İçeriğe geç

Süreya Kuaför Salonu Kitap Alıntıları – Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu kitaplarından Süreya Kuaför Salonu kitap alıntıları sizlerle…

Süreya Kuaför Salonu Kitap Alıntıları

Sahip olmak istediklerimize değil, sahip olduklarımıza sıkı sıkı tutunmalıyız.
İnsanlar gerçek hislerinizle ilgilenmek ve sizi o duruma iten sebepleri öğrenmek yerine doğrudan sonuca bakıp yargılıyor ne yazık ki.
Herkes aşık olarak mı evleniyor? Öyle evlendiğinde bir ömür mü sürüyor? Hiç sanmam.
Kaç erkek güçlü kollarını ‘kodu mu oturtmak’ için değil de sevdiğini sarıp sarmalamak için kullanıyor?
Evet, her elini sıktığına dost demeyeceksin…
Aşk kazığı fena, fakat hiçbir kazık, dost kazığının yerini tutmuyormuş.
Bir tek öldüğün zaman geç olur.
Sen ölene kadar dünya parmagının ucunda döner.
Bilirsiniz,kendilerini ifade etmeyi seçmediklerinden,en sonunda akıl hastanesine yatırılanlar hep en sessizlerdir
Kaçı ulaşamadığı kadına kaşar demek yerine,bu kadın beni aşar diyor?
Kaç erkek güçlü kollarını kodu mu oturtmak için değil de sevdiğini sarıp sarmalamak için kullanıyor?
Yamuk ağaçtan düz baston çıkmaz.
Adamsan,sana inananı yarı yolda bırakmaz, yarı yolda bırakanı da adam yerine koymazsın
Vaktinden önce büyütmeye çalıştığın her şey geç büyür
Başımıza gelmeden hangimiz anlıyoruz,insanı aşk kadar mutlu eden ve aşk kadar yıkan başka bir şeyin olmadığını?
Dinlerken kolay da,başımıza gelmeden hangimiz anlıyoruz , aşkın,gülü dikeniyle avuçlamaya benzediğini?
Tek tek bakınca böyle ağzı burnu kalemle çizilmiş bir tip değil,ki bence erkeğin yakısıklısı olmaz,delikanlısı olur
Erkek milleti değil mi, hepsi aynı!
Mümkün olsa uzayda bile aldatacaklar.
Keder var ya keder ,bu dünyadaki en illet hastalık.
bir yastıkta kocayan çiftlere inancım kalmadı,çoğunluk birbirini bir yastıkta boğmanın peşinde
Filler tepinirken çimenler ezilir.
Zehirden şifa,soysuzdan vefa beklersen nüfustan ismini işte böyle düşürürler.
Unutan üzülmez
Evliligi iyi giden de kotu giden de iki cocuk yapar.
Fazla tevazunun sonu vasat insanlardan nasihat dinlemektir
Aslında kadınlar zaten yaradılıştan planlı, programlı, ince eleyip sık dokuyan, birkaç işi aynı anda bacağına ağda yapıyor, diğer yandan telefonda mesaj yazıyor ve öte yandan sigarasını tüttürerek alt komşusunu hunharca şikâyet ediyor. Erkekler bizimle aşık atabilir mi, Allah aşkına?
Şu akıl denen şey o kadar oynak ki, kaybetmemiz an meselesi.
“Diyorlar ya erkekler kadınlardan daha geç büyür diye Geç büyür tabii. Vaktinden önce büyütmeye çalıştığın her şey geç büyür.”
“Kendimi bazen bir tutam yeşil çay gibi hissediyorum. Depresyona mı iyi geleceğim, ödem mi artıracağım, hangi derde yetişeceğim belli değil.”
Sonunda üç şey önemlidir; ne kadar sevdiğin, ne kadar nazik yaşadığın ve senin yazgında olmayan şeylerden nasıl zarafetle vazgeçebildiğin.
Kendimi bazen bir tutam yeşil çay gibi hissediyorum. Depresyona mı iyi geleceğim, ödem mi attıracağım, hangi derde yetişeceğim belli değil.
Ölmek için fazla güzel..
Feza hep yanımda olandı; durandı, kalandı.
Her elini sıktığına dost demeyeceksin de el ele doğduysan ne yapman lazım?
Her şeyin bir sebebi olmalı diyorlar ya da kendimizi böyle avutuyoruz, bilemiyorum. Tüm bu yaşananlara mantıklı bir açıklama bulabilmek için çok uğraştım. En sonunda mevcut yolunu değiştirip başka bir yola giren insanların arkalarında bıraktıkları şahitleri tek tek yok etmek istediklerine karar verdim. Züğürt bir hayattan zengin bir hayata geçtiğinde; bir zamanlar yüzük parmağına teneke parçası takan nişanlından kurtulmak, en yakın arkadaşım dediğin o yurdum kızından uzaklaşmak gibi Evet her elini sıktığına dost demeyeceksin de el ele doğduysan ne yapman lazım?
Fazla tevazunun sonu vasat insanlardan nasihat dinlemektir..
“inanın bana ,insanları gözümüzde büyüterek,hak ettiklerinden çok fazla değer vererek zamanımızı boşa harcıyoruz.”
Kaç erkek güçlü kollarını kodumu oturtmak için değil de sevdiğini sarıp sarmalamak için kullanıyor? kaçı kalın sesiyle bağırmak yerine şefkatle konuşuyor? Kaçı skor peşinde koşmak yerine tek bir kadına ait olmayı seçiyor? Kaçı ulaşamadığı kadına kaşar demek yerine bu kadın beni aşar diyor?
Aşk emektir.
Ağaç yaşken eğilir.
Şu akıl denen şey o kadar oynak bir şey ki kaybetmemiz an meselesi.
Kız çocuk ailenin eve yatırımıdır.
Bir ömür benim sanmıştım, yanılmışım.
Çünkü başkalarıyla asla bu şekilde olmayacak, böyle hissetmeyeceğiz. Gerçek aşk, bir kez gelir insanın başına.
Ah Bu geçmiş gökyüzü gibi, hiç bırakmıyor peşimizi.
Bilir misin neden çilingir sofrası derler?

Omuzunu Bilmem manasında kaldırınca anlatmaya başlıyorum, Başında derdi olan, sofraya oturur ve masadakiler bir çilingir edasıyla onu açmaya, konuşturma, derdini söyletmeye çalışırlar. Ondan çilingir sofrası denir.

İnsanın bin yıllık arkadaşına evlenme teklifi etmesi öyle kolay değil.
Müslüm Baba söylemeye devam ediyor.

O büyük sevgiler bir zamanlardı
Leylalar, Mecnunlar, Keremler vardı.

O gülmeye başlayınca ben de gülüyorum, sonuçta biz ikimiz aynı buzdan kesilen parçalarız.
Aşk acısı yaşayan her insan gibi, ben de kabullenemedim ayrılığı.
Erkeklerin aşk acısı çekmediğini sanıyorsunuz değil mi? İçimizden geçenleri kadınlar kadar rahat dışımıza vuramadığımızdan duygusuz yaftası yapışmış üzerimize. Yok babam kazısan da gitmiyor.
Ve kapanış cümlesi : İyi ki olmamış. Varsa aranızda o kalleş acının hiç bitmeyeceğini düşünenler, size benden söz ; bir zaman gelecek, koca bir günü onu hiç düşünmeden geçireceksiniz ; bir zaman gelecek, neden olmadığını anlayacak ve şükredeceksiniz.
Ve bir gün, aniden bitti. Biz’den Ben’e döndüm. Kimseye ait değilim artık. Nakavt.
Kendi içimde yarattığım bir dünya vardı ve bu dünyayı kimselerle paylaşmak niyetinde değildim sadece.
Sevdiğin uzaklarda sanırsın Hâlbuki yanı başında ama haberin yok
Gelin kız dediğin, kafes ardında ak zambak gibidir.
Doğruya doğru, gülüşü cennet gibidir de pek güzel bir kadın değildir Gülfem Anne.
Diyorlar ya erkekler kadınlardan daha geç büyüyor diye Geç büyüyor tabii. Vaktinden önce büyütmeye çalıştığın her şey geç büyür.
Kendimi bazen bir tutam yeşil çay gibi hissediyorum. Depresyona mı iyi geleceğim, ödem mi attıracağım, hangi derde yetişeceğim belli değil.
Sinekli Safiye anlatıyordu, geçenlerde kocasının kulağına işitme cihazı takmışlar, adam Safiye’ye sormuş Hanım, şimdi duyabiliyormuyum? diye. He amcam, karın onay verdi, şimdi gönül rahatlığıyla duyabilirsin.
kadın unutmak istedi. Unutan üzülmez!
Bugün hangi kişiliğini giydin canım üstüne?
Evet, her elini sıktığına dost demeyeceksin de el ele doğduysan ne yapman lazım?
Kime göre, neye göre iyisin?
Hani güneşe; Ya sen doğ, ya ben dedirten cinsten
”Çok seviyorsun o çiçeği ama bir süre sonra ölüyor. Hatta sen çok su verdin diye ölüyor bazen. Bazı şeyler tam olarak böyle. ”
”Sonunda üç şey önemlidir; ne kadar sevdiğin, ne kadar nazik yaşadığın ve senin yazgında olmayan şeylerden nasıl zarafetle vazgeçebildiğin. ”
Göktuyuznde bulutlar arasında barınan birtakım ejderhalar varmış.Rivayete göre ilkbahar gelince melekler gökteki bu ejderharlardan birini seçip ayagını zincire baģlayarak bulutlardan aşağıya doğru sarkıtırmış.Buluttan sallanan ejderhanın kuyruğu güneye dönerse bolluk doguya donerse kıtlık olurmuş.Gökteki melekler oldu da zinciri zapt edemeyip ejderhayı yanlışlıkla düşürürse işte o vakit büyük felaketler baş gösterirmiş yeryüzünde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir