C. S. Lewis kitaplarından The Lion, the Witch, and the Wardrobe kitap alıntıları sizlerle…
The Lion, the Witch, and the Wardrobe Kitap Alıntıları
&“&”
“Bir kapı ha? İnsanların dünyasından bir kapı. Bu her şeyi berbat edebilir. Fakat bu çocukla tek başına ve kolaylıkla baş edilebilir.”
“Sevgili Lucy,
Bu hikâyeyi senin için yazdım, ama yazmaya başladığımda çocukların kitaplardan daha çabuk yaşlanacağını hesaplamamıştım. Sonuç olarak sen, şu anda peri masalları için çok büyük yaştasın ve bu kitap basılıp ciltlendiğinde daha da büyümüş olacaksın. Fakat bir gün tekrar peri masalları okumaya başlayacak kadar yaşlı olacaksın. O zaman bu kitabı üstlerdeki bir raftan indirip, tozunu alıp, hakkında ne düşündüğünü söylersin bana. Ben muhtemelen seni duymayacak kadar sağır, söylediğin kelimeleri anlamayacak kadar yaşlı, fakat hâlâ seni seven vaftiz baban olacağım.”
-C.S. Lewis
Aslan!Sevgili Aslan!" dedi Lucy, "Derdin nedir?
Bize söyleyebilir misin?"
"Hasta mısın, sevgili Aslan?" diye sordu Susan.
" Hayır" dedi Aslan ," Üzgünüm ve yalnızım.
Ellerinizle yelemi tutun ki, sizin yanımda olduğunuzu hissedebileyim ve böylece yürüyelim."
İki Âdemoğlu ile iki Havvakızı o dört tahta oturduğunda, bu sadece Beyaz Cadı’nın hükümdarlığının sonu değil, onun yaşamının da sonu olacak."
Âdem’in kemikleri ve Âdem’in eti
Cair Paravel’deki tahta oturunca
Kötü zamanlar bitmiş, gitmiş olacak."
Aslan görününce düzelecek yanlışlar
Kükremesiyle, yok olacak keder
Dişini gösterince ölümünü görecek kış
Yelesini sallayınca yeniden gelecek bahar."
Narnia’da bir kez kral ya da kraliçe oldunuz mu her zaman kral ya da kraliçesinizdir. Buna layık olun Âdemoğulları! Layık olun Havvakızları!
En kötüsüde sessizlik ve yalnızlıktır.
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır.
Bunu sizinle neden paylaştığımı bilmiyorum ama tam da şu kısmı okurken affedersiniz esnedim ve komik oldu..
“Artık aslanın çözülmesi tüm bedenine yayıldı. Vücudundaki tüm taş büklümler canlı tüylere dönüştü. Sonra,sıcak ve kocaman kırmızı ağzını açarak müthiş bir şekilde esnedi.”
“Yürüdükleri patikanın yanındaki bir ağacın dalına konmuş bir kuş aniden ötmeye başladı. Buna az ilerideki başka bir kuşun cıvıltısı cevap verdi. Ve sonra sanki bu bir sinyalmiş gibi her taraftan ötüş ve cıvıltılar gelmeye başladı. Sonra bir anda bütün bir melodi duyuldu ve beş dakika geçmeden tüm orman kuşların şarkılarıyla çınlıyordu. Edmund nereye baksa dallara konmuş ya da yukarıda süzülen,birbirini kovalayan,didişen,ya da tüylerini gagalarıyla temizleyen kuşlar görüyordu.”
“Yine de her zaman (nasihatlerime kulak verin) insan olabilecek ama henüz olmamış,ya da geçmişte insan olup da şimdi olmayan,ya da insan olması gerekirken olmayanlarla karşılaştığınızda gözlerinizi ondan,elinizi de baltanızdan ayırmayın.”
“Yani gerçekten” dedi Peter, “başka dünyaların— her yerde,köşenin ardında olabileceğini mi söylemek istiyorsunuz?”
Bunun üzerine “Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır” dedi profesör.
Once a king or queen of Narnia
Always a king or queen of Narnia."
"Narnia’ da bir kez kral ya da kraliçe oldunuz mu
Narnia’ da her zaman kral ya da kraliçesinizdir."
“Yaptığım şeyden dolayı beni affedebilecek misin?”
“Elbette affedeceğim” dedi Lucy onun elini içtenlikle sıkarak.”Umarım benim yüzümden başın belaya girmez.”
“Elveda Havvakızı.” Dedi Faun (Bay Tumnus)
“Mendilin bende kalabilir mi?”
“Tabii” dedi Lucy…
Nihayet Bay Tumnus’un evine geldiler,yerde bir halı,iki küçük sandalye (biri benim için,diğeri de bir dost için) dedi bay Tumnus
“Uzaklardaki ‘Boşoda’ ülkesinde,sonsuz yazın hüküm sürdüğü aydınlık ‘Giysido Labı’ şehrinden olan Havvakızı,benimle gidip bir çay içmeye ne dersin?”
-O kadar hoşuma gitti ki,asla reddedemeyeceğim bir teklif olurdu-
Lucy sonrasında eve dönmesi gerektiğini söylese de Faun’un ısrarıyla..”Çok naziksiniz,ama uzun süre kalamam.” Dedi.
Faun ise sözüne devam etti,
“Koluma girersen eğer Havvakızı,şemsiyeyi ikimizin başı üzerinde tutabilirim. Evet böyle,haydi gidelim.”
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır.
Narnia’da bir kez kral ya da kraliçe oldunuz mu her zaman kral ya da kraliçesinizdir. Buna layık olun Ademoğulları! Layık olun Havvakızları!"
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır
Aslan görününce düzelecek yanlışlar
Kükremesiyle, yok olacak keder
Dişini gösterince ölümünü görecek kış
Yelesini sallayınca yeniden gelecek bahar.
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır.
Bütün gece uyanık kalıp gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağladıysanız sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz. Sanki yeniden hiçbir şey olmayacakmış gibi hissedersiniz.
“Âdemoğlu” dedi Kraliçe aniden, “bir şeyler yemeden, içmenin tadı olmaz. Ne yemek istersin?”
“Türk lokumu, lütfen Majesteleri” dedi Edmund.
“Zavallı Lu, saklanmış ama kimse fark etmedi! Eğer insanların seni aramaya başlamasını istiyorsan bundan daha uzun süre saklanmalısın.”
Fakat bir güntekrar peri masalları okumaya başlayacak kadar yaşlı olacaksın. O zaman bu kitabı üstlerdeki bir raftan indirip, tozunu alıp, hakkında ne düşündüğünü söylersin bana. Ben muhtemelen seni duymayacak kadar sağır, söylediğin kelimeleri anlamayacak kadar yaşlı, fakat hâlâ seni seven vaftiz baban olacağım.
“Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır”
Ayağa kalk Sör Peter Kurtöldüren" dedi, "ve ne okursa olsun kılıcını temizlemeyi asla unutma.
Bütün gece uyanık kalıp gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağladıysanız sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz. Sanki yeniden hiçbir şey olmayacakmış gibi hissedersiniz."
Aslan görününce düzelecek yanlışlar
Kükremesiyle, yok olacak keder
Dişini gösterince ölümünü görecek kış
Yelesini sallayınca yeniden gelecek bahar.
“Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır”
“bu kitabı senin için yazdım ama yazmaya başladığımda çocukların kitaplardan daha çabuk yaşlanacağını hesaplamamıştım. sen, şu anda peri masalları için çok büyük yaştasın ve bu kitap basılıp ciltlendiğinde daha da büyümüş olacaksın. fakat bir gün tekrar peri masalları okumaya başlayacak kadar yaşlı olacaksın.”
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır."
Aslan görününce düzelecek yanlışlar
Kükremesiyle, yok olacak keder
Dişini gösterince ölümünü görecek kış
Yelesini sallayınca yeniden gelecek bahar
Kendini rahatlatmanın tek yolu, bütün bunların bir rüya olduğuna ve her an uyanacağına inanmaya çalışmaktı.
İnsan olabilecek ama henüz olmamış, ya da geçmişte olup da şimdi olmayan, ya da insan olması gerekirken olmayanlarla karşılaştığınızda gözlerinizi ondan, elinizi de baltanızdan ayırmayın.
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır.
Bütün gece uyanık kalıp gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağladıysanız sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz. Sanki yeniden hiç bir şey olmayacakmış gibi hissedersiniz.
Bir zamanlar, isimleri Peter, Susan, Edmund ve Lucy olan dört çocuk vardı.
“Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır.”
Umarım bu kitabı okuyanlar Susan ile Lucy’nin o gece olduğu kadar üzgün değildir, fakat öyleyseniz (bütün gece uyanık kalıp gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağladıysanız) sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz. Sanki yeniden hiçbir şey olmayacakmış gibi hissedersiniz.
En kötüsü de sessizlik ve yalnızlıktı.
“İnsanlar hakkında iki farklı görüş olabilir (şu anda burada bulunanları kastetmiyorum). Fakat insan gibi görünüp de insan olmayanlar hakkında sadece tek görüş vardır.”
Mutlu noeller! Yaşasın gerçek kral!"
“Haydi” dedi Peter, “bir deneyelim. Birbirinizin yakınında durun. Eğer düşman olduğu ortaya çıkarsa bir kunduzla baş edebilmemiz gerek.”
“Yani gerçekten” dedi Peter, “başka dünyaların – her yerde, köşenin ardında – olabileceğini mi söylemek istiyorsunuz?”
“Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır” dedi Profesör gözlüklerini çıkarıp silmeye başlayarak. Kendi kendine mırıldanıyordu, “Bunlara bu okullarda ne öğretiyorlar bilmem ki?”
“Yalnız, her zaman gerçeği söylediğine inandığınız birini yalancılıkla suçlamak çok ciddi bir şey; gerçekten çok ciddi bir şey.”
“Yalan söylemediğinden korkuyoruz” dedi Susan, “Lucy’nin bir sorunu olabileceğini düşünüyoruz.”
“Delilik mi demek istiyorsun?” dedi Profesör soğukça. “Bu konuda kafanız rahat olsun. Birinin ona yalnızca bakıp konuşması deli olmadığını göstermeye yeter.”
En kötüsü de sessizlik ve yalnızlıktı.
…gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağladıysanız sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz."
Tüm gece uyanık kalıp gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağlafıysanız, sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz. Sanki yeniden hiçbir şey olmayacakmış gibi hissedersiniz.
Aslan görününce düzelecek yanlışlar
kükremesi ile yok olacak keder
dişini gösterince ölümünü görecek kış
yelesini sallayınca yeniden gelecek bahar
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır
Aslana dizleri titremeden görünebilen biri varsa ya birçok insandan daha cesurdur ya da sadece aptal
Fakat kadınlar katıldığında da kavgalar kötü olur.
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır.
Bir zamanlar isimleri Peter, Susan, Edmund ve Lucy olan dört çocuk vardı."
En kötüsü de sessizlik ve yalnızlıktı.
“Okullarda neden mantık öğretmiyorlar ki?
İnsan olabilecek ama henüz olmamış ya da geçmişte insan olup da şimdi olmayan ya da insan olması gerekirken olmayanlarla karşılaştığınızda gözlerinizi ondan, elinizi baltanızdan ayırmayın.
Böylece Kral ve Kraliçeler sık ağaçlıklara girdiler. Çok gitmeden hepsi de gördükleri şeye lamba direği dendiğini hatırladılar. Daha yirmi adım atmamışlardı ki, ağaçların arasında değil de paltolar arasında yürüdüklerini fark ettiler ve bir an sonra bir dolabın kapısından boş bir odaya yuvarlandılar. Artık av giysileri içindeki Kral ve Kraliçeler değil, eski giysileri içindeki Peter, Susan, Edmund ve Lucy’ydiler.
Bütün gece uyanık kalıp gözlerinizde yaş kalmayana kadar ağladıysanız sonunda bir tür sakinliğin üzerinize çöktüğünü bilirsiniz. Sanki yeniden hiçbir şey olmayacakmış gibi hissedersiniz.
Aslan görününce düzelecek yanlışlar
Kükremesiyle, yok olacak keder
Dişini gösterince ölümünü görecek kış
Yelesini sallayınca yeniden gelecek bahar.
Birisi anlamadığınız bir şey söyler, fakat rüyanızda sanki çok büyük bir anlamı varmış gibi gelir size.
“Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır”
Seninle karşılaşmadan önce insanların nasıl olduğunu bilmiyordum.
Yani gerçekten" dedi Peter, "başka dünyaların her yerde, köşenin ardında-olabileceğini mi söylemek istiyorsunuz? "
"Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır. "
“O bir gün gelir, bir gün gider” demişti. “Onu bir gün görürsünüz, ertesi gün kaybolur. Bir yere bağlı olmayı sevmez – ve elbette ilgileneceği başka ülkelerde var. Her şey yolunda artık burada. Sık sık gelir o; yeter ki zorlamayın. Vahşidir bilirsiniz. Evcil bir Askan gibi değildir.”
Çocuklardan hiçbiri Aslan’ın kim olduğunu sizin bildiğinizden fazla bilmiyordu. Fakat Kunduz bu sözleri söyler söylemez herkese tamamen değişik bir duyguya kapıldı. Belki bu sizinde rüyalarınızda olmuştur. Birisi anlamadığınız bir şey söyler, fakat rüyanızda sanki çok büyük bir anlamı varmış gibi gelir size: Ya bütün rüyayı kâbusa dönüştürecek korkunç bir anlamı vardır ya da hoş bir anlamı; sözlerle anlatılmayacak kadar hoş bir anlamı vardır ve rüyayı öylesine harika yapar ki, tüm yaşamınız boyunca hatırlar ve sürekli aynı rüyayı görmek istersiniz.
“Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır” dedi Profesör gözlüklerini çıkarıp silmeye başlayarak.
“bir şeyler yemeden, içmenin tadı olmaz. Ne yemek istersin?”
“Türk lokumu, lütfen Majesteleri” dedi Edmund.
“Burası Narnia ülkesi” dedi Faun, “lamba direğiyle Doğu Denizi kıyısındaki büyük Cair Paravel Kalesi arasında, üzerinde bulunduğumuz tün bu topraklar. Sen – sen batının vahşi ormanlarından mı geldin?”
tüm sıfatlar gerçek sahibini bulacak
Gerçeklik nereden baktığına bağlıdır."
Gerçeklik nereden bakdığına bağlıdır