İçeriğe geç

Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma (1956) Kitap Alıntıları – Theodor W. Adorno

Theodor W. Adorno kitaplarından Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma (1956) kitap alıntıları sizlerle…

Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma (1956) Kitap Alıntıları

&“&”

Dünya sadece delirmiş değil. Hem deli hem de rasyonel.
Karamsarlığımı yalancı çıkaracak tek şey, bugün hâlâ düşünmeye devam ediyor oluşumuz. Bütün ümit düşüncede. Ama bunun da yok olacağını gayet iyi tahayyül edebiliyorum.
İnsanlar bizden bazen iyi bazen de kötü şeyler isterler, bunun altında da bize gerçekten yardım edebilecek kişinin entelektüel olması gerektiği inancı yatar. İnsan &”sadece düşünüyorum,&” diyemez.
Babama kitle kültürünün yalan yanlış olduğunu söyleseydim, &”Ama benim hoşuma gidiyor,&” derdi.
HORKHEIMER- İnsan ancak çalıştığı kadar değerlidir. Özgürlük kavramı tam da bu noktada devreye girer.
ADORNO- İşten azade olmak
HORKHEIMER- Özgürlük birikim yapabilmek değil, bilekis biriktirmeye ihtiyacımın olmamasıdır.
HORKHEIMER—Bir amacı olsun ya da olmasın, insanların çalışmaktan doğal olarak haz aldığını sanmıyorum. İnsanın durumu, bir şeyler öğretilmek istenen bir köpeğinkine benzer kökende. Önceki haline geri dönmek ister insan. Çalışmak zorunda olmamak için çalışır. Çalışmanın şeyleştirilmesi, çocukluğun daha yüksek bir düzeyde yeniden elde edilmesi sürecin­ de bir aşamadır.
Bir davranış biçiminin pratik olması için, düşünmem gerekir. Düşünme diye bir kavrama sahipsem, pratik kavramı teori kavramını barındırıyor demektir. Bunlar aynı anda hem birbirinden ayrı hem de birbirinden ayrılamaz momentler.
Politika yapamıyoruz, yine de ağzımızdan çıkan her şey politik.
Ay’a uzay mekiği gönderilmesi beni hiç ilgilendirmiyor.
ADORNO— İnsanların dünyaya özünde kötü olarak geldiğine inanmıyorum.

HORKHEIMER— Ne kötüler ne de iyi. Sadece hayatta kalmak istiyorlar.

Yapılan her şeyin şeffaf bir biçimde toplumun tamamına hizmet edecek şekilde planlandığı ve anlamsız işlerin yapılmadığı bir dünyada, seve seve günde iki saat asansör operatörü olarak çalışırdım.
Mutluluğun ne olduğunu hayvanlardan öğrenebilirdik.
Bir amacı olsun ya da olmasın, insanların çalışmaktan doğal olarak haz aldığını sanmıyorum. İnsanın durumu, bir şeyler öğretilmek istenen bir köpeğinkine benzer kökende. Önceki haline geri dönmek ister insan. Çalışmak zorunda olmamak için çalışır.
Ütopyanın istenmediği yerde düşünce kuruyup gider.
İlk defa, artık daha iyisini tahayyül edemediğimiz bir dünyada yaşıyoruz."
Düşünmenin bizzat bir pratik biçimi olduğunu belirtmemiz gerekir; düşün­düğüm zaman bir şey yapıyorumdur. [En zihinsel faaliyet bile pratik bir unsur içerir.] Düşünme bir davranış biçimidir; tuhaf bir şekilde, insan faaliyetini içermeyen bir şey görünümüne bürünmüştür.
(…) Muazzam derecede çok şey bildiğimizi, ama [kategorik nedenlerden dolayı bilgimizi gerçek bir pratiğe dönüştürmemizin mümkün olmadığını] his­setmemiz üzerine de kafa yormamız lazım. &‘s:47’
Kişi, tabuları yık­maya ne kadar şiddetle yönelirse o kadar zararsız olur. Amaç ne kadar spesifik olursa, etki de o kadar güçlü olur.
&‘Kendini muhafaza etme’ motifi üzerine düşünmeye başlarsanız, muhakkak bunun ötesine geçmeniz gerekir; çün­kü çok geçmeden, herhangi bir biçimde sınırlanmadıkça, ken­dini muhafaza etmenin hep yıkımla sonuçlandığını fark eder­siniz.
Çobansız bir sürü! Herkes aynı şeyi ister, herkes birdir: farklı hisse­den, gönüllü gider tımarhaneye.”
• HORKHEIMER : İnsan ancak çalıştığı kadar değerlidir. Özgür­lük kavramı tam da bu noktada devreye girer.
• ADORNO : İşten âzâde olmak…
• HORKHEIMER : [Özgürlük birikim yapabilmek değil, bilakis biriktirmeye ihtiyacımın olmamasıdır!]
(…) • HORKHEIMER : Burada bir diyalektiğe ihtiyacımız var. [İnsan­lar, kendilerini işten uzaklaştırabilecek kaotik dürtülerini bastı­rıyorlar] ve böylece çalışma onlar için kutsal bir şey haline ge­liyor.
• ADORNO : Çalışmaktan âzâde olma fikrinin yerini [insanın kendi işini seçme olanağı] alıyor. [Kendi kaderini tayin etmek(!)], kendi kendini belirlemek, çoktan belirlenmiş olan işbölümü dahilinde bana en büyük mükâfatı vaat eden sektöre girmemin mümkün olduğu anlamına geliyor.
• HORKHEIMER : Emek, insanlar arasında aracılık eden şeydir. Bizatihi uygarlık süreci fetişleştirilmiştir.
(…) ‘Araç’, asıl mesele haline getiriliyor.
(…) Her şeyin iyi olmasını sağlayacak şey çalış­madır elbette. Ama çalışma, tanrı mertebesine yükseltilerek içi boşaltıldı.
• ADORNO : [Çalışma, kesin ve garantili bir biçimde çalı­şanların hayatını yeniden üretmiyor; onları çalışmaya ikna edenlerin hayatını yeniden üretiyor sadece!] İnsanları çalışma­ya razı etmek için, emeğin kendinde şey olduğu safsatasını yut­turmak gerekir.
• HORKHEIMER : Bir amacı olsun ya da olmasın, insanların ça­lışmaktan doğal olarak haz aldığını sanmıyorum. Önceki haline geri dönmek ister insan. Çalışmak zo­runda olmamak için çalışır. Çalışmanın şeyleştirilmesi, çocuk­luğun daha yüksek bir düzeyde yeniden elde edilmesi sürecin­de bir aşamadır. (S:17)
İnsan düşünmeye başladığında, artık etrafa körü körüne saldırmaz. Düşünen kişi yumrukla tepki vermez, önüne geleni yalayıp yutmaz. Açlık, hiddet ve saldırma arasına, düşünce yoluyla sokulan bu ara an, her şeyin iyi olacağı inancının kökenini oluşturur. Araçlar amaçlarla karşılaştırılırken, bütün körlüğün ve dolaysızlığın askıya alın­masına vesile olan bir şey çıkar ortaya mutlaka. Doğaya hük­medebilmek için, düşünmek zorundayım. Ama düşünerek, ey­lemimin nesnesi ile kendi arama, buradan çıkıp her ikisinin de ötesine geçmeye çalışan bir aracı sokarım.
İnsanların doğaya yaptıkları şey, birbirlerine yaptıklarının bir projeksiyonu değil mi daha ziyade? Dışarıya yumruk sallayıp durmalarının nedeni kendilerinin sürekli aşağılanması değil mi?
Hurafe her zaman kötülüğe duyulan inançtır .
Mutluluk, artık hayvanlıktan çıkmış olanın bakış açısından görülen bir hayvanlık hali olabilir. Mutluluğun ne olduğunu hayvanlardan öğrenebilirdik.
Artık daha iyisini tahayyül edemediğimiz bir dünyada yaşıyoruz.
—İnsanların doğadan kaçıp çıkmış olması son dere­ ce önemli. Hayvanlar dünyası ilk kez bugün bir monopol altın­ da insanlar için yemden üretiliyor, her şey kapandı. İnsan türü­ nün biyolojik sıçrayışı tekrar geri alınıyor.
ADORNO— Düşünme bir davranış biçimidir; tuhaf bir şekilde, insan faaliyetini içermeyen bir şey görünümüne bürünmüştür.
HORKHEIMER— Şu geliyor aklıma: Bir toplama işlemi yapma­ nın, bir müzik parçasını dinlemek ile aynı anlamda bir faaliyet olduğunu söyleyemezsin. Nasıl ki bir sandalyeyi bir yere it­ mekle sandalyeye oturmak arasında bir fark varsa, bu ikisi ara­ sında da bir fark vardır. Dinlenme, bakma momenti teori tara- fmdadır.
ADORNO—Zırvalıktan ibaret televizyon programlarından kur­ tulmayı da eklemek gerekiyor buna.
HORKHEIMER— İnsanlar bizden çok daha açık sözlü olmamızı bekliyor. Bilileri bir şey yapmazsa hiçbir şeyin olmayacağı net bir şekilde anlaşılmalı eleştirimizden. Ne olması gerektiğini düşündüğümüzün, üslubumuzdan anlaşılması lazım
HORKHEIMER— Dikkat, Marcuse.
ADORNO— Cinselliğe odaklanmanın haz karşıtı bir yanı var.
HORKHEIMER— Ben tam tersini düşünüyorum. Kişi tabu yık­ maya ne kadar şiddetle yönelirse o kadar zararsız olur. Amaç ne kadar spesifik olursa, etki de o kadar güçlü olur: Hıristiyan Demokrat Birliği’ne katıl, ama bunu asker kaçaklan için de mümkün kıl. İnsanın ayağı yere basmalı, iyice düşünüp taşın­ malı ki düşüncesinin mümkün olmadığı izlenimi doğmasm. Halimizin eskisi kadar kötü olduğunu, ama bugün enstrümanı nasıl çalınması gerekiyorsa öyle çaldığımızı söyleyerek parti­ nin yokluğunu güncelleştirmeliyiz.
HORKHEIMER— Her şeyin iyi olacağına inanmıyorum, ama her şeyin iyi olacağı fikri belirleyici bir önem taşıyor elbette.
ADORNO— Rasyonaliteyle bağlantılı bir şey bu. İnsanlar her konuda hayvanlardan çok daha dehşet verici; buna rağmen, her şeyin başka türlü olabileceğini de sadece insanlar düşünü­ yor.
ADORNO— İçimden bir ses, şu an her şeyin bittiğini söylüyor, ama durum her an değişebilir. Görüşüm şu: Bu toplum bir re­ fah devletine doğru gitmiyor. İnsanları giderek daha çok avu­ cunun içine alan bu toplum geliştikçe irrasyonelliği de artıyor, ki bu da aslında kurucu bir şey. Bu gerilim baki olduğu sürece, spontanlığın artık mümkün olmaması için şart olan ısıl denge gerçekleşmemiş demektir henüz. Nesnel karşıt güçler azledil­ meden, dünyanın delilik raddesine varacağım tahayyül edemi­ yorum.
ADORNO—Felsefe, özgürlüğün insanın uğraşmak istediği şeyi seçebilmesi, kötü olan her şeyin kendi eseri olduğunu kabulle­ nebilmesi olduğunu söyler hep.
HORKHEIMER— Bu iddianın altmda korku yatıyor. Böyle bir özgürlüğün çok da matah bir şey olmadığım fark ettiler Do- ğu’da, bunun için de köleliği seçtiler. Orada esas olan adaletin hüküm sürmesidir, özgürlüğe değer vermezler. Özgürlük, da­ ha yüksek bir düzeyde karmaşaya geri savrulmak olabilirdi. Uygarlık çalışmayla aynı şey demek olduğu için, birini putlaş­ tırmak da öbürünü putlaştırmak kadar kötüdür. Kaotik olan, karmaşık olan – mutluluk belki de budur.
HORKHEIMER—Bir amacı olsun ya da olmasın, insanların ça­ lışmaktan doğal olarak haz aldığını sanmıyorum. İnsanın du­ rumu, bir şeyler öğretilmek istenen bir köpeğinkine benzer kö­ kende. Önceki haline geri dönmek ister insan. Çalışmak zo­ runda olmamak için çalışır. Çalışmanın şeyleştirilmesi, çocuk­ luğun daha yüksek bir düzeyde yeniden elde edilmesi sürecin­ de bir aşamadır.
HORKHEİMER—Dikkat et, çalışmaktan zevk alma fikrine yak­ laşıyorsun. İşe yaramazlık ve hor görülme insanları keyif ala­ bilecekleri son şeyden de mahrum etti, ama bunun belirleyici bir önem taşıyıp taşımadığım bilmiyorum. Çalışma kampında hiçbir ideoloji ayakta kalamaz. Oysa bizim toplumumuz çalış­ manın iyi olduğu fikrinin etkisi altında.
ADORNO—Nasıl oldu da çalışma kutsallaştırıldı? Çalışma ha­ yatin zorunluluklarının üstesinden gelmek için, insanlığın ye­ niden üretimi için vardır. Çalışmanın başarısı çabayla sorunlu bir ilişki içindedir. Çalışma kesin, garantili bir biçimde çalı­ şanların hayatını yeniden üretmiyor, onları çalışmaya ikna edenlerin hayatını yeniden üretiyor sadece. İnsanları çalışma­ ya razı etmek için emeğin kendinde şey olduğu safsatasını yut­ turmak gerekir.
Burjuvazi belli bir noktadan sonra kendini ikilemek zorunda. Buna karşılık, eskiden işçilerin ütopyası vardı. Sonra Marx geldi ve ikileme vasıtasıyla ütopyayı ellerinden aldı. Bir yandan onları gerçekliğe yaklaştırdı, ama diğer yandan da ger­ çekliğin gerilimini tedavülden kaldırdı.
Evet, proletaryanın durumu açısından nasıl göründüğünü yansıtmak – Batı denen bu yarıküredeki geliş­ meler, düşüncenin bilimselliğe tahvil edilmesi yönünde gide­ rek artan bir eğilime yol açtı. Nihayetinde elimizde sadece öz­ gürlük ve din gibi birkaç beylik ibare kaldı. Ayrıca artık ne buıjuvazi diye bir şey var, ne de onun yerini alabilecek bir proleter parti.
En zihinsel faaliyet bile pratik bir unsur içerir.
Özgürlük çalışmak zorunda olmamak demektir.
Bireycilik

HORKHEIMER— Biz insanlann ince farklılıklara sahip olması
gerektiğini düşünüyoruz, Marx’ta ise sosyalizm insanların
hepsinin eşit olmasını amaçlar.
ADORNO— Marx fazla iyi niyetliydi, muhtemelen insanların
esasen özünde aynı olduğunu ve öyle kalacaklarını farz edi-
yordu naifçe. İnsanın kötücül ikinci doğası bir kez bertaraf
edildi mi, her şey iyi olacaktı. Öznellikle ilgilenmiyordu, öz-
nellik meselesini enine boyuna bilmeye çalışmıyordu. İnsanın
en derin noktasına kadar toplumun ürünü olduğunu, bir muhit
teorisi olarak görerek reddediyordu. Bunu ilk kez Lenin ifade
etmişti.

Hakikat fikri pozitifliği aşar.
Nomina sunt odiosa

isimler acıtır.

Hepimiz bu eleştirdiğimiz kültürle sürdürüyoruz hayatımızı.
Mutluluğun ne olduğunu hayvanlardan öğrenebilirdik.
Pratik, adaletin içinde gizlidir.
İnsanların doğayı yaptıkları şey, birbirlerine yaptıklarının bir projeksiyonu değil mi ziyade?
Özerklik kendine itaat etmektir…
Yoksullaşmanın biçimi değişti.
Eskiden işçilerin ütopyası vardı. Sonra Marx geldi ve ikileme vasıtasıyla ütopyayı ellerinden aldı. Bir yandan onları gerçekliğe yaklaştırdı, diğer yandan da gerçekliğin gerilimini tedavülden kaldırdı..
Günün birinde her şeyin yoluna girecek olması, o zamana kadar gerçekleşmiş olan onca kötü şeyleri kabullenmemizi sağlayamaz.
Kant’ın dediği gibi: İnsan aklına rağmen inanmak zorundadır.
İyiyle kötüyü ayırt edemiyoruz artık.
Mutluluğu çalışmakta bulmamızın sebebi, bizim de burjuva olmamız mı yoksa?
Her şeyin iyi olmasını sağlayacak şey çalışmaktır elbette. Ama çalışma Tanrı mertebesine yükseltilerek içi boşaltıldı.
“Her şeyin iyi olacağına inanmıyorum, ama her şeyin iyi olacağı fikri belirleyici bir önem taşıyor.”
Bütün ümit düşüncede…"
Tek tek insanlar, insanlık değil.
Bütün ümit düşüncede.
… insanlık kendi kendini yok ediyor.
İnsanları giderek daha çok avucunun içine alan bu toplum geliştikçe irrasyonelliği de artıyor.
Özgürlük birikim yapabilmek değil, bilakis biriktirmeye ihtiyacımın olmamasıdır.
Özgürlük çalışmak zorunda olmamak demektir.
Çalışma hayatın zorunluluklarının üstesinden gelmek için, insanlığın yeniden üretimi için vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir