İçeriğe geç

The Happy Prince and Other Stories Kitap Alıntıları – Oscar Wilde

Oscar Wilde kitaplarından The Happy Prince and Other Stories kitap alıntıları sizlerle…

The Happy Prince and Other Stories Kitap Alıntıları

“Zenginle yoksul kardeş değil midir?” diye sordu genç Kral.
Öyledir,” dedi adam, “zengin kardeşin adı da Kabil’ dir.”
Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz.
Savaşta, zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur.
Sırf o dinlemiyor diye onunla konuşmaktan vazgeçecek değilim.
Ama artık önemi kalmadı. Sevda maziye karıştı.
kalbi kırıktı ve bununla gurur duyardı.
“Nereyi seversen orası senin dünyandır.”
Garip şey, dedi, içim sımsıcak, oysa hava ne kadar soğuk.
Ah, şu mutluluk ne hiçten şeylere bağlı.
Güzel olmanın ötesindeydiler-Mutluydular
Seni seveyim mi?”
bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıkların altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırları biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz.
nereyi seversen orası senin dünyandır.
—Kapıyı kapasana. Evin içine buz gibi rüzgâr giriyor, üşüyorum.
—Katı bir yüreğin olduğu evde daima soğuk rüzgârlar esmez mi?
Doğrusunu isterseniz, bence bu dünyada vefalı bir dost kadar soylu ve az bulunan bir şey yoktur.
Ne saçmalık şu aşk denen şey! Mantığın tırnağı bile olamaz, çünkü bir şeyi kanıtlamaya yaramıyor ve insana hep gerçekleşmeyecek şeylerden bahsediyor ve insanı gerçek olmayan şeylere inandırıyor. Hatta, gayet işe yaramaz bir şey
Çünkü ancak bir bülbülün yüreğinin kanı kızıla döndürür bir gülün yüreğini
Ah, nasıl da küçük şeylere bağlı aşk!
“Hoş sözleri herkes söyler,herkes pohpohlar,iltifat eder,ama gerçek dost daima acı konuşur ve dostunu üzmekten korkmaz. Hatta gerçek dost,dostunu üzmeyi tercih eder,çünkü ona iyilik ettiğini bilir.”
Garip şey, içim sımsıcak, oysa hava ne kadar soğuk.
Mutlu Prens derlerdi bana, gerçekten de mutluydum, eğer zevk içinde yaşamak mutluluksa.
Bir rüzgârgülü kadar güzel
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nereyi seversen orası senin dünyandır.
Aşk şaşılacak bir şey kesinlikle! Zümrütlerden, yakutlardan daha değerli. İncilerle, lalelerle değişilemez, pazara çıkarılamaz. Ne satıcılardan parayla alınabilir ne de altın terazide tartılır
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sevgili Küçük Kırlangıç, bana çok ilginç şeyler söylüyorsun, dedi, Ama en merak ettiğim şey, insanların acıları. Düşkünlükten büyük hiçbir sır yok.
Yaşayanlar hep altının insanı mutlu edeceğini sanırlar.
Ne tuhaf, dedi. Hava pek soğuk olduğu halde vücudum sanki çok sıcak. Prens, Çünkü iyilik ettin, dedi.
Kimsiniz?
Ben Mutlu Prensim.
Öyleyse niye ağlıyorsunuz?
( )
Ve Tanrı insanoğlunun hayat defterini kapatıp dedi ki: seni cehenneme göndereceğim. Cehenneme gideceksin.

İnsanoğlu haykırdı: gönderemezsin!

Tanrı sordu: niçin gönderemezmişim seni cehenneme, hangi sebeple?

Çünkü ben zaten hep cehennem’de yaşadım. diye cevap verdi insanoğlu.
Ve hüküm evine sessizlik çöktü..

Tanrı konuştu ve insanoğluna dedi ki: seni cehenneme gönderemediğime göre, cennete göndereceğim. Cennete gideceksin.

İnsanoğlu haykırdı: gönderemezsin! Çünkü cenneti hiçbir zaman, hiçbir yerde hayal edemedim.
Ve hüküm evine sessizlik çöktü.

“Kadınları yeterince anlayamıyorum,” diye cevap verdi.
“Azizim Gerald,” dedim, “kadınlar sevilmek içindir, anlaşılmak için değil.”
“Güvenemediğim şeyi sevemem,” dedi.
Evlilik için doğru zemin karşılıklı yanlış anlamalardır.
Tavşan’a, “Benim sana yardımıma sen yüz katıyla cevap verdin, iyiliğime yüz katıyla karşılık verdin,” dedi.
Tavşan, “Hayır, sen bana nasıl davrandıysan, ben de sana öyle davrandım,” deyip süratla uzaklaştı, Yıldız-Çocuk da kente yöneldi.
Aşk ve romantizm, işsizlerin uğraşı değil, zenginlerin imtiyazıdır.
Kadınlar sevilmek içindir, anlaşılmak için değil.
Bedenin aşkı kirlidir .
Sevda ölümsüzdür. Ay gibidir, sonsuza dek yaşar..
Sana ruhumu satayım, Yalvarırım al ruhumu, ben artık ondan bıktım.
Savaşta dedi işçi, zayıflar güçlülerin kölesi olur ,barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur . Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki ,yaşamamıza yetmiyor ,ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor,. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var ; bize özgür dense de köleyiz.
Ne saçmalık şu aşk denen şey! Mantığın tırnağı bile olamaz, çünkü hiçbir şeyi kanıtlamaya yaramıyor ve insana hep gerçekleşmeyecek şeylerden bahsediyor ve insanı gerçek olmayan şeylere inandırıyor..
Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı.
Garip şey, içim sımsıcak, oysa hava ne kadar soğuk
Mutlu ol; kırmızı gülüne kavuşacaksın. Onu geceleyin ay ışığından yapacağım ve Kendi kalbimin kanıyla boyayacağım. Senden bunun karşılığında sadece aşkına sadık olmanı istiyorum, çünkü aşk, en Bilge felsefe’den daha bilgi, en güçlü Güç’ten daha güçlüdür.
Ah, nasıl da küçük şeylere bağlı aşk!
Artık güzel olmadığına göre yararlı da değil.
Sonra kırlangıç yeniden uçup Mutlu Prens’in yanına döndü ve ona yaptığını anlattı. Garip şey, dedi, içim sımsıcak, oysa hava ne kadar soğuk.
Nereyi seversen orası senin dünyandır, diye atıldı, kalbi kırıktı ve bununla gurur duyardı. Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı.
Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu;
Aşk iyi güzel de, dostluk çok daha yüce bir şey. Doğrusunu isterseniz, bence bu dünyada vefalı bir dost kadar soylu ve az bulunan bir şey yoktur.
Katı bir yüreğin olduğu evde daima soğuk rüzgârlar esmez mi?
Öyle konuşma; Tanrı serçeleri bile esirger, rızıklarını verir.
”Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu; bence çok normal. Gerçek âşık acı çeker ve susar. ”
İnsan ruhundan daha değerli hiçbir şey yoktur, hiçbir dünyevi nimet onunla tartılamaz.
Nereyi seversen orası senin dünyandır.
Balıkçıya seslendi, “Satılık neyin var? ”
“Sana ruhumu satayım, ” diye cevap verdi. “Yalvarırım al ruhumu, ben artık ondan bıktım! ”
Doğrusunu isterseniz, bence bu dünyada vefalı bir dost kadar soylu ve az bulunan bir şey yoktur
Ama o şimdi neredeydi ?
“Gerçeği isterseniz, ben dünyada sadık bir dostluktan daha az bulunur, daha soylu hiçbir şey tanımıyorum.”
Nereyi seversen orası senin dünyandır.
Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de aslında gerçekte köleyiz.
Okumak insanca bir eylemdir.
Sevdiğin her yer senin dünyandır.
Aşk kendi yolunda iyi bir şeyse de dostluk daha üstündür.
Bir sürü güzel çiçeğim var ama en güzel çiçekler çocuklardır.
Hem bu çağda pratik olmak her şeyin başı olduğuna göre ben yine felsefeye dönüp metafizik okuyayım bari.
Aşk denen şey! Mantığın tırnağı bile olamaz, çünkü hiçbir şeyi kanıtlamaya yaramıyor ve insana hep gerçekleşmeyecek şeylerden bahsediyor ve insanı gerçek olmayan şeylere inandırıyor.
Ah, mutluluk ne de küçük şeylere bağlı !
Şimdi kendimi iyice ısınmış hissediyorum, oysa hava buz gibi.
Bir iyilik ettiğin içindir.
Kalbim kurşun olduğu hâlde elimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyor.
Acı bu dünyanın efendisidir.
Bu dünyanın yükü, bir kişinin omuzlarına fazladır.
Gönlümü kaptırmalı mıyım sana?
Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu
[Harika Fişek]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir