Eduardo Galeano kitaplarından Tepetaklak kitap alıntıları sizlerle…
Tepetaklak Kitap Alıntıları
Dünyadaki en başarılı şirketler dünyayı en çok öldürenlerdir; gezegenin kaderine karar veren ülkeler aynı zamanda onu yok etmekte en becerikli olanlardır.
Yasalar ya da imparatorlar adına işlendi diye, soygun daha az soygun değildir.
Rio de Janeiro’da bir duvara şöyle yazılmış: Eğer erkekler doğursaydı kürtaj yasal olurdu.
San Francisco’da bir duvara şöyle yazılmış: Eğer oy kullanmak bir şeyi değiştirseydi, yasadışı ilan edilirdi.
1997 Nisan’ında Brasil’i ziyarete gelen bir yerli şefi, bir otobüs durağında uyurken canlı canlı yakıldı. Kendi aralarında eğlenen, iyi ailelerden gelme beş delikanlı onu alkolle ıslatıp ateşe vermişti. Kendilerini savunmak için şöyle dediler:
Dilenci sanmıştık.
Bir yıl sonra Brezilya adaleti gençleri hafif hapis cezalarına çarptırdı, çünkü tam bir cinayetten bahsedilemezdi
Dilenci yakma, Brezilya üst sınıfından gençlerin çok sık başvurduğu bir spordur, ama genellikle gazetelerde haber olarak görünmez.
Dilenci sanmıştık.
Bir yıl sonra Brezilya adaleti gençleri hafif hapis cezalarına çarptırdı, çünkü tam bir cinayetten bahsedilemezdi
Dilenci yakma, Brezilya üst sınıfından gençlerin çok sık başvurduğu bir spordur, ama genellikle gazetelerde haber olarak görünmez.
Eğer Yaratılış’ı Havva yazsaydı, İnsan türünün ilk aşk gecesi nasıl olurdu acaba?
Havva kimsenin kaburgasından doğmadığını belirterek başlar, sonra da hiçbir yılanı tanımadığını ve kimseye elma ikram etmediğini ve Tanrı’nın kendisine hiçbir zaman acılar içinde doğum yapacağını ve kocasının kendisine hükmedeceğini söylemediğini, bütün bu hikayelerin Adem’in basına anlattığı katıksız yalanlar olduğunu söylerdi.
Irkçılık ve cinsiyetçilik aynı kaynaktan beslenir ve benzer kelimeler tükürürler.
Düşlere inanıyorlar ve düşlerindeki seslere mi itaat ediyorlar? Çünkü şeytanın etkisindeler ya da katıksız birer aptallar
Kolombiya’nın Choco bölgesindeki eski bilgelere göre Adem’le Havva siyahtı, çocukları Habil’le Kabil de öyle. Kabil kardeşi Habil’i bir sopa darbesiyle öldürünce Tanrının gazabı patlak verdi. Tanrının öfkesi karşısında korkudan ve suçluluktan katilin beti benzi attı, o kadar soldu ki ömrünün sonuna kadar beyaz kaldı. Biz beyazlar, hepimiz Kabil’in çocuklarıyız
Hangileri, şu sahtekarlıklar mı? Şu doğanın pagan yüceltilişi, insan tutkusunun şu tehlikeli törenleri mi? Bunlar biçimsel olarak özgün ve renkli görünebilir, hatta sempatik bile olabilirler, ama sonuçta cehaletin ve geri kalmışlığın açık ifadesidirler
Hırsız iyi bir aileden olunca hırsız değil yalnızca kleptoman
Kamuoyunun önünde bazı şeyleri söylemek iyi karşılanmıyor:
Kapitalizm, piyasa ekonomisi artistik ismiyle ışıldıyor;
emperyalizme küreselleşme diyorlar; emperyalizmin kurbanlarına gelişmekte olan ülkeler diyorlar ki cücelere çocuk demek gibi bir şey bu
Kapitalizm, piyasa ekonomisi artistik ismiyle ışıldıyor;
emperyalizme küreselleşme diyorlar; emperyalizmin kurbanlarına gelişmekte olan ülkeler diyorlar ki cücelere çocuk demek gibi bir şey bu
Yirmi ya da otuz yıl öncesine kadar yoksulluk adaletsizliğin meyvesiydi. Sol bunu teşhir ederdi, merkez kabul eder, sağ ise çok nadir itiraz ederdi. Zaman çok değişti; hem de bu kadar kısa zamanda: Şimdi yoksulluk beceriksizliğin hak ettiği adil bir ceza.
Yoksulluk her yıl, pek çok insanın ölümüyle sonuçlanan İkinci Dünya Savaşı’ndan daha fazla insan öldürüyor. Ama iktidarın bakış açısına göre bu kırım çok da kötü değil; evet, bir şekilde fazlasıyla genişleyen nüfusu düzenlemeye yardım ediyor.
Açlık ve yoksullukla savaşın, bir yoksul da siz yiyin!
Bu dünya sofraya herkesi davet eden ama çoğunluğun suratına kapıyı kapatan, hem eşitleyen hem eşitliksiz bir dünya: Dayattığı düşünce ve alışkanlıklarla eşitleyen, sunduğu fırsatlarla eşitliksiz
Alelade taklitleriyle karıştırmayınız!
Görmeye geleni Tanrı korusun!
Gelmeyeni Tanrı affetsin!
Hassas olanlar ve yaşı tutmayanlar giremez.
Görmeye geleni Tanrı korusun!
Gelmeyeni Tanrı affetsin!
Hassas olanlar ve yaşı tutmayanlar giremez.
Unutuşu Unutmak:Don Ramon Gomez de la Serna, bir adamın o kadar kötü bir belleği varmış ki,diye anlatır,bir gün kötü bir belleği olduğunu unutarak her şeyi hatırlamış.
Korku her zaman, açgözlülükle beraber kapitalizm denegelen sistemin en etkin motorlarından biri oldu.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Lee Iacocca ;
Işsizlik sorunu çok zor bir konu. Bugün aynı sayıda insanla iki kat daha fazla otomobil yapabiliyoruz. İşsizlik sorununa bir çözüm olarak nüfusun eğitim seviyesinin yükseltmekten bahsedildiği zaman, hep Almanya’da gerçekleşenlerin beni endişelendirdiğini söylüyorum: Orada işsizliğe karşı eğitim kampanyası yapıldı ve sonuç, sosyalizme ve isyana itilen yüzbinlerce meslek sahibinin başarısızlığı oldu. Bunu söylemek kolay degil ama kendi kendime soruyorum acaba işsizlere açık davranılsaydı ve gençler de iş aramak için direk McDonalds’a gitselerdi daha iyi olmaz mıydı ?
Işsizlik sorunu çok zor bir konu. Bugün aynı sayıda insanla iki kat daha fazla otomobil yapabiliyoruz. İşsizlik sorununa bir çözüm olarak nüfusun eğitim seviyesinin yükseltmekten bahsedildiği zaman, hep Almanya’da gerçekleşenlerin beni endişelendirdiğini söylüyorum: Orada işsizliğe karşı eğitim kampanyası yapıldı ve sonuç, sosyalizme ve isyana itilen yüzbinlerce meslek sahibinin başarısızlığı oldu. Bunu söylemek kolay degil ama kendi kendime soruyorum acaba işsizlere açık davranılsaydı ve gençler de iş aramak için direk McDonalds’a gitselerdi daha iyi olmaz mıydı ?
Los Angeles, Sào Paulo ve Buenos Aires gibi şehirlerde paralı insanlar dişçiye gider gibi ameliyathaneye gitme lüksüne sahip olabiliyor. Birkaç yıl ve bir sürü operasyondan sonra hepsi birbirine benziyor; kırışıksız mumya yüzlü adamlar ve Dracula nın sevgililerine dönüşmüş kadınlar. Hepsi kendini ifade etmekte zorlanıyor. Göz kırptıklarında, göbek delikleri fırlıyor.
Yoksul, kimsesi olmayandır.
Çocuk olmayı başaran çocuklar çok şanslı, çok büyülüler.
Tersine dünyanın büyük şehirlerinde yürümek bir tehlike, nefes almak bir kahramanlıktır. İhtiyacın tutsağı olmayan, korkunun tutsağıdır. Bazıları sahip olmadıklarına sahip olabilme arzusundan uyuyamaz; diğerleriyse sahip olduklarını kaybetme korkusundan.
Yoksullara yiyecek verdiğimde bana aziz diyorlar, diyordu Brezilyalı piskopos Heldet Cámara, neden yiyecekleri olmadığını sorduğumda ise bana komünist diyorlar.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Tanınmayan tanınma ihtiyacında, görünmeyen görünme ihtiyacında, köklerinden koparılmış olan köklerini arıyor.
Durdurun dünyayı, inecek var.
Eger iletişim teknolojisi her gün daha da gelişiyorsa, insanlar neden her gün daha da iletişimsiz?
..insanlar, çalışmak için yaşamak yerine, yaşamak için çalışacak.
Hayat kendi kendine iyileşen bir hastalık.
Durdurun dünyayı, inecek var.
Bütün yanıtları bulduğumuzda soruları değiştirdiler.
Yoksullara yiyecek verdiğimde bana aziz diyorlar, diyordu Brezilyalı piskopos Helder Camara, neden yiyecekleri olmadığını sorduğumda ise bana komünist diyorlar.
Hiç bu kadar çok kişinin bu kadar az kişi tarafından iletişimsiz bırakıldığı görülmemişti.
İnsanlar giderek çoğalırken bir yandan daha da yalnızlaşıyorlar.
Borcu olmayan biri yok demektir. Borçluyum, öyleyse varım.
Otomobilin içinde yaşanıyor ve otomobil insanı bırakmıyor.
Eşyaların giderek daha çok, insanların ise daha az önemli olduğu bu uygarlıkta amaçlar araçların esiri.
Gezegenin kaderine karar veren ülkeler aynı zamanda onu yok etmekte en becerikli olanlardır.
Yaşayan deliliğinden yaşıyor; deli çalıştığından.
Dünyada kol gücünden daha ucuz bir mal yok. Ücretler düşüp mesailer artarken işçi pazarı insan kusuyor. Çalış ya da vazgeç, nasılsa kuyruk uzun.
Çalışan insanın para kazanmaya vakti olmaz.
İsraf hakkı, çok az kişinin ayrıcalığı, ama kendini maskeleyerek herkesin özgürlüğü olduğu izlenimi veriyor. Bana ne kadar tükettiğini söyle sana kendi değerini söyleyeyim.
Birkaç yıl öncesine kadar borcu olmayan adam, erdem,dürüstlük ve çalışkanlık timsali olarak görülürdü. Bugünse uzaylı bir yaratık gibi. Borcun yoksa sende yoksun.
Eşyaların giderek daha çok, insanlarınsa giderek daha az önemli olduğu bu uygarlıkta amaçlar, araçlar tarafından ele geçirilmiş.
Şirket özgürlüğü, dolaşım özgürlüğü ve tüketim özgürlüğü adına dünyanın havası solunamaz hale getiriliyor.
Hatirlama Hakkı; Geçmişi tekrarlamak için değil tekrarlanmasını önlemek için, biz hayattakiler, ölülerin vantrologları olalım diye değil aptallığın ya da talihsizliğin sürekli yankısına mahkum olmayan seslerle konuşabilelim diye.
Dilsiz tarih yoktur. Ne kadar yaksalar, ne kadar yırtsalar , ne kadar yalanlasalar da insanlik tarihi ağzını kapamayı reddeder.
İnsanlık durumunu aşağılayan dünyanın eşitsizlik örgütlenmesi kutsal düzene aittir ve adaletsizlik kabul etmekten başka seçeneğimiz olmayan bir olgudur.
Kökenlerini tanımaktan aciz şimdiki zaman geleceği kendi tekrarıymış gibi tasarlar, yarın bugünün öbür adıdır
Latin Amerikan ülkelerinde adalet ve bellek egzotik lükslerdir. Iktidar, adaletsizliği gündelik sıradan bir şey olarak kabullenme üzerine kurulan bir barışı bize dayatırken unutuş barışın fiyatıdır. diyor
Kimseye hesap vermeden tecavüz eden, çalan , işkence eden ve öldüren suçlu devlet olduğunda, yukarıdan bütün topluma tecavüz etme çalma işkence yapma ve öldürme yetkisi veren bir yeşil ışık yayılır. Aşağıdan korkutmak için ceza korkuluğunu kullanan düzen, yukarıdan suçu zafer olarak ödüllendirmek dokunulmazlığı yükseltir. Demokrasi bu alışkanlıkların sonucunu öder.
İktidar dokunulmazlıktır.
Silah satışı ekonomi için iyi haber. Öldürdüğü insanlar için de iyi bir haber mi?
Eğer oy kullanmak bir şeyi değiştirseydi, yasadışı ilan edilirdi.
İhtiyaçlarının tutsağı olanlar, yaşamak için çalışma lüksleri bulunmadığından çalışmak için yaşamaya mecbur olanlar özgür mü?
Çalışanlar işini kaybetmekten korkuyor.
Çalışmayanlar hiçbir zaman iş bulamamaktan korkuyor.
Çalışmayanlar hiçbir zaman iş bulamamaktan korkuyor.
Halk oyuyla seçilmiş hükümetler, adaleti intikamla, belleği düzensizlikle bir tuttular ve devlet terörü uygulayan adamların alınlarına kutsal su serptiler.
