İçeriğe geç

Tanrı Çocuğu Korusun Kitap Alıntıları – Toni Morrison

Toni Morrison kitaplarından Tanrı Çocuğu Korusun kitap alıntıları sizlerle…

Tanrı Çocuğu Korusun Kitap Alıntıları

Yere düşünce seçim yapman gerekir, der hep. Ya orada kalacaksın ya da sekip zıplayacaksın.
Özgürlük için mücadele etmen gerekir. Çalışman ve üstesinden gelebileceğinden emin olman gerekir.
İyileşme sürecinin en kötü yanı anılarla baş başa kalmak.
İyileşme sürecinin en kötü yanı anılarla baş başa kalmak.
Neredeyse güzel görünüyorum yine, o halde neden üzgünüm hâlâ?
Beni sevmek zorunda değilsin,ama saygı duymaya mecbursun,anladın mı?
Dünya onsuz daha karmaşık değildi sadece,sığdı,soğuktu,inadına düşmandı.
Bir çocuk.Yeni bir hayat . Kötülüklerden , hastalıklardan uzak,kaçırılmayan , dayak yemeyen , tecavüze uğramayan , ırkçılıktan , aşağılanmaktan korunan , incitilmeyen , kendinden nefret etmeye itilmeyen, terk edilmeyen bir çocuk .Hatasız büyüyen . İyilikle.Öfkesiz .
Düzeltebildiklerini düzeltip düzeltemediklerinden ders almalı insan
Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir . Üstelik çocuklar yaptıklarınızı asla unutmayabiliyor
Hangi hamurdan yoğruldugunu, sinirlerinin pamuktan mı yoksa çelikten mi olduğunu keşfetmeye kararlıydı; pes etmek, geri dönmek yoktu.
Güneşle ay mesafeli bir arkadaşlıkla, istiflerini bozmadan paylaşıyordu ufku .
“Yakında öğreneceksin bunun neye mâl oldu­ğunu, dünyanın kaç bucak olduğunu, nasıl döndüğünü ve anne baba olduğunda nasıl değişiverdiğini bir anda.Bol şans. Tanrı çocuğu korusun.”
“Eğer anneli­ğin ninnilerden, patik ve bebek bezlerinden ibaret olduğunu sanıyarsan büyük bir şok bekliyor seni. Gerçekten büyük bir şok.”
“Eskiden güzeldim, diye düşündü, epey güzeldim ve bu­nun kâfi olduğunu sanıyordum. İşin aslı güzellik benden geçene dek de öyle sanmaya devam ettim, gerçek bir insan, yani düşünen biri olmak zorunda kalana dek. Tartıda ağır gelmenin bir hastalık değil, alelade bir durum olduğunu bil­meme, bencil insanların zihinlerini anında okumama yete­cek kadar akıllanana dek.”
“Cinselliği esirgeyerek ya da sırf ona itimat ederek, çocukları ihmal ederek ya da sevgiden yiyip bitirerek, gerçek hisleri çarpıtarak ya da onları bastırabildiğin kadar bastıra­rak tüketebilirdin her şeyi.”
“Bir sürü adam ve iş asıl meseleye gelince hepsi aynı aslında.
Hangi meseleye?
Kadının üstünde hak iddia etme, sahiplenme meselesi­ne.
“…özgürlüğün hiçbir zaman karşılıksız olmadığını hatırlattım kendime. Özgürlük için mücadele etmen gerekir.”
“Bana kalırsa çoğu insan sessizliği takdir etmeyi bil­miyor, sessizliğin müziğe en yakın şey olduğunun farkında değil. Sessizlik huzursuz ediyor onları, yalnız hissettiriyor ya da.”
“Kitap­larını bulmak onun hakkında ne kadar az şey bildiğimi gös­terdi bana…”
“Ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da akıl her zaman neyin doğru olduğunu bilir ve açıklık ister.
“…hatırlayınca hıçkırıklarıma engel olamadım.
Yapma bebeğim, başka insanların şeytanlıklarından sen sorumlu değilsin.
Biliyorum ama-
Aması yok. Düzeltebildiklerini düzeltip düzeltemedik­lerinden ders almalı insan.
“Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir. Üstelik çocuklar yaptıklarınızı­ asla unutmayabiliyor.“
“Ben kötü bir anne değildim, bunu bilmelisiniz, ama tek çocuğuma onu inciten bazı şeyler yapmış olabilirim. Onu korumak zorundaydım çünkü.”
“…iyileşme sürecinin en kötü yanı anılarla baş başa kal­mak.”
“Bütün seks süprüntüleri gibi orospucuk da fiyat ne kadar yüksekse ürünün o kadar kaliteli olduğunu sanıyor­dur kesin.”
“Gittiği için memnundum çünkü belli ki beni kullanıyordu çünkü param ve vajinam vardı.”
“…adliyeye gittiklerinde ortada iki İncil varmış ve onlar zenciler için olana el basmak zorunda kalmışlar. Ötekisi beyazların elleri içinmiş. İncil diyorum! Aklınız alıyor mu?”
Demek delilik böyle bir şey. Saçma sapan hareketlerde bulunmak değil, bildiğiniz dünyada ani bir değişime şahit olmak.
Dinle beni. Yakında öğreneceksin bunun neye mal olduğunu, dünyanın kaç bucak olduğunu, nasıl döndüğünü ve anne baba olduğunda nasıl değişiverdiğini bir anda.
Bol şans. Tanrı çocuğu korusun.
Bir çocuk. Yeni bir hayat. Kötülüklerden, hastalıklardan uzak, kaçırılmayan, dayak yemeyen, tecavüze uğramayan, ırkçılıktan, aşağılanmaktan korunan, incitilmeyen, kendisinden nefret etmeye itilmeyen, terk edilmeyen bir çocuk. Hatasız büyüyen. İyilikle. Öfkesiz.
Bana en başından beri bir şey öğretti. Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir. Üstelik çocuklar yaptıklarınızı asla unutmayabiliyor.
Belki de adam haklıydı. Ben sadece onun değil, kimsenin isteyeceği bir kadın değilim.
Korku hüküm sürdüğünde hayatta kalmak için tek seçeneğiniz itaattir.
Yazılar başımı döndürdüğü için kitap okuyamıyorum, niyeyse müzik de dinleyemiyorum artık.
Kimse karşılığını almadan bir şey vermez.
İp gibi kalmış. Donları en küçük beden, sutyen kupu en fazla A olmalı.
Yirmi mi? Yirmi yaşında biri çocuklara nasıl böyle bir şey yapabilir? Dalga mı geçiyorsun? Şu gözlere bak. Pisliğin teki olduğu nasıl da belli. Küçük oğlum bunu asla atlatamayacak. Şeytan. Orospu.
Söylesenize, kimin ihtiyacı olur koşup kapıyı açacak ve onu oradan hemen kaçıracak bir şoföre?
Ne şanslı California eyaletine ki, suç işleniyor olması birilerinin yanına kâr kalıyor.
Sabah uyandığımda öfkeliydim. Gittiği için memnundum çünkü belli ki beni kullanıyordu çünkü param ve vajinam vardı.
Ne yani? Yeterince heyecan verici değil miyim? Yeterince güzel mi değilim yoksa? Benim de kendime ait düşüncelerim olamaz mı?
Benim özbeöz annem Lula Mae de rahatlıkla beyaz sayılabilirmiş ama istememiş. Bu kararının karşılığında ödediği bedeli anlatmıştı bana. Evlenmek için babamla birlikte adliyeye gittiklerinde ortada iki İncil varmış ve onlar zenciler için olana el basmak zorunda kalmışlar. Ötekisi beyazların elleri içinmiş. İncil diyorum! Aklınız alıyor mu?
Damarlarında gizli gizli zenci kanı akan kaç beyaz vardır kim bilir, düşünebiliyor musunuz?
Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir.
Irkçı kötülüğü anlamaya çalışmak onu sadece besliyor balon gibi şişiriyor onun yere inmeye korkarak tepemizde mağrurca süzülmesine izin veriyor çünkü bir çimen yaprağı bile delip patlatabilir onu ve o da içindeki sulu posta ile meftun izleyicileri lekeleyebilir tıpkı küfün piyanonun hem siyah hem beyaz tuşlarını hem diyez hem bemollerini mahvetmesi gibi çürüyüşünün ağıtını yakabilmek için.
Bilimsel olarak ırk diye bir şey yok Bride, ortada ırk diye bir şey yokken ırkçı olmak bir seçimdir. Irkçılık bundan nemalananlar tarafından öğretiliyor tabii, ama son kertede bir seçim yine de. Irkçılar buna da tutunamasa elinde hiçbir şey kalmayacak tipler.
Korku hüküm sürdüğünde hayatta kalmak için tek seçeneğiniz itaattir.
İnsanın verdiği sözü tutması gerekir, özellikle de bu sözü kendine verdiyse.
Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir.
İyileşme sürecinin en kötü yanı anılarla baş başa kalmak.
Bir çocuk. Yeni bir hayat. Kötülüklerden, hastalıklardan uzak, kaçırılmayan, dayak yemeyen, tecavüze uğramayan, ırkçılıktan, aşağılanmaktan korunan, incitilmeyen, kendinden nefret etmeye itilmeyen, terk edilmeyen bir çocuk.
Zaman içinde bütün aile Susam Sokağı’ndaki kuklalar gibi neşeleniverdi, umuyorlardı ki neşe, eğer yeterince çaba gösterirlerse, yaşayanı tatlandırıp ölüyü susturabilirdi.
Temiz havayı koklamak için camı açtığımda rüzgar saçlarımı savurdu. Özgür olduğumu o zaman anladım. Rüzgarda. Rüzgarın saçlarıma dolandığı, saçlarımı okşayıp öptüğü anda.
Korku hüküm sürdüğünde hayatta kalmak için tek seçeneğiniz itaattir.
Bir çocuk. Yeni bir hayat. Kötülüklerden, hastalıklardan uzak, kaçırılmayan, dayak yemeyen, tecavüze uğramayan,
ırkçılıktan, aşağılanmaktan korunan, incitilmeyen, kendinden nefret etmeye itilmeyen, terk edilmeyen bir çocuk. Hatasız büyüyen. iyilikle. Öfkesiz. Buna inanıyorlardı.
Cinselliği esirgeyerek ya da sırf ona itimat ederek, çocukları ihmal ederek ya da sevgiden yiyip bitirerek, gerçek hisleri çarpıtarak ya da onları bastırabildiğin kadar bastırarak tüketebilirdin her şeyi.
Bir sürü adam ve iş asıl meseleye gelince hepsi aynı aslında.
Hangi meseleye?
Kadının üstünde hak iddia etme, sahiplenme meselesine.
benimle ilgilenecek kimsem yoktu, kendimden başka, o yüzden kendimi yarattım, kendimi icat ettim ben, güçlü biri yaptım.
Tipi gayet normaldi. Bu yaptığı şey sayılmazsa nazik bir adamdı muhtemelen. Hep öyle olurdu çünkü. Dünyanın en nazik adamıdır, derdi hep komşular. Sineği bile incitmez o. Nereden çıkmıştı acaba bu klişe? Neden incitmezmiş sineği? Ne demekti ki bu?Adam hastalık taşıyan bir haşereyi canından edemeyecek kadar yufka yürekli, ama bir çocuğun hayatını güle oynaya mahvedebilecek biri miydi yani?
Beyazların nefret ve şiddetleri kar motorlarını çalıştıran benzindi.
Uyandığımda özgürlüğün hiçbir
zaman karşılıksız olmadığını hatırlattım kendime. Özgürlük için mücadele etmen gerekir. Çalışman ve üstesinden gelebileceğinden emin olman gerekir.
Kitaplarını bulmak onun hakkında ne kadar az şey bildiğimi gösterdi bana; onun başka biri, üzerine hiç konuşmadığı şeyler
düşünen biri olduğunu.
Düzeltebildiklerini düzeltip düzeltemediklerinden ders almalı insan.
Yere düşünce seçim yapman gerekir, der hep. Ya orada kalacaksın ya da sekip zıplayacaksın.
Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir. Üstelik çocuklar yaptıklarınızı asla unutmayabiliyor.
Korku hüküm sürdüğünde hayatta kalmak için tek seçeneğiniz itaattir.
Evlenmek için babamla birlikte adliyeye gittiklerinde ortada iki İncil varmış ve
onlar zenciler için olana el basmak zorunda kalmışlar. Ötekisi beyazların elleri içinmiş. İncil diyorum! Aklınız alıyor mu?
Annem zengin ve beyaz bir çiftin yanında kahyaydı. Annemin pişirdiği her yemeği yiyor, küvette oturup ona sırtlarını keseletiyor, Tanrı bilir daha ne mahrem şeyler yaptırıyor ama onunla aynı İncil’e dokunmuyorlardı.
Büyükannemi görmeliydiniz, onu beyaz saydılar ve o günden sonra çocuklarıyla bir daha tek kelime dahi konuşmadı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir