İçeriğe geç

Sözü Yormadan Kitap Alıntıları – İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci kitaplarından Sözü Yormadan kitap alıntıları sizlerle…

Sözü Yormadan Kitap Alıntıları

Ayağını kaldırıyor dünya, konuşurken benimle.
Hatırla ve sıkı tut:
Korkardın küçükken
Serçe parmağın uçacak diye elinden.
Ey bulutların arasında ateş yakan
Isıtan ve ışıtan beni
İşiten beni,
Kovulmadan güzel günlerin kapısından
Kurtar beni
Bu ikircim kuyusundan
Bulmak yorar insanı, aramak yeter.
Yurdundan kovulmuş toprak gibisin

Ölmeyen bilmez bunu, yaşarken

Yaprak dökmeyen ağaca güvenme
Buz tutmayan suya da öyle
Ey yoksulluk, ey evimizin direği
Yaprak dökmeyen ağaçlara güvenme
Buz tutmayan suya da öyle
Demiştim, diyorum, İbrahim
Hava serinledi, artık gidelim.
Düşen bir yaprağa bağladım hayatımı Olsun artık diyorum, ne olacaksa Paralı asker miyim, neyim ben Ekleyip duruyorum sabahları akşama,
Kendimi i arıyorum, meşgul çalıyor
Gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
Aşk diyor, başka bir şey demiyor kalbim Nasıl bir dostluk ki bu, hem kadim
Hem mayhoş elma tadında.
İçimden dedim. gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu
Beraber yürüyelim olur mu?
Öpmezdi koklardı dedem beni
İçine çekerdi temiz hava gibi
Ziyan olmayan emek derdi bizlere
Huzur denilen o mübarek kumaşın
İhtiyacım var her santimine
Yoksun ya
Bezden anne yapıyor öksüz
Öpmek için kendisine
Derdimi anlattım Efendim
Derdimi anlattım, sözü yormadan.
Oturup dua ettim, yalvardım;
Akıl, git başımdan.
İçimden dedim, ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi
İçimden dedim, beraber yürüyelim olur mu?
Rabbim, ne olursun
Sözümü kesme….
Üşenilen namaz gibi kaza süsü verilmiş.
Bir sandalye çektim zor günlerin altına
Ah ama
Bir yastık arıyorum kuş seslerinden
Mühim değil sonrası…
Bulmak yorar insanı, aramak yeter.
Sesine güvenen kuş gibi ölüm
Konar, ömrümüzün dalına.
Fena mı?
Fena.
Yine akşam oldu, olmasa iyiydi.
Bağırıp duruyorum denizin ortasında,
Su buradan ne kadar uzakta
Bir sandalye çektim zor günlerin altına
Ah ama
Dünden kalmış yemekleri yerken ki gönülsüzlük
Gibi buradayım
Senin yoksulken gördüm, daha güzeldin
Gel ey mahcubiyet, saklan arkama.
Ki dünya
Silinmiş bir harita
Gibi yabancı bana
Bize dönecek oysa o güzel ölüm
Yatacağız beraber güzellik uykusuna
Kaçan bir gol kadar üzülmedik değil mi
Ölürken çocuklar o güzel Afrika’da
Kızamık çıkarmış sandım ki toprak
Bakıp bakıp titredim gelincik tarlasına
Baba yarısıdır ölüm götürür bizi parka
geri getirmez ama kalırız oracıkta
Heceyi tutturmak için geceyi
Uykusuz bırakmak sanki yaşamak.
Bulmak yorar insanı, aramak yeter.
En yakın tanıdık ne kadar uzak
İşte dünyadasın, beklerken neler.
Artık gecenin hükmü kalmadı
Gündüzler bile öyle karanlık.
Ne güzel olurdun, bakarken bana
Bağlılık gibiydin, sessiz ve derin
Umuttu galiba hepimizin başkanı
Onun da sadece gözleri vardı.
Anlatmak istesem nasıl yazılır?
Anlayan birini bulsam da sorsam;
Geceyle birlikte nedir hep gelen?
Canıma okuyan tüm bu kitaplar;
İnsan iyidir, insanlar değil
Elinden tutmamak bir eğitimdir
Gibi şeyler yazmazlar.
İlerliyor dünya, adi adımla
Yapılan gökdelen, yıkılan hatır,
İmkansız insanlar… Dedim ayıptır;
O tatsız durum sürüyor hala,
Bir Gül kaç eder, lütfen hatırla…
Ey aşk, yaptığını beğendin mi?
Yetimler gibiyim ziyafetten aç dönen.
Bağırıp duruyorum denizin ortasında,
Su buradan ne kadar uzakta…
Öpmezdi,koklardı,dedem beni
İçine çekerdi,temiz hava gibi.
Ziyan olmayan emek,derdi bizlere
Emek neydi?

Bilirdi,ne geçer,bir elmanın aklından
Alınmak isterdi,düşmeden yere.
Aklı yoktu elmanın,bize kalırsa
Okulda öyle öğretmişlerdi…

Seni yoksulken gördüm, daha güzeldin
Gel ey mahcubiyet, saklan arkama.
Bir yastık arıyorum kuş seslerinden
Mühim değil sonrası…
Her daim sıfır kilometre bir gün var önümüzde
Gir ve ortalığı karıştır.
Huzur denilen o mübarek kumaşın
İhtiyacım var her santimine
Gel diyorsun, çıkalım caddelere
Bir boy ver, gelirim, derin değilse…
Kör bir şahidim ancak, çünkü dünya gözüyle
Neyi görebilir ki insan.
şaşkınım, şehir açmıyor beni
ve namım yürümüyor burada
çünkü tuhaf burada her şey;
denizi sel basıyor hayret
hayret şehir sığmıyor taksiye
ve terör estiriyor rüzgar
kaldırıyor dağın eteklerini bile.

ve burada sensiz bahar

hem yatalak hem öpmeden geçiyor
bir jeton
yanağıma getiriyor da yanağını
kokunu rüzgara salsan
bana getirmiyor.

Bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
Ve terk etti bizi huzur denen sevgili
Kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
Billur bir kuş gibi…
Kaçan bir gol kadar üzülmedik değil mi
Ölürken çocuklar o güzel Afrika’da.
Modern hayat, başkalarının acılarını paylaşmaya bile izin vermez.
Seni düşündüğümde
Patlak veriyor ırmak
İçimde, ta içimde
Ben ki nefesli çalgılar sınıfından bir insan
İtibar etmeyip beylik laflara
Fakirlerin dilinden
Güzel sözler topluyorum hep sana.
Durgun bu, kime çekmiş dediler
Bu dünyada yabani otlar gibi
Gibisi fazla, evet, yabani…
Olsun, desinler…
Bir kuru hevestir, anlatmak ve kış.
Bulmak yorar insanı, aramak yeter.
Ne güzel olurdun, bakarken bana
Artık gecenin hükmü kalmadı
Gündüzler bile öyle karanlık.
İnsanı yerinden eden gözlerin
Suların serin, toprağın haklı
Kusursuz kuşlar, çayırlar ve tay
Anlatma, inanmazlar -hep böyledirler
Ölmekten dönerler her akşam eve
Kendimden yana zararım büyük
İmkanım olsa da olmasam bazen.
Herkes mahcuptur kalbine karşı.
Yine akşam oldu, olmasa iyiydi.
Bağırıp duruyorum denizin ortasında,
Su buradan ne kadar uzakta
Ey aşk, yaptığını beğendin mi?
Yetimler gibiyim ziyafetten aç dönen
Seni yoksulken gördüm, daha güzeldin
Gel ey mahcubiyet, saklan arkama.
Şu sıkıntı, ne kadar düşkün bana
Titriyor üstüme bile annemden
En dar vakitleri esirgemiyor
Ey kimsenin istemediği dedim
Seni bana versinler ödül olarak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir