Harlan Coben kitaplarından Tek Bir Bakış kitap alıntıları sizlerle…
Tek Bir Bakış Kitap Alıntıları
Beysbol, beysbol
Kim sana en yakın olan?
Sopa mı,
Hani şu arkandan vuran?
“Tamamen aklını yitirmiş psikopatları saymazsak, çoğu insanın, en kötülerimizin bile, birini sevme, onları koruma, bağ kurma yetisi vardır. Bu tutarsızlık degil. İnsan olmak sadece.”
“Sevdiğimiz insanlara dair nasıl oluyor da hiçbir şey bilemeyebiliyoruz. Düşününce, kendimiz hakkında da pek bir şey bilmiyoruz belki de.”
“Ama zaman göreceliydi. Ölüm öyle değil.”
“Hapishane insanın karakterini geliştiren bir yer değildi. Hapishane insanı en derinine, en doğal haline kadar soyuyordu ve hayatta kalabilen kadarınız da pek hoş bir şey olmuyordu.”
“Yanlış yola sapmak an meselesidir. Aradaki çizgi çok ince, çok belirsizdir. Bir saniye içinde o çizgiyi geçersiniz, bazen de geri dönemezsiniz.”
“Video oyunlarının tehlikesi, onları dünyadan soyutluyor olmasıydı. Video oyunlarının güzelliği de onları dünyadan soyutlamasıydı.”
“Acının evreleri: Söylenene göre ilki inkârdır. Bu yanlıştı. İlk tepki tam tersidir: Mutlak kabulleniş. Kötü haberi alırsınız ve size söyleneni tam olarak anlarsınız. Sevdiğiniz kişinin -eşinizin, anne ya da babanızın, çocuğunuzun- bir daha asla eve gelemeyeceğini, sonsuza dek gittiğini, hayatlarının bittiğini ve onları bir daha asla, ama asla göremeyeceğinizi bilirsiniz. Bunu derhal anlarsınız. Dizlerinizin bağı çözülür. Kalbiniz yerinden çıkacak gibi olur. İnsanoğlu böylesine bir acıya dayanacak şekilde yaratılmamıştır. İşte inkar o zaman başlar. İnkar dalgası vücudu hemen sarar, yaraları iyileştirmeye ya da en azından üzerlerini örtmeye çalışır. Ama yine de o an vardır işte, gerçek Birinci Evre, o kara haberi duyduğunuz an, ne kadar korkunç olursa olsun anlarsınız.”
“İnsan hayatında gözyaşları, etini kesen derin bıçak yaraları olur.”
Peki Jack, Emma’nın yastığındaki o gözyaşları için ne yapacağım ben?
Birini ayıltmak mı istiyorsun? Göğsüne bıçak saplamakla tehdit et.
Yeterince dayak yerseniz , iki şeyden biri oluyordu;Ya onlardan kaçmak için dedikleri her şeyi yapacak kadar korkuyordunuz ya da kendinizi onların eline bırakıp bayılmayı bekliyordunuz.
İnsan çok uzun süre güçlü kalamıyor.
Dünyaya denge lazım,
Umurlarında olmadı. Neden olsun ki?
Dünyan hapishane, oradan çıkmak da diğer gezegenlerdeki hayatı hayal etmek gibi imkânsız bir rüya oluyordu.
Öldüğümüzde nereye gideceğiz, Grace?
Gerçekten dağınık olan insanların aslında nasıl düzenli olduğunu bilir misiniz? Hep ‘dağınık görünüyor olabilir, ama her şeyin yerini biliyorum’ derler. Bu saçmalıktır. Ben mesela şeyi nereye koymuştum. Hah, burada.
Video oyunlarının tehlikesi, onları dünyadan soyutluyor olmasıydı. Video oyunlarının güzelliği de onları dünyadan soyutlamasıydı.
Beni rahat bırakın.
Sadece hayatta kalmayı düşünüyordun. Zarar vermeyi ya da zarar görmeyi. Ölmeyi ya da öldürmeyi.
Hayat devam ediyor.
nereden alışveriş yaparsanız yapın, Tropicana Portakal Suyu Tropicana Portakal Suyu’dur.
Ama gerçek nedense çok acımasızdı. Onunla yüzleşmek insanı felç ediyordu.
İnsanlar plan yapar, Tanrı kahkahalarla güler.
Hey, cehalet mutluluktur, bilmiyor musun?
Gereksiz bilgilerle doluyumdur.
Raketle sana vurulduğunda,
Baş dönmesi yaşar mısın?
Baş dönmesi yaşar mısın?
Basket topu, basket topu,
Neden bu kadar yuvarlaksın?
Neden bu kadar yuvarlaksın?
Çocuklarla hayat böyleydi. Küçücük şeylerle mutlu oluyordu insan.
Hayatta ani dalgalanmalar vardır. İnsan hayatında gözyaşları, etini kesen derin bıçak yaraları olur. Hayatınız bir şekilde akıyordur, sonra ise parçalara bölünüverir. Karnınızdaki yarıktan tüm organlarınız çıkıyormuş gibi olur. Sonra da, tüm hayatınızın çözüldüğü o anlar vardır. İpin ucu bulunur. Bir dikiş sökülür. Değişim başta yavaştır, neredeyse anlayamazsınız.
Belki de her şey yaşanıp bittikten sonra, kendimi insan gibi hissetmeye ihtiyacım var.
Bebeğim, bana en güzel anını anlat,
Ama o bile uçuk pembeye eş değil.
Ama o bile uçuk pembeye eş değil.
Rüyalar anıları deşerdi, değil mi?
Yanlış yola sapmak an meselesidir. Aradaki çizgi çok ince, çok belli belirsizdir. Bir saniye içinde o çizgiyi geçersiniz, bazen de geri dönemezsiniz.
Acının evreleri: Söylenene göre ilki inkârdır. Bu yanlıştı. İlk tepki tam tersidir: Mutlak kabulleniş. Kötü haberi alırsınız ve size söylenen tam olarak anlarsınız. Sevdiğiniz kişinin -eşinizin, anne ya da babanızın, çocuğunuzun- bir daha asla eve gelmeyeceğini, sonsuza dek gittiğini, hayatlarının bittiğini ve onları bir daha asla, ama asla göremeyeceğinizi bilirsiniz. Bunu derhal anlarsınız. Dizilerinizin bağı çözülür. Kalbiniz yerinden çıkacak gibi olur.
Bu ilk adımdı; sadece kabullenmek, sadece anlama değildi, mutlak gerçekti. İnsanoğlu böylesine bir acıya dayanacak şekilde yaratılmamıştır. İşte inkâr o zaman başlar. İnkâr dalgası vücudu hemen sarar, yaraları iyileştirmeye ya da en azından üzerlerini örtmeye çalışır. Ama yine de o an vardır işte, gerçek Birinci Evre, o kara haberi duyduğunuz an, ne kadar korkunç olursa olsun anlarsınız.
Bu ilk adımdı; sadece kabullenmek, sadece anlama değildi, mutlak gerçekti. İnsanoğlu böylesine bir acıya dayanacak şekilde yaratılmamıştır. İşte inkâr o zaman başlar. İnkâr dalgası vücudu hemen sarar, yaraları iyileştirmeye ya da en azından üzerlerini örtmeye çalışır. Ama yine de o an vardır işte, gerçek Birinci Evre, o kara haberi duyduğunuz an, ne kadar korkunç olursa olsun anlarsınız.
Kural şu: Erkekler aşağılıktır.
Estetik çekiciliği az olan bir resme az ilgi duyarız; neden insanlar için durum farklı olsun ki?
Kadınlar daha sertti. Daha tatmin edilemezdi. Fiziksel acıyla daha iyi baş ediyorlardı; bunu şahsi deneyimlerinden biliyordu. Söz konusu şey sevdiklerini korumaksa , daha gözüpeklerdi. Erkekler zafer kazanacaklarını dair duydukları kör inançla maçoluk ve aptallıkla fedakarlık yapıyordu. Kadınlar ise kendilerini hiç aldatmadan kendilerini feda ediyorlardı.
Acının evreleri : Söylenene göre ilki inkârdir. Bu yanlıştı. İlk tepki tam tersidir : Mutlak kabulleniş. Kötü haberi alırsınız ve size söyleneni tam olarak anlarsınız. Sevdiğiniz kişinin, eşinizin, anne ya da babanızın, çocuğunuzun bir daha asla eve gelmeyeceğini, sonsuza dek gittiğini, hayatlarının bittiğini ve onları bir daha asla, ama asla görmeyeceğiniz bilirsiniz. Bunu hemen anlarsınız. Dizlerinizin bağı çözülür. Kalbiniz yerinden çıkacak gibi olur.
Rüyalar anıları deşerdi, değil mi?
Replikaların hayaletleri yoktur. Ruhsuz bedenlerdir sadece.
Sevdiğimiz insanlara dair nasıl oluyor da hiçbir şey bilemeyebiliyoruz diye düşündü tekrar. Düşününce, kendimiz hakkında da pek bir şey bilmiyoruz belkide.
İnsan çok uzun süre güçlü kalamıyor.
İnsanın gökten inip yerin dibine batması an meselesidir. Aradaki çizgi o kadar incedir ki. Birden insan çizginin öbür tarafına geçebilir, çoğunlukla da geldiği yere geri dönemez.
Salıverilirken hapishanedeki danışmanlardan biri ona yeni bir başlangıcın da, kötü sonun da kendi ellerinde olduğunu söylemişti.
Yanlış yola sapmak an meselesidir. Aradaki çizgi çok ince, çok belli belirsizdir. Bir saniye içinde o çizgiyi geçersiniz, bazen de geri dönemezsiniz.
Ama geçmişi yeniden deşmek istemem.
Rüyalar anıları deşerdi, değil mi?
Acaba yaşlanınca olaylar daha mı az incitiyordu insanı, yoksa yaşlılar çektikleri acıyı daha mı ustaca saklayabiliyorlardı?
Hayatta kalanlar geride bırakılmış olmanın acısını hissederdi.
Sadece aptallar kendilerinin bir kusuru olamayacağına inanır.
İnsanlar görmezlikten gelmenin saadeti koruyacağına inanırlar.
Estetik çekiciliği olmayan resimlere ilgi de az olur; onlara yaklaşmamız da tıpkı insanlara yaklaşımımıza benzer.
İnsanın hayatında ani değişiklikler vardır. Hayatta bazen yara alır insan, derin bıçak darbeleri içine işler. Tek parça olan hayat bir anda parça parça olabilir. Sanki deşilmiş bir karın gibi derin bir yarık açılabilir hayatta.
Sevdiğimiz insanlara dair nasıl oluyor da hiçbir şey bilemeyebiliyoruz diye düşündü tekrar. Düşününce, kendimiz hakkında da pek bir şey bilemiyoruz belki de.
Herkesin sırları vardır, Grace. Yapma, bunu biliyorsun.
Onu sevdim. Onu şimdiye dek tanıdığım bütün erkeklerden çok sevdim.
Ölüm, gidenlerin gelmediği keşfedilmemiş bir ülkedir..
İnsan hayatında gözyaşları, etini kesen derin bıçak yaraları olur
Estetik çekiciliği az olan bir resme az ilgi duyarız; neden insanlar için durum farklı olsun ki?
Sevdiğimiz insanlara dair nasıl oluyor da hiçbir şey bilemeyebiliyoruz diye düşündü tekrar. Düşününce, kendimiz hakkında da pek bir şey bilmiyoruz belkide.
Tamamen aklını yitirmiş psikopatları saymazsak, çoğu insanın, en kötülerimizin bile, birini sevme, onları koruma, bağ kurma yetisi vardır. Bu tutarsızlık değil. İnsan olmak sadece.
Sandra mikrofonu kendine çekti ve affetmek, yeniden başlamak, iyileşmek gibi klişelerden bahsetmeye başladı.
O artık hayatta kalmayı başarmış kişiydi.
Çocukların kullanma kılavuzu yoktur. Hepimiz hata yapıyoruz. Çocuk büyütmek kendiliğinden gelişen bir süreç.
Bu gözler çok kötü şeyler görmüştü. Daha fazlasını görmek istemiyordu.
Hayat ne tuhaf, dönüp dolaşıp başa geliyordu.
Hiçbir şey geçmişte kalmıyor, Grace. Bunu biliyorsun.
İnsanlar koyun gibiydi. Onlar ne kadar güçsüzse sen de o kadar güçlüydün. Bundan daha rahatlatıcı ve keyif verici bir şey var mıydı?
Estetik çekiciliği az olan bir resme az ilgi duyarız; neden insanlar için durum farklı olsun ki?