Khaled Hosseini kitaplarından The Kite Runner kitap alıntıları sizlerle…
The Kite Runner Kitap Alıntıları
&“&”
Yaşam bir trendir ATLA "
Bunca yıldır istediğim şeye nihayet kavuşmuştum.Ama kendimi şu bakımsız havuz kadar boş hissediyordum.
Yeniden iyi biri olmak mümkün…
Çocuklar boyama kitabı değildir onları en sevdiğin renge boyayamazsın "
Yeniden iyi biri olmak mümkün.
Gel, yeniden iyi biri olmak mümkündür..
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşam çalarsın. Karısını bir kocadan, çocuklarını bir babadan mahrum edersin. Yalan söylediğin zaman, bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun. Aldattığın zaman, bir insanı doğruluk, adalet hakkını elinden alırsın. Çalmaktan daha büyük bir kötülük yoktur."
Odamda tek başıma olmayı diledim;
kitaplarımla baş başa, bu insanlardan uzakta…
kitaplarımla baş başa, bu insanlardan uzakta…
O an onu bütün yüreğimle sevdim, hiç kimseyi sevmediğim kadar çok sevdim…"
Hümeyra’ yla ikimiz, bütün dünyaya karşı. Sana şu kadarını söyleyeyim, Emir can: Sonuçta, mutlaka dünya kazanır. Düzen böyle."
Senin için bin tane de olsa yakalarım..
…sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek, her zaman daha zordur.
Afganistanda çocuk çok ama çocukluk yok. Dünyada öyle değil mi, insan çok ama “insanlık” yok.
“Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşam çalarsın…Yalan söylediğin zaman, bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun. Aldattığın zaman, bir insanın doğruluk, adalet hakkını elinden alırsın. Çalmaktan daha büyük bir kötülük yoktur.”
-Utanma duygusunun nerede olduğunu sor."
– "Savaştayız, diyor. Savaşta utanma olmazmış."
-"Yanıldığını söyle. Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine, barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir.
– "Savaştayız, diyor. Savaşta utanma olmazmış."
-"Yanıldığını söyle. Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine, barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir.
İşin en kurnazca kısmı da, kimin hangi tarafta olduğunu kimsenin bilmemesiydi.
Tuhaf ama, birisi gerçekte kim olduğumu, nasıl biri olduğumu öğrendiği için memnundum; rol yapmaktan yorulmuştum.
İnsanların canını böylesine yakmayı ne zaman ve nasıl öğrendiğimi merak ettim…
Galiba bazı öykülerin anlatılması gerekmiyor.
Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur: Karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar."
Belki haksızlık,ama bazen birkaç günde,hatta tek bir günde olanlar bütün bir ömrün akışını değiştirebiliyor,Emir.
Bunca yıldır istediğim şeye nihayet kavuşmuştum.Ama kendimi şu bakımsız havuz kadar boş hissediyordum.
Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur:karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar.
Çocuklar boyama kitabı değildir.Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.
Halkımın kendi ülkesini el birliğiyle mahvetme biçimi, göğüsümü beklenmedik bir öfkeyle sıkıştırıverdi.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
“Sohrab hiçbir özelliği olmayan, donuk bir duvar kâğıdı gibi ortama karışmış, eriyip gitmişti.”
Ben ölmek üzere olan biriyim ve aşağılanmayı kabul edemem!
– dayanabilecek misin ?
– dayanmak mı ?
– dayanmak mı ?
Çocuklar boyama kitabı değildir.Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
Bu akşam mutluluktan uçuyorum," dedi ortaya.
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun dedi, baba.Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun.Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu haklılığı çalmış olursun anlıyor musun ? "
Afganistanda çocuk var, çocukluk yok."
Afganistan’da çocuk çok ama çocukluk yok."
Şöyle dedi: &‘Çok korkuyorum.’ Neden, diye sordum. &‘Öyle mutluyum ki, Doktor Resul. Böylesine büyük, müthiş bir mutluluk, insanı korkutuyor.’ Yine nedenini sordum, şöyle dedi: &‘Senin bu kadar mutlu olmana ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.’
Neden gidip kitap filan okumuyorsun?
… yalanla kendini kandırmaktansa gerçekle yüzleşmek iyidir.
Kendimi kendi ülkemde bir turist gibi hissediyorum ..
Bir insanı öldürdüğün zaman,bir yaşam çalarsın.Karısını bir kocadan, çocuklarını bir babadan mahrum edersin.Yalan söylediğin zaman,bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun.Aldattığın zaman,bir insanın doğruluk,adalet hakkını elinden alırsın.Çalmaktan daha büyük kötülük yoktu.
Baba, kötülerin bile canını yakmanın günah olduğunu söylerdi. İstemeden kötü olmuşlar, bazen de düzelirlermiş."
" Her zaman değil, Sohrab."
" Her zaman değil, Sohrab."
Onu kendime çekmek, kucaklamak, dünyanın asıl ona kötü davrandığını söylemek istedim.
Ben yüzlerini unutmaya başladım," dedi Sohrab. "Bu çok mu kötü?"
"Hayır. Zaman bunu hep yapar."
"Hayır. Zaman bunu hep yapar."
Odada bizimle birlikte soluk alıp veren, terleyen bisey daha vardı :
Geçmiş
Geçmiş
“Çocuklara sözler vermek, çok tehlikeli bir şeydir.”
“Ölüm belgeleri elinizde mi?”
“Ölüm belgesi mi? Burada Afganistan’dan söz ediyoruz! Oradakilerin çoğunun doğum belgesi bile yok.”
“Ölüm belgesi mi? Burada Afganistan’dan söz ediyoruz! Oradakilerin çoğunun doğum belgesi bile yok.”
Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur. Karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar.
…Bir şey daha vardı; ilk anda fark edemediğim bir şey: Yanlarında yetişkin bir erkek görmek, neredeyse olanaksızdı. Savaşlar Afganistan’da babaları, çok az bulunan bir mala, değerli bir ayrıcalığa dönüştürmüştü.
Tek kelime etmiyoruz, söyleyecek sözümüz olmadığından değil, gerekmediğinden… "
Tanrı’nın armağanı olan yetenekleri boşa harcayan biri, eşektir.
Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.
Hasan’ı terslediğime üzülmüştüm. Tam özür dilemeye hazırlanırken, vazgeçtim. Hasan gergin olduğumu anlardı nasılsa.
Hasan beni her zaman anlardı.
Hasan beni her zaman anlardı.
Senin için, bin tane olsa, yakalarım…"
Bu dünyada kötüler var; bazen kötüler hep kötü kalır. Bazen onların karşısına dikilmen gerekir.
Ama ben bir erkektim, tehlikeye attığım tek şey, incinen gururum olabilirdi. Yaralar iyileşirdi. Lekelenen adlar, hayır.
Afganlara özgü çifte standardın, benim cinsimi fena halde kayıran eğilimin çok iyi bilincindeydim. Delikanlının kızla konuştuğunu gördünüz mü? değil. Vaay, oğlana nasıl yapıştı, gördünüz mü? Ne loçak ama!
Aşkın en pürüzsüz göründüğü an, dertler bastırıverirdi
Neden gidip kitap filan okumuyorsun ?
Çocuklar boyama kitabı değildir.
Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.
…ama zaman çok açgözlü bir şey, bazen bütün ayrıntıları çalıp kendine saklıyor."
Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
Bir şairle evlenmek başka şeydi, burnunu şiir kitaplarından kaldırmayan bir oğula sahip olmak başka şey, elbette…"
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. &‘Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.’ "
Gözlerini gökyüzünden ayırdığın an, fazla dayanamazsın ..
İyilik toprakları terk etti
Sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek, her zaman daha zordur.
“Savaş onuru ortadan kaldırmaz.Tam tersine,barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir”
“Şey” dedi, “neden adam karısını öldürdü? Daha doğrusu, gözyaşı dökmek için illa da üzülmesi mi gerekiyordu? Soğan koklasa olmaz mıydı?”
Suskunluk, huzur içeriyor. Sakinlik, dinginlik. Yaşam düğmesinin sesini kısmak gibi. Sessizlik ise düğmeyi kapatmak. Kesmek. Tamamen durdurmak.
Yoksa bağışlanmak böyle mi tomurcuklanıyordu? Gürültülü patırtılı bir veda töreniyle değil de, eşyalarını sessizce toplayıp bir gece yarısı, habersizce sıvışarak mı?
Onu mutlak bir karmaşadan çıkartıp belirsizliğin karmaşasına taşıdım.
Çocukların dehşetle baş etme yöntemi budur:uyuyakalmak.
Bu dünyada kötüler var;bazen kötüler hep kötü kalır.
Afganistan’da çocuk çok ama çocukluk yok.
Belki haksızlık,ama bazen birkaç günde ,hatta tek bir günde olanlar bütün bir ömrün akışını değiştirebiliyor …