İçeriğe geç

Tepenin Laneti Kitap Alıntıları – John Verdon

John Verdon kitaplarından Tepenin Laneti kitap alıntıları sizlerle…

Tepenin Laneti Kitap Alıntıları

Bazen kötülük kişinin içine öyle bir gizlenir ki bu şahsın böyle bir şeyi nasıl yapabildiğine şaşar kalırız .
Bir sonuca balıklama dalmadan önce dikkat olalım.
Bu tür şeyleri kontrol edemeyeceksek neyi kontrol edeceğiz ?
Ölü ölüdür, öyle değil mi? Bu geçici bir durum değil ki.
Babam, önce dinlemeyi öğren sonra da öğrenmek için dinle derdi. Sanırım ben de onun izinden gitmeyi seçtim
Takıntılar peşi sıra hataları getirir ..
Olayı çözen düşüncelerdir. Kendine saklamaktansa paylaşmak iyidir.
Tanrım bu çok hastalıklı bir şey..
Hayat yanıt veremediğimiz sorularla doludur.
Bugünkü eylemlerimiz yarınki yaşamımızın nasıl olacağını belirler.
Güce bağımlı, kendine güvensiz bir polis şefi çok işe yarayabilirdi .
Klasik kendi ihtiyacına yönelik bilgilere eğilip geri kalanlara aldırmama eğilimine işaret ediyordu.
Beyni uyuma arzusuyla dolu olsa da zihni bir türlü buna izin vermiyordu.
Babam, önce dinlemeyi öğren sonra da öğrenmek için dinle derdi. Sanırım ben de onun izinden gitmeyi seçtim.
Mutluluğu mantık çerçevesinde kalarak yakalamanın mümkün olmadığını, sayısız tecrübeyle öğrenmişti.
Hiçbir şeye inanma. Kimseye güvenme. Her şeyi sorgula.
“Bugünkü eylemleriniz yarınki yaşamınızın nasıl olacağını belirler.”
-Aspern gayet inandırıcıydı
İnandırıcılığın, başarılı yalancıların en temel özellikliği olduğu da ortadaydı.
Açgözlülük, aile servetinin hem motoru hem de yok edicisidir.
Bu dünyada birilerini hoşnut etmek adına yalan söyleyen çok insan var dedektif ama ben onlardan değilim.
“Önce dinlemeyi öğren sonra da öğrenmek için dinle.”
Olup bitenler onların kavrama kabiliyetini aşıyor.
“Hepimiz geçmişin yansımalarıyla boğuşuruz.”
Yüzündeki yaralanmış küçük çocuk ifadesini hatırlıyorum.
Bazı kadınlar o ifadeye bayılır.
Bu muhteşem kadınla ilişkisinin neden boşanmayla sonuçlandığını merak ediyorsa da bu kadar keskin bir soruyu sormanın sırası olmadığına karar verdi.
Zaten tüm hatayı kadına atacaktı..
Mükemmellik hedef değil yöndür. Mükemmelliyetçilikse bir zaaftır, erdem değil
Bazı şeyler sembollerden ibarettir..
Fazla gurur insanın gözünü kör eder
Hepimiz, geçmişin yansımalarıyla boğuşuruz.
mutluluğu mantık çerçevesinde kalarak yakalamanın mümkün olmadığını sayısız tecrübeyle öğrenmişti. Mutluluk bir armağandı. Birden, beklenmedik anda gelirdi.
Bir keresinde yardım istemek zayıflığın değil sağduyunun işaretidir dediğini hatırlıyorum.
Hayat zor. Bazıları bu zorluklarla başa çıkar. Bazıları çıkamaz.
-Yakın arkadası var mıydı?
Hayranlık, şehvet ve kıskançlık dolu duyguları tetiklerdi. Bu duyguların arkadaşlık kavramıyla pek de bağdaşmadığı çok açık.
Sen hayallerin peşinden koşarken, hayatın sessizce senden aldıklarıdır kader.
“Mükemmellik hedef değil yöndür. Mükemmeliyetçilikse bir zaaftır, erdem değil. “
. BEN
ÖLÜMDEN
GERİ DÖNEN
KARA MELEĞİM
Yorgunluk iyidir.
Yardım istemek zayıflığın değil sağduyunun işaretidir
Uygunsuz da olsa gerçek gerçektir
‘Bu bir alışkanlık. İsimleri yüksek sesle söylerim. Bu sayede karşımdakinin bir ceset değil, bir zamanlar bizler gibi kanlı canlı olan ama yaşamı elinden alınan bir birey olduğunu düşünme fırsatı bulabiliyorum.’
İş iştir. Duygular çocuklarla aktörler içindir.
Beni duraksatan tüm bu mantıksızlıkların dışında Morgan’ın bana annemi hatırlatması gibi bir gerçek var.
Hatırladıkları, aklında huzursuz edici tek bir soru belirmesine yol açtı.
Bazen kötülük kişinin içine öyle bir gizlenir ki bu şahsın böyle bir şeyi nasıl yapabildiğine şaşar kalırız.
“Evet.”
“Uyandırdığım için kusura bakma, Jack. Bir misafirim var.”
“Planın var mı?”
“Onu yakalamak, kimliğini belirlemek ve tabii ki tutuklamak ve sorgulamak.”
“Bu plan değil ki. Senin söylediğin her polisin fantezisi.”
“Daha iyi bir fikrin var mı?”
“Kafasına bas kurşunu. Ceplerini taşla doldur. Sizin göle at gitsin.”
Modası geçmiş bir yaşam tarzı vardı..
Adına din diyerek o kadar saçma sapan şeyi paraya çevirebilirsin ki.
Tuhaf, mantık dışı ve son derece amatörce bir tutum olduğunu bilmeme rağmen
Hepimiz geçmişin yansımalarıyla boğuşuruz.
Hayat yanıt veremediğimiz sorularla doludur.
Bu yaşamdaki ayak iziniz bir sonraki yaşamınızın beşiğini oluşturur.
İnsanlarla dostluk ilişkisi kurmaz o. Herkesi işlevsel müttefik veya düşman olarak görme eğilimindedir. İnsanları benim için ne yapabilirler ya da bana ne yapabilirler diye değerlendirir.
Takıntılar peşi sıra hataları da getirir.
İncil’i kendi amaçları doğrultusunda yorumlayıp düşmanlarında şeytanı gören, kendi değerlerini her şeyden üstün tutan küskün köktendincileri saflarına çekmeye çalışıyor. Zeki bir psikopatı lider olarak gören seçmen sürüsü
Para, tanıtım faaliyetleri ve öfkeli bir çetenin birleşimi. Eğer bu çeteyi yeterince büyütebilirse siyasi bir kariyer sahibi de olabilir.
Silas Gant, hıristiyanlığa girmiş bir virüstür. Yürüyen ve konuşan habis bir virüs. Irkçılığı, nefreti, silahı, şiddeti körükleyip onları erdem gibi göstermeye çalışıyor.
Dinin kanundan korunmak için harika bir kalkan olduğunu keşfetmiş. BCI’ın tespitine göre silah işinden, komple teorileri anlattığı web sitesinden, kiliseye bağışlarından acayip para götürüyor. Adına din diyerek o kadar saçma sapan şeyi paraya çevirebilirsin ki. Kısacası, satın aldığını politikacılar sayesinde işini yürüten sahtekarın teki.
Fakat mutluluğu mantık çerçevesinde kalarak yakalamanın mümkün olmadığını sayısız tecrübeyle öğrenmişti. Mutluluk bir armağandı. Birden, beklenmedik anda gelirdi. Tıpkı o an Madeleine’i pembe yağmurluğuyla etrafındaki tavuklara yem atarken başını kaldırıp kendisine gülümsediğini gördüğü andaki gibi.
Mutluluk bir armağandı. Birden, beklenmedik anda gelirdi.
Faydasız spekülasyonlardan kurtulmanın en iyi yolunun gerçeklik denizinin derinliklerine dalmak olduğunu biliyordu.
Sizin cenneti andıran dünyanız aslında tam bir kaos ortamıymış, dedi Gurney.
Mutlaka ifadesi alınmalı diye düşündüğün herkes öldüğünde her zaman geriye yanıtsız sorular kalır.
Beynin en önemli gücü olan ani bağlantılar yaratabilme yeteneği aynı zamanda en büyük zayıflığı da olabilir.
Mükemmellik hedef değil yöndür. Mükemmeliyetçilikse bir zaaftır.
Önce dinlemeyi öğren sonra da öğrenmek için dinle!
Sert ve ulaşılması imkansız bir baba. Asla ulaşamayacağı şefkatin peşinden koşan bir evlat.
Söylenti denilen şey aslında bir çeşit toplumsal zehirdir.
Birçok şeye sahip olanların çoğu gibi o da sahip olduklarından çok sahip olmadıklarına hayıflanıp duran biri haline geldi.
Bu dünyada birilerini hoşnut etmek adına yalan söyleyen çok insan var.
Mükemmellik hedef değil yöndür. Mükemmelliyetçilikse bir zaaftır, erdem değil.
Şeytan cehennemdeyken belki bizim erişemeyeceğimiz kadar uzaktaydı ama şimdi bu dünyada.
Bir cinayet soruşturmasında herhangi bir şeyden vaktinden önce emin olmanın yanılgıyı kesinleştirdiğini uzun zaman önce öğrendim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir