İçeriğe geç

Tarikat-Siyaset-Ticaret Kitap Alıntıları – Uğur Mumcu

Uğur Mumcu kitaplarından Tarikat-Siyaset-Ticaret kitap alıntıları sizlerle…

Tarikat-Siyaset-Ticaret Kitap Alıntıları

&“&”

Her şeyin sahtesi var. Paranın, altının, gümüşün, elmasın… Peki dinin ve ideolojilerin sahtesi yok mu? Var.

Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılmasıyla din, din olmaktan çıkar siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din her ikisini araç edildi mi artık bu sömürünün sonu gelmez! Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi yalnızca Türk lirası değil dolar, mark milyarderidir. Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız tarikatlarda… Elhamdülillah Müslüman’ız elhamdülillah milyarderiz.

Dünden bugüne değişen ne ki? Yalnızca «kaldırımlar»!
Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle. (Uğurlar olsun Uğur Mumcu)
Atatürk’ün laiklik ilkesinin ne kadar yararlı, ne kadar gerekli olduğunu, bu din sahtecileri ortaya çıkınca daha iyi anlıyoruz.
Niye bu kadar cahilsin evladım? Niye hiç okumuyorsun yavrum? Niye hiç okumadan, araştırmadan hep küfrediyorsun canım evladım?
Para ile imanın kimde olduğu hiç sorulur mu? Sorulmaz. Günahtır.
Bir Türk dünyaya bedeldir, 2000 Türk lirası da bir Amerikan dolarına bedeldir…
&”İşçiyi bilinçlendireceğiz&” diye yola çıkanların bir kısmı kendilerini bilinçlendirip saf değiştirmediler mi?
Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle…
İcraatın içinden… benim sevgili vatandaşlarım…
Her şeyin sahtesi var. Paranın, altının, gümüşün, elmasın… Peki dinin ve ideolojilerin sahtesi yok mu? Var.

Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılmasıyla din, din olmaktan çıkar siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din her ikisini araç edildi mi artık bu sömürünün sonu gelmez! Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi yalnızca Türk lirası değil dolar, mark milyarderidir. Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız tarikatlarda… Elhamdülillah Müslüman’ız elhamdülillah milyarderiz.

Her şeyin sahtesi var…
Paranın sahtesi var.. Tablonun sahtesi var.. Altının, gümüşün, elmasın sahteleri var.. Var oğlu var!.. Peki dinin ve ideolojinin de sahteleri yok mu? Olmaz olur mu hiç ? Var..
Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır.
Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız tarikatlarda..Elhamdulillah Müslüman’ız, elhamdulillah milyarderiz!..bunlar dindarın sahtesidir. Yoksul müslüman yurttaşların kanlarını emenlerdir. İnanç sömürücüleridir.
Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez! Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi milyarder.
İçerde muhafazakârlık, milliyetçilik edebiyatı, dışarıda boynu bükük kredi dilenciliği…
Türkiye, bir «İslamcı devlet» değildir; lâiktir, lâik kalmalıdır. Ve lâik kalacaktır.
Yurttaşlar, bu vergiler ile cebinden çıkan paranın nerelerde harcandığını -sakın ha- duymasınlar…
Şu trilyonluk imparatorluklar üzerinde yeni yeni damatlar…
Yeni yeni kayınpederler…
Yeni yeni hanımefendiler…
Yeni yeni kardeşler…
Paralar… Paralar… Paralar…
Deste deste paralar, kasalar dolusu paralar.
Nakşibendiler.. Süleymancılar.. Rufailer.. Cerrahiler.. Kadiriler.. Melâmiler.. Nurcular..
Bu tarikatların bazıları, sağcı siyasal partiler içinde «güçleri oranında temsil» ediliyorlar.
Niye bu kadar cahilsin evlâdım? Niye hiç okumuyorsun yavrum? Niye hiç okumadan, araştırmadan hep küfrediyorsun canım evlâdım?
Bu anayasa herkes eşittir demiyor mu? Niye ikide birde bu televizyona hep sen ve senin gibiler çıkıyor ağam?
Atatürk’ün lâiklik ilkesinin ne kadar yararlı, ne kadar gerekli olduğunu, bu din sahtecileri ortaya çıkınca daha iyi anlıyoruz…
Oh ne kolay.. Çek bir besmele, gelsin paralar…
Finans kuruluşları, şirketler ve bu finans kuruluşları ve şirketler aracılığı
ile kazanılan milyarlar…
Elhamdülillah Müslümanız!…
Elhamdülillah milyarderiz!…
Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez…
Düşünenlerin öldürülmemesi,öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle…
&” …Güvendikleri dağlar var. Bu ilişkilere güveniyorlar.
Bu ticarî ilişkilere ve bu siyasal ilişkilere güveniyorlar…
Bunlara güvendikleri içindir ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın öğretmenler gününde yaptığı konuşmanın içine dinsel amaçlı ekler yapıp, bu konuşmayı 500 bin tane basarak, bütün okullara ve bütün öğretmenlere gönderiyorlar.
Bunun içindir ki, «Millî Tarih» adını verdikleri tarih kitaplarının kapaklarına «cumhurbaşkanlığı forsu»nu andıran çiziler koyarak, Çankaya’nın kendilerinden yana olduğu izlenimini vermeye çalışıyorlar… Üniversitelerde «İnkılâp Tarihi dersleri» bunun içindir ki, bu alanda yetişmiş öğretim üyelerine verdirilmiyor.. Yine bunun içindir ki, zorunlu din derslerinde siyasal amaçlı propagandalar yapılıyor. Bunun içindir ki, «Tevhid-i TedrisatKanunu» çiğnenerek İmam-Hatip Lisesi mezunları din adamı olacaklarına, devlet bürokrasisine yerleştiriliyor.&”
Niye bu kadar cahilsin evladım? Niye hiç okumuyorsun yavrum? Niye hiç okumadan, araştırmadan hep küfrediyorsun canım evladım?
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Bizim şematik kafalı bazı solcularımız da 27 Mayıs devrimine karşı çıkmak için, binbir dereden su getiriyorlar.
Eeee bilinç sorunu, ne yapacaksınız?
Döneklik yalnızca bizim topluma özgü bir olgu değildir; tersine evrensel bir aydın hastalığıdır.
İşçiyi bilinlndirmek dolmayı pirinçlendirmeye benzemez…" Öyledir; güç iştir işçiyi bilinçlendirmek…
Bu anayasa herkes eşittir" demiyor mu? Niye ikide birde bu televizyona hep sen ve senin gibiler çıkıyor ağam?
Bir yanda sahte Atatürkçüler, öbür yanda sahte Müslümanlar…
Bir yanda sahte Müslümanlar, din tacirleri, inanç sömürücüleri… Bir elleri siyasette, öbür elleri ticarette, ayakları da tarikatlarda dolaşanlar…
Öte yandan da sahte Atatürkçüler… İşlerine geldiği sürece, bu sahte Müslümanlar ile kol kala girip, öpüşenler… Birbirlerine siyasal destek sağlayanlar… Yasakçılıkla, hot­hotçulukla Atatürkçülüklerini kanıtlayacaklarını sananlar…
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Peki dinin ve ideolojilerin de sahteleri yok mu? Olmaz olur mu hiç? Var. Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez.. Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi milyarder.
Yalnızca Türk Lirası ile milyarder değil bunlar, dolar milyarderi, mark milyarderi olmuşlardır birçoğu.
Oh ne kolay!.. Çek bir besmele, gelsin paralar… Finans kuruluşları, şirketler ve bu finans kuruluşları ve şirketler aracılığı ile kazanılan milyarlar… Elhamdülillah Müslümanız!..
Elhamdülillah milyarderiz!… Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız da tarikatlarda…
Bir üçgen bu… Ticaret siyaset ve tarikat üçgeni…
Bu anayasa &”herkes eşittir&” demiyor mu? Niye ikide birde bu televizyona hep sen ve senin gibiler çıkıyor ağam?
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır.
&”Şair Orhan Veli sanki bugünler için söylemiş :
— Bu düzen böyle mi gidecek?/Pireler filleri yutacak/Yedi nüfuslu haneye/Üç buçuk tayın yetecek?&”
Bir yabancı ülkenin başbakanına, Atatürk’e saygı gösterilmesi zorunluluğunu anımsatacak olanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü yöneticileridir. Her şeylerini Atatürk’e borçlu olan, olması gereken bu günkü yöneticiler!..
Oh ne kolay! Çek bir besmele, gelsin paralar. Finans kuruluşları, şirketler ve bunlar aracılığı ile kazanılan milyarlar…
&” — Bize serbest piyasa ekonomisine geçin diye nutuk atıyorlar, sonra da 40 tane don için kota koyuyorlar…
Aman ağam, ne biçim lâf öyle? Bunlar hep «solcu ağzı», yakışır mı sana bu lâflar?&”
&” Her şeyin sahtesi var..
Paranın sahtesi var.. Tablonun sahtesi var.. Altının, gümüşün, elmasın sahteleri var.. Var oğlu var!..
Peki dinin ve ideolojinin de sahteleri yok mu?
Olmaz olur mu hiç? Var..
Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur.
Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu
sömürünün sonu gelmez…&”
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Necip Fazıl iyi bir şair… Hiç şüphe yok. Necip Fazıl bir Atatürk düşmanı! Buna da hiç şüphe yok. Necip Fazıl örtülü ödenek kasasına bağlanmış bir İslamcı şair. Bundan da hiç şüphe yok.
Yap dini yayın, al paranı. Dünden bugüne değişen ne ki?
Yalnızca kaldırımlar!"
12 Mayıs 1987
ANAP, tam anlamıyla, hısım akraba ve ahbap çavuş ilişkilerine dayalı bir yönetim modeli kurdu.

Özal’ın ilk hükümetinde bacanağı Ali Tanrıyar İçişleri Bakanı’ydı. Halaoğlu Hüsnü Doğan Köy İşleri Tarım ve Ormancılık Bakanı… DPT Müsteşarı da başbakanın kardeşi Yusuf Bozkurt Özal… İkinci Özal hükümetinde Yusuf Özal Devlet Bakanı oldu; halaoğlu aynı bakanlıkta kaldı. Büyük oğlu Ahmet Özal, başbakanlığın gölgedeki müsteşarı…

Özal’ı Nobel Ödülü adaylığına öneren İsviçreli Prof. Klaus Schwab kim? Özal’ın gözbebeği ENKA Holding’in yöneticilerinden biri…

Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
İslâmcı gençlik, Necip Fazıl’ın Demokrat Parti döneminde Başbakan Adnan Menderes’in emri ile örtülü ödenekten para aldığını bilir mi? Nereden bilecek, bilmez!
Ben Marksist’in döneğinden, sosyal demokratın dangalağından ve liberalin alaturkasından hiç hoşlanmam! Bu memlekette şöyle adam gibi kapitalist sağ ve sosyalist sol parti kurulmadı. Sıkıntı da bundan ya!..
Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi yalnızca Türk Lirası değil dolar, mark milyarderidir. Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız tarikatlarda… Elhamdülillah Müslüman’ız, elhamdülillah milyarderiz!
“yasak üstüne yasak konsa da yaşayacaklar; adları okul kitaplarından çıkarılsa da yaşayacaklar, şiirlerinden, yapıtlarından devlet televizyonunda, radyosunda tek sözcük bile olsun söz edilmese bile yaşayacaklar..”
Lâiklik ilkesi, sahte Atatürkçüler" ile sahte
"sahte Müslümanlar"ın aralarında paylaşacakları bir koz değildir…
Bir yanda sahte Müslümanlar, din tacirleri, inanç sömürücüleri, bir elleri siyasette, öbür elleri ticarette, ayakları da tarikatlarda dolananlar…
Öte yanda da sahte Atatürkçüler…
İşleri geldiği sürece, bu sahte Müslümanlar ile kol kola girip, öpüşenler..
Birbirlerine siyasal destek sağlayanlar…
Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileği ile..
İslamcı gençlik acaba Necip Fazıl’ın Demokrat Parti döneminde Başbakan Adnan Menderes’in emri ile «örtülü ödenek»ten para aldığını bilir mi?
Nereden bilecek? Bilmez
Türkiye, bir «İslamcı devlet» değildir; lâiktir, lâik kalmalıdır. Ve lâik
kalacaktır.
“İşçiler bilinçlensin diyoruz; bir bakıyoruz ki, işverenler bilinçleniyor. Kendi aralarında dernekler, sendikalar, vakıflar kurmalar, siyasal partilerle ense-tokat ilişkilere girmeler, bürokrat satın almalar, şunlar bunlar.Maşallah, işverenlerimizde sınıf bilinci herkesten daha ileri.
Müslümanın, kimsesizi ve yoksuluna karşı Atatürkçülük taslayıp, gericinin, yobazın iş ve sermaye çevreleri ile içli-dışlı olanların karşısında sus-pus olanlar…
Atatürkçülüğün ilk koşulu devrimci olmaktır, çağdaş olmaktır, demokrat olmaktır. Öyle ödün siyaseti ile Atatürkçülük olmaz, öyle pazarlıkçı ve uzlaşmacı yaklaşımlar ile laiklik ilkesi savunulmaz.. Yasakçılık ile ise hiç savunulmaz.
Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan fetva isteyen ANAP Genel Başkan yardımcısının bu sözlerine de hiç şaşırmıyoruz. Güvendikleri dağlar var. Bu dağlara güveniyorlar. Bu ticari ve siyasal ilişkilere güveniyorlar.
Bunlara güvendikleri içindir ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın öğretmenler gününde yaptığı konuşmanın içine dinsel amaçlı ekler yapıp, bu konuşmayı 500 bin tane basarak, bütün okullara ve bütün öğretmenlere gönderiyorlar.
Bunun içindir ki, Milli Tarih adını verdikleri tarih kitaplarının kapaklarına cumhurbaşkanlığı forsunu andıran çizgiler koyarak, Çankaya’nın kendilerinden yana olduğu izlenimi vermeye çalışıyorlar.
Üniversitelerde İnkılâp Tarihi dersleri, bunun içindir ki bu alanda yetişmiş öğretim üyelerine verdirilmiyor. Yine bunun içindir ki, zorunlu din derslerinde siyasal amaçlı propagandalar yapılıyor. Bunun içindir ki, Tevhidi Tedrisat Kanunu çiğnenerek İmam Hatip lisesi mezunları din adamı olacaklarına, devlet bürokrasisine yerleştiriliyor.
Devlet, bundan sonra istediği kadar laik eğitim vermeye çalışsın! Nasıl olsa Suudi sermayeli ve dinsel amaçlı birader vakıfları bu çevrelere siyasal ve mali destek sağlıyor. Ve nasıl olsa laik devlet yavaş yavaş bu İslâmcı kadroların eline geçiyor.
Türban aslında yalnızca genç kızlarımızın başlarını örtmüyor; bu çokuluslu İslâmcı düzenin apaçık görülmesini engellemek için belki de kimilerinin gözlerini örtmeye yarıyor!"
Kafalarında seçim sandığı taşıyan siyasetçiler unutulacak; aydınlara, sanatçılara en acımasız cezaları verenler unutulacak; devlet adına yol kesen eşkıya unutulacak; beyinlere dikenli teller dolayanlar unutulacak; devlet başkanları unutulacak; kırmızı plakalı arabalara tırmanmış başbakanlar unutulacak; bakanlar unutulacak… Resimleri ile Dinolar, Arbaşlar; romanları, öyküleri ve yazıları ile Yaşar Kemaller, Aziz Nesinler, Rıfat Ilgazlar, Sabahattin Aliler; şiirleri ile Nazım Hikmetler, Ceyhun Atuflar, Hasan Hüseyinler, Ahmet Arifler hep yaşayacaklar!"
Her şeyin sahtesi var. Paranın sahtesi var. Tablonun sahtesi var. Altının, gümüşün, elmasın sahteleri var. Var oğlu var!
Peki dinin ve ideolojilerin de sahteleri yok mu?
Olmaz olur mu hiç? Var. Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur."
Her şeyin sahtesi var. Paranın, altının, gümüşün… Peki dinin ve ideolojilerin sahtesi yok mu? Var. Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duyguların ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılmasıyla din, din olmaktan çıkar siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez.
Dönekliğin de, yılgınlığın da, korkaklığın da, alçaklığın da bir ölçüsü olmalıdır.
İçeride muhafazakarlık, milliyetçilik edebiyatı dışarıda boynu bükük kredi dilenciliği!
– Bir Türk dünyaya bedeldir, 2000 Türk lirası da bir Amerikan Dolarına bedeldir…
Bir ülkede devletin güvenliği ile hukukun güvenliği eş anlamlıdır.
-Devlet güvenliği- adına -hukuk güvenliği- nin ortadan kaldırılması, demokrasi ve hukuk devleti için ilerde onarılmaz yaralar açar.
Niye bu kadar cahilsin evladım? Niye hiç okumuyorsun yavrum? Niye hiç okumadan, araştırmadan hep küfrediyorsun canım evladım?
Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur.
Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez…
Ey iş adamları! Titreyin ve kendinize dönün!
Mit komünizmin nerelerden çıkıp nerelere yayıldığını araştırıp ona göre bilgi verecek.
Kaçakçılık Anap döneminde suç olmaktan çıkarılmıştır.
12 Eylül gecesi tüm mhp yöneticileri göz altına alınmıştı.
Çetin Altan Marksist bir dönektir!
Abd Güney Doğu’dan ne beklemektedir?
Devlet bu teröre karşı yenik düştü ve devlet el değiştirdi.
Paşa gönülleri ne isterse öyle olur!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir