İçeriğe geç

Takva Kitap Alıntıları – Seyyid Muhammed Ruhi

Seyyid Muhammed Ruhi kitaplarından Takva kitap alıntıları sizlerle…

Takva Kitap Alıntıları

Ey Allahu Zülcelal’i isteyen kişi;
Ben sadece O’nu severim diyorsun ama O’nun dostlarına düşmanlık ediyorsun.
Tarih; adı taşlara kazınanlar ile değil, adı gönüllere kazınanlar ile akıp gider.
Hizmetin devamlılığı Ehli Beyt ile beraber olmakla mümkündür. Ehli Beyt’in işin içerisinde olmadığı bir usul ve erkan dairesinde sürdürülen yaşam mücadelesi boştur.

Yeryüzünün bütün hikayesi, başı sonu Resulü Kibriya Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz’dir.

Bugünün dünyasında insanlarımıza delicesine kitap okuması ve bu kitapları tartışması güzel bir özellik gibi öğretiliyor. Sadece kitap okuyarak insanın bir yere varması mümkün değildir.
Okumak ilim değildir.
Okumak; bir ilmin usulünü öğrenmekteki bir adımdır.
İnsanın takvadaki fazilete ulaşabilmesi için ibadetin faziletinin ötesinde var olan ilmin faziletine ulaşması şarttır.

İlmin faziletinden kastedilense bugünkü ahmak taifenin zannettiği gibi sayfalarca, tonlarca kitap okumak değildir.

Birileri ameli gerçekleştirdikten sonra yapacakları gösterinin alkışlarını beklemektedir; birileri de Takva Ehli olup İman Ehli olmanın bir cihetiyle arzu ettiklerinin içerisinde Allahu Zülcelal’in takdiriyle olup olamayacaklarını bilemediklerinden amelin hakkını veremeyeceğinin şüphesiyle daim tövbededirler.
Ümmeti Muhammed’in olacağı taraf Ehli Beyt’in tarafıdır.
Takva Ehli’nin zevki belden yukarıdadır.
İnsan kendi kendinin yakıtı olur.

İnsanın kendi kendinin yakıtı olabilmesi için gönlünün taş gibi olması gerekir. Gönlü taş olan adamdan Sadakat Ehli olmaz.

Resulullah Aleyhisselatü Vesselam’a aşık olmayan bir adamın Kuran’ı Azimuşşan’ı anlayıp kavrayabilmesi ve hayatına geçirebilmesi mümkün değildir.
Sadakat, Resulullah Aleyhisselatü Vesselam’a duyulan aşk ile başlar.
Kelimei Tevhid bir sadakattir.
Takva ehli insanın hali, sadakat üzerine hayat sürmektir.
Takva; insanda hususiyet bulan bir aşktır.
Bir topluluğun veya dünyada herhangi bir ülkenin başına gelen felaketlerin en büyük sebeplerinden biri hata ve kusurların ifşa edilmesinde verilen mücadeledir.
Allahu Zülcelal’in adaletine güvenen Takva Ehli zalimin zulmüne aldırış etmez.
Kuran’ı Kerim hangi pencereden bakılsa o pencereden bir cevap vermektedir.

Pencereyi İlahi’lerin sayısıysa sınırsızdır.

Bu yüzden Kuran’ın tefsirinin bitmesi mümkün değildir.

Aşkı korumak esastır.
Aşkı korumak sadakattir.
Aşkı korumak muhabbettir.

Aşkı korumak bir insanın kendi eliyle yapabileceği şey değildir.

Hz. Allah diyor ki: Korumaya ehil olan, koruyan Hz. Allah’tır.

İnsanların kendilerinin korunması için gerekli olan hal ise en başta aşk makamıdır.

Takva, öyle bir hikmettir ki içinde Allahu Zülcelal’in sevgisini kaybetme korkusu olan her fiiliyat takvadır.
Şefaat, iman sahibi olmayana yoktur.
Salih bir hayat arzuluyorsan eğer, takvada olmaya niyetlen.
Sema gökler değil.

Sema gönlün tam ortasında, sema alemlerinin kesişim noktasındadır.

İnsan kendi kendini yontamaz bir zat olmadıkça.
Takva işin özüne varmak adına Allahu Zülcelal’in yarattığı her şeyden vazgeçebilmenin sanatıdır.

Sanatkarı Hazreti Allah’tır.

Takva Ehli, makamı hiçliktedir.
Yeryüzünün en büyük çilesi Hz. Allah’tan ayrı kalmaktır.
Çile ne kadar uzunsa Allahu Zülcelal’in takvası insanda o kadar yerleşebilir.
Halbuki aydınlık, zor olanın çekildiği zamandaki çilenin içerisindedir.
İnsanı sıkıntıdan kurtaracak olan şey Takva Ehli olmasıdır.
Bir şeyin hüsran yahut kurtuluş olduğunun ne olduğunu bilebilmek için önce insanin nefsi emmare belasından kurtulması esastır.
Nefsi emmarenin israfının en büyüğü ise zamandır.
Allahu Zülcelal’in tek yaratıcı olduğunun bilincine varmak, insanı Takva Ehli olma yolunda adım adım büyüten bir gerçektir.
Evliyaullah günahsız değildir. Her biri her zaman günah işleme imkanıyla yaratılmışlardır. İsmet sıfatına, masumiyet sıfatına nail değildir.
O’na sığınmayan O’nu tanıyamaz. Takva yolculuğunda insan önce günahlarıyla yola çıkar. Der ki: Ben günah sahibiyim. Gidecek hiçbir kapım yok ancak beni Allahu Zülcelal affedebilir. Beni O temizleyebilir.
Tövbeleri kabul edenin ancak Hazreti Allah olduğunu bilmek, O’nun azabından korkmak, O’nun kudretine sığınmakla mümkündür.
Allahu Zülcelal’e sığınma ihtiyacı duyan adam, Allahu Zülcelal’e karşı sürekli günah işlediğini ve günahın içerisinde olduğunu bilen adamdır.
İnsana hizmet etmeyenin, nefsi emmarenin hayvani şartları ile göçüp gitmesi zalimliktir.
Kurbanın hidayeti ölümle, insanın hidayeti insana hizmetledir.
Nankör olma, şükret, bekle. Gelmeyince yüzünü asma. Her imtihan sonda saklıdır.
İnsan nankör olmasa, Şükür Ehli olsa sonra da Takdiri İlahi’den var olacak hidayeti beklerken gelmediğini görse, verilmeyenler karşılığında ‘Allahu Zülcelal beni sevmiyor’ derse İmtihanı İlahi’yi kaybetmiş olur.
Şükür, bugünkü toplumun yaşadığı hayat biçiminde toplumu zorluklardan alıkoyacak büyük hikmetlerden biridir.
Takva kapısından geçmiş olan her şahsın yaşadığı hayatın içinde, tesis olunmuş öze göre şükrün muhabbetine ermeye başladığı görülmektedir.
İnsan bu, hep unutur.
İnsan uhrevi olan hayatını düzene koyabilirse dünyevi olan hayatı uhrevi hikmete göre şekillenecektir.
Hakiki Takva Ehli bilir ki yeryüzünün en pis, en adi, en düşük adamları onlardır. Diğer insanların hepsi onlardan üstündür.

Diğerlerinin üstünlüğüne inanan Takva Ehli’nin hem temizlenmek hem de temiz kalabilmek için; Ya Rabbi; Diğer bütün kulların benden üstündür. Bense günahkarım. Temizlenmeye sana geldim. demeleri ve nefisleriyle bitmeyen mücadeleleri takvadır.

Takva, ucuz ve basit yaşam biçimi değildir.

Takva, Allahu Zülcelal’e olan muhtaciyet hissinin daim olduğu insanların bedenlerinde inkişaf eden ruhani bir özdür. Bu öz onların yüzlerinde hem bir tebessüm hem bir muhabbet hem de bir ferahlık olarak payidar olur.

İnsan her an günaha muhtaç, her an günah ile beraber olarak ve her an günah işlemek üzere yaratılmıştır.

İnsanın günahı olmasa, nefsi sığınma ihtiyacı hissetmez.

Ya Rabbi, eğer ben senin yanında ve sana sığınanlardan olmasam nice günahlar, nice küfürler ile dünyanın seyrine dalıp o sahte güzelliklerin beni alıp götürmesine imkan vereceğim.

Allah’ım beni koymuş olduğun şu iman gemisinden ayırma. Bu geminin içerisinde Hazreti İlyas’ın söylediği seyrin özünden ve sana verdiğimiz sözden ayırma ki Hizmeti İlahi ile, takva ile sana yanaşabileyim.

Esas olan Allahu Zülcelal’in kendisine yakınlaştıracağı Ehli Takva’nın günahsız olmaları değil, her an temizlenmeye niyaz etmeleridir.
Zulüm insanın nefsindendir.
Nefis daima menfaatini ister.
Menfaat beklentisi zalimlikten bir penceredir.
Allahu Zülcelal’in yarattığı vesileler, bizim O’na muhtaciyetimizle aşkımız arasındaki perdelerden biridir.
İnsan, Allahu Zülcelal’in emanetinin tefsiridir.
İnsan, Allahu Zülcelal’e okuyarak değil, muhabbetle ve hizmetle ulaşır.
Zenginlik istiyorsun infak etmiyorsun.
İlim istiyorsun kendini feda etmiyorsun.
Bekliyorsun ve istiyorsun.
Unutma,
Bütün bunlara rağmen
Rabbin seni hiç geri çevirmiyor.
Zan ile hareket eden şahıslar müteşabih olanların içerisinde kıvrım kıvrım kıvrılarak en nihayetinde kendi akli melekeleri ve kendi düşünce tarzlarıyla, nefsin istek ve arzuları doğrultusunda Allahu Zülcelal’in ayetlerinin müteşabih özelliklerinden kendilerine bir pay çıkarıyorlar.
İnsanı hayvandan ayıran manevi esas, imtihandır.
Kaçmak kolaydır, zor olan aramaktır.
“ Sema gökler değil,
Sema gönlün tam ortasında “
Salih bir amel, insanın kendi zorluğu varken de bir başkasının ihtiyacını görme peşinde koşmaktır.
Halbuki her yükselişin içinde bir derinlik var bilmiyorsun.
Her gençliğin içerisinde bir yaşlılık anı var bilmiyorsun.
Yeryüzünün en büyük çilesi,Hz Allah’tan ayrı kalmaktır.
Ailelerin kendi içerisindeki iletişimsizlikleri insanların ve çocukların ve kardeşlerin ve mahallenin ve ülkenin ve dünyanın birbiriyle olan iletişiminin kopmasının sebebi takvadan uzak bir toplumun nihayetidir.
Tebliğ bir başkasının söylemini kısmen kabul etmeye dayalı bir unsur değil, tatlı bir iletişimin ahenginin temelidir.
Doğu, asli köleliğin Hazreti Allah’a olduğu bilinciyle kölelerle sahiplerinin aynı yemeği yemesi gerektiğini ifade ederken, batı bugünkü kölelik düzeninde herkesin parası kadar yemek yiyebileceğini beyan etmektedir.
Bizim talebimiz O’nun bize kendisini tanıtmasıdır.
Kaçmak kolaydır.

Zor olan aramaktır. Arayanın bir şeyleri bulma uğrunda sığındığı yerden çıkması için kendisine milyonlarca lira harcansa çıkmaması bir delil teşkil eder.

Kaçmak kolaydır , zor olan aramaktır.
İslam dini korku dini değildir..
Tövbe Takva yolculuğunda insanın yakıtıdır.
Bu yakıt olmadan bu yol alınmaz .
Ehli Takva, her gecesi kadir olandır.
Ehli Takva, her günü bayram olandır.
Ehli Takva, her günü hesapta olandır.
Allahu Zülcelal diyor ki:
Ben dilemeyince öğüt alamazsın.
Sen istediğini iste, ben yazdım onu.
Ne kadar verileceğini bildim onun, bildiklerime aktardım onu.
Sen onun içerisinde olabilme gayretinden sıyrılıp Zatı İlahi’de benimle beraber olmaya niyet edersen, benimle beraber beni zikretmek istersen bu zikrin lezzeti başkadır.
Döktüğün ve okuduğun milyon salavat ve Tevhidlere benzemez.
Onların hepsi bir şey içindi.
Ama her şey benim içindi.
İnsan istediği bir şeye bir anda karar vermek yerine vermiş olduğu kararın sebebi üzerine bir süre düşünse Hükmü İlahi’nin özüne kavuşacaktır.
Hazreti Ebu Bekir, mübarek sakalını sıvazladı. Düşünürken hep sakalını sıvazlardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir