İçeriğe geç

Suyu Bulandıran Kız Kitap Alıntıları – Honore de Balzac

Honore de Balzac kitaplarından Suyu Bulandıran Kız kitap alıntıları sizlerle…

Suyu Bulandıran Kız Kitap Alıntıları

“Aşkta çıkarcı bir aldatmaca gerçeklikten üstündür; işte bu yüzden bunca erkek, aldatmakta usta olan kadınların bedelini bu kadar pahalı öder.”
“Bu karakterdeki insanların kesinliğe gereksinimleri vardır. Aşklarını itiraf ederken gösterdikleri çaba o kadar büyüktür ve onlara o kadar ağır gelir ki bu çabayı yineleyecek durumda olmadıklarını bilirler. Onları kabul eden ilk kadına bağlanmaları bundan ileri gelir”
“İdil yazanlara ya da insanseverlere karşın, köyde yaşayan insanlar kimi erdemler konusunda pek az bilgi sahibidirler ve bunlarda ahlak kurallarına bağlılık bir iyilik ya da bir güzellik duygusundan değil, çıkarcı bir düşünceden doğar; yoksulluk, sürekli çalışma, mutsuzluk için yetiştirildiklerinden, bu görüş açısı sayesinde açlığın, bitmez tükenmez emeğin cehenneminden kendilerini kurtarabilen her şeyi, hele yasalar karşı değilse, mubah görürler. İstisnalar varsa da enderdir. Erdem toplumsal yönden gönencin arkadaşıdır ve eğitimle başlar.”
“Küçük kentlerdeki apaçık yaşama ve gözetime karşın, gerçek çoğu zaman karanlıkta kalır ve anlaşılmak için, ya ardından gerçeğin kayıtsız kaldığı zamanı ya da tarihçi ve üstün insanın daha yüksek bir görüşe sahip olarak benimsedikleri tarafsızlığı ister.”

.

“Philippe gibi fiziksel açıdan yürekli olup da tinsel açıdan korkak ve alçak olan insanlar, ahlaklarının aşağı yukarı yok olmasına yol açan bir felaketten sonra, çevrelerinde her şeyin yeniden normal akışına döndüğünü gördüklerinde, ailenin ya da dostların gösterdikleri incelik onlar için bir teşvik ödülü değerindedir. Cezasız kalmış olmaya güvenirler: Yanlış düşünme yoluna sapmış zihinleri, tatmin olmuş tutkuları onları toplum yasalarını değiştirmeyi nasıl başardıklarını incelemeye iter ve o zaman son derece usta olurlar.”
“Bu son derece önemsiz şeylerden hiçbiri, yaşamın en sıradan ama kapsamı belki daha da geniş olabilecek çıkarlarını göz önüne almış bu öyküden alınacak derin ders için yararsız değildir.
“Birçok çekingen ve dar görüşlü insanda görüldüğü gibi, tek bir yaralanmış duygu ve ortaya çıkan bir güvensizlik onu bir kusuru o kadar büyük görmeye itiyordu ki, bu kusur bir erdem kıvamına geliyordu.”
“Hiçbir şey bu evlilik mutluluğundan ve süslenme merakından el etek çekme kadar ne daha basit, ne de daha tam oldu. Kimi insanlar aşktan benliklerini başka birine aktarma gücünü elde ederler, bu da ellerinden alınınca yaşamak artık onlar için olanaksız duruma gelir”
Bir insandan kurtulmak için o insanı kötü bir alışkanlığa teslim etmek yeterlidir.
Kötülerin başarısı her zaman geçicidir.
Bir insandan kurtulmak için o insanı kötü bir alışkanlığa teslim etmek yeterlidir.
Yaşamda çıkarların duygulardan çok daha önemli olduğu anlaşılıyor.
Zaten albay kendisini ezilmiş biri olarak görüyordu. Bu görüşün etkisi, zeki olmayan insanları acımasız ve hoşgörüsüz yapar.
Yaşam dövülen birine benzer.
Bu dünyada o kadar sıkıldım ki resim olarak bile kalmak istemem.
Fazla uyku zekayı ağırlaştırır ve köreltir.
Bilgili bir insan iki insana bedeldir.
Her şey yapabilirdi, ama hiçbir şey yapmadı!
Bütün tutkular aşırılıklara götürür.
Üstün yetenek her şeyde kendini olduğu gibi gösterir.
Çocuğu olmayanların birçok zevkten haberi yoktur, ama onlar birçok acıdan da kaçmış olurlar.
Yetenek: Bu sözcük Tanrı çağrısı anlamına gelir; yetenek Tanrı’nın yaptığı bir seçimdir!
Büyük bir sanatçı bir krala bedeldir, kraldan da ötedir: Önce daha mutludur, bağımsızdır, keyfince yaşar; sonra fantezi dünyasında egemendir.
Çok uzun süren talihsizlik alışkanlık yapar.
Bu davranış basit ve doğal gibi görünüyor, ama hayatta doğal gibi görünen şeyler daha çok dikkat etmeyi gerektirir.
Hayatta doğal gibi görünen şeyler daha çok dikkat etmeyi gerektirir.
Bu koca kurtlar elbirliği ederler kuzucukları yemek için
Öç alma isteği olmadan beslenen kin, bir kayaya tohum ekmeye benzer.
Adam sen de! Susuzluk yerken gelir!
Eğer sen Calut’san, benim de bir sapanım var, çakıl taşlarım da eksik değil. *

*Kutsal Kitap’a göre, Davut’un sapanla taş atıp gözünden vurarak yendiği dev Calut efsanesine gönderme.

Pek çok kötülüğe neden olacak bir iyilik icat etmek de ne zevkli şey!
Burada iğrenç sözcüğü olsa olsa üst sınırı olmayan olumlu bir sözcüktür
Kötü alışkanlık! Kötü alışkanlık! Dostlarım!.. Kötü alışkanlığın ne olduğunu biliyor musunuz? Ölüm’ün pezevengi!
bir insandan kurtulmak için o insanı kötü bir alışkanlığa teslim etmek yeterlidir.
acılarınız, üzüntüleriniz size Tanrı’nın vereceği huzurdan yararlanacağınızı haber veriyor.
Tanrı bu dünyada yalnızca sevgili kullarına karşı sert davranır. Kötülükleriyle uygun fırsatlar yakalayan insanların vay haline!
Tanrının gözü, zavallı üzgün kadın, papazların gözünden daha keskindir!
Yaşamda çıkarların duygulardan çok daha önemli olduğu anlaşılıyor.
Bir oyuncu bir usta ya da mutlu bir insan karşısında şaşırır ve her zaman oynadığına kıyasla kötü oynar.
Aşkta çıkarcı bir aldatmaca gerçeklikten üstündür; işte bu yüzden bunca erkek, aldatmakta usta olan kadınların bedelini bu kadar pahalı öder.
“ Kötülerin başarısı her zaman geçicidir.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kötülerin başarısı her zaman geçicidir.
Ah yavrum, artık birbirimizi ancak gökyüzünde görebileceğiz!.. bu dünyada Tanrı’nın bize merhamet edeceği kadar acı çektik.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çirkin yüzlerde ne güzellikler gizlidir.
dinin mutlak gücünü göstereceği bir an gelecektir din üstünlüğü ele geçirdiği anda her şey olanaklı olacaktır.
yaşam dövülen birine benzer.
Zayıf bir insanın üzerinde dinin etkisi korkulacak tek şeydi.
Bir kız kardeş erkek kardeşinin evinde her zaman rahattır, bu erkek kardeşin benimsediği yaşam biçimi ne olursa olsun.
Hastalık her şeyi haklı gösterir.
Tanrı kadını mutlu yaratmışsa da, anneyi fazlasıyla cezalandırmıştır.
—Görüyorsunuz yavrum serveti kurdun ağzından çekip almak kolay bir iş değil
Yavrum, dedi yaşlı kadın, fırtınalar yürekte olur. Boyun eğme ne derece zorunlu ve büyük olduysa, kendimizle o ölçüde çatışma içinde olduk.
—Portrenizi yapacağım!
—Hayır, hayır bu dünyada o kadar sıkıldım ki resim olarak bile kalmak istemem!
Babanızı hiç görmedim sevgili çocuğum Ama sizi sevmem için annenizin oğlu olmanız yeter.
ben babama benziyorum, çirkinlikte de!
Hastaneden çıkmış, herhalde kurt gibi acıkmıştır.
karısı 1814’te Strasbourg’da borç bırakarak öldü; yaşlı Hochon, alacaklarına karşı eski hukukun şu içtihadını ileri sürerek bu borçları hiç ödemedi: Kadınlar ‘ergin’ değildir.
taşrada hiçbir şaka eskimez.
– Portrenizi yapacağım!
– Hayır, hayır, bu dünyada o kadar sıkıldım ki resim olarak bile kalmak istemem!
… politikayı öğrenmek için iktidar olmaktan başka bir yol yoktur.
Fazla uyku zekâyı ağırlaştırır ve köreltir.
bu düzenin ahlakdışı oluşuna karşı çıktı ve hakarete uğramış ahlakın yanını tuttu.
politikayı öğrenmek için iktidar olmaktan başka yol yoktur.
—Çok budala ha! Kadınlar böyle erkeklerle çok mutlu olurlar.
En kaba insanda her zaman bir hayvansal içgüdü vardır, bunun sürüp gitmesi bir düşünceye benzer.
Zekâsını kendisiyle birlikte taşıyan tutku, dikkat buyurun, aptallara, budalalara, şaşkınlara özellikle gençlikte bir tür zekâ verebilir.
Güzelliğiyle yeterince zengin!
Erdem toplumsal yönden gönencin (refah) arkadaşıdır ve eğitimle başlar.
köyde yaşayan insanlar kimi erdemler konusunda pek az bilgi sahibidirler ve bunlarda ahlak kurallarına bağlılık bir iyilik ya da bir güzellik duygusundan değil, çıkarcı bir düşünceden doğar; yoksulluk, sürekli çalışma, mutsuzluk için yetiştirildiklerinden, bu görüş açısı sayesinde açlığın, bitmez tükenmez emeğin cehenneminden kendilerini kurtarabilen her şeyi, hele yasalar karşı değilse, mubah görürler. İstisnalar varsa da enderdir. Erdem toplumsal yönden gönencin arkadaşıdır ve eğitimle başlar. Bu yüzden Suyu Bulandıran Kız, tutumu dinsel bakımdan son derece kınanacak bir durumda ise de, çepeçevre on fersahlık bir alanda bütün kızlar için bir kıskançlık konusuydu. 1787’de doğan Flore 1793’ten 1798’e kadar çılgınca eğlencelerin ortasında yetişti; bunların yansımaları papazlardan, ayinlerden, sunaklardan yoksun, evlenmenin yasal bir birleşme olduğu, Başkaldırı’nın geleneksel yeri Issoudun başta olmak üzere devrimci özdeyişlerin derin izler bıraktığı bu köyleri aydınlattı. 1802’de Katolik dini yeni yeni eski durumuna kavuşmuştu. İmparator için papaz bulmak güç oldu. 1806’da Fransa’da birçok bölge kilisesi henüz kapalıydı, bu kadar şiddetli bir dağılmadan sonra, idam sehpasında can vermiş din adamlarının yerine yenilerini bir araya getirmek çok yavaş olmuştu.
Küçük kentlerin halkı için, bir sürü varsayım içinde, karşıt yorumlar arasında ve bir olayın yol açtığı tahminlerle gerçeği meydana çıkarmak kolay değildir. Taşra, eskiden Tuileries bahçesinde Küçük Taşra politikacılarının yaptıkları gibi, her şeyi açıklamak ister ve sonun da her şeyi öğrenir. Ama herkes olayda, sevdiği yüze bağlı kalır, bu yüzde gerçeği görür, gerçeği tanıtlar ve bu yüzün yorumunu tek iyi yorum olarak kabul eder. Küçük kentlerdeki apaçık yaşama ve gözetime karşın, gerçek çoğu zaman karanlıkta kalır ve anlaşılmak için, ya ardından gerçeğin kayıtsız kaldığı zamanı ya da tarihçi ve üstün insanın daha yüksek bir görüşe sahip olarak benimsedikleri tarafsızlığı ister.
Burada, bir derenin suyunu ince dalları raket şeklinde sıralanmış büyük bir ağaç dalı yardımıyla dalgalandıran bulandırma işi söz konusu. Ne olduğunu anlayamadıkları bu işlemden ürken tatlı su ıstakozları aceleyle suyun yüzüne çıkıyor ve bu şaşkınlık içinde kendilerini balıkçının uygun bir uzaklığa yerleştirdiği av gereçlerinin ortasına atıyorlar.
Bilgili bir insan iki insana bedeldir!
*Ortaçağda Paris’te dilencilerin, körlerin, sakatların, kanun kaçaklarının yaşadıkları mahalleye verilen ad. (ç.n.)
yalnızca uygulamasında değil, kuramında da kötülüğün tam bir ideal düzeyine vardılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir