İçeriğe geç

Tevhidin Hakikati Kitap Alıntıları – Yusuf el-Karadavi

Yusuf el-Karadavi kitaplarından Tevhidin Hakikati kitap alıntıları sizlerle…

Tevhidin Hakikati Kitap Alıntıları

Hakka iman etmek, ancak batılı inkâr etmek ve batıl ehlinden uzaklaşmakla mümkün olur.
Allah (c.c), mümin olan kişiyi;bir efendisi olan,neye razı olduğunu ve kızdığını bilen,razı olacağı şeyi yapıp mutmai olan bir köleye benzetmiştir.Müşrik olan kişiyi de ,birçok efendisi olan bir köleye benzetmiştir.Birisi onu batıya gönderirken,diğeri onu doğuya gönderir;birisi onu sağa çevirirken ,diğeri sola çevirir.
(…)Çünkü her şey zıddıyla bilinir,Hakka iman etmek,ancak batılı inkâr etmek ve batıl ehlinden uzaklaşmakla mümkün olur.

Bunun içindir ki müvahhidlerin önderi olan İbrahim(aleyhisselam),kavminin ilahlarından ve putlarından uzak olduğunu ve onlara düşman olduğunu ilan etmişti.

Hakka iman etmek, ancak batılı inkâr etmek ve batıl ehlinden uzaklaşmakla mümkün olur.
Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in tevhide ve tağutlardan uzak durmaya olan daveti en belirgin, en güçlü ve en derin olanıydı.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bu konumu Kur’an ve s/Sünnet’te açıkça ortaya çıkmakta İsâam’ın ilkelerinde, şeriatında, adabında ve ahlakına görülmektedir.
Allah (c.c.)’nın , kullarına hidayete erdirmeleri için gönderdiği peygamberlerin ilk görevi, birbirinden ayrılmayan ve birbirini tamamlayan iki temel emirde şekillenir:

1- Sadece Allah (c.c.)’ya ibadet etmeye davet etmek.

2- Tağutlardan uzak durmaya davet etmek.

Sahih bir hadiste Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den şöyle rivayet edilmektedir:

Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz lâ ilahe illallah’ tır.

Şirkin toplum ve fert üzerinde çok büyük zararları vardır ki bu zararların en önemlileri şunlardır:    
1 – Şirk İnsanlık İçin Zillettir
Şirk, insanın şerefinin zelil olması, yüceliğinin ve makamının düşmesidir. Allah (c.c.), insanı yeryüzünde halife kıldı, onu yüceltti, ona tüm varlıkların isimlerini öğretti, yeri ve göğü onun için yarattı ve bu evrende olan her şeyi onun emrine verdi. Ama insan bunun değerini bilmedi; evrende, karşısında eğileceği, tapacağı ve secde edeceği ilahlar edindi.
Gece ve gündüz, güneş ve ay O’nun ayetlerindendir.Eğer Allah (c.c.) ‘a ibadet etmek istiyorsanız, güneşe de, aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah (c.c.)’a secde edin.
Milyonlarca insanın, Allah (c.c.)’ın, canlıyken kendilerine hizmet etmesi, kesildiğinde ise yemeleri için yarattığı ineğe tapmalarından daha zelil ne olabilir ki! Ama görüyoruz ki inek mukaddes bir mâbud! İşte bundan dolayı Kur’an-ı Kerim, şirkin, kendisine inananı nasıl rezil ettiğini bize şöyle tasvir ediyor:
Allah’ın birliğini onaylayan kimseler olunuz, O’na ortak koşmayınız. Kim Allah’a ortak koşarsa sanki gökten yere düşmüş de kuşlara yem olmuş ya da rüzgâr tarafından sürüklenerek ıssız bir köşeye atılmış gibi olur
Tarık b. Şihab (radıyallahu anhu)’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir adam, bir sinek yüzünden cennete girmiş; başka bir adam da bir sinek yüzünden ateşe girmiştir. Sahabîler, Bu nasıl olur ey Allah (c.c.)’ın Resulü?” diye sordular. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), İki adam, putlara tapan bir kavmin içinden geçtiler. Onlar, putlara kurban kesmeden kimseyi geçirmiyorlardı. Bu iki adamdan birine, ‘Kurban kes.’ dediler. Adam, ‘Kurban kesecek bir şeyim yok.’ dedi. Adama, ‘Bir sinek bile olsa kurban et.’ diye ısrar edince, adam bir sinek kurban etti ve böylece cehenneme girdi. Diğer adam ise, ‘Allah (c.c.)’tan başkasına bir şey kurban etmem.’ dedi.
Adamın boynunu vurdular ve cennete girdi.”buyurdu.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), mümin adamı övmüş ve cennete gireceğini bildirmiştir. Çünkü o ölüme sabretmiş ve Allah (c.c.)’tan başka kimseye bir şey kurban etmeye razı olmamıştır. Çünkü dâva, her şeyden önce prensip meselesidir. Allah (c.c.)’tan başkasına sinek kurban eden, daha sonra deve kurban etmeye çok yakındır.
İslâm’ın, tevhid inancına sahip olmayı ve şirkten uzak durmayı önemsediğindendir ki Allah (c.c.)’tan başkası adına kesilen yerlerde kurban kesilmeyeceğini emretmiştir.
İşte bundan dolayı Kur’an-ı Kerim, ehl-i kitabın şirk içinde olduklarına hükmetmiş ve onlara müşrikler adını vermiştir. Çünkü onlar haham ve rahiplerine kanun koyma hakkı tanımışlardır ve onlara helal ve haram kıldıkları konularda itaat etmişlerdir. Kur’an-ı Kerim, bunu Meryem oğlu Mesih’e ibadet etme ile bir tutmuştur.
Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
(Yahudiler) Allah (c.c.)’ı bırakıp hahamlarını; (Hristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih ‘i rab edindiler. Oysa bunlar da ancak, bir olan Allah (c. c.)’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O ,onların ortak koştukları her şeyden münezzehtir. (Tevbe31)
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bu âyeti, cahiliye döneminde Hristiyan olan Adiyy b. Hatem’e açıklamıştır. O, Müslüman olup Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem)’ın yanına geldiğinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), ona bu âyeti okumuştur. Adiyy şöyle diyor: Dedim ki: Onlar onlara ibadet etmedi ki!” Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hayır, onların helal kıldıklarını helal, haram kıldıklarını da haram sayıp onlara tâbi oldular. Onlara yapılan ibadet işte budur.” buyurdu.
Bu ayetten ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bu ayeti tefsirinden de anlaşılıyor ki; her kim günah olan bir şeyde Allah (c.c.)’ın dışında birine itaat ederse veya Allah (c.c.)’ın izin vermediği bir şeyde ona tâbi olursa, onu kendine rab ve mabud edinmiş olur ve onu Allah (c.c.)’a ortak etmiş olur. Bu da Allah (c.c.)’ın dini olan tevhide ters düşer. İhlâs kelimesinin içerdiği
ilahlığın,” kendisine ibadet edilen anlamına da ters düşer. Allah (c.c.), onların helali haram, haramı da helal etme hususunda rahiplerine ve hahamlarına itaat etmesini, onlara ibadet etmek saymıştır. Ve onları Allah (c.c.)’a ortak koşanlar olarak adlandırmıştır. İşte büyük şirk de budur. Bir mahlûka, Allah (c.c.)’ın ve Resûlünün uygun görmediği bir hususta itaat eden veya tâbi olan her kimse onu rab ve mâbud edinmiştir. Allah (c.c.) başka bir ayette şöyle buyuruyor:
Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah (c.c) ‘a ortak koşmuş olursunuz. (Enam 121)
Bu âyete mâna itibarıyla benzeyen bir ayet de şudur:
Yoksa Allah (c.c.) ‘ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan ortakları mı var? (Şura 21)
Kur’an ve Sünnet’in, Allah ve Resûlü dışında birini hüküm koyucu edinen ve Allah (c.c.)’ın izin vermediği şeylerde ona itaat edenler hakkındaki hükmü buysa, ulûhiyet özelliklerinden olan helal ve haram kılma ile kanun koyma hakkını kendine meşru kılan ve nefsini Allah (c.c.)’a ortak koşan kimse için hüküm ne olur?
Dengeli şahsiyetin oluşması
Tevhid, hayattaki yönü belli olan, gayesini “bir” leyen, yolunu belirleyen dengeli kişiliğin oluşmasına yardımcı olur. Allah’tan başka ilah yoktur. Yalnızken de toplum içinde de yalnız O’na yönelir. Mutluluk ve üzüntüde ona dua eder, O’nu razı edecek her türlü küçük veya büyük ameli işler.
Küçük şirkin çeşitlerinden biri, Allah’tan başkası adına yemin etmektir. Peygamber adına, Kabe-i muazzama adına, herhangi bir veli adına, herhangi bir büyük adına veya vatan, baba, dede gibi herhangi bir mahluk adına yemin etmek gibi Bütün bunlar şirktir. Bir hadiste, “Her kim Allah’tan başkası adına yemin ederse kafir olmuştur veya şirk koşmuştur.” buyrulmuştur. ( Tirmizi rivayet etmiş olup hasen hadis olduğunu belirtmiştir.)
Her sey zıddıyla bilinir. Hakka iman etmek, ancak batılı inkar etmek ve batıl ehlinden uzaklasmakla mümkün olur.
Yarattıkları için hüküm koymak sadece Allah’ın hakkıdır. Onları yaratan ,rızıklandıran ve gizli -açık tüm nimetleri onlara bahşeden O’dur. Onlara sorumluluk yüklemek, emretmek, yasaklamak ,helal ve ya haram kılmak sadece Allah’ın hakkıdır. Çünkü insanların Rabbi, maliki ve ilahı O’dur. O’nun dışında hic kimse rububiyete ,mülke ve uluhiyete sahip degil ki onun hükmetme ve yasa koyma hakkı bulunsun.
Rab olarak Allah’a iman eden bir kişinin, Allah’ın ruhsat vermediği sistemleri, hükümleri, değerleri ve kanunları beşerden alması ve onlara itaat edip hayatında egemen kılması caiz değildir. Böyle yapmak da o sistemlere ibadet etmenin bir çeşididir.
Hepsi Leyla ile bir bağının olduğunu iddia ediyor,ancak Leyla nin ne bundan ne de öbüründen haberi vardır.
Peygamberlerin getirdiği ve İslam’ın yerleşmesi, pekişmesi ve korunması için özen gösterdiği tevhidin gerçekleşmesi, köklerinin sağlamlaşması ve dallarının uzaması için şu üç maddenin bulunması gerekir:
1.ihlasla yalnızca Allah’a ibadet etmek
2. Tavukları intihar etmek bütün kağıtlar inkar etmek ve onlara tapanlardan veya onları dost edinenler Den uzak durmak
3. şirkin her çeşidinden ve mertebesinden sakınmak ve ona giden yolları kapatma
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Tağutları inkar edip Allah’a iman eden kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir ipe tutunmuştur.”
Allah onları, kendisini tanımaksızın, kadrini bilmeksizin hayvanlar gibi yiyip içsinler diye değil, huşu ve tevazu içinde, ibadeti yalnızca O’nun için yapsınlar diye yaratmıştır.?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Allah’ım! Resûlün ve kulun Muhammed(s.a.v)’in Senden sığındığı gibi Sana sığınırız:
Allah’ım, bildiğimiz şeylerden Sana şirk koşmaktan Sana sığınırız, bilmediğimiz şeylerden dolayı da Senden bağışlanma dileriz.
Bilim, bütün bitkilerde erkeklik ve dişiliğin bulunduğunu keşfetti. Hatta elektrik gibi bazı cansız maddelerde de çiftliği eksi artı şeklinde buldular. Bütün evrensel yapının özü olan atom çekirdekle birlikte, bir eksi ve bir artı yükten oluşur. Bu yeni bilimsel buluş, ondört asır önce Kur’an’ın getirdiği şu hakikati tasdik etmekten ibarettir:

‘Yerin yetiştirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden çift çift yaratan Allah münezzehtir.’ yasin/36

‘İbret alasınız diye herşeyi çift çift yarattık.’ zariyat/49

Allah’ım! Resûlün ve kulun Muhammed(s.a.v)’in Senden sığındığı gibi Sana sığınırız:
Allah’ım, bildiğimiz şeylerden Sana şirk koşmaktan Sana sığınırız, bilmediğimiz şeylerden dolayı da Senden bağışlanma dileriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir