İçeriğe geç

Tarixi Miniatürlər Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından Tarixi Miniatürlər kitap alıntıları sizlerle…

Tarixi Miniatürlər Kitap Alıntıları

Fakat talih en sevdiklerine bile hiçbir zaman fazla cömert davranmaz. Tanrıların insanoğluna ölümsüz bir başarı şansını bir kereden fazla tanıdıkları pek görülmemiştir.
Mucizeler mucizesi, her büyük işte olduğu gibi sessizce, her akıllıca işte olduğu gibi önceden düşünerek gerçekleştirilir
askeri bir dehanın ayırt edici özelliği, kabul gören savaş kurallarını hiçe sayarak en kritik anda, denenmiş yöntemleri kullanmak yerine yaratıcı bir yenilik getirmesidir.
Gecenin düşleri her zaman duyguları uyarır ve tatlı zehri ile umutları canlandırır.
Savaşa hazırlanan bütün diktatörler hazırlıklarını tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz eder.
Tanrıların insanoğluna ölümsüz bir başarı şansını bir kereden fazla tanıdıkları pek görülmemiştir.
Bir insanın yazgısında, daha orta yaşlarında, yaratıcı bir dönemindeyken yaşam amacını bulmaktan daha büyük bir talihlilik olamaz.
Leo Tolstoy, mademki acı çekmek bu kadar iyi ve insan ruhunu rahatlatan bir şey, o halde siz kendiniz neden acı çekmiyorsunuz? Niçin hep inançları uğruna acı çeken insanları övüyorsunuz ve köylülerimiz paçavralar içinde dolaşırken gözlerimle gördüm, buz gibi kulübelerde yarı aç, soğuktan titreşirken, siz niçin kendi sıcak evinizde oturup gümüş takımlarla yemek yiyorsunuz? Sizin öğütleriniz yüzünden eziyet çeken Duhoborçlar yerine neden kendinizi kırbaçlatmıyorsunuz? Niçin bu soylu evinizi terk edip rüzgâr, soğuk ve yağmur altındaki o yoksulluğu, iyi olduğunu söylediğiniz o sefaleti yerinde görmek için halkın arasına girmiyorsunuz? Kendi öğütlerinize göre davranacağınız yerde neden hep konuşmakla vakit geçiriyor, örnek olacak bir davranış içinde olmuyorsunuz?
Insan gencken olumun de,xesteliyin de basqalari ucun oldugunu dusunur
Insan gencken saniyor ki olumde hastalikda baskalari icindir
pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getiremez ve tek bir saatin içinde yitirilenler bin yıl geçse yeniden elde edilemez.
– Nereye gideceksin ?
– Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Neresi olursa, yeter ki burada sürdürdüğüm güven duygusu kalmamış yaşamdan kurtulayım…
Kalbimin saflığında bir özlem çırpınıyor,
Daha yükseğe, daha güzele ve bilinmeyene
-Goethe
Bu dünya neden bu kadar kötü ?
Elinden her şeyi alınan bir insan neden sürekli horlanır ve acı çeker ?
Uyumak Her şeyi unutmak
Dinlenmek, huzur bulmak, mümkünse sonsuza kadar
“Non ignoravi me mortalem genuisse”

“Ölümlü olduğumu hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım.”

İnsanı yoran şey sadece gidiş gelişler ve kararsızlıktır. Her eylem insanı özgürleştirir, en kötü eylem bile hiçbir şey yapmamaktan iyidir.
Çok uzun süre hatiplik yapmış, avukat ve politikacı olarak para ve ün için iyisiyle kötüsüyle her tür lü davayı aynı cesaretle savunmuş, her türlü devlet görevini almak için çaba göstermiş, zenginlik uğruna, halkın saygısı ni ve desteğini kazanmak uğruna mücadele vermiş olan bu adam ancak hayatının sonbaharında bu gerçeği açıkça gö rebilmiştir. Önceleri yalnızca hümanist olan Marcus Tullius Cicero hayatının sonuna yaklaşırken insanlığın avukatlığını üstlenen ilk kişi olmuştur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Peygamberce bir öngörüyle, zaferlerin haz medilmeden peş peşe gelmesinin ve sadece askeri istilacılıkla sınırlı kalmasının sağlıksız olduğunu ve Roma’nın çöküşünü hazırlayacağını önceden görür. Cicero’ya göre, Roma Sul la’yla birlikte sırf ganimet için savaşmaya başladığından beri ülkede adalet ortadan kalkmıştır ve ne zaman bir halk başka bir halkın özgürlüğünü zor yoluyla elinden alsa gizemli bir intikam gibi kendi yalnızlığının mucizevi gücünü kaybeder.
Marcus Tullius Cicero ikinci kez dünyaya sırt çevirerek yalnızlığına sığınmıştır. Bir düşünür, bir hümanist ve hukuku savunan biri olarak daha ilk başından beri gücün yasalar dan daha üstün sayıldığı, vicdansızlığın bilgeliğe ve uzlaş maya ağır bastığı yanlış bir yerde rmuş olduğunu artık kesinlikle görmüştür.
hallelujah
Ne var ki insan hayatında olduğu gibi tarihin akışı içinde de, pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getirmez ve tek bir saatin içinde yitirilenler bin yıl geçse yeniden elde edilemez.
Tanrıların insanoğluna ölümsüz bir başarı şansını bir kereden fazla tanıdıkları pek görülmemiştir.
Fakat talih en sevdiklerine bile hiçbir zaman fazla cömert davranmaz.
“İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler; kararsızlıktan.
Yapılan her iş insanı rahatlatır, hatta en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.”
“İnsanı yoran şey sadece gidiş gelişler ve kararsızlıktır.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Önemli olan tek şey, insanın doğru olanı zamanında yapabilmesidir.”
“Artık her şey netliğe kavuşmalı!”
bir inanç uğruna acı çekmek onun için cinayet işlemekten yüzlerce kez iyidir.
Çıkarlar insanları birleştirmez, çıkarlar insanları ayırır.
İnsanları cesaret göstermeye çağıran birinin sözleri ancak kendisi gerçek bir cesaret örneği verebiliyorsa etkili olur.
Gaddarlığın en vahşi boyutlarına vardığı, Ceasar’ın bile bir kenti ele geçirdiğinde iki bin tutsağın ellerini bileklerinden kestirdiği, işkencelerin ve gladyatör dövüşlerinin, çarmıha germelerin ve katliamların sıradan gündelik olaylar sayıldığı bir çağda Cicero gücün kötüye kullanılmasına karşı çıkarak protesto eden ilk ve tek kişi olmuştur.
Sürekli olarak kitlelerin özgürlüğünü savunmak mümkün değildir, insan her zaman kendi içsel özgürlüğünü savunabilir sadece.
Elinden hiçbir şey gelmeyen bu insanların düştüğü umutsuzluk, sonsuzdur.
Fakat hemen herkesin görevi aynı: bir şeyler öğrenmek
Dönüş yolu gözümü korkutuyor.
Fakat insan yürekliliği doğanın gücü ve acımasızlığı karşısında yavaş yavaş
alt olmaktadır
Çok yorgunum, ama yine de
beklediğim bir şey var insanın uykusunun gelmesi ve beklediği güzel bir şeyi
uykuda kaybetmek istemediği için ayık kalmak zorunda olması gibi bir şey
Uzaklaştırın
uzaklaştırın şu insanları yalnız kalmak istiyorum her yerde karşıma bir sürü
insan çıkıyor bir kerecik olsun yalnız kalamayacak mıyım ben
Bir insanın iç dünyası ve düşündüğü son şeyler, Tanrı
ile kendisi arasında bir sır olarak kalmaz mı her zaman
İnsanlar sadece bir şeyden yorgun
düşerler: kararsızlıktan. Yapılan her iş insanı rahatlatır, hatta en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
Her şeyi açıklıkla ve bilinçli
olarak yaptım, ama sürekli yanlış yaptım.
bekliyorum, daha hâlâ
bekliyorum ve neyi beklediğimin farkında değilim.
Ah, bu terbiyesiz, bu kaba halk!
Ne var ki insan hayatında olduğu gibi tarihin akışı içinde de, pişmanlık yitip giden tek bir anı bile geri getirmez ve tek bir saatin içinde yitirilenler bin yıl geçse yeniden elde edilmez.
Yüreği beş para etmez alçağın
biriyim ben
sizler bütün insanları
sevmeyi, onlarla kardeş olmayı reddettiğiniz sürece, ben de sizlerle birlikte
olmayı reddediyorum.
İnsan onuruna layık hiçbir düzen zor kullanarak kurulamaz.
Silaha başvurur vurmaz, başka bir dikta rejimi kurmuş olursunuz ve böylece,
yok etmek istediğiniz insanları yüceltirsiniz.
Bir insanın yazgısında, daha orta yaşlarında, yaratıcı bir dönemindeyken yaşam amacını bulmaktan daha büyük bir talihlilik olamaz.
Ölümsüzlüğe katılmak istiyorsan, üret
İktidar hırsına kapılanlar için önemli olanlar fikirler değil,sadece kendi güçleridir, onlar için onur değil ele geçirecekleri ganimet önemlidir. s-256
Eğer devlet gerçekten alçalmanın en dip noktasına kadar düştüyse, o zaman tüm dünyaya egemen olan halk’a köle durumunda ki gladyatörlerin bile arenada yaptığını yapmak düşer. s-255
Bir dürtüyle iktidarı ele geçirmeyi hedefliyen politikacıların henüz iktidara gelmedikleri sürece her zaman yaptıkları gibi bir düşünce adamının desteğini aramaktır, istediklerini elde ettikten sonrada küçümseyerek bir kenara iterler. s-252
tolstoy
hayatımda bir adım daha öteye gittim, ölüme bir basamak daha yaklaştım. s-185
Tolstoy
İnsanı yoran şey sadece gidiş gelişler ve kararsızlıktır, eylem insanı özgürleştirir.
İKİNCİ ÜNİVERSİTELİ,
Papazlarımız halkı uyuşturmak için İncil’i çoktan kanyağa çevirdiler. Bunlar iki bin yıl önce de söylenmişti ve kimseye bir yararı dokunmadı,yoksa dünya ağzına kadar kan ve sefaletle dolmuş olmazdı. s-174
İnsanların en zor bağışladıkları şey, içten bir hayranlık duydukları ve çok şey bekledikleri biri tarafından aldatılarak hayal kırıklığına uğratılmaktır. s-162
Bir savaş ilan edildiğinde meydanlarda coşku ve gösteri olsada, evlerin kapalı kapıları ardında fısıltıyla dile getirilse veya suskunlukla örtülse de korku ve kaygı da her zaman tetikte bekler. s-82
Fasulye kralı festivali;
eski bir gelenek olarak her yıl 6 ocak ta kutlanırdı. üç kralın İsa’yı ziyaret ettiği gün olduğuna inanılır. festival için yapılan çöreğin içine bir fasulye tanesi gizlenir,fasulye tanesini bulan kişi kral olur.Fasulye tanesi burda Bethlehen yıldızını temsil eder. Bu yıldız Hz.İsa doğduğunda gökte oluştuğuna inanılan yıldızdır. s-73 dip not
Acı çekmiş olan sevincin ne olduğunu bilir. s-68
Pişmanlık yitip giden tek bir an’ı bile geri getiremez ve tek bir saatin içinde kaybedilenler bin yıl geçse yeniden elde edilemez. s-55
Dünyevi işlerde birleşme anları ne yazık ki her zaman en büyük çaresizlikler ortaya çıktığında yaşanır. s-48
Gecenin düşleri her zaman duyguları uyarır ve tatlı zehiriyle umutları canlandırır. s-40
Bedeli ne olursa olsun diyerek işe girişmek bile yaratıcı ve itici bir gücü ortaya çıkarmak için yeterlidir. s-35
Savaşa hazırlanan bütün diktatörler hazırlıklarını tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz eder. s-32
serüvenci insanlar içgüdülerine uyarak kalemi değil, kılıcı kullananın yanında yer alırlar. s-9
Bir mucizenin gerçekleşebilmesi ya da olağanüstü bir şeyin tamamlanabilmesi için bireyin, her şeyden önce bu mucizeye inanması gerekir. Bazen bilgisi kıt
birinin çılgınlığı, bilginlerin yapmakta duraksadıkları yaratıcı hamleyi yapma
olanağını verir.
Anlamıştır, yaşamı acı çekerek sevmeyi.
Tanrı ezilmişleri sorgulamaz
Ama bu dünya ne kadar da ruhsuzdur.
Yazgı hep güçlülerden ve zorbalardan yanadır.
Gece , daima hayallerle heyecanlandırır ve
umudu tatlı hülya zehrini katar.
İnsanların, çağdaşları bir insanın ya da bir yapıtın büyüklüğünü ilk
bakışta anladıkları pek görülmemiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir