İçeriğe geç

Sufi Bilgeliği Gülistan Kitap Alıntıları – Şeyh Sadi Şirazi

Şeyh Sadi Şirazi kitaplarından Sufi Bilgeliği Gülistan kitap alıntıları sizlerle…

Sufi Bilgeliği Gülistan Kitap Alıntıları

Düşmanın düşmanlığını, dostun dostluğunu Yaradandan bil,
Herkesin yüreği, Allah Kudret elindedir.
Akıllı kimse, oku yaydan bilmez; yayı tutan elden bilir.
.
Zora düşünce el, keskin kılıcı tutar
Yenilen kedi, köpeğe saldırır.
İnsan da umutsuzluğa düşünce ağzına geleni söyler.

.

Kendi ekmeğini yiyip oturmak, altın kemer bağlayıp bir kişinin karşısında ayakta durmaktan iyidir.
Kendi kusurunuzun hamalıyken,
Başkalarının kusurunu kınamayın.
Âşıklar, sevgilinin öldürdükleridir. Öldürülenlerden ses çıkmaz.
İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır.
Kendinden başkasını görmeyen ve düşünmeyen, beğenmeyen insan. Gözünü zan perdesi kapatmış kişi, kendinden başkasını göremiyorsun. Eğer Allah Teâlâ gerçekleri görecek gözü birisine verseydi, kendinden başka hiç kimseyi aciz görmezdi.
Sana yakışanı yap, bana yakışanı değil.
Akıllılık, hiddetlendiği zaman kendine sahip ve hâkim olmaktır. Kötü söz söylememektir.
Zalim sanır ki, yaptığım zulüm yanıma kâr kalacak. Hâlbuki o zalim onun boynunda ebediyen asılı kalacak, bundan haberi yoktur.
— Benden bir şey iste. Bir dilekte bulun.

— Dileğim şudur: Bir daha beni rahatsız etme.

Ey insanoğlu! Yaralı kalplerin ahını alma. Dumanı seni boğar. Zira kalp yarası açılırsa, intikam duygusunu da beraberinde getirir. Gücün yettikçe perişan etme mazlumlarla kalplerini. Zira o mazlumların bir ahı bütün bir cihanı yakar, yok eder, yerin dibine sokar.
Eğer sana halktan bir zarar erişirse sakın incinmeyesin. Zira halkın insana ne rahatlık ne de meşakkat verme imkânı yoktur.
Ya bugünkü huzursuzluğuna ve rahatsızlığına razı ol. Ya da karganın önüne yüreğini koy.
Bahtım bana dost olmuyor.
İncinmiş gönüllerin ateşinden sakınmak gerekir.
Gönül yıkmak; dünyayı yok etmek, cihanı ateşe vermek gibidir.
Gülün ömrü az olur. Çok geçmeden ne gül kalır ne gülistan. Gelip geçici olana gönül bağlamak yanlıştır.
Dilin konuşabiliyorken susma, konuş
Yarın ecel dilini susturacak, ister istemez susacaksın.
‘Dostunu o kadar kuvvetlendirme, gün gelir sana düşman olursa, onunla başa çıkamazsın, seni mağlup etmesine izin verme. Kendi yetiştirdiği çırağından cefa ve eziyet gören ustayı duymadın mı?’
Dünyada zulüm önceleri azmış. Peşi sıra dünyaya gelenler onu az az arttırmışlar. Bu artışlar birike birike bugünki büyük zulüm hareketleri doğmuş.
Huzur içinde yaşayan, mesut olan, bir felakete uğramadıkça o huzur ve saadeti kıymetini bilmez. İnsan hasta olmadıkça sağlığı takdir etmez.
O kimse ki, fenalık tohumu eker, iyilik bulacağını zanneder.
Bu boş ve kuru bir hayaldir.
Başkalarının istırabından rahatsız olmazsan, sen insan diye anılmaya layık değilsin.
Ciğerlere çekilen hava ömrü uzatır, bırakılan soluk bedeni rahatlatır, öyleyse bir nefeste iki nimet gizlidir ve her bağış şükrü gerektirir.
Kalitesiz bir demir parçasından nasıl ki iyi bir kılıç imal edilmezse,
Mayası bozuk bir insandan da terbiye ile iyi bir adam elde edilmez.
Ey insan, yaşadığın ömrünü bir ganimet say. Ölüm gelmeden ve ölümün duyulmadan tedbirini al, iyilik yap ki, seni hayırla yâd etsinler.
Her solukta bir an kesiliyor ömrümden. Çevreme bakıyorum, kimsecikler kalmamış. Elli yıldır uykudasın, geri kalan beş günün değerini nasıl anlayacaksın?
Doğru düşün, iyi hisset yanılma, aldanma, ne varsa doğruluktadır, doğruluk şaşar sanma.
Dünya ahiretin tarlasıdır.
Şu iki kişi boşuna çalıştılar. Birincisi kazanıp da yemeyen; ikincisi de bilgi elde edip onu kullanmayan kişi. Ne kadar okursan oku, amelin yoksa neye yarar? İlmiyle amel etmeyen ne âlimdir ne de bilgin. Sırtında taşıdığı odun mu defter mi bilmeden, üzerine birkaç kitap yüklenmiş eşek gibidir.
Kurtulsan da nefsinin belasından,
Kurtuluş yok, elin iftirasından!

Kimin umrunda ki işin, düzenin?
Elin ağzı torba değil, büzesin!

İçin ağlasa da kim duyar seni ?
Kim anlar, dışarıdan olan biteni ?
Leyla’nın yüzünü görenler bilir,
Mecnun’un kalbine batan dikeni !
Dilenciyi küçümseme. Belki de asıl sultan odur.
Akıllı bir adama sordular:
— Mutlu kimdir, mutsuz kim?
— Bahtiyar, yiyip ekendir; mutsuz da ölüp, bırakmış olan
Af iyi şeydir; ama insan incitenin yarasına merhem sürme.
Allah’ım kötüleri esirge! İyileri zaten esirgemişsin; çünkü onları iyi yaratmışsın!
İnsan kötü demirden nasıl iyi kılıç yapar? Ey akıllı zat! Bilmiş ol ki, alçak kimse terbiye ile adam olamaz.
Düşmanı ehemmiyetsiz, aciz saymak doğru değildir; çünkü çok gördük ki, küçük bir kaynağın suyu çoğalınca, deveyi yüküyle beraber almış götürmüştür.
Bulutlar ab-ı hayat yağdırsa dahi söğüt dalından asla meyva yiyemezsin. Soysuz kimse ile vaktini geçirme, çünkü hasır kamışından şeker yiyemezsin.
Dünyayı ele almak hüner değildir. Yapabiliyorsan, bir gönül elde et.
Kendi derdimi bir dert ortağımdan başkasına açamam; sağlarda yara sızısı olmaz. Ömründe iğne yememiş kişiye arıdan söz etmek neticesizdir.
Sonun iyi olursa yaşadığın üzüntüler senin için güzelliktir.
Ve aşk, ateşten bir denizi mumdan bir kayıkla geçmektir.
İyilerin bastıkları toprak dermandır, göz açar. Ancak gönül gözü kör olanlar o dermandan gafildirler, kıymetini ne bilsinler.
“Dostuna, sana düşmanlık edebilecek kadar güç verme!”
Selamet yalnızlıktadır.
İnsan konuşmadıkça, ayıbı da gizli kalır, hüneri de. Sen her ormanı boştur zannetme! Belki de içinde bir kaplan yatıyor.
Kusurumu çekinmeden yüzüme karşı kim söylerse, işte benim sevdiğim odur!
Çalışmayan insanın kafasında beyin yoktur. Onların başları kuru bir derinden ibarettir.
Aşka karşı aklın yapabileceği bir şey yoktur.
Benzerini bulamayacağın bir şeyi terk etme.
İster yiyerek tut orucu, istersen namazını abdestsiz kıl; Allah’tan korkmadıkça kimseden utanmazsın.
Kendinden başkasını görmeyen, ne kendini ne de başkasını göremez.
Kendini görenden Allah’ı görmeyi bekleme.
Doğrunun arkasından eğri gitme.
Sabır acı görünür, fakat insanın kişiliğine yerleştikçe bal olur.
Sen iyi ol da, halk seni fena bilsin! Bu, kötü olup da iyi görünmekten iyidir!
Büyük kalarak yaşamanın şartı, her küçüğün kim olduğunu bilmekten geçer.
Galiba susmak en iyisi.
Ağız da dil nedir, a akıl sahibi? Hünerli kimsenin hazine anahtarı değil mi? İçerdeki cevahircimidir, çerçi midir, kapı kalalı iken kim ne bilecek?
Temren yaradan çıkar, acısı gönülde kalır.
Kara yürekliye öğüt vermenin ne faydası var. Demir çivi taşa girmez ki
Alem de zaten vefa yok imiş, yahut şu zaman da herkes vefasız. Kimse yoktur ki; ok atma ilmini benden öğrensin de sonunda beni nişan almasın.
Ben kimsenin gönlünü kırmayabilirim. Ama hasetçiye ne yapayım, o kendiliğinden azap içinde
Huyu kötü olan kişi iyilerin nurunu kabul etmez. Kabiliyetsizi terbiye etmek, kubbede ceviz durdurmak gibidir
On tane derviş bir kilimde uyur da iki padişah bir iklime sığmaz.
İki şey insanı çileden çıkarır: Söylenecek yerde ağız açmamak, susacak yerde konuşmak.
Bir gece geçmiş günlerimi düşünerek boşa giden ömrüm için kaygılanıyordum. Gönül evinin taşını elmas gibi gözyaşımla deliyordum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir