Arthur Conan Doyle kitaplarından The Adventure Of The Blue Carbuncle kitap alıntıları sizlerle…
The Adventure Of The Blue Carbuncle Kitap Alıntıları
Şimdi sandalyeni yaklaştırıp kemanımı uzat, artık önümüzde çözülmeyi bekleyen tek mesele bu soğuk sonbahar akşamlarını nasıl geçireceğimiz.
Bir rolü en iyi şekilde oynamanın yolu, o rolün içene girmek, o rolü yaşamaktır.
Ömrünün son saniyesine kadar sadede karşısındakine değil, kendi nefsiyle mücadele de edecekti.
Acı çeken bir hasta, sabırsızlıklarla dolu bir dünya için iyi bir derstir.
-Siz mi? Siz kimsiniz? Konu hakkında ne biliyorsunuz ki?
-Adım Sherlock Holmes. Benim işim insanların bilmediklerini bilmek.
-Adım Sherlock Holmes. Benim işim insanların bilmediklerini bilmek.
Unutma ki Watson, zincirin bir ucunda bir kaz dururken, diğer ucunda, susuzluğunu kanıtlayamazsak kesinkes en az yedi yıl hüküm giyecek bir adam var.
Yeteri kadar bilgi olmadan kafayı çalıştırmak, bir motoru mazotsuz zorlamaya benziyor.
Bazen bir organdaki zayıflık diğer organların güçlenmesine neden olur.
İnsan zamanla kendi adalet anlayışını geliştiriyor.
Zihnim hayatın adaletsizlikleriyle yarı delirmiş bir halde.
Ama kıskançlık insanın karakterini garip bir şekilde değiştirebilir.
Adım Sherlock Holmes. Benim işim insanların bilmediklerini bilmek.
Başkalarına yaşatığı acıları kendiside çekmeli.
İnsan , kendi kazdığı kuyuya kendi düşer.
Kötülük yapan gerçekten de kötülük buluyormuş .
Bir insan, beynindeki odaları kullanabileceği eşyalarla döşemeli ve geri kalanları da istediği zaman çıkarıp kullanabileceği bir yere, kütüphanesine yerleştirmelidir.
Peki ya karısı? Adamı artık sevmediğini söylemiştin.
Bu şapka haftalardır fırçalanmamış. Sevgili Watson,seni de şapkanda bir haftalık tozla görseydim,karının bu halde dışarı çıkmana izin verdiğini düşünerek, sana karşı sevgisini artık ne yazık ki kaybetmiş olduğunu söylerdim.
Bu şapka haftalardır fırçalanmamış. Sevgili Watson,seni de şapkanda bir haftalık tozla görseydim,karının bu halde dışarı çıkmana izin verdiğini düşünerek, sana karşı sevgisini artık ne yazık ki kaybetmiş olduğunu söylerdim.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sanat için sanat, Watson. Sanırım doktorluk yaparken kendini, ücretini düşünmeden hastalıkları tedavi ederken bulmuşsundur?
Bir kez alçaldınız. Bakalım, gelecekte ne kadar yükseleceksiniz.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kazlar nereye gitti Maggie? diye bağırdım.
Tamam , o halde. Onu kes, senin olsun .
Ateş niye yakıldı? diye sordu. Bir bahar gecesi de olsa bu odada ateş hep yakılır miydi?
Büyük, kahverengi bir bavulu vardı, onun dışında hiçbir şeyi yoktu.
Gelgelelim kadın hemcinslerinin kurnazligina ve inatciligina sahipti. Kararlı bir şekilde direndi.
Yeteri kadar bilgi olmadan kafayı çalıştırmak, bir motoru mazotsuz zorlamaya benziyor.
Eğitim, Gregson, eğitim.
En küçük nokta en gerekli hayatı bilgiyi verebilir.
Eğitim asla bitmez, en harika olanının en sonda olduğu bir dersler serisidir.
Kötülük yapan gerçekten de kötülük buluyormuş. İnsan, kendi kazdığı kuyuya kendi düşer.
Ah, ah kötü bir dünyada yaşıyoruz. Ve zeki bir insanın aklı suça çalıştığında, kötünün de kötüsü oluyor.
Her değerli mücevher öyledir. Tam bir şeytan tuzağıdır aslında. Daha büyük ve eski mücevherlerin her yüzünün kanlı bir geçmişi vardır.
Birçok defa bir kadının sezgilerinin analitik bir akılcının çıkardığı sonuçlardan daha gerçekçi olduğuna şahit oldum.
Bir insan, beynindeki odaları kullanabileceği eşyalarla döşemeli ve geri kalanları da istediği zaman çıkarıp kullanabileceği bir yere, kütüphanesine yerleştirmelidir.
Problemler ancak duyuların etkisinden kurtulduktan sonra çözülebilir.
Kendimi çaresiz ve üzerine yaklaşan yılanı gören zavallı bir tavşan gibi hissettim. Dayanılmaz ve önlenemez bir lanetin pençesinde gibiydim.
Vahşet geri teperek vahşiye geri döner ve kötülük düşünen kendi kazdığı kuyuya düşer.
Ah, ah kötü bir dünyada yaşıyoruz.
Adım Sherlock Holmes. İnsanların bilmediklerini bilmek benim işim.
Umutsuzluğun zamanı değil.
Bazen insanın gözü hiçbir şey görmüyor, adeta kör oluyor.
Hikaye oldukça sıradan görünebilir ama altından ölümcül bir şeyler çıkabilir.
Bir insan, beynindeki odaları kullanabileceği eşyalarla döşemeli ve geri kalanları da istediği zaman çıkarıp kullanabileceği bir yere, kütüphanesine yerleştirmelidir.
Benim burada eli kolu bağlı senin ölmeni seyredeceğimi sanıyorsan, çok yanılıyorsun.
Madem ki bana güvenmiyorsun, daha fazla üstelemeyeceğim.
Kalbim derinden incinmişti
Böyle şeyleri söylemek zoruma gidiyor ama başka çare bırakmadın.
Aslında Holmes kadın milletini sevmezdi, onlara asla güvenmezdi ama bir beyefendi gibi davranmaktan da geri durmazdı.
Holmes’un inanılmaz dağınıklığı, en olmadık zamanlarda keman çalma tutkusu, evin içerisini berbat kokulara boğan kimya deneyleri ve hayatından eksik olmayan şiddet ve tehlikeler belki de onu Londra’nın en çekilmez kiracısı durumuna getirmişti. Ne var ki kira ödemede cömertti. Yıllarca oturduğu evin, orasına burasına harcadığı parayla koca evi rahatlıkla satın alabilirdi.
Kalbimize hükmedemeyiz ama yaptıklarımıza edebiliriz.
Bunlar şeytanın yemleridir. Eski ve daha büyük mücevherlerin neredeyse her birinin bir cinayetle ilgisi vardır.
Eh! dedi mühendis, pişman hâlde, Amma büyük iş yaptım. Başparmağımı, bir de beş altınımı kaybettim ve elime ne geçti?
Deneyim dedi Holmes gülerek.
Sizin için değerli olabilir, tek yapmanız gereken geri kalan hayatınız boyunca unutmamak için bu olayı kelimelere dökmek.
Deneyim dedi Holmes gülerek.
Sizin için değerli olabilir, tek yapmanız gereken geri kalan hayatınız boyunca unutmamak için bu olayı kelimelere dökmek.
Burası kötülük dolu bir dünya ve zeki bir adam aklını suç işlemek için kullandığında bundan daha kötüsü yoktur.
Adam yarı korkmuş, yarı umut dolu gözlerle, bir kurtuluşun mu yoksa felaketin mi eşiğinde olduğunu bilmeksizin bir bana, bir Holmes’a baktı. Sonra arabaya bindi ve yarım saat sonra Baker Caddesinde oturma odasında oturuyorduk. Yolda hiçbir şey konuşulmadı ama konuğumuzun hızlı hızlı nefes aldığını, ellerini bir kavuşturup bir çözdüğünü görebiliyorduk.
Dehşet içinde olmamın sebebi korkularımın belirsiz ve şüphelerimizin bir başkasına önemsiz gelebilecek olan küçük şeylere dayalı olmasıdır
Peynir gemisi lafla yürümez
Yanımda, sonuna kadar güvenebileceğim biri olması benim için çok önemli.
İnsan hiçbir şeydir, ürettikleri ise her şey.
Bir kadının sezgilerinin ne kadar güçlü olduğunu bildiğim için, çözümleyici aklın çıkardığı sonuçlardan daha çok onların sezgilerine güvenirim.
Hoş bütün değerli mücevherler böyledir. Tam bir şeytan tuzağıdır aslında. Daha büyük ve daha eski mücevherlerin her yüzünün kanlı bir geçmişi vardır.
Takip ettiğiniz bir şey insan sizi görüyorsa buna takip denemez zaten öyle değil mi?
Yeteri kadar bilgi olmadan kafayı çalıştırmak, bir motoru mazotsuz zorlamaya benziyor!
Eğitim asla bitmez, Watson. En harika olanın en sonda olduğu bir ders serisidir. Bu, öğretici bir olay. İçinde ne para ne de ün var fakat biri yine de ona başlamak isteyebilir.
Bizi ayıracak beklenmedik bir şey olsa bile yemin ettiğimizi, bu yemini hiç unutmamamı ve kendisinin er ya da geç bu yemini yerine getireceğini söylemişti.
Hayat, insan aklının keşfedecebileceği düşüncelerden çok daha gariptir.
En iyi planlarda bile kusurlar olabilir.
Benim işim insanların bilmediklerini bilmek.
“Her değerli mücevher öyledir.Tam bir şeytan tuzağıdır aslında.Daha büyük ve eski mücevherlerin her yüzünün kanlı bir geçmişi vardır.”
“Birçok defa bir kadının sezgilerinin analitik bir akılcının çıkardığı sonuçlardan daha gerçekçi olduğuna şahit oldum.”
Kaderin cilvesi işte, önümüze benzersiz bir vaka çıkardı ve tek ödülü de çözümünü bulmak oldu.