İçeriğe geç

The Lost Hero Kitap Alıntıları – Rick Riordan

Rick Riordan kitaplarından The Lost Hero kitap alıntıları sizlerle…

The Lost Hero Kitap Alıntıları

Aeolus güldü. Hah, benden bilgi istiyordunuz. Bunu istediğinize emin misiniz? Bilgi bazen tehlikeli bir şey olabilir.
Bendeniz Dylan.O kadar havalıyım ki kendimle çıkmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Büyük zaferler, büyük riskler almak demektir.
Afrodit, sevgi ve güzellik demektir, yani sevecen davranman ve etrafına güzellik yayman gerekir. Afrodit, güzel dostluklar, güzel vakit geçirmek ve güzel işler yapmak demektir.
Size yanıtları verirsem bunlar yanıt olmaktan çıkar. Kaderler böyledir işte. Bir anlam kazanması için kendi kaderini kendin çizmelisin.
Aşk, güçlü bir histir Piper. Tanrıları bile dizlerinin üstüne çöktürür.
Aşk, hayattaki en büyük itici güçtür. Ölümlülerin daha iyi insanlar olmalarını sağlar. En cesur, en asil şeyler aşk uğruna yapılır.
Güzellik, kişinin kendisine yakışan en doğal hali bulmasıdır. Mükemmel olmak için kendini mükemmel hissetmen gerekir.
Büyük zaferler, büyük riskler almak demektir.
Size yanıtları verirsem bunlar yanıt olmaktan çıkar. Kaderler böyledir işte. Bir anlam kazanması için kendi kaderini kendin çizmelisin.
Aşk güçlü bir histir Piper.Tanrıları bile dizlerinin üstüne çöktürür.
Aşk, hayattaki en büyük itici güçtür. Ölümlülerin daha iyi insanlar olmasını sağlar. En cesur, en asil şeyler aşk uğruna yapılır.
Çok tatlısın. Ama güzellik, kişinin kendine yakışan en doğal hali bulmasıdır. Mükemmel olmak için kendini mükemmel hissetmen gerekir. Olmadığın biri gibi olmaktan kaçınmalısın.
Hiçbir şey sonsuza kadar var olamaz. Makineler bile. Ama her şey tekrar kullanılabilir.
Kar güzel olabilir ama yakından soğuk ve kötü.
Üstelik espriler ve şakalar yapmak insanın acı duymasını da engelliyordu.
Birisi gelip bir parçasını çalmış gibi hissediyordu, bir daha asla aynı olmayacaktı. Hareket edebilir, konuşabilir ve hayatına devam edip işini yapabilirdi ama bundan böyle hep bir yanı eksik olacak asla tam olarak dengesini bulamayacaktı
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Canavarlar, dedi Tristan McLean. Yanağından aşağı bir damla yaş süzüldü. Canavarların olduğu bir dünyada yaşıyorum.
Güzelliğin de bir tür güç olduğunu hiç düşünmemişti ama işte Piper o haliyle çok güçlü görünüyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Madea sadece iksirler ve zehirler kullanmıyordu. En güçlü silahı, sesiydi.
“Tüm kanalizasyonlar bu kadar güzel midir?” diye sordu Piper.
“Hayır,” dedi Leo. “İnan ki değildir.”
Leo asla iri yarı, güçlü bir çocuk olmamıştı. Belalı mahallelerde büyümüş, belalı okullarda okumuş, belalı yetiştirme yurtlarında kalmıştı. Ama tüm bu yerlerden zekasını kullanarak kurtulmuştu. O, sınıfın komik çocuğuydu. Bir saray soytarısı gibiydi. Çünkü espriler ve şakalar yapmanın ve korktuğunu belli etmemenin beladan uzak durmasına yaradığını öğrenmişti.
“Yorgunluktan bayılacak gibisin,” dedi Piper, “Ne zamandan beri erkek arkadaşını arıyorsun?”
“Üç gün, altı saat ve yirmi dakikadır.”
“Kampçılarımızdan birini arıyor, üç gündür kayıp olan birini. Meraktan aklını kaçırmak üzere. Onun burada olduğunu umut ediyordu.”
“Kimin?” diye sordu Jason.
“Erkek arkadaşının,” dedi Butch. “Percy Jackson.”
“Cidden,” dedi Jason, “Biz arkadaş mıyız?”
“En son baktığımda öyleydi.”
Kes sesini! diye bağırdı Thalia. Yüzyıllardır Zeus’ un çocuklarının başına musallat oldun. Arkadaşım Annabeth’ in peşine ishal inekler taktın
O saygısızın teki!
Bacaklarımın üstüne koca bir heykel devirdin.
O bir kazaydı!
Kardeşimi buracıkta elimden aldın!
Beni lideriniz olarak seçiyorsanız benden de çılgın olmalısınız. Haydi, hemen şu savaş gemisini inşa etmeye başlayalım!
Büyük zaferler, büyük riskler almak demektir,
Aşk güçlü bir histir Piper. Tanrıları bile dizlerinin üstüne çöktürür.
Aşk hayattaki en büyük itici güçtür. Ölümlülerin daha iyi insanlar olmalarını sağlar. En cesur, en asil şeylet aşk uğruna yapılır.
Bir kere evin girişinde harekete duyarlı gizli bir kapı, basamaklarda lazer ışınları, verandanın tırabzanlarında sinir gazı püskürten bir alet, paspasın üstünde baskıya duyarlı zehirli demirler ve elinizi değdirdiğinizde patlayan bir kapı zili vardı.
Leo olmasaydı Jason malikanenin ön kapısına gidene dek en azından beş kez ölmüştü.
Hayatının öyküsü şuydu: Akrabalarıyla, kaldığı geçici evlerdeki kişilerle, aklınıza her kim gelirse, hiç bir zaman kimseyle iyi bir ilişkisi olmamıştı. Wilderness Okulu’ nda bile Jason’ la Piper’ ın yanında kendini fazlalık hissetmişti.
Afrodit çocuklarının hepsi o kadar kötü değildir, dedi Annabeth. Bundan önceki danışman harika bir kızdı.
Ona ne oldu?
Annabeth’ in yüzünü karamsar bir ifade kapladı. Haydi, devam edelim, diye yanıt verdi.
Fotoğraftaki diğer çocuk kim? diye sordu. Şu kumral çocuk
Annabeth’ in ifadesi değişti. Demek ki bu hassas bir konuydu.
Luke. Öldü.
Üç gün, altı saat ve yirmi dakikadır.
Kar güzel olabilir ama yakından soğuk ve kötü.
Piper titrek bir sesle Tabii sorunlu olduğumu biliyorum, dedi. Hatta sorunun ta kendisiyim.
Arabanın içinde iki genç vardı: Jason’ dan belki bir iki yaş büyük, uzun boylu, sarışın bir kızla kafası kazınmış, adeta tuğladan bir surata sahip iri yarı bir oğlan.
Ne sorunu? diye sordu Piper.
Kampçılarımızdan birini arıyor, üç gündür kayıp olan birini. Meraktan aklını kaçırmak üzere. Onun burada olmasını umut ediyordu.
Kimin? diye sordu Jason.
Erkek arkadaşının, dedi Butch. Percy Jackson.
Otobüs, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, müze benzeri, kırmızı tuğladan bir binanın önünde durdu. Belki de burası Kuş Uçmaz Kervan Geçmez Müzesi’ dir, diye geçirdi içinden Jason.
Yaa, evet Jason, sorma. Hepimize tezgah kuruldu. Ben altı kez evden kaçmadım. Piper da bir BMW çalmadı.
Afrodit elindeki altın rengi, parıltılı bluzu havaya kaldırdı. Yok, bu da bana gitmez. Komik görünürüm.
Piper tereddütle güldü. Sen mi? Sen ne giysen mükemmel görünürsün!
Çok tatlısın. Ama güzellik, kişinin kendine yakışan en doğal hali bulmasıdır. Mükemmel olmak için kendini mükemmel hissetmen gerekir. Olmadığın biri gibi olmaktan kaçınmalısın. Bu, bir tanrıça için çok zor bir şey. Çünkü bizler çok çabuk değişiriz.
Altın satmıyorum üretiyorum. Bu gibi belirsiz zamanlarda altın gerçekten de en akıllıca yatırım öyle değil mi? Hükümetler yıkılır. Ölüler dirilir. Gigantlar Olimpos’a saldırır. Ama altın değerini kaybetmez!
Ne diyordun Hephaistos’un oğlu? Zamana mı ihtiyacın vardı? Ne yazık ki zaman, alet kemerinde bulunmayan tek gereç.
Piper ve Leo onun peşinden aşağı indiler.
Tüm kanalizasyonlar bu kadar güzel mıdır? diye sordu Piper.
Hayır, dedi Leo. İnan ki değildir.
Jason yüzünü ekşitti. Nereden bili-
Bak dostum, tam altı kere evden kaçtım. Tuhaf yerlerde konaklamam gerekti, tamam mı? Hangi yöne gideceğiz?
“O, sınıfın komik çocuğuydu. Bir saray soytarısı gibiydi. Çünkü espriler ve şaka yapmanın ve korktuğunu belli etmemenin beladan uzak durmasını sağladığını öğrenmişti.”
“Ey şimşeğin oğlu sakın topraktan,
Yedi tanesi korksun gigantların intikamından,
Demirci ve güvercin kafesi açacak,
Hera’nın gazabıyla ölüm serbest kalacak.”
“Bir kerecik vursam?” dedi Hedge dişlerini sıkarak.
“Olmaz,” dedi Piper
“Bir anlaşma yapmaya ne dersiniz? Önce ben onları öldüreyim, sonra dost olduklarını anlarsak özür dilerim.”
“Size yanıtları verirsem bunlar yanıt olmaktan çıkar.Kaderler böyledir işte.Bir anlam kazanması için kendi kaderini kendin çizmelisin.”
“Thalia bir spor karşılaşmasında ya da savaş alanında rakiplerini kolayca ezebilecek ve Leo’ya asla yüz vermeyecek birisine benziyordu. Kısacası, tam Leo’nun tipiydi!”
“Bir kerecik vursam?” dedi Hedge dişlerini sıkarak.
“Olmaz,” dedi Piper
“Bir anlaşma yapmaya ne dersiniz? Önce ben onları öldüreyim, sonra dost olduklarını anlarsak özür dilerim.”
“Görev sırasında arkadaşlarının bazılarını ve değerli malzemelerinin bir kısmını kaybedeceksin. Bunun seninle hiçbir ilgisi yok Leo. Hiçbir şey sonsuza dek var olamaz. En iyi makineler bile. Ama her şey tekrar kullanılabilir.”
“Hayatının öyküsü şuydu: Akrabalarıyla, kaldığı geçici evlerdeki kişilerle, aklınıza her kim gelirse hiçbir zaman kimseyle iyi bir ilişkisi olmamıştı. Wilderness Okulu’nda bile Jason’la Piper’ın yanında kendini bir fazlalık gibi hissetmişti. Okuldaki tek arkadaşları bir çift olmuştu. Leo onlar adına mutluydu ama onların kendisine ihtiyaçları kalmadığını hissediyordu.”
Aşk güçlü bir histir Piper. Tanrıları bile dizlerinin üstüne çöktürür.
Derin bir nefes alıp Leo, Chicago’da söylediklerim için özür dilerim, dedi. Kendimde değildim. Beni kesinlikle sinir etmiyorsun.
İnsanları sinir etmek için elimden geleni yapıyorum, dedi Leo. Sakın beni hafife alma. Hem benden özür dilersen senden nasıl nefret edebilirim? Sen göklerin prensisin, Evren’in Efendisi’nin oğlusun. Senden zaten nefret etmek zorundayım.
Evren’in Efendisi mi?
E tabii! Zeus’un tüm çocukları şimşek çaktırma gücüne sahip. Gökyüzünde kartal gibi süzülürler-
Kes sesini Valdez.
Leo hafifçe gülümsedi. Gördün mü? Seni sinir ettim işte.
Özür dilediğim için özür dilerim.
Teşekkürler.
Leo, İspanyol asıllı bir Noel Baba cücesine benziyordu; siyah kıvırcık saçları, sivri kulakları ve neşeli, bebeksi bir yüzü vardı. Öyle muzır bir ifadeyle gülümsüyordu ki anında bu çocuğa asla bir kibrit ya da sivri objeler teslim edilmemeli diye düşünürdünüz. Uzun, çevik parmakları durmaksızın haraket ediyordu; sürekli koltukta ritim tutuyor, saçlarını kulaklarının arkasına atıyor, asker ceketinin düğmeleriyle oynuyordu. Çocuk ya doğuştan hiperaktifti ya da bir bufaloya kalp krizi geçirtecek kadar şeker ve kafein almıştı.
Otobüs kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde müze benzeri kırmızı tuğladan bir binanın önünde durdu. Belki de burası Kuş Uçmaz Kervan Geçmez Müzesi ‘dir diye geçirdi içinden Jason.
Leo couldn’t believe the day had gone so quickly. Once again, nothing like ADHD and a good fight to the death to make time fly.
Piper gripped his (Jason’s) hand and followed him. “If I fall, you’re catching me.”
“Uh, sure.” Jason hoped he wasn’t blushing.
Leo stepped out next. “You’re catching me, too, superman. But I ain’t holding your hand.”
“Can we just call them storm spirits?” Leo asked. “Venti makes them sound like evil espresso drinks.”
“His name is Boreas?” Leo had to ask. “What is he, the God of Boring?”
There was that name again—Percy Jackson, Annabeth’s missing boyfriend. That guy must’ve been into everything around here, Leo thought.
Gördüğün şey Hera’ydı, diye homurdandı Thalia. Majeste Havai fişek Hazretleri
Çok tatlısın. Ama güzellik,kişinin kendine yakışan en doğal hali bulmasıdır. Mükemmel olmak için kendini mükemmel hissetmen gerekir. Olmadığın biri gibi olmaktan kaçınmalısın.
Leo, dedi Jason. Çok tuhafsın.
Hah, evet, bunu da sık sık söylersin. Leo sırıttı. Ama beni hatırlamıyorsan, bu demektir ki bütün eski esprilerimi yeniden yapabilirim! Haydi!
Üstelik espriler ve şakalar yapmak insanın acı duymasını da engelliyordu.
Ne diyordun Hephaistos’un oğlu? Zamana mı ihtiyacın vardı? Ne yazık ki zaman alet kemerinde bulunmayan tek gereç.
O, sınıfın komik çocuğuydu. Bir saray soytarısı gibiydi. Çünkü espriler ve şaka yapmanın ve korktuğunu belli etmemenin beladan uzak durmasını sağladığını öğrenmişti.
Üç gün, altı saat ve yirmi dakikadır.
Leo başını iki yana salladı. Gaia mı? O, Toprak Ana değil miydi? Ne bileyim, saçlarında çiçekler, etrafında uçuşan kuşlar, çamaşırlarını yıkayan geyikleri ve tavşanları olması gerekmiyor mu?
Leo, o dediğin Pamuk Prenses, dedi Piper.
Keyfi yerinde olan tek kişi Koç Hedge’di. Sürekli kaygan basamaklardan aşağı düşüyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar yukarı çıkmaya çalışıyordu. Kımıldayın biraz muhallebi çocukları! Geriye sadece birkaç bin basamak kaldı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir