İçeriğe geç

Tefekkür Kitap Alıntıları – Takiyyuddin En-Nebhani

Takiyyuddin En-Nebhani kitaplarından Tefekkür kitap alıntıları sizlerle…

Tefekkür Kitap Alıntıları

Bütün bu söylenenler doğrultusunda aklı kesin ve kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde anlamanın yolu, şu dört unsurun birlikte, bir arada bulunmasından geçer.
Bunlar:

1- Madde veya Vakıa
(Üzerine Düşünülecek Şey)

2 – Sağlıklı Beyin

3 – His

4 – Ön Bilgiler

Mugalatalar (Yanıltmacalar)
Burada iki noktaya dikkat etmek gerekir:
1- Gerçeklerin sürekli karşı karşıya kaldığı mugalatalar, yani yanıltmacalar.
2- Gerçeklere ulaşmayı engelleyen mugalatalar, yanıltmacalar.
Önce gerçeklerin sürekli karşı karşıya kaldığı mugalatalar ı ele alalım. Bu tür mugalatalar, gerçeklerin veya düşüncelerin benzeşmelerinden kaynaklanmaktadır. Söz konusu benzeşme, birtakım teknikler kullanılarak meydana getirilir. Bu tekniklerden bazıları şöyle sıralanabilir:
a- Düşüncelerin benzeşmesini gerçekleri örtbas etme aracı olarak kullanmak,
b- Herhangi bir gerçeği başka bir gerçeği örtbas etmek amacıyla kullanmak,
c- Herhangi bir gerçeğin gerçekliği konusunda şüphe duymak veya söz konusu gerçeğin belli koşullar için geçerli olduğunu, koşullar değiştiği için gerçekliğini artık yitirdiğini düşünmek.
Mesela, Yahudilerin Müslümanların düşmanı olduğu, bir  gerçek tir. Yahudilerin Filistinlilerin düşmanı olduğu da bir gerçektir. Bu iki gerçek, benzeşen ve iç içe olan bir  gerçek tir. Fakat mugalata sayesinde Yahudi-Filistin düşmanlığını öngören gerçek, ön plana çıkarılmış ve benzeşen veya iç içe olan bu gerçek, Yahudi-Müslüman düşmanlığını ortadan kaldırmak için bir araç olarak kullanılmıştır.
Amerika’da özgürlük vardır  düşüncesi gerçek bir düşüncedir.  Amerikan başkanları sermaye sahipleri tarafından seçilir  düşüncesi de bir  gerçek tir. Her iki gerçek de Amerikan gerçeğini yansıtmaları bakımından birbiriyle benzeşmektedir. Ancak burada Amerika’da özgürlüğün var olduğu gerçeği, Amerikan başkanlarının sermaye sahipleri tarafından seçildiği gerçeğini örtbas etmek için bir araç olarak kullanılmıştır. Böylece birinci gerçek ikinci gerçeği örtbas etmiş, insanlar Amerikan başkanlığını kazanan kişinin, halk nezdinde en çok popüler olan kişi olduğunu zannetmiştir.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’ne karşı olduğu bir gerçektir. İngiltere’nin Avrupa Birliği’yle güçlenmek istediği de bir gerçektir. Ancak İngiltere, ikinci gerçeği, birinci gerçeği örtbas etmek için bir araç olarak kullanmış ve  Ortak Pazar a girmiştir.
Son bir örnek; İslâm’ın yenilmez bir güç olduğu bir gerçektir. Ancak bu  gerçek , şüpheyle karşılanmış, hatta bunun gerçek olmadığı veya bu gerçeğin İslâm’ın ilk dönemi için geçerli olduğu ve zamanla gerçekliğini yitirdiği düşünülmüştür.
İşte mugalatalar gerçeklere böyle musallat olurlar. Böylece gerçekler ya başka gerçeklerle ya da şüpheci yaklaşımlarla örtbas edilirler. Batılılar, bu teknikleri Müslümanların sahip oldukları gerçeklere büyük bir ustalıkla uygulamışlardır.
Herhangi bir konu da araştırmaya girişen kişi, kendisini konuyla ilgili her türlü önyargıdan soyutlamalıdır .
Bakara suresi 31. Ayet: Allah, Âdem’e isimlerin tamamını öğretti, sonra da onları meleklere gösterip: “Haydi, doğru söylüyorsanız bunların isimlerini bana haber verin” buyurdu.

32: Melekler: “Seni tesbih ve her türlü noksanlıktan tenzîh ederiz! Senin öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Elbette her şeyi hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olan ancak sensin!” dediler.

33: Allah: “Ey Âdem, bunların isimlerini onlara söyle” dedi. Âdem isimleri onlara bildirince, Hak Teâlâ: “Size, «Göklerin ve yerin gaybını ben bilirim; ayrıca sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim» dememiş miydim?” buyurdu.

Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, bilgiye yani herhangi bir bilgiye ulaşmak için, ön bilgilerin olması şarttır . İlk insan olan Âdem, Allah’ın kendisine verdiği bu bilgilerle eşyayı tanımıştır

Meselenin özü budur; düşünme olgusuna akıl olgusunu kavradıktan bilim ve kültüre ise, düşünme olgusu, metodu ve üslubunu kavradıktan sonra varılabilir .
Çünkü düşünme aklın; bilim, sanat ve kültürün diğer türleri ise düşünmenin meyvesidir .
Akıl, düşünce veya idrak; vakıayı hissetme olgusunun duyu organları vasıtası ile beyne taşınması ve beynin bu vakıayı on bilgilerle yorumlamasıdır.
İlk insana bilgi veren, ilk insanı da maddeyi de yaratandır.
Evet, duygusal manipülasyonlarla toplum mühendisliğinin malzemesi haline getirilen, düşünme tembelliğine tutulmuş Tefekkür’ün ve Mütefekkir’in kıymetini kavrayamayan insanlarda, toplumlarda düşünmeyi harekete geçirmenin kolay olmadığını biliyoruz.
Bilim ve sanat, edebiyat ve felsefe, fıkıh ve filoloji, kısaca bilgi olarak nitelendirebileceğimiz her şey aklın, dolayısıyla düşünmenin ürünüdür. Bu nedenle insan, hayat ve tüm kâinat akıl, düşünme olgusu ve düşünme metodunu iyice kavramalıdır.
Değişimi düşünmek, hayatın vazgeçilmez bir unsurudur.
Şüphesiz insan yaratılanlar içinde en faziletli varlıktır.
Aklı oluşturan unsurlar : Duyu organları, vakıa, sağlıklı beyin ve önbilgidir . Bu kavramların bir tanesi bile eksik olsa akıl dediğimiz şey yoktur demektir . Sağlıklı düşünülmesi için gereken unsurlar işte bunlardır.
Kişi, akıl yürütmeyi insan,kainat ve hayat üçlüsünün üzerinden yoğunlaşarak gerçekleştirir ise daha sağlığı verimler alır.
Geri kalmış toplumlar, ne istediğini bilmeyen toplumlardır.
Akıl;
Duyu organları vasıtasıyla bir vakıayı beyne nakletmesiyle beraber bu vakıayı açıklayacak önbilginin var olmasıdır .
Değişimi düşünmek, hayatın vazgeçilmez bir unsurudur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir