İçeriğe geç

Tarafsız Günler Kitap Alıntıları – Cengizhan Konuş

Cengizhan Konuş kitaplarından Tarafsız Günler kitap alıntıları sizlerle…

Tarafsız Günler Kitap Alıntıları

gözlerimi gidilmez bir uzaklığa böler gibi
yağmuru dindirircesine içleniyorum
utanmasa yeryüzü içimize uzayacak
hangi anlama çekersen çek hayatı
her şeye doksan dokuz kere başlayabilir insan
Kalbin en ağır imtihanı toprağını sevmektir.
gamzesi göğe bakan bir çiçek vatan bizde
Sabrediyor kuşlar
ebabil olmamak için
Cenneti cinnetinden yırtan acıdan söz ediyorum!
Kırıldıkça temize çıkan kalbim
Rabbim herkesi buraya toplasan
kendimi başkasıyla deneyeceğim
Nuh’u gemiden kaçırmaya hevesli bir yolcuydum sadece
beni şehrin asansör boşluğunda unuttular
Yarınsızlıkla özetlenen bir hikâyedesin.
Aynalardan korkuyor kalbin
Ülkesiz kuşlarla selam yolladım sana
Kiraz ağacının çiçek açmasıyla
Senin şiir olman aynı şey.
Şairin Saçlarının rüzgârına, yanağının kuşluk vaktine,
Benim olmaya hazır yanlarına inandım.
Kâlbimin yamacında gül gölgesisin.. dediği.
hatırlamaktan yoruldum
insan incindiği yerde kalakalırmış
Kırılan dallar göğe yarasıyla uzanır bilmez kimseler bunu
kalbin en ağır imtihanı toprağını sevmektir
Göğsüme ektiğim boşlukta bir ağrı vesikalık fotoğraf çekiniyor
Hep bir yerlerde unutuyor eşkâlimi aynalar
Varoluşlara kayıyor bahar
Ölümü içimizde konuşurken yakalıyoruz
ayetleri dökülen ellerimize bakarak korkuyoruz balçıktan
gömleğimiz kan, ekmeğimiz tuzlu, ağzımız haram
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Otuz derecede yıkanmalı pamuk elbiseler
Kirlendikçe çekiyormuş insan elbisenin aksine
İçli türküleri ne sanmıştım ki
gözlerimi sevinçle açtığıma değmedi dünya
Hangi anlama çekersen çek hayatı
Her şeye doksan dokuz kere başlayabilir insan
Sabrediyor kuşlar
Ebabil olmamak için
Bir çocuk: Van Gogh tablosunun köşesine sinmiş
Bir kadın: acısı kendinden büyük bir ağı için hazırlanmış
Bir adam: cennete en kestirme yoldan varmanın telaşıyla, yaralı
Kadınların gözlerine ekilen buğdaylar hâlâ yemyeşil
Hâlâ insanız, şeytan için bile bu böyle
Nil’in kalbine bir akrep sokulurken
Çöllerden saçlarımıza intihar yağıyor
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
İki kere ikiden daha çok dört edince ben
Kendimi üstlenmek zorunda kalıyorum
Korkarım vahim bir yanlış yapmak üzereyim
güneş doğmadan karşı yamacı ıslatan çiy gibiydim, hayret
ben öldükten sonra leon mathilda’yı bir filmde yalnız bırakacak
acıdan ve kederden yapılmış resimler arasında
insan ne garip kelime
söküklerimde idris nebi ağlıyor
‘alın bu göğsümü , bende telef olmasın‘
hatırlamaktan yoruldum
insan incindiği yerde kalakalırmış
kalbimde bir yer mikail’in gözleriyle tanıştı
şimdi bir şarklının şu içerken tası ilk öptüğü yerdeyim
kendimden bahsedeyim: dua ederken kekemeyim
kalbin en ağır imtihanı toprağını sevmektir
insan etine söz geçiremeyendir nihayetinde
Müslümanlar.. yorulmuş atlar gibisiniz. Yorulmuş ama hiç koşmamış..
~
Ya her şeyden vazgeçecek kadar cesur
Ya her şeye sahip olmak isteyecek kadar korkak
Sana bir çift sözüm var Allah ım;
Beni affet.
Biri Allah a sorsun beni
Şairim kaburga kemiğim sızlarken bir güzel yara
Bir ince şiir çiçekli bir kadın doğururum
Hatırlamaktan yoruldum
Insan incindiği yerde kalakalırmış
inciten her şeyde bir hayır vardır muhakkak.
Sarılsak
Birbirne bakan bir sayfa olurduk kuşkusuz
Kelimesi kelimesine neseden yapılmışsın
Gülümseyeceksin
Ve ben balçıktan yaratıldığına inanmayacağım
Bil diye söylüyorum
Bana bakarken iki kere güzelsin
Göğsüme çiçek sürüp seni beklemeyi bilirdim

Ellerini boylu boyunca soyunsam da bul beni
Korkma unutmadım ellerini
Ne zaman bir ağaç yeşerse
Orman kıldım ben seni

Seni yarama kabuk ettim bağladım
Sana bakmak çehreni incitir diye
Yüzüne yakın bir kelime aradım
Söylemesi zor, unutması kolay
Sana baktıkça anladım
Kalbimin üstüne gök kurmuştu Yaradan
Sarılmak çok yer kaplıyor bende oysa ♡
Tanrım saklanacak bir yer göster, harika bir yer, yanı başında
Kafam çok karışık bu aralar
Insan kendine hangi sorudan başlamalı
dünyada yaşadığım anlaşılmasın göğsümü sakla
Bazı şeyler taşımadan yeterince ağırdır.
☆Teşekkürler Rabbim, adını ruhuma bıraktın ☆
Kalbimi bir yerde ölüme devretsem de
bir kanaviçede kuş olsam
unuttuğum her neyse
Allah hatırlatıveriyor tenime bir yara kondurup
Rabbim kovulduysam cennetten
hayatın kaçıncı basamağında durayım?

Düşeyim, kırılsın kemiklerim, yeniden inanayım Pimi çekilmiş bir Elif olayım

Beni toprağa yatırıp ölçümü alıyorlar
bakın ne kadar insanım!
Aynaya bakarak kendimi kırsam kimse toplamaz beni
kendimden bahsedeyim: dua ederken kekemeyim
Göğsümü inceden ellemeseydi kader
Yaraya ecza süren nedir bilemeyecektim
Nereden bilsindi sadece sarılarak anlatılan şeylerin olduğunu
Beni bir yerde kaybettiklerine eminim artık
Bir yerde aranmadığıma
Şahdamarım Allah’a doğru yol ayrımında
aritmetik tabloda yer almasa da
utanınca yanağa kızaran anneme çekmiş kalbim♡
ıyi günler uzağıma oturdu

kuş figürüymüş göğsümdeki sancı

Allah bizim Rabbimiz, siz kimin kulusunuz
Nasıl affeder çeşme suyun kalbini incitenleri
Uzaklara bakarak geçirdik bize ayrılan süreyi
《hangi anlama çekersen çek hayatı
her şeye doksan dokuz kere başlayabilir insan 》
kalbin en ağır imtihanı toprağını sevmektir
insan etine söz geçiremeyendir nihayetinde
sözlük anlamına tutunan bir kelime kalbim
sabrediyor kuşlar
ebabil olmamak için
hala insanız, şeytan için bile bu böyle!
Her şeyi yoluna koyup öyle öleyim diyorum
nitekim Allah, rabb’ül âlimindir her şey için
düğüm atalım göğü bulduğumuz o ilk yere..

#cengizhan konuş

Rabbim herkesi buraya toplasan kendimi başkasıyla deneyeceğim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir