı başına başka birinin yardımı olmaksızın bir iş görebilir!
Yazı esnasında yazanı görmeyen, yazının kalemden olduğunu zanneder.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Övgücünün içinde düşmanlıklar olunca övgüsünden gönüller hoş olmaz.
Makamın cahile yaptığı kötülüğü yüz aslan yapabilir mi?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Özü kötü kimseye ilim ve sanat öğretmek, haydut eline kılıç vermek demektir.
Dünyanın içyüzünü bilenlerse iksir sahibi olmuşlardır. Böylece hazineler onlara değersiz gelir.
Söyleyebildiğin, karşındakinin anladığı kadardır ancak.
Ömür,gölge avında acelece koşmakla geçip gitti..
“ Ya bırak konuşmayayım; ya da izin ver, tam olarak söyleyeyim.”
“Sırrın, kötü kişiden saklanmasına şaşılmaz. Sırrı kendinden gizlemene şaşılır.
İşinin kötü gözden korunması için sen, işini kendi gözlerinden gizle.”
Gönül denizdir, dil ise kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.
(Hazreti Peygamber dedi ki)
Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
Ben yükseklere de alçaklara da sığmam. Arza da, semaya da, arş-ı alayada sığmam. Azizim bunu yakinen, yani şeksiz şüphesiz olarak böyle bil. Acayiptir ki mü’minin kalbine sığarım. Beni arayacak olursan o gönüllerde ara.
Hiddet ve şehvet insanı şaşı yapar; doğruluktan ayırır. Garez gelince hüner örtülür. Gönülden , göze, yüzlerce perde iner.
O’nun aşkını seç ki bütün peygamberler, onun aşkıyla kuvvet ve kudret buldular, iş güç sahibi oldular. Sen Bize o padişahın huzuruna varmaya izin yoktur deme. Kerim olan kişilere, hiçbir iş güç değildir.
Bu cihan dağdır, bizim yaptıklarımız ses. Seslerin aksi yine bizim semtimize gelir.
Ey yüzlerce razılıkla sefere düşen ve bizzat kendi ayağı ile kötü bir kazaya giden! Hayalindeki mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail Git, evet, muradına erişirsin demekte!
İste ama, derecesine göre iste, bir otun, bir dağı çekmeye kudreti yoktur.
Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyleyeyim asla aşka gelince o sözlerden mahcup olurum. Dilin tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır, fakat dile düşmeyen aşk daha aydındır. Çünkü kalem, yazmada koşup durmaktadır, ama aşk bahçesine gelince; çatlar aciz kalır.
İnsanların bir bölüğüyse savaştadır..yarı hayvan,doğru yolu bulma bakımından yarı insandır!
Gece gündüz savaşta, çekiştedir bunlar sonu yani insanlığı, önüyle yani hayvanlığıyla savaşır durur
İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır.
Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.
“Günler giderse gitsin,korku yok. Sen kal!”
“Bu sefer öylesine bir gitmek istiyorum ki,
Hiç kimse bendem bir nişan bulamayacak.”
Gözün, havayı gözler durur. Yeryüzüne yabancı kesilir, gökyüzüne âşık olursun.
Fakat sana eşek huyu verirse yüzlerce kanadın olsa uçar, ahıra konarsın !
Musa’yla Firavun senin varlığındadır; bu iki düşmanı kendinde aramalısın.
Nankörlüğe bir örnek: Sana iyilik edenle kavgaya tutuşursun…
Dersin, bana iyilik etmemelisin. Ben bundan rahatsızım. Beni niçin rahatsız ediyorsun?
Dertsizin yakarışı soğuk ve koftur. Dertlinin yakarışı ise aşk ve içtenlik doludur.
Çünkü seven kişi,sevgiliye aykırı olan kişilerin sözlerine sağır olur.
Bu alemde de bir şey yok,bu alemdekilerde de!Her ikisi de vefasızlıkta aynı gönüle sahip.
Bizse yok demeyi var olduğunu ispat sanmışız.Yoku gören bir gözümüz varmış meğer.
Kıblemin ta kendisindeyim ..
İçindeyim hem , dışındayım hem ..
Nereye dönsem karşımda O ..
Bakmayınca görünen ,
Çağırmayınca gelen,
Susunca duyulan,
iyiliğin sakinliğin efendisi
Öyleyse yanlış deme bütün sözlere. Yanlışlar da doğru kokusu verdiği için kalbin tuzağıdır.
Eğer muhabbet, yani sevgi, yalnız tefekkür ve mânâdan ibaret bulunsaydı oruç ve namazın sûreti olmamak lazım gelirdi.
Şeker gibi tatlı ne kadar çok şey vardır ki onların şekerine zehir karışmıştır.
Ben de aklı çok denedim. Bundan sonra delilik peşindeyim.
Bu dünya dağdır. Sözlerin yankılanıp sana geri gelir.
Çünkü akıl sahibinden cefa gelmesi, cahillerin vefasından iyidir.
Peygamber der ki akıl sahibinden gelen düşmanlık, cahilden gelen dostluktan iyidir.
Aşktan bir ateş yak canında. Düşünceyi ve sözü baştan başa ateşe ver.
Akıl aslında işin sonunu görme özelliği taşır. İşin sonunu göremeyen nefistir
Kötü bir dert olan ve lanete uğrayıp uzak düşmeye yol açan eksiklik, akletme eksikliğidir.
Saf altınla kuyumcu, daha çok hain kalpazan yüzünden tehlike içindedir.
Bu işler ve saltanat alçakların elinde olunca elbette “peygamberleri öldürürler
Hüküm çapulcuların elinde olunca, Zünnûn’un hapse düşmesi kaçınılmazdır.
Oku uçar görürsün, yay ise ortada yok. Canlar ortalıkta, canın canı görünmez.
Hırsız nefsinin ve onun yaptıklarının çevresinde dönüp durma. Hakk’a ait olmayan iş bir hiçtir.
Behey eşekten alçak adam, sen düşünce dünyasından tıpkı bir taş gibi habersiz ve umarsızsın.
Sen sadece görüntüden ibaret olup akıldan pay almadığın için insan değil eşek sıpasısın.
Kulak çöpçatandır, göz ise vuslata eren.
Göz gönül ehlidir, kulaksa söz ehli.
Kulak dinleyince sıfatlar değişir.
Oysa gözler görünce özler değişir.
Senin hâlin heveslerine tâbi,
Kendini bir şey zanneden o sineğe benzer.
O, şarap içmeksizin coşup sarhoş olmuş ;
Varlığının zerresini güneş sanmıştı.
Doğan kuşlarının vasfını işitip,
“Şüphesiz ben de zamanın Ankasıyım” demişti.
O sinek, eşek sidiğindeki saman çöpünde bir gemici gibi hevesle başını kaldırmış:
“Gemiyi ve denizi ben nice zamandır düşünür dururdum.”
“İşte gemi, işte derya, işte ben de bir gemici olup dümen tutmadayım.” dedi.
Salını derya üzerine salmıştı.
Ve o derya gözüne hudutsuz görünüyordu.
Ona göre sidik, hudutsuz ve derin bir deniz oldu.
Hikmeti arayan onun kaynağı olur.
Hikmet sana sebebi terkettirir.
Koruyanın levhi, levh-i mahfuza döner.
Aklın ruhtan hüner öğrenir.
Gerçi başlangıçta akıl muallimdi.
Sonra akıl üstatken ona talebe olur.
Akıl, Cebrail gibi,
“Bir adım daha gitsem bu kol, kanat yanar!”
“Sen bana bakma yürü, geç!
Benim için daha ileri yer yok” der.
İş ve söz, kalbin şahitleridir.
Sen bu zahiri alametlerden bir kimsenin içi nasıldır, anla.
Sırrı söylemek doğru değildir.
Esrarını gizleyenin boynu bükük olmaz.
Tilkilik etme aslan ol.
Kargalar ortalığı kaplayınca bülbüller ortalıktan çekilip gizlenirler.