Mexico City, Eylül,1992 : Yer sallanıyor. Üç dakikadan kısa bir sürede binlerce ev ve bina aşağı iniyor.Ne kadar olu olduğu bilinmiyordu. Meksika hükümeti beş bin olarak ilan etti. sonra sustu.Eski yapılar depreme dayandı ama yeni binalar sanki temelleri yokmuş gibi devrildi. Çünkü çoğunun yoktu ya da sadece planda kağıt üstünde vardı. Yıllar geçti. sorumlular hala cezasız.
Çevrenin kurtuluşu onu yok eden aynı şirketlerin en kârlı işi haline geliyor. Gezegeni en çok kirleten şirketlerden dördüne sahip olan General Electric grubu aynı zamanda hava kirliliğini kontrol eden ekipmanların ABD ‘deki en büyük üreticisi
En başarılı dünyevi şirketlerin cehennemde ve cennette şubeleri var. Birinde ne kadar çok satarlarsa, diğerinde de işler o kadar iyi gidiyor. Böylece şeytan ödüyor, tanrı affediyor.
Goiânia, Brezilya Eylül 1984: iki kağıt toplayıcısı boş bir araziye atılmış metal bir tüp buluyor. Çekiçle kırıyor ve içinden mavi ışıklı bir taş çıkıyor Büyülü taş ışık yayıyor havayı maviye boyuyor kendisine dokunan herkese parıltı veriyor. Kâğıt toplayıcılar bu taşı bölüşüyorlar. Komşularına bütün mahalleye hediye ediyorlar kim tenine sürse karanlıkta parlıyorlar. Ertesi gün kağıt toplayıcıları kusuyor. hindistan cevizi ve mango yemişlerdi ondan olmasın? Ama bütün mahalle kusuyor herkes kabarıyor ve yanıyor. Mavi ışık yakıyor, yiyor ve öldürüyor ve rüzgar, yağmur, sinekler ve kuşlar tarafından taşınıyor. Tarihteki en büyük nükleer felaketlerinden biriydi bu. Çok insan öldü.Cok fazlası sonsuza kadar sakat kaldı. kimse radyoaktivite kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyordu. Olaydan sonra polis şefi Saçma bir durum Radyoaktif maddelerin tıbbi amaçlarla kullanılmasından kimse sorumlu tutulamaz
Yasalar ya da imparatorlar adına işlendi diye soygun daha az soygun değildir.
1995 ortalarında gazetede Montevideo Psikoloji Fakültesinin bir iş ilanını okudum.Etik dersi verecek bir öğretim görevlisi arıyor, ayda yüz dolar öneriyorlardı. Böyle bir maaşla yoldan çıkmamak için bir etik büyücüsü olmak gerektiğini düşündüm.
Dünya bankası eğitimi, sermayesi insan olan bir yatırım olarak tanımlıyor. Bu onun bakış acısına göre saygı ifadesi. Yakın zamanda bir raporunda bir olasılık olarak, öğretmen arzının eğitim seviyesini korumaya yettiği ülkelerde öğretmen maaşlarının düşürülmesini öneriyor.
Dünyanın dört bir yanında, çalışmaya hazır emek gücü hiç olmadığı kadar artarken, işçilerin hakları en kötü zamanlardakinden bile daha kötüleşiyor.
Ne kadar hızlı gidersen git, korkunun gölgesi ayağına çelme takar.
Dünyada emek gücünden daha ucuz bir mal yok.
Ücretler düşer, mesailer artarken emek piyasasi insanları kusuyor. Çalış ya da bırak; kuyruk uzun .
Ücretler düşer, mesailer artarken emek piyasasi insanları kusuyor. Çalış ya da bırak; kuyruk uzun .
Çalışma hakkı, sana ödemek istedikleri fiyata sana dayatmak istedikleri şartlarda çalışma hakkına indirgendi.
Üçkağıtçılar ahlâklılardan geçinir, ahmaklarsa alın teri ile.
Bu dünyada fazlasıyla sefaletin yanı sıra fazlasıyla para da var ve zenginlik bu parayla ne yapacağını bilmiyor.
Hesap vermeden açlıktan öldüren bir dünya sistemini hapse gönderebilecek bir yargıç yok.
Bu silahlı güçler yıllardan beri yoksullara düşman düzeni savunmak adına düzenin yoksul düşmanlarına karşı bir savaş yürütüyorlar.
..hırsız iyi bir aileden olunca hırsız değil yalnızca kleptoman